Atik Ali Paşa

Osmanlı Sadrazamı, Devlet Adamı

Ölüm
02 Temmuz, 1511
-
Eğitim
Enderun (Saray Okulu)
Burç
Diğer İsimler
Hadım Ali Paşa

Devlet adamı, sadrazam (D. ? – Ö. 2 Temmuz 1511, Gökçay). Aslen Saraybosna’nın Drozgometva köyündendir. Hadım Ali Paşa lakabıyla da bilinir. Devşirme olarak Enderun’da (saray okulu) yetişti. Bir süre Babüssaâde (Topkapı Sarayı’nın üçüncü kapısı ) ağalığı yap­tıktan sonra, önce sancak beyliğine, ardın­dan da Karaman Beylerbeyiliği’ne atandı (1482). Bu sırada içteki çeşitli si­yasî karışıklıklarla uğraştı, özellikle Cem Sultan ve Karamanoğlu Kasım Bey’e kar­şı başarı ile mücadele etti. Daha sonra Rumeli Beylerbeyi olan Ali Paşa, Boğdan voyvodasının Akkirman’ı almaya girişmesi üzerine ona karşı gönderil­di. Ali Paşa, Eflak Beyi’ni yenerek Boğdan’a girdi. Boğdan Prensi Stefan Çel Mare’ye karşı koyamayacağını anlayınca Lehistan’a iltica etmek zorun­da kaldı. 1483’te Vezir-i Azam Davut Paşa’nın maiyetinde Memlûk seferine ka­tıldı, çevredeki kalelerin alınmasında başarılı oldu ve vezirliğe yükseltildi (1486). Bu sırada asker arasın­da görülen hastalık ve bitkinliğe karşın, savaşa devam ederek Memlûk as­kerlerini bozguna uğrattıktan sonra Karaman’a çekildi (1492).

Ali Paşa, Memlûklerle ba­rış antlaşması imzalanmasının ardından, Venediklilerin Mora kıyılarını tehdit etmeleri üzerine Da­vut Paşa ile birlikte Modon ve Koron’u almakla görevlendirildi. Yol boyunca Navarin ve Zenşiyo kalelerini savaş yapma­dan Osmanlı topraklarına kattı (1500). Bu sefer sırasında Leontar önlerinde II. Bayezit ile buluştu, ancak kış yaklaştığı için padişah geri döndü. Bu durumdan yararlanan Venedikliler Navarin’i geri aldılarsa da Kemal Reis’in donanma ile yardımına gelmesiyle kenti Venedikliler’den geri almayı başardı (1501). Bu fetihten sonra Mora’da ticaret çok gelişmişti. O sı­rada İspanya’da büyük sıkıntı içerisinde olan Müslümanlardan bir bölümünü Mora’ya yerleştirdi. 1501’de Mesih Paşa’nın ölü­mü üzerine Vezir-i Azam (sadrazam, başbakan) oldu. Bu ilk sada­reti iki yıl kadar sürdü ve 1503’te görevden alındı. 1506’da ikinci kez bu makama getirildi ve 1511’de şehid düşünceye kadar bu görevde kaldı.

Sultan II. Bayezid, devlet işlerini başarıyla yürüttüğünden birçok konuda yönetimi Atik Ali Paşa’ya bırakmıştı. Sadrazamlığı dönemde şehzadeler arasındaki taht mücadelesi ve çeşitli bozguncu hareketler onu en çok meşgul eden ko­nular oldu. Şehzadeler sorununda bü­yük şehzade Korkut’a ve en küçük şeh­zade Selim’e karşı Ahmed’i destekledi. Korkut’un Antalya sancağı civarında bulunan sadâret hasları (hükümdara ait olan mallar) yü­zünden aralarında anlaşmazlık çıkmış, Ali Paşa’nın bu haslar konusunda diretmesi Korkut’un birkaç adamıyla birlikte Mı­sır’a kaçmasına sebep oldu. Ancak Ali Paşa’nın Korkut’un haslarını iki katı­na çıkarması üzerine Mısır’dan dönme­si sağlanmıştır. Ayrıca babasından hü­kümdarlığı zorla almak isteyen Şehza­de Selim’i 1511’de Çorlu’da yenerek, amacına ulaşmasını engelledi. Diğer taraftan Şahkulu hareke­tinin mevziî (yerel) olmaktan çıkıp doğrudan doğruya devleti meşgul eden bir sorun durumuna gelmesi üzerine hareketi bas­tırmakla görevlendirildi. Asker arasında çıkan anlaşmazlıkları ortadan kaldırarak Şah­kulu’nun üzerine yürüyerek, Sivas- Kayseri arasındaki Gökçay mevkiinde Şahkulu ile karşılaştı. Bu mücadele sı­rasında Şahkulu öldürüldü ve askerleri da­ğıtıldı ise de isyancıların üzerine önlem almadan yürüyen Ali Paşa, Şahkulu’nun askerle­ri tarafından çember içine alındı ve isa­bet eden bir okla şehid düştü.  

Atik Ali Paşa değerli bir devlet ada­mı, iyi bir komutan olmanın yanında memleketin imarına önemli hizmetleri geçmiş bir devle adamıydı. Dürüst ve dirayetli kişiliği, hayırseverliğiyle devrinin kay­naklarında övülmüştür. Onun hayır eser­lerinin başında İstanbul Çemberlitaş’ta cami, medrese, imaret, okul, kütüphane ve diğer müçtemilâttan oluşan külliye gelir. Ali Paşa’nın bu külliye içeri­sinde oluşturduğu kütüphane, fetihten sonraki İstanbul’da kurulan en önemli kültür müesseselerinden biridir. Yine İstanbul Karagümrük’teki Zincirlikuyu, diğer adıyla Atik Ali Paşa Camisi, Tekfur Sarayı civarında Kariye adıyla manastırdan çevrilen ca­mi, bunun yakınında yaptırdığı bir med­rese, Edirne’deki bir cami, Bursa’daki bir imaret, Mora’daki birkaç sibyan mekte­bi (ilkokul) onun hayratındandır.

Ali Paşa, vakıflarında hizmet gören personelin ücretleri, bu eserlerin onarım giderleri vb için başta İstanbul olmak üzere, imparatorluğun birçok yerinde yüz­lerce ev, dükkân, han, hamam, çiftlik, bahçe ve tarla vakfetmiştir. 1546 yılında yapılan bir tespite göre; vakıfları­nın toplam geliri 471.998 akçe idi.

Ali Paşa, bütün bunların yanında bilime ve sanata da yakın ilgi duymuş, bilim ve sanat erbabını korumuştur. Sarayın­da sık sık bilim adamları ile şairleri toplar, onlara ziyafet verir, bilimsel ve kültürel sohbetlerin yapılmasını sağlardı. Devrinin tanınmış şairlerinden Priştineli Mesihî onun di­van kâtibiydi. Mesihî’nin efendisinin ölümü üzerine söylediği mersiyesi ünlüdür. İdris-i Bitlisî “Heşt Bihişt” adlı tarihe dair eseri­ni Atik Ali Paşa’ya ithaf etmiştir.

Kanuni Sultan Süleyman zamanındaki savaşlarda, özellikle Macarlara ve Avusturyalılara karşı yapılan savaşlarda yararlılıklar göstermiş, sonra İran seferlerinde de yararlılıkları olmuştu. 1557 yılında vefat etti, onun da Çatalca’da bir camisi vardır.

HAKKINDA: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946), İsmail Hakkı Uzunçarşılı / Osmanlı Tarihi II (1998), Selahattin Tansel / Sultan II. Bayezit’in Si­yasî Hayatı (s. 106-107, 280-286 / İstanbul 1966), Tayyib Okiç / “Hadım (Atik) Ali Paşa Kim­dir?” (Necati Lugal Armağanı, s. 501-515, Ankara 1968), İsmail E. Erünsal / Türk Kütüpha­neleri Tarihi II: Kuruluştan Tanzimat’a Kadar Osmanlı Vakıf Kütüphaneleri (s. 33, Ankara 1988), Reşad Ekrem Koçu / “Ali Paşa” (İstanbul Ansiklopedisi I (s. 331- 332, 1944), Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (c. 4, s. 64,65).

 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör