Yaşar Akgül

Yazar, Şair

Doğum
Eğitim
İstanbul Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümü

 Şair ve yazar. 1956, Adıyaman doğumlu. İlköğreniminden sonra, Adıyaman Lisesini (1975), İstanbul Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünü bitirdi (1981). Bir süre İstanbul İlâhiyat Fakültesinde öğrenim gördü (1983). 1991 yılında AÖF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde lisans tamamladı. 1976 yılından sonra Sanayi ve Ticaret Bakanlığı bünyesinde görev yaptı.

Şiir, öykü ve denemelerini Millî Gazete (1975-85), Yeni Şafak (1995-97), Yeni Asya, Orta Doğu (1975), B. Anadolu (1976), Millet (1977), Sabah (1980), Hergün (1978), Yeni Devir (1976-80), Zaman (1986-87) gazeteleri ile Mavera (1976-1988), İttihad (1970), Elif (1972-77), Meş‘ale (1978-80), Sur (1975-80), Köprü (1975-80), Muştu (1976-80), Millî Gençlik, Çatı (1978-80), Kıyam (1979), Aylık Dergi (1978-88), Girişim (1986-88), Kardelen (1991-94), Kırağı (1996), Düşçınarı (1997) dergilerinde yayımladı.

“Yaşar Akgül Adıyaman’da görev yapan 1956 Adıyaman doğumlu, henüz şahsen görmediğim, ama Mavera’dan, Aylık Dergi’den, Girişim dergisinden tanıdığım gayretli bir kardeşimizdir. Yazdıkları ‘Bela Arayan Bir Şairin Notları’dır.” (Nurettin Durman)

 “Ve son olarak dergiye en son giren bir isim, ahir zaman ozanı Yaşar Akgül. Kendine özgü, iyi bir şiir sergiledi Akgül. ‘Ahir Zaman Şiiri’ uzun bir şiirdi, dergide parça parça yayımlandı. Şiirde yer yer ince detay, yer yer dervişane bir hava var.” (Sıtkı Caney)

ESERLERİ:

DENEME: Şiir Haritası (1987).

ŞİİR: Ahir Zaman Şiirleri (1991), Yangında İlk Kurtarılacak Şiirler (1997).

HAKKINDA: Hamza Talas / Yaşar Akgül (Aylık Dergi Şiir Özel Sayısı-1, sayı 41-42-43, 1982), Nurettin Durman / Kitaplar Arasında (Kardelen dergisi, Nisan 1992, sayı: 15), Söyleşi / İktibas (Ekim 1997), TBE Ansiklopedisi (2001).

 

YAR GAZELİ

Akşamın kuşkusundan, gecenin korkusundan,

Soyunup sana geldim tenimin kokusundan,

mağradaki yar gibi

 

Gece, senin uzun siyah saçlarındır sevgili,

Sesleri tel tel hüzün, tar gibi

 

Ay ayrılmış yüzünüzden gülün ırmağı geçer,

Aşkın buğusunu, hüznün rengini satar, edanız

aktar gibi

 

Dudaklarından çalmış ateşi, gözlerinin kömürü,

Üfledikçe harlanıyor, Harran oldum rüzgar gibi

 

Hazan indi söz bahçemize, göğsüne çıktık üryan,

Göğüslerine ki yarin, göz değmemiş dağlar gibi

 

Acılar yağmuru böyle göğertti bizi,

Ayrılığın orucuna sen geldin iftar gibi

 

Ben de gezdim aşkın yedi şehrini, yalın kalb

Lakin ayrılığa çıktı yolum, Feridüddin Attar gibi

 

Bakışın gül, gürül gürül, içimiz evvel bahar

İsyanım gazel olmuş, kitap tarumar gibi

 

Sohbet sofranızdan kalktım, keşfim açık denizler

Dergahının sularında, bitmeyen gün zarar gibi

 

Noktası konulmamış bir cümledir hayat,

Şiiri biter ömrümüzün imza; seng-i mezar gibi

 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör