Şiir, öykü ve
denemelerini Millî Gazete (1975-85), Yeni Şafak (1995-97),
Yeni Asya, Orta Doğu (1975), B. Anadolu (1976), Millet (1977),
Sabah (1980), Hergün (1978), Yeni Devir (1976-80), Zaman (1986-87)
gazeteleri ile Mavera (1976-1988), İttihad (1970), Elif (1972-77),
Meş‘ale (1978-80), Sur (1975-80), Köprü (1975-80), Muştu (1976-80),
Millî Gençlik, Çatı (1978-80), Kıyam (1979), Aylık Dergi (1978-88),
Girişim (1986-88), Kardelen (1991-94), Kırağı (1996),
Düşçınarı (1997) dergilerinde yayımladı.
“Yaşar Akgül Adıyaman’da
görev yapan 1956 Adıyaman doğumlu, henüz şahsen görmediğim, ama Mavera’dan,
Aylık Dergi’den, Girişim dergisinden tanıdığım gayretli bir kardeşimizdir.
Yazdıkları ‘Bela Arayan Bir Şairin Notları’dır.” (Nurettin Durman)
“Ve son
olarak dergiye en son giren bir isim, ahir zaman ozanı Yaşar Akgül. Kendine
özgü, iyi bir şiir sergiledi Akgül. ‘Ahir Zaman Şiiri’ uzun bir şiirdi, dergide
parça parça yayımlandı. Şiirde yer yer ince detay, yer yer dervişane bir hava
var.” (Sıtkı Caney)
ESERLERİ:
DENEME: Şiir Haritası (1987).
ŞİİR: Ahir Zaman Şiirleri (1991), Yangında İlk Kurtarılacak Şiirler (1997).
HAKKINDA: Hamza Talas / Yaşar Akgül (Aylık
Dergi Şiir Özel Sayısı-1, sayı 41-42-43, 1982), Nurettin Durman / Kitaplar
Arasında (Kardelen dergisi, Nisan 1992, sayı: 15), Söyleşi / İktibas (Ekim
1997), TBE Ansiklopedisi (2001).
Akşamın kuşkusundan, gecenin
korkusundan,
Soyunup sana geldim tenimin
kokusundan,
mağradaki yar gibi
Gece, senin uzun siyah
saçlarındır sevgili,
Sesleri tel tel hüzün, tar
gibi
Ay ayrılmış yüzünüzden gülün
ırmağı geçer,
Aşkın buğusunu, hüznün
rengini satar, edanız
aktar gibi
Dudaklarından çalmış ateşi,
gözlerinin kömürü,
Üfledikçe harlanıyor, Harran
oldum rüzgar gibi
Hazan indi söz bahçemize,
göğsüne çıktık üryan,
Göğüslerine ki yarin, göz
değmemiş dağlar gibi
Acılar yağmuru böyle göğertti
bizi,
Ayrılığın orucuna sen geldin
iftar gibi
Ben de gezdim aşkın yedi
şehrini, yalın kalb
Lakin ayrılığa çıktı yolum,
Feridüddin Attar gibi
Bakışın gül, gürül gürül,
içimiz evvel bahar
İsyanım gazel olmuş, kitap
tarumar gibi
Sohbet sofranızdan kalktım,
keşfim açık denizler
Dergahının sularında,
bitmeyen gün zarar gibi
Noktası konulmamış bir
cümledir hayat,
Şiiri biter ömrümüzün imza;
seng-i mezar gibi