Mehmet Bahadır

Düşünür, Gazeteci, Araştırmacı, Yazar

Diğer İsimler
Mehmet Kurumanastırlı

Gazeteci, araştırmacı yazar, fikir adamı.1959, Çukurova köyü / Lefkoşa / Kıbrıs doğumlu. Asıl adı Mehmet Kurumanastırlı olup, eserlerinde Mehmet Bahadır imzasını kullandı.  İlkokulu köyünde, ortaokulu ve liseyi Lefkoşa’da okudu. 1976 yılından itibaren Kıbrıs’ta Halkın Sesi gazetesi ile Ocak dergisinde, Türkiye’de Bizim Anadolu ile Millet Gazete gazetesinde haber, makale, öykü, inceleme-araştırma türlerinde yazılar yayımladı. Bir süre Millet gazetesinin Kıbrıs temsilcisi olarak görev yaptı. 1979 yılında Kıbrıs’ta Asya Haber Ajansı’nı kurarak üç yıl yazı işleri müdürlüğünü üstlendi. Bu ajansa bağlı olarak Kervan adlı bir gazete yayınladı. 1982-1984 arası serbest gazetecilik yaptı. 1985 yılında Gümrük Dairesinde çalışmaya başlaması ile birlikte bir süre yazı çalışmalarına ara verdi.

Mehmet Bahadır’ın ilk yazısı aylık kültür sanat dergisi Ocak’ta (1977); ilk kitabı Türk İslâm Ülküsü’nü 1994 yılında Lefkoşa’da yayınladı. Bu süreçte Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren çeşitli sivil toplum örgütlerinde görev üstlenerek katkılarda bulundu ve Kıbrıs davası konusunda araştırma inceleme yapmaya yöneldi. Bu konuda çalışmalarını yoğunlaştırarak kitaplar yazdı. Kıbrıs Türk Yazarları Dayanışma Derneği Başkanı olup; Tansu Kurumanastırlı ile evli; Nazım ve Feyzi adlarında iki çocuk babasıdır.

Türklerin direniş mücadelesini yazanlar arasında Mehmet Bahadır olmasaydı, mukavemet tarihimizde büyük bir boşluk bırakılacaktı. Bu şanlı tarihi yazanlar arsında Mehmet Bahadır’ın yazıları başlı başına bir destandır.

Bahadır, sadece halkımızın efsanevi direnişini yazmakla kalmamış, bu mücadelenin kimlere karşı verildiğini de genç kuşakların önüne serecek tarihi bir vesikaya imza atmış oluyor.” (Rauf Denktaş, KKTC Cumhurbaşkanı)

ESERLERİ (Araştırma- İnceleme):

Türk İslâm Ülküsü (1994),  İslâm’ın Bayrakları Türkler (1998), Kıbrıs’ta Türkler (2000), Kıbrıs’ta Katliamlar (2001), Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Doğuşu (2007), Girne-Baf-Limasol ve Larnaka Katliamları (2008), Kıbrıs’ta Türk Hakimiyeti, Kıbrıs’ta İngiliz Yönetimi’nin İlk Yılları, Kıbrıs’ta İngiltere’ye Bayrak Açan Türkler ve Kıbrıs Barış Harekâtı, Mehmetçik Kıbrıs’ta.

KAYNAKÇA: Bahadır Kıbrıs Tarihi Konulu Kitaplarını Hasipoğlu’na Sundu (Kıbrıslı gazetesi, 20.03.2001), Hasan Çetin / Hedef (Birlik gazetesi, 13.04.2001), İki Yerli Kitap (Halkın Sesi gazetesi, 19.05.2001), Kıbrıs’ta Türkler (Kurultay gazetesi, 05.01.2003), Bener Hakkı Hakeri / Kültürümüzde Sanatçılar ve Yazarlar (2006, Lefkoşa), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2009).

 

ULUSÇA UNUTKANLIĞIMIZIN BEDELİ


 

1917 yılında, Yunanistan Başbakanı Elefetryas Venizelos, tanı bir Türk İslam düşmanıydı. Girit'teki Rum mezaliminin elebaşlarından biri idi. Venizelos'u Girit'te döktüğü "Müslüman Türk" kanı tatmin etmemişti. Çünkü Venizelos "Gençliğimden beri ben Sikiros adasını elenizmin coğrafi merkezi saymışımdır" diyen bir Yunan devlet adamıydı. Venizelos'un, Elenizm coğrafi merkezi saydığı Sikiros adası ise Ege denizinin tam ortasındaydı  ve o sıralarda Türkiye'nin hakimiyeti altındaydı.

Yunanistan Başbakanı Venizelos, «Girit'te Müslüman Türk katili" eski bir çeteciydi. Eli kanlı bütün Yunan çetecileri gibi Venizelos'un da içi "Müslüman Türk'e karşı, kin, nefret ve öfkeyle doluydu. Venizelos'un kalbi her kalkıp inişle, "Müslüman Türk'ten öcünü alacaksın, intikam intikam" diye çarpıyordu. Venizelos da aslında "İntikam ve megalo idea duygularına" esir olmuş bir Yunan çetecisiydi.

10 Ağustos 1920'dc imzalanan Müslüman Türk'ü, diri diri toprağa gömen, uğursuz «Sevr

 Türkiye imzalamak zorunda bırakılmıştı. Sevr Antlaşması, Müslüman Türk'ü diri diri toprağa gömerken, eli kanlı eşkiya "Ortodoks Yunan"\ da göklere çıkarıyordu. Aslında yalnız göklere çıkar­makla da kalmıyor, elimizde kalan son vatan topraklarını, Haçlı zilmiyet ve taassubu ile hareket eden Batılı Hristiyan milletlere veriyordu. Artık Müslüman Türk Türkiye'de, bir parya, bir köleydi. Hristiyan Batılı milletlerse efendi olmuşlardı.

Ve elendi millete, kölesinin canı, malı, ırz ve namusu helaldi.

Batılı yedi düvel (düşman) güzel yurdumuzu doğudan, batıdan, kuzeyden ve güneyden işgal etmişlerdi.

7 Eylül 1920 günü Yunanistan Meclisi Yunan Cuntası, Elefterios Venizelos'u Yunanistan'ın hadimi, vatanın kurtarıcısı ve koruyucusu olarak selamlama kararı alıyordu.

Bu çetecilikten gelen, Girit'te Müslüman Türk'ün kanına giren, macera­perest Yunanistan Başbakanı Venizelos, Megalo İdea'yı gerçekleştirmek, yeniden Bizans İmparatorluğu'nu kurmak amacıyla, Yunan ordusunu Balı Anadolu'ya saldıracaktı.

Yunan Ordusu, İç Batı Anadolu'ya doğru ilerlerken, tarihin en büyük mezalimini, zulmünü, katliamını, soykırımım yağmalama, yakıp yıkmasını yapacaktı. Taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmayacaktı. Dereler gibi Türk kanı akıtacaklardır. Göz şahitlerinin anlattıklarına göre Batı Anadolu'da kesik "Müslüman Türklerin" başlan ile tepecikler yaparak, karşısına geçip keyif edeceklerdi.

Müslüman Türk'ün, en büyük zaafiyeli unutmaktır... Unutmak, bizim mil­let olarak en zayıf tarafımızdır.

Rumeli'de, Müslüman Türk'e yapılanları unuttuk... Bu unutmanın bedeli­ni Anadolu'da çok pahalıya ödedik...

Batı'da Yunanlılar, doğuda Ermeni ve Ruslar, güney doğuda İngilizler, güneyde Fransızlar ve İtalyanlar, içte ise yıllarca dost bildiğimiz ellerinden tut­tuğumuz hain Rumlar...

İşle 7 düvel bunlardır. 7 düvel Anadolu'da, dört bir yandan Müslüman Türk'e saldırarak, tarihin en korkunç soykırımım gerçekleştirmeye kalkışmıştır. Amaçlan Anadolu'yu Müslüman Türk'e mezar yapmaktı... Anadolu'da bir tek dahi Müslüman Türk bırakmamaktı.

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör