Emine Semiye

Yazar

Doğum
28 Mart, 1866
Ölüm
Burç
Diğer İsimler
Emine Semiye Önasya, Emine Vahide

Yazar (D. 28 Mart 1866, İstanbul - Ö. 1944, İstanbul).  İlk Türk kadın yazarlarından ve kadın hareketinin öncülerinden birisidir. Tam adı Emine Semiye Önasya olup Emine Vahide imzasını da kullanmıştır. Tarihçi, düşünür, devlet adamı Ahmet Cevdet Paşa’nın kızı ve kadın romancı Fatma Aliye Hanım’ın kız kardeşidir. Yaşamı hakkında çok fazla bilgi yoktur. Özel öğrenim görerek yetişti; ayrıca Fransa ile İsviçre’de psikoloji ve sosyoloji öğrenimi gördü. 1892 yılından itibaren İstanbul ile Anadolu’nun değişik yerlerinde öğretmenlik, kız okulları müfettişliği, Şişli Etfal Hastanesi’nde hastabakıcılık yaptı.

  Yazarlık yaşamına, imparatorluk coğrafyasının farklı bölgelerinde sürdürdüğü eğitimcilik yıllarında, başta kadın ve çocuk sorunları olmak üzere, çeşitli konularda makaleler yazarak başladı. Siyasal ve toplumsal çalışmaları, seyahatleri ve dönem hakkında birçok ipucu veren mektuplarıyla; özellikle II. Meşrutiyet (1908)’in öncesi ve sonrasından Cumhuriyet’in ilanına kadar olan dönemde basın ortamında varlık gösterdi. Türk edebiyat tarihi açısından önemli bir kişiliktir. Siyaset ve eğitim konularında yazıları ve öyküleri II. Meşrutiyet’in ilanından sonra “Mütalaa” (Selanik) ile “Hanımlara Mahsus Gazeteadlı gazetelerde yayımlandı.

Yaşadığı dönemin toplumsal, siyasal ve düşünsel anlamda çok hareketli olması ve toplumsal duyarlılığı nedeniyle uzun yıllar yazmaya ara vermiştir. Ancak roman, öykü, deneme, anı, şiir gibi edebiyatın hemen her türünde eser vermiş bir yazardır. O, “Hürriyet Kokuları”nın başlığının altına “İnsan ölür âsârı yaşar” ibaresini düşerek yazmaktaki amacının gelecek kuşaklara kendisini anımsatacak eserler bırakmak olduğunu ifade eder. Emine Semiye’nin yazarlığı konusundaki genel düşünce, ablası Fatma Aliye’nin gölgesinde kaldığıdır.  

 Ancak romanlarını takdim ederken ısrarla, devrin diğer edebiyatçılarıyla yarışmak niyetinde olmadığını ve eserinin hatadan arî olmadığını itiraf eden yazarın yazarlığının, ilk edebî ürünlerinden sonrakilere uzanan yelpazede olumlu bir gelişme seyrinde olduğu ortadadır. Dönem içerisindeki diğer kadın yazarlar düşünüldüğünde kendisinden sadece iki yaş büyük olan ablası Fatma Aliye’nin ve dönemin kadın yazarlarından Makbule Leman’ın Ahmet Mithat Efendi tarafından korunmuş olmasına karşın; Emine Semiye’nin görmezlikten gelinmesi, hatta eserlerinin kitaplaşamaması şaşırtıcı bulunmuştur. Bu durumu Emine Semiye’nin sanat gücünün yetersizliğine bağlamanın yanlış olacağı belirtilmiştir. Kadınların edebî hayat içerisine yeni yeni adım atmaya başladıkları böyle bir dönemde onlardan beklenenin, edebî değeri yüksek eserden çok hemcinslerinin sorunlarına eğilmeleri ve bu konuda kadınları, hatta tüm toplumu bilinçlendirilmeleri olduğu söylenmiştir.

Emine Semiye Hanım da edebî eserlerinde kadınlıkla ilgili sorunları çözüme kavuşturmayı istediği için kaleminin gücü hedeflediklerinin gerisinde kalmıştır. Çalışmalarına bakınca, zihnini meşgul eden konularda kararlı bir biçimde çaba gösterme eğilimi Emine Semiye’de başlangıçtan itibaren vardır. Bu durumda onun geri planda kalışını hayatının, hatta karakterinin bir sonucu olarak görmek, belki de yazmaktan daha çok aktif olarak hayatın, örneğin politikanın içinde olmayı seçerek edebiyatı bizzat kendisinin ikinci planda düşünmesiyle açıklamak mümkün olabilir.

Emine Semiye’nin Servet-i Fünûn edebiyatından etkilendiği anlaşılmaktadır. Yazarın eserlerine Servet-i Fünûn’un üslubu yansıdığı gibi temaları da yansımıştır. Düş-gerçek çatışması, kaçma arzusu ve intihar Serveti Fünûn’un aslî temleri arasında yer alır. Serveti Fünûn edebiyatında görülen acı gerçeklikten nefret etme ve düş kurmaktan hoşlanma tarzındaki ana tema, kendisine bağlı birtakım yan temaları da beraberinde getirmiştir. Daha önceki dönemlerden açık seçik ayrılık gösteren bu dönem edebiyatçıları, ayrı bir özellik oluşturacak kadar bir kavrama yer vermişlerdir. Bu dönem edebiyatında önemli yer tutan en dikkate değer ve tehlikeli kavram, Türkçeye Tanzimat’la birlikte giren intihar kavramıdır ki, Emine Semiye Hanımda da bu yönde eğilimler göze çarpmaktadır.

  Emine Samiye’nin edebiyat kamuoyundaki yerinin belirlenmesinde etkili olan politik duruşuyla aile geleneğinden ayrı bir yerde bulunan yazarın siyasî çalışmaları önemli görünmektedir. Yazma süreci takip edildiğinde kaleminin gittikçe geliştiği görülmektedir. “Bir Mütehassisenin Tefekküratı” öyküsüyle edebî hayat içerisine giren Emine Semiye, ilk romanı “Bikes”ten son romanı “Gayya Kuyusu”na kadar kalemini geliştirerek devam ettirmiştir. Servet-i Fünûn topluluğu içerisine girmemekle birlikte, Servet-i Fünûn edebiyatının etkisi altında kalmıştır. Eserlerinin çoğu tefrika edildikleri gazetelerde kalmıştır. Edebiyatın dışında ayrıca bir matematik kitabı vardır.

ESERLERİ (Roman):

Sefalet (1908), Gayya Kuyusu.

HAKKINDA: Nihad Sami Banarlı / Resimli Türk Edebiyatı Tarihi (c. II, 1972), TDE Ansiklopedisi (c. III, 1979), Atilla Özkırımlı / Türk Edebiyatı Ansiklopedisi (c. II, 1982), Ömer Nida / Kadın Romancılarımız - Başlangıçtan Günümüze Kadar 1892-1991 (1991), Taha Toros / Mazi Cenneti (1998), TBE Ansiklopedisi (2001), İhsan Işık / Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör