Mütefekkir,
Rusya Türklerinin ilk siyasî temsilcisi (D. 23 Nisan 1857, Tobolsk / Sibirya -
Ö. 17 Ağustos 1944, Tokyo). Buharalı Özbek bir aileden gelen babası Ömer
Efendi, devrin siyasî çalışmalarına katılan bir vatanseverdir. Annesi Başkurt
Türklerinden Afife Hanım’dır. Abdürreşid İbrahim genç yaşta ailesinden
ayrılarak başladığı öğrenimini, çevre illerdeki medreselerde sürdürdü. Teman
Medresesi’nde de bir süre okuduktan sonra, devrin tanınmış medreselerinin
bulunduğu Kaşkar’a gitti. Bir süre Kırgız kabileleri arasında dolaşarak hocalık
ve imamlık yaptıktan sonra Orenburg’a geçti (1879). Gizlice bir gemiye binerek
hacca gitmek üzere İstanbul’a geldi (1880).
Burada
geçirdiği iki ayın ardından hacca gitti. Hac görevini yaptıktan sonra Medine’de
öğrenimine yaşamının ikinci dönemine başladı. Çeşitli âlimlerden ders okuyarak
kıraat (usulüne uygun olarak Kur’an okuma), fıkıh (İslam hukuku) ve hadis (Peygamberin
sözleri) dallarında icazet (yeterlilik, diploma) aldı. 1884 yılının sonlarında
İskenderiye üzerinden İstanbul’a, buradan da Tara’ya dönerek medresede ders
vermeye başladı (1885) ve aynı yıl evlendi. Medine’ye öğrenci götürmek üzere
İstanbul üzerinden ikinci kez hacca gitti ve öğrencilerini Medine’ye
yerleştirdikten sonra İstanbul üzerinden yine Tara’ya döndü. Burada bir “Usûl-i
Cedîd” okulu açarak eğitim çalışmalarına başladı. Bu sırada “Livâü’l-Hamd” adlı risalesini (küçük
kitap) İstanbul’da bastırarak Rusya’da dağıttı.
Abdürreşid
İbrahim’in farklı dil ve lehçelerde yoğun bir yayın çalışma faaliyeti olduğunu
görüyoruz. “Ülfet” adıyla çıkardığı
dergi çok büyük bir ilgi ile karşılanmıştı. Türkçe yayımlanan “Ülfet” , Türkistan’da gördüğü yoğun
ilgiden dolayı yönetimce “Zararlı neşriyat” olarak kayıtlara geçirildi.
Özellikle dinî sorunlara ağırlık veren ve medrese öğrencileri tarafından da
büyük bir ilgiyle izlenen dergi, 85. sayısında Rus merkezi yönetimi tarafından
kapatıldı. “Ülfet”in kapatılmasından
sonra Arapça “Tilmiz” adlı bir dergi
daha çıkardı. “Tilmiz”in yayını da
ancak bir yıl kadar sürdü ve o da kapatıldı. Ancak bu iki derginin peş peşe
merkezî yönetim tarafından kapatılması Abdürreşid Efendi’yi yıldıramadı.
Ardından Kazak şivesiyle yayın yapan “Serke”
dergisini çıkardı.
Abdürreşid
İbrahim’in basım ve yayın çalışmalarından sonra en çok önem verdiği bir başka
alanda da eğitim çalışmalarıdır. Halkın da desteği ile büyük bir eğitim
seferberliği yürüttü. Bu etkinlikleri karşısında Rusya’daki basın ve eğitim çalışmaları
merkezî yönetimin baskıları sonucunda kısıtlanarak gazeteleri ve basımevi
kapatıldı. Bundan sonra bir kısım arkadaşı ile birlikte faaliyetlerini farklı
yerlerde sürdürdü. Rusya’dan ayrılan Abdürreşid İbrahim, 1907 yılının sonlarında
Batı Türkistan, Buhara, Semerkant, Yedisu ve civarını içine alan bir yıllık bir
geziden sonra, yine Tara’ya gitti ve ailesini de yanına alarak Kazan’a yerleşti.
Eylül 1908’de buradan hareketle Sibirya, Moğolistan, Mançurya, Japonya, Kore,
Çin, Hindistan, Hicaz ve Ortadoğu üzerinden İstanbul’da son bulan büyük yolculuğunu
tamamladı (1910).
Abdürreşid
İbrahim Türkiye’de daha çok, 1907-10 yılları arasında yaptığı büyük yolculuğunun
sonrasında yazdığı ve gözlemleri ile düşüncelerinin anlatıldığı gezi notlarından
oluşan “Âlem-i İslâm” adlı kitabı ile
tanınır. Gezi notları, kitaplaşmadan önce, İstanbul’da çıkan “Sırat-ı Müstakim” dergisinde
yayımlanmıştı. Bu yazılar, “20. Asrın
Başlarında İslâm Dünyası ve Japonya’da İslâmiyet” ve “20. Asrın Başlarında İslâm Dünyası Çin ve Hindistan’da İslâmiyet” (Haz.
Mehmet Paksu, İstanbul 1987) adıyla iki cilt olarak ve günümüz Türkçesiyle yeniden
yayımlanmdı.
Abdürreşid
İbrahim’in “Âlem-i İslâm” adlı bu
eseri, birçok yönü ile Müslüman halklar, özellikle Orta Asya Müslüman Türkleri
hakkında sağlıklı bilgiler vermekte ve o dönemin koşullarını çözümlemede bize
değerli bilgiler sunmaktadır. Mehmet Âkif bu esere yazdığı takriz (önsöz)’de
Avrupa hakkında bilgiler sunan birçok eserin varlığına karşın, kendi dünyamız
olan Asya kıtası hakkındaki bilgilerimizin eksikliğini şu ifadeler ile dile
getirir: “Lakin Asya’yı hangi eserden
öğreneceğiz? İtiraf etmeliyiz ki, dünyada en az bildiğimiz bir kıta varsa, o da
kendi menşeimiz, kendi memleketimiz olan Asya’dır. Bu eski dünyadaki bitmez
tükenmez ülkelerin en meşhurlarını, yalnız isimlerini bilmek suretiyle tanırız.
O çeşit iklimlerde yaşayan milletlerin lisanlarına, ahlâklarına, âdetlerine
dair, o da yanlış olmak şartıyla pek az şey biliriz.”
Abdürreşid
İbrahim; söz konusu gezilerinden sonra, İtalyan’ların Trablusgarp’ı işgal
etmeleri (1911) üzerine, Büyük Sahra’yı aşarak oraya gitti ve cephelerde bizzat
çalıştı. Halkı işgalcilere karşı harekete geçirmek için cihat fetvası dağıtarak
faaliyetlerini burada da sürdürdü (1911–1912).
Abdürreşid İbrahim 1912 yılında Osmanlı vatandaşlığına kabul edildi. Trablusgarp’tan döndükten sonra, Kuzey Afrika’daki gözlemlerini, “Sırât-ı Müstkakîm”de yayımlayarak, ayrıca vaaz ve konferanslarla halkı aydınlatmaya çalıştı. Sarıkamış’ın Ruslar tarafından işgali üzerine Sarıkamış’a gitti (1915). Yine bu yıllarda İstanbul’da kurulan Rusya Müslüman Türk Kavimlerini Himaye Cemiyeti üyesi olarak da çalışmalar yaptı. Cemiyet üyeleri ile birlikte çeşitli Avrupa ülkelerini ziyaret ederek Rusya’da yaşayan Türk topluluklarının dertlerini ve uğradıkları baskıları anlattı. Abdürreşid İbrahim, 1922-23 yıllarında Rusya’da, 1930’da Kahire’de, 1930-31 yıllarında da Mekke’de bulundu. 1934’te ailesiyle birlikte Japonya’ya yerleşti ve ölümüne kadar İslâmiyet’in burada yayılması için çalıştı. Tokyo’da bir cami yapılmasına ön ayak oldu ve bu caminin imamlığını yaptı. Abdürreşid İbrahim, Japonya’da İslâm dininin resmen tanınmasını sağlayan kişidir (1939). 17 Ağustos 1944’te Tokyo’da öldü ve ölümünden dört gün sonra büyük bir törenle aynı yerde toprağa verildi.
Abdürreşid İbrahim’in hayat öyküsü, onun, Müslüman toplulukların yaşadıkları beldelere giderek onların içinde bulundukları durumları gözlemlediği ve sorunlarına çareler aradığını göstermektedir. Bu çabaları sürdürürken de her türlü meşakkat ve sıkıntıya göğüs germiştir. Abdürreşid Efendi, özellikle Rusya’da yaşayan Müslüman topluluklarının yardımlarına koşmuş ve onların dertlerine birazcık olsun derman olmaya çalışmış bir aksiyon insanı olarak örnek bir Müslüman aydın profili çizmiştir.
ESERLERİ:
Livâü’l-Hamd (1885), 20. Asrın Başlarında İslâm Dünyası ve Japonya’da
İslâmiyet (Âlem-i İslâm, Y. Haz: Mehmet Paksu, İstanbul 1987), 20. Asrın Başlarında İslâm Dünyası Çin ve
Hindistan’da İslamiyet (Âlem-i İslâm, Y.Haz: Mehmet Paksu, İstanbul 1987), Âlem-i
İslâm (2 cilt, Y. Haz: Ertuğrul Özalp, İstanbul 2003).
KAYNAKÇA: Mehmed Âkif Ersoy / Safahât (yay. haz.
Ertuğrul Düzdağ, 1987), Mustafa Uzun / “Abdürreşid İbrahim” (TDV İslam
Ansiklopedisi, c. 1, 1988), Salih Okur / Önderlerimiz “Abdürreşid İbrahim”
(cevaplar.org), İsmail Türkoğlu / Abdürreşid İbrahim (1997), Şerif Aktaş /
Milli Edebiyat Dönemi Türk Edebiyatı Tarih (c. 3., s.209), Kamil Yazar / Örnek
Bir Aksiyon Adamı (Yeni Ümit, Ekim-Kasım-Aralık 2008), İhsan Işık / Resimli ve
Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006,
gen. 2. bas. 2007) – Ünlü Fikir ve Kültür Adamları (Türkiye Ünlüleri
Ansiklopedisi, C. 3, 2013) - Encyclopedia of Turkey’s Famous People (2013).