Halk şairi (D.1834 ?, Dive köyü / Tokat – Ö. 1897, Dive köyü / Tokat). 19.yy. Alevî-Bektaşî ozanlarındandır. Mezarı son yerleşim yeri olan Dive Köyü / Tokat’tadır. Halk arasında Derviş Mehmet adıyla da bilinir. Doğu illerinin birinden gelerek Tokat’ın Cirik Mahallesi’ne yerleşen Türkmen boylarından Seyit Hüseyin Ailesi’ne mensuptur. Dedesinin ve babasının adındaki “Seyit” unvanına bakarak, onun seyit soylu bir aileden geldiği ve bu ailenin vaktiyle yörede hayli yaygın ve etkin olduğu sanılmaktadır.
Tokat’ta yavaş yavaş
ünlenip çevrede tanınmaya
başladığı bir sırada, “ocak dedeleri”nden Uzun Ali ve Uzun Veli dedelerden el
almak için Ladik’in (Samsun) Eğne-Karaca köyüne gitmiş. Sesinin güzelliği ve sazdaki ustalığıyla dikkat çeken ozan, ocak dedelerinin ve halkın ısrarıyla
Eğne-Karaca’da yerleşmiş ve bu köyün
ileri gelenlerinden birinin kızı olan
Fatma Hanımla evlendi. Ancak, Eğne-Karaca’da
yaşamını sürdürürken, kendisini bu köyde kalmaya ikna eden yaşlı kimselerin
zamanla azalması ve bilinmeyen başka nedenlerle âşığın buradaki huzuru
bozulmaya başladı. Bunun üzerine Tokat’a dönmeye karar verdi.
Tokat’taki evine döndüğünde, yıllarca
sahipsiz kalan evinin soyulmuş, talan edilmiş, ve binanın oturulmaz
duruma geldiğini üzüntü içinde gördü. Bunun üzerine, Cirik Mahallesi’ndeki
hemşehrileri âşığa sahip çıkmışlar ve
onu Tokat’a çok yakın olan Dive köyüne yerleştirdiler. Âşık zaman zaman çevre köylere-kentlere de
giderek gezgin âşıklık geleneğini sürdürdü.
Tokat, Sivas, Çorum, Amasya ve Samsun yöresindeki âşıklar arasında bir hayli
ünlendi. Köy âşıklığını sürdürürken çiftçilikle de uğraştı ve geçim düzeyini biraz
daha yükseltti. Kaynak kişiler, onun bir süre Hacı Bektaş Dergâhı’nda
bulunduğunu da söylüyorlar.
Derviş Mehmet Dive, okur-yazar değildir. Ancak çok güçlü bir
belleği ve ezber yeteneği vardı. O, söylediği şiirleri
iyice belleğine yerleştirdikten sonra Dive’de “Çullu İmam” lakabıyla anılan Makarnacı Hüseyin Hocaya gidip şiirlerim yazdırırdı. Yazıya geçen bu şiirler uzun zaman saklanıp korundu. Sonraki yıllarda
torunlarından biri (Mehmet) söz konusu bu şiirleri yeniden gözden geçirerek temize çekmiş ve daha derli toplu bir
biçimde bir cönkte topladı. Şimdi elde
bulunan eski yazılı cönk, bu cönktür. Kimi şiirlerinde özel yaşamı,
kimliği ve kişiliğine ilişkin bazı ipucu
bilgilerin izleri görülüyor. Özellikle övgü, öğüt, yakınma ve yergi içerikli şiirlerinde nasıl bir yaşam
sürdüğünü, nasıl bir kimliğe-kişiliğe sahip olduğunu, insanî boyutunun nicel ve nitel özelliklerini
anlayabilme olanağı vardır.
Âşığın şiirlerini
içerik (tema, izlek) açısından değerlendirdiğimizde onun, Alevîlik-Bektaşîlik Yolu’na
olağanüstü bir tutkuyla bağlı olduğunu ve şiirlerinin hemen tümünde bu tutkusunu büyük bir içtenlikle
dile getirdiğini görmekteyiz. Yolun inanç, düşünce, kültür ve sanat dizgesini
yaratan tinsel-özdeksel değerler, ozanımızın yazın-şiir anlayışının temel
öğesini oluşturur.
HAKKINDA: Sabri Yücel - Abdullah Çelebi / Develi
Mehemmed (2007).