Yazar ve çevirmen, sinema yönetmeni (D. 1932,
Denizli - Ö. 21 Şubat 1988, İstanbul). Sinem yönetmeni Erdoğan Tokatlı’nın
ağabeyidir. Galatasaray Lisesi mezunu. Bir süre İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Felsefe Bölümünde okudu. 1956 yılında Paris’e giderek felsefe
öğrenimini Sorbonne Üniversitesinde sürdürdü. Daha sonra yine Paris’te Yüksek
Sinema Enstitüsünü bitirerek 1960 yılında Türkiye’ye döndü. Yönettiği “Denize
İnen Sokak” filmi 1961 İzmir Film Festivalinde en iyi film seçildi. Elsa
Triolet’den çevirdiği Beyaz At ile 1971 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülünü
aldı.
ESERLERİ:
DENEME-İNCELEME: Çağdaş Diyalektiğin
Kaynağı Hegel (1981).
ROMAN: Devrimcinin Ölümü (1987).
ANSİKLOPEDİ: Dünya Yazarları ve Eserleri
Ansiklopedisi (S. Hilav ile, 1968), Ansiklopedik Felsefe Sözlüğü
(1973), Sosyalist Kültür Ansiklopedisi (1978-80).
DERLEME: Sosyalizm Nedir? (1961), Sovyet
Şairleri Antolojisi (1968), Gizli Örgütler (1971), Tarih Boyunca
Politika (1980).
ÇEVİRİ: Başkalarının Kellesi (M.
Aymé’den, 1962), Afrika’da Millî Kurtuluş ve Sosyalizm Hareketleri (B.
Davidson’dan, 1965), 1917 Rus Devrimi (F.-X. Coquin’den, 1966), Asya
Tipi Üretim Tarzı ve Marksist Şemalara Göre Toplumların Evrimleri (M.
Godelier’den, 1966), Hapishane Mektupları (A. Gramsci’den, 1966), Sosyalizm
Açısından Cinsiyet ve Kadın (B. Muldworf’tan, 1966), Az Gelişmiş
Ülkelerde Sosyalizm ve Köylüler (M. Harbi – R. Rodriguez’den, 1966), Türkiye
Üzerine (Marx’tan, Selahattin Hilav ile, 1966), Düşman Topraklarımızda (1966)
- Savaş ve Barış (1982) (Aleksi Tolstoy’dan), Seçme Yazılar (1966)
- Felsefe Defterleri (1976) - “Halkın Dostları”nın Aslı Nedir ve
Sosyal Demokratlara Karşı Nasıl Mücadele Etmektedirler (1979) (V.İ.
Lenin’den), Paris Düşerken (Ehrenburg’dan, 1967), Ve Çeliğe Su
Verildi (Ostrovski’den, 1968), Paris Komünü (G. Bourgin - A.
Adamov’dan, G. Üstün ile, 1968), Bir Kızıl Barbar (R.M. Hostie’den,
1969), Benden Selam Söyle Anadolu’ya (D. Sotiriyu’dan, 1970), Çimento
(F.V. Gladkov’dan, 1970), Foma (Gorki’den, 1970), Beyaz At
(Elsa Triolet’den, 1970), Yalnız Adam - Kanun (Roger Vailland’dan,
1971), Çingenem (Z. Stancu’dan, 1971), Milyarder (M.S.
Pierre’den, 1971), Koca Tanrının Yumruğu (J. Thompson’dan, 1972), Ve
Çıplak Gelen Kadın (P. Ashe’ten, 1973), Suç Bankası (A. Randal-M.
Diennet’den, 1973), Ekonomik Doktrinler Tarihi (H. Denis’ten, 1973), Bir
Yoldur Uzar Gider (B.B. Benerci’den, 1973), Anicet (1974) - Kibar
Semtler (R. Hakmen ile, 1986) (L. Aragon’dan), Pekin-Moskova Çatışması (J.
Baby’den, 1974), Merihliler Geliyor (1974) - Mars’tan Gelen Ölüm (1983)
(P. Randa’den), Polis Hikâyeleri (R.
Bornichde’den, 1974), Uluslarararası İlişkiler Tarihi (V. Potyemkin
vd.den, 1977), Para (P. Rey’den, 1978), Modern Mimarlığın Tarihi (L.
Benevole’den, 1981), Trajedi (V. Mayakovski’den, 1982), Uzay
Şeytanları (1983) - Evrenin Ucu (1984) (R. Laws’tan), Mikelanj:
Seçme Mektuplar (1983), Latin Amerika’nın Kesik Damarları: Karşı Tarih (E.
Galeano’dan, R. Hakmen ile, 1983), Çığlık (S. Chou’dan, 1983), Yaşamım
ve Psikanaliz (S. Freud’dan, 1984), Ölü Ordunun Generali (I.
Kadare’den N. Sander ile, 1986), Hazreti Muhammed (M. Rodinson’dan).
KAYNAK: Yurt
Ansiklopedisi (c. III, 1982), Seyit Kemal Karaalioğlu / Resimli Türk
Edebiyatçılar Sözlüğü (1982), Fethi Naci / Dönüp Baktığımda (1999), Mehmet H.
Doğan / Şimdi Uzaklardasın (1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar
Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), TBE Ansiklopedisi (2001), Cemal Süreya / 99 Yüz
(2004), İhsan
Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları
Ansiklopedisi (2. bas., 2009).
1960’tan
sonraki yayın patlaması ve düşünce fışkırması olayının ortasında yerini aldı.
Sadece çevirmedi tarihin, dünyanın, düşüncenin, tutkuların ve güzelliğin
ülkemizdeki eşdeğerlerini, karşılıklarını aradı. Bu bakımdan, ileride büyük
kazıbilimciler arasında da anılacak Attila Tokatlı adı.
İki Silahşörler’den biri o. Öbürü
Selahattin Hilav.
Birincisi her an karşınızdadır. Sizi
sığlarda gezdirir, derinlere daldırır. Öbürü kırk günde bir konuşur. İsrafil
sedası getirir. Bu iki incelikli büyük adamın kültür ve düşünce hayatımıza
katkılarını hepimiz biliyoruz. Hemen hepimiz o katkılarla da yetiştik ya da
beslendik. Ama neden dökmüyoruz yazıya? Yazı ki elimizden alınamaz. Yoksa bir
zamanı var da, onu mu bekliyoruz?
Hilav baştan beri düşünür. Çeviri
ikinci bir iş onun için. Attila Tokatlı çevirmen-düşünür. Aslında her çeviri
bir düşünce ürünüdür. Ama 1960’lardaki çevirmen-düşünürlüğün ayrı bir yanı var.
Bir savaşçı, bir yalvaç yanı da var çevirmenin o yıllarda. Sağlam biçimde
gelişen yeni çevirmen kuşağının onlara nasıl baktığını merak ediyorum.
Attila Tokatlı, her şeyi, bu arada
açıklanmaz, serseri kütükleri de alıp götüren büyük bir ırmaktır; ırmak
bereketiyle var olur. Selahattin Hilav ise, bir parıltı. Büyük, göz alıcı,
yazgı bilinemezliğini (aynı zamanda kesinliğini) taşıyan bir parıltı.
Attila Tokatlı için olay, Selahattin
Hilav için olgu önemli.
Dilimize 100’ü aşkın kitap çevirmiş
Attila Tokatlı. Toplam 120 mi, 140 mı artık? En az 10 kadar da telif kitabı
var. Sayfa ölçüsüne vurursak 25-30 bin sayfa tutar. Nasıl mı gerçekleştirdi
bunu?
Sigarası yok, kumarı yok.
Kim her gün 50 milyon lira
harcayabilir? Kumar oynamayacaksınız, rüşvet vermeyeceksiniz, yatırım
yapmayacaksınız, armağanlarla donattığınız kimse olmayacak... Üst üste her gün,
hatta bir gün, bir kez, 50 milyon lira harcayabilir misiniz? Sözgelimi Sabancı,
Koç harcayabilir mi?
Bir de tersini
alalım. Cebinizde 1.000 lira var. Her gün 1.000 lirayla bir şölen hayatı
yaşayabilir misiniz? Yaşayan kaç gün yaşar?
Attila Tokatlı ilk durumu da, ikinci
durumu da tek tek yaşayabilir. Dahası, onları yan yana yaşamanın üstesinden de
gelebilir.
Sigarası yok, kumarı yok.
Buna karşılık içkisi var, dostları
var.
Dünyayı bir dost sofrası olarak
gördü.
Zarif derler ya, sonuna kadar zarif
adam. İncelikleriyle söylence değeri kazanmıştır çevresinde. Sartre’a mektup
yazmıştır; sevimli bir kediden sürekli mektuplar almıştır. En ussal olanla en
düşsel olan yan yanadır Attila Tokatlı’da. Ayşe’yi, Meloş’u, Durcan’ı; Hegel
ile Ostrovski ile, Binbir Gece Masalları’nın
adsız yaratıcılarıyla bir arada yaşatmaya çalışmıştır.
Serüven adamı. Aragon’un şiirlerini
Fuzuli’den, İmriuü’l-Kays’tan geçirerek Türkçeye aktarmayı denedi.
Söylencedir. Bilge Ulysseus gibi, Köroğlu
gibi, akrobatik işleri de olmuştur. Kemal Tahir’i üzmüş, Mehmet Ali Yalçın’ı
kızdırmıştır. Yedeksubay öğretmenliğini takma adla yaptığı da rivayet olunur.
O üzgünlüğün de, o kızgınlığın da üç günlük olduğunu unutmayalım.
Aldığını vermez derler onun için.
Ama verdiğini de hiçbir zaman geri almamıştır. Aldıklarını ve verdiklerini yan
yana getirsek, alacaklı çıkar.
Yeryüzü alacaklısı.
30 bin sayfalık çalışmaya karşı
tüvit bir ceketten, siyah bir boyun atkısından başka malı olmadı.
Çıkardığı dergiyi sürdüremedi. Adı Entelektüel’di derginin. Lüks bir
lokanta açacaktı. Binbir Gece’yi fasikül fasikül çıkaracaktı. Yakacık’ı
dostlar bucağı yapacaktı.
İnsan mutluluğunun kumral ve
tertemiz Don Juan’ı. Pencereden yatak odasına iki satır sıcak laf etmek için
girer.
(99 Yüz İzdüşümler Senaryosu, 2004)