Gazeteci-yazar
(D. 10 Kasım1835, Kayseri - Ö. 1905, İstanbul). Babası Sarafim Kasapoğlu adında Rum
asıllı bir manifaturacıdır. Babasının ölümü üzerine 1846’da gittiği İstanbul’da
Kuruçeşme Rum İlkokulunu bitirdi. Öğrencilik yıllarında hemşehrisi bir Rum
tüccarın yanında çıraklık yaptı. Kırım Savaşı esnasında çalıştığı dükkânda
tanıştığı bir Fransız subayın yardımıyla savaş sonrası Paris’e giderek öğrenim
gördü. Orada (Baba) Alexandre Dumas’nın kâtipliğini yaptığı söylenir.
İstanbul’a
dönüşünde Fransızca dersleri verdi. Sonra gazetecilik yapmaya başladı. İlk
Türkçe eğlence gazetesi olan Diyojen adlı mizah gazetesini (1870-73)
çıkardı. Diyojen kapatılınca (10 Ocak 1873), Çıngıraklı Tatar ‘ı
(1873), o da birkaç ay sonra kapatılınca Hayal (1873) adlı mizah
gazetesini, ayrıca İstikbal (1875-76) adlı günlük siyasî gazeteyi
çıkardı. İstikbal’de Meşrutiyet ve Kanun-ı Esasi (Anayasa) üzerine
yayımlanan düşüncelerinden dolayı Abdülhamid’in öfkesini çekti. 1877’de üç yıl
hapise hüküm giydi, kefaletle salıverilince Avrupa’ya kaçtı (1877). Bu defa İstikbal’i
orada taşbasması olarak yayımlamaya başladı. Birkaç yıl sonra Ebüzziya’nın
aracılığıyla İstanbul’a dönüşüne Saray’dan izin çıktı. Ömrünün sonuna kadar
yapacağı Mabeyn (Saray) kütüphaneciliği görevine atandı.
Teodor
Kasap’ın ilgi alanı tiyatrodur. Bu konuda o yıllarda çeşitli polemiklere girdi.
Tiyatronun bir ahlâk okulu olduğunu savundu. Bu doğrultuda, yabancı oyunların
aynen çevrilerek uyarlanmasının işe yaramayacağını düşünüyordu. Karagöz ve
Ortaoyunu’nun önemini vurguladı.
Teodor Kasap için ne dediler?
“Şinasi
ile başlayıp Ali Bey ve Ahmet Vefik Paşa ile başarılı ilk örnekleri verilen
yerli oyun geleneklerinden yararlanma akımını Teodor Kasap, işte böyle,
bilinçli olarak bir plana bağlamaya çalışmışsa da, işbirliğine çağırdığı
‘eshâb-ı kalem’ (kalem sahipleri) ne yazık ki bu çağrıya kulak asmadığı ve onun
görüşünün tam tersine bir yol tuttuğu için, tiyatromuz bugüne değin kişiliğini
bulamamış, Batı taklitçiliğinden kurtulamamıştır. Bunda, katıksız Batı
hayranlığıyla işe girişen Namık Kemal’in, daha sonra da Abdülhak Hamit’in büyük
etkisi olduğu kanısındayım. Bu iki yazar, kendi çağlarının büyük sanatçıları
sayıldıkları için, ‘eshâb-ı kalem’, Teodor Kasap’ın gösterdiği yola
gitmektense, ötekilerin tutumunu örnek edinmiştir. İşte bu tutum, tiyatro
edebiyatımızı bir çıkmaza saplamış, Şinasi ve Ali Bey’in olumlu başlangıcını
olumsuz bir sonuca ulaştırmıştır.” (Cevdet Kudret)
ESERLERİ:
Oyun: Pinti Hamit (5 perde, 1873; Cevdet
Kudret tarafından sadeleştirilerek, 1965),
İşkilli Memo (orta oyunu, 1 fasıl, 1874).
Çeviri: Monte-Kristo (roman, (Baba) Alexandre
Dumas’dan, 1871), Para Meselesi (5
perdelik komedya, (Oğul) Alexandre Dumas’dan, 1875), Lükresya Borciya (dram, Victor Hugo’dan, 1875).
KAYNAK: Cevdet
Perin / Tanzimat Edebiyatında Fransız Tesiri (1946), Cevdet Kudret / Edebiyat
Kapısı (1997), TDE Ansiklopedisi (c. 8, 1998), Yaşamları ve Yapıtlarıyla
Osmanlı Ansiklopedisi (c. 2, 1999), TBE Ansiklopedisi (c. 2, 2001), Abdullah
Satoğlu / Kayseri Ansiklopedisi (2002), İhsan Işık / Resimli ve Metin
Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).