Adanalı Ziya

Şair

Doğum
Ölüm
26 Ağustos, 1932

Şair (D. 1859, Adana - Ö. 26 Ağustos 1932, Afyon). Rüştiyeyi Adana’da bitirdi. Adana Lisesinde öğrenci iken dönemin Adana valisi şair Ziya Paşa için bir taşlama yazarak gece yarısı vali konağının kapısına yapıştırdı. Ertesi gün yapılan araştırmalar sonucu, taşlamayı Ziya’nın yazdığı anlaşılınca, herkes Ziya Paşa’nın ne ceza vereceğini merak ederken, Vali, Ziya’ya iltifat ederek onda şiire karşı büyük yetenek bulduğunu söyledi ve onu İstanbul’a göndererek Askeri Tıbbiyeye girmesini sağladı. Tıbbiyede bir yıl okuyan Ziya, “insan vücudu” dersinde tıptan tiksinip okuldan ayrılarak Evkaf Nezâretinde memurluğa başladı. Burada devrin tanınmış şairleriyle tanışma ve dostluk kurma fırsatı buldu. Şair Muallim Naci ile tanışması ufkunu genişletti.

Adanalı Ziya, alkole düşkün olmasıyla da tanınmıştır. İçkinin etkisiyle hükümet aleyhinde keskin taşlamalar yazdı. İçkili olduğu bir gün bu taşlamalardan birisini Serasker’in yüzüne karşı söyleyince tutuklandı. Dostları onu kurtarmak için deli olduğunu söyleyerek, onu tımarhaneden güçlükle kurtarabildiler. Ancak taşlamalarını sürdürmesi ve deli olmadığının anlaşılması üzerine Fizan’a (Libya) sürgün gönderildi. Bir kolayını bularak 1894 yılında Mısır’a kaçtı. Affedilerek döndüğü İstanbul’da Sadrazam Cevat Paşa’nın desteğiyle uzun yıllar yaşadığı Afyonkarahisar’a Vakıflar müdürü olarak atandı (1895). 1910 yılında Bursa Vakıflar Müdürlüğü başkâtipliğine atandıysa da gitmeyerek emekliliğini istedi. Ölünceye kadar hayatını bu şehirde sürdürdü. Bazı örnekleri ünlü Taşpınar dergisinde yer alan Adanalı Ziya’nın şiirleri, sağlığında Evrak-ı Hazanım adlı bir kitapta toplanmak istendi, ancak bu mümkün olamadı. Şiirlerinin bir bölümü ölümünden sonra derlenerek Adanalı Ziya ve Eserleri adıyla kitaplaştırıldı.

Biçim yönünden büyük titizlik gösterdiği ve felsefi derinliğe sahip şiirlerinde vatan, özgürlük, aşk temalarını işledi. Ünlü şair Süleyman Nazif onun için; “Hamid’den sonra en derin şairimizdir” demiştir. Hayatının yarısından çoğunu geçirdiği Afyon’da Tayyare Şehitliği’nde yakın dostu Çizmecioğlu Vehbi’nin yanına gömüldü. Devrinde adı, eski edebiyatı temsil eden şairler arasında ön sırada zikredilen Adanalı Ziya’nın, özellikle gazel tarzındaki şiirleri ince hayaller ve üslûp güzelliği bakımından o yılların edebiyat otoriteleri tarafından takdirle karşılandı. Şiire ve edebiyata büyük bir kabiliyeti olduğu halde derbeder bir hayat sürmesi, kabiliyetinin boş yere yok olmasına sebep oldu.

HAKKINDA: İbnülemin Mahmud Kemal / Son Asır Türk Şairleri (1930-41, c. 3, s. 2019- 2027), İ.A. Gövsa / Türk Meşhurları (s. 413), M. Tacettin / Adanalı Ziya ve Eserleri (1933), Ziya (Adanalı), Mahir Erkmen / Adanalı Ziya (Hisar, Aralık 1966), İrfan Ünver Nasrattınoğlu / Afyonkarahisarlı Şairler, Yazarlar, Hattatlar (1971), TDE Ansiklopedisi (III. cilt, 1979), Abdülkadir Karahan / TDV İslâm Ansiklopedisi (c. 1, 1988, s. 353).

 

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör