Ali Paşa (Hadim)

Vali, Osmanlı Valisi

Ölüm
00 Eylül, 1560
-
Diğer İsimler
Hadim Ali Paşa

16. Yüzyıl Osmanlı dönemi Diyarbekir valilerinden olup, bu şehirdeki 6. Osmanlı valisidir. 1534 (veya 1537) yılında Diyarbekir valiliğine getirilen ve üç yıl sonra görevden alınan Hadim Ali Paşa, Diyarbakır'a kendi adıyla anılan önemli bir cami, ve bir medrese (Ali Paşa Camii ve Medresesi), ile bir de hamam kazandırdığı için hayırla anılan ünlü bir validir.

Hadim Ali Paşa, Diyarbekir'deki görevi son erince, (1552'de Bosna beylerbeyi, 1559'da Mısır valisi olmuş; Eylül 1560'da vefat ederek Karafe'de toprağa verilmiştir. Mehmed Süreyya, Siclli-i Osmanî adlı eserinde Hadim Ali Paşa'nın adalet ve insaf üzerine hareket ettiğini, kerem ve cömertliği ile tanınan şefkatli ve merhametli bir kişi olduğunu yazmıştır. Ali Paşa, Çatalca'da da bir cami yaptırmıştır.

KAYNAK: Sicill-i Osmanî (c. 3, s. 498, 1996), Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer / "Diyarbakır Camileri" (Diyarbakır: Müze Şehir. s. 210, 1999).

ALİ PAŞA CAMİİ

Hadim Ali Paşa Camii olarak da bilinmekteyse de halk tarafından Ali Paşa Camii olarak tanınmaktadır. Camiye adını veren Amid’in 6. Osmanlı Valisi Hadım Ali Paşa, burada 1534-37 yılları arasında görev yaptı. Yapının adı sa­dece Tuhfetü’l-Mimarîn’de geçer. Böylece Sinan’ın eseri olduğu anlaşılır.

Diyarbakır’ın güneybatı çeyreğinde, adını verdiği mahallede, Mardinkapı ile Urfakapı arasındadır. Medrese, cami ve tekkeden (?) oluşur. Harimin doğusundaki Şafiiler mescidi daha sonraki eklentidir (1769-70). Kare planlı, prizmatik gövdeli, sekizgen kasnak ve külâhlı cami, Osmanlı dönemi er­ken türlerindendir. Son cemaat yerini beş kubbe oluşturur. Minaresi, kuzey yüzü doğu hi­zasının biraz açığındadır. Kitlenin avlu yüzü ile do­ğu ve batısındaki üçer, güney ve kuzeydeki ikişer pencere, teğet kemerle örtülen, almaşık örgülü girin tiler içine alınmıştır. Lentolu pencereler 1/2 oranına çok yakındır. Beş düşey, dokuz yatay geçmeli demir parmaklıkları özgün değildir. Son cemaat yerinin dört kolonu beyaz taştan ve eksendeki ikisi alt baş­lıksızdır. Kemerler arasında süslemeye yer verilmez.

14,45 m. kenarlı harim kare planlı olup, köşe ke­merlerinin oturduğu üçgen bingiler, aynı kesitle yere kadar inerken, Safa Camii’ni yineler. Ahşap pencere kanatlarına oldukça özenildiği görülüyor.

3,39 x 4,61 m. ölçülü beyaz taşlı mihrap, yine renk renk boyanarak ve avize takılarak olabildiğince çir kinleştirilmiştir. Yarım sekizgen planlı gi­rinti sütuncelerle başlar ve sekiz sıralı mukarnasla örtülür. Mihrabı izleyen üst pencerenin içliğinin ye­nilendiği görülüyor. Oranlı ve süslü ahşap minberi güzeldir. İç duvar eteklerini kaplayan altıgen mavi renkli çiniler, bir çerçeveyle (su) sarılıdır. Ali Paşa Medresesi, camiin batı yönde açığındadır.

Cami ile medresesi arasındaki örgü farkını, medre­senin sonraki ucuz onarımlarına bağlamak gerekir. Tuğla, tştan daha kolay ve ucuz bir yerel üretim ol­duğundan, kubbe dış kasnağında da sonradan yerini almış görünüyor. Güçsüz dönemde, akıntıyı kesmek için, kubbeyi az eğimli, alaturka kiremitli sekizgen kasnak ve külâhla örtmek, kent merkezi ve Silvan il­çesinde de görülmektedir. Eski fotoğrafları, son ce­maat yerinin de aynı gereçle akıntılı olarak örtüldüğünü gösteriyor. Pencere oranları, sivri veya teğet kemerli girintiler içine, almaşık örgülü olarak alın­ması, sütunceleri vb. güney geleneği olup Diyarba­kır’da da yaygındır. Nitekim Sinan’ın tartışmasız ya­pıtlarından olan aynı kentteki Behram Paşa Camii’nde de uygulanmıştır.

1956 yılında, camiin kuzeydoğu açığında, hama­mın kalıntıları duruyordu. Gecekondular bunları tü­ketti. Vakfiyesi günümüze erişmemiştir.

KAYNAK: Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer / "Diyarbakır Camileri" (Diyarbakır: Müze Şehir. Ed. Dr. Ş. Beysanoğlu - M. S. Koz - E. N. İşli. s. 210, YKY, İstanbul 1999). Adı geçen yazıdan özetlenmiştir.

Prof. Dr. ORHAN CEZMI TUNCER

 

Yazar: Prof. Dr. ORHAN CEZMI TUNCER

ALİ PAŞA CAMİİ ŞÂFİÎLER KISMI

Ali Paşa Camii'nin doğusuna ve minaresine bitişik olarak yapılan Şafiîler kısmı, oldukça sade görünüşlü bir yapıdır. Si­yah kesme taştan yapılan Şafiîler Mescidi, enine dikdörtgen planlı ve iki sahmlı olan harim mekânının üzerini düz dam örtmektedir. Üç bölümlü son cemaat yerinin doğu kısmında minareyle bağlantı sağlayan bir kapı yeri bırakılmıştır. Mina­re kapısının bulunduğu tarafta ayrıca dama çıkıp, ezan okun­maya uygun bir merdiven bulunmaktadır. Son cemaat yeri düz dam örtülüdür. Son cemaat yeri duvarında ortada basık kemerli giriş kapısı yer almaktadır. Üstünde celi sülüs hatla Osmanlı Türkçesi ile iki satırlık kitabede yapının 1769-70 yılında yapıldığı yazılıdır. Sol kısmında ise yuvarlak kemerli mihrabiye ile kapının sağ ve solunda üstünde siyah- beyaz taşlardan, sağır, üç dilimli bir pencere yer almaktadır.

İç mekân, mihraba paralel iki şahından oluşmaktadır. Sahınlar ortada iki sütuna dayanan üç kemerle birbirinden ay­rılmaktadır. Yapının dışarı taşkın mihrabı siyah-beyaz renkli taştan ve üç dilimli kemerlidir. Niş, dıştan kare planlı pramidal külahlı bir payanda ile desteklenmiştir. Mihrabın doğu­sunda, iki, batısında bir adet ve batı duvarında da iki adet düz lentolu pencere iç mekanı aydınlatmaktadır.

Doç. Dr. ALİ BORAN

Yazar: Doç. Dr. ALİ BORAN

ALİ PAŞA MEDRESESİ

Diyarbekir Beylerbeyi Hâdim Ali Paşa (ö.965/1558) tarafından 1535-1537 yılları arasında yaptırılmıştır. Câminin hemen batı yanında yer alan medrese, dikdörtgen biçimindeki bir avlunun doğu ve batısına sıralanan tek katlı, önü eyvanlı beşer oda ile avlunun güneyini çevreleyen yarım sekizgen planlı bir açık dershaneden meydana gelmiştir.

 Muslihuddîn-i Lârî tarafından yazılmış olan vakfiyeye göre Ali Paşa  Vakfı, başta hamam olmak üzere  çeşitli gelir kaynaklarına sahipti. 1564  ve 1569  senelerindeki  evkaf  tahrir kayıtlarına göre Ali Paşa’nın müderrisi gündelik 30, muîd’’i  de  4 akçe maaş almaktaydı. Talebe  ve bevvab’a 18 , vakıf mütevellisine 15, vakıf nâzırına 5, hatip ve imâma da 5’er akçe  ödenmekteydi. Bu kayıtlara göre Ali Paşa Medresesi, XVII. yy’ın ikinci yarısında, Mesudiye ve Hüsreviye’den sonra  Âmid’in yüksek dereceli  üçüncü  medresesi idi.

  Evliya Çelebi, bu medresede İbn Cerîr-i Taberî, İbn Mesud, Ebu'l-Leys, Begâvî, Kâdi Beyzâvî, Deylemî, Feyzullah-ı Hindi ve Ebusuûd'un tefsir kitaplarının okunduğunu kaydetmiştir. Bruinessen’in de belirttiği üzere, bu medresede okutulan tefsîr kitapları listesi, Şâfiî mezhebinin Diyarbekir’deki büyük ağırlığına işaret etmektedir.

Astronomi’ye dair Risale fi’l-Amel bi’r-Rubu’l-Mukantarat isimli eserin nüshalarından biri h. 1135’te bu medresede yazılmıştır. Ali Paşa Medresesi, XIX. yüzyılın ilk çeyreğine kadar şehrin önemli öğretim kurumlarından biri olarak faaliyetini sürdürmüştür.

Kesme taş ve tuğladan, tek katlı bir yapıdır. Planıyla öbür medreselerden ayrılır. Burada orta avluyu revaklarla çevrelemek yerine, doğrudan medrese odalarına geçilmektedir. Revaksız avlusu ve dershanelerinin örtü biçimleriyle, Diyarbakır yapıları içinde özel bir yeri vardır. Dershane bölümünde, Erken Osmanlı Dönemi yapılarında beliren, yarım kubbeleri anımsatan bir örtü biçimi uygulanmıştır.

SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA: M. Sözen / Anadolu Medreseleri I (1970), İ. Yılmazçelik /  XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Diyarbakır (1995),  O. C. Tuncer / Diyarbakır Camileri (1996), Y. Sarıkaya / Medreseler ve Modernleşme (1997), H. Kılıç / “Ortaçağda Diyarbakır Alimleri” (S. Eyyubi Semp. Bildiriler, 1996), C. İzgi / Osmanlı Medreselerinde İlim  (1997, I ), Evliya Çelebi Seyahatnamesi (haz: S. A. Kahraman-Y. Dağlı, 2001, 4. Kitap), Ş. Beysanoğlu / Anıtları ve Kitabeleriyle  Diyarbakır I (2003), M. van Bruinessen ve H. Boeschoten (Evliya Çelebi Diyarbekir’de (çev:  T.Güney, 2003), M.  Akgündüz / “Artuklular Zamanında Diyarbakırda İlmi Faaliyetler” (I. UOO  Diyarbakır  Semp. Bildirileri, 2004, s. 189-192), Ş. Korkusuz / Tezkire-i Meşayih-i Âmid (2004), A.A. Bayhan / “Diyarbakır ve Çevresindeki Eyyubi Eserlerinden Örnekler” (UOO  Diyarbakır  Semp. Bildirileri, 2004), M. Şimşek / Amid’den Diyarbekir’e Eğitim Tarihi (2006), A. Acar /  "Diyarbakır Medreseleri ve Osmanlı Eğitim Sistemi İçerisindeki Yerleri" (Osmanlıdan Cumhuriyete Diyarbakır, 2008, c.I, 111-151), Yurt Ansiklopedisi (c. 4, 1982).

Prof. Dr. ABDURRAHMAN ACAR

Yazar: Prof. Dr. ABDURRAHMAN ACAR

ALİ PAŞA VAKFI

Alipaşa Mahallesindeki cami, Hadim Ali Paşa tarafından 1534–1537 yıllarında Mimar Sinan’a yaptırılmıştır. Ayrıca vakfın açık avlulu medresesi, hamamı ile sonradan yapılan dikdörtgen planlı, Şafiler kısmı vardır. Ali Paşa’nın vakfiyesi bilinmemektedir Kitabesi yoktur. Bu vakfa ait 1564 tarihli Tahrir defterinde vakfın Hamam-ı Atik, Hamam-ı Cedit, Urfa, Mardin ve Erzurum’daki hamamları ile 26 dükkândan 13.368 akçe geliri olduğu kayıtlar vardır. Ayrıca Murtaza Paşa'nın kurduğu vakıftan Kale Camii ile bu camiye de gelir veriliyordu.

Mazbut Vakıflar listesinde "Ali Paşa Vakfı" şeklinde kayıtlı olan Ali Paşa Camii, Vakıflar Genel Müdürlüğünce 1955, 1974, 1981 ve 2008 yıllarında onarılmıştır. Vakfın hamamı yakın zamanlarda yıkılmıştır. Bir müddet düşkünler yurdu olarak kullanılan medrese 2006 yılında onarılmıştır.

SEÇİLMİŞ KAYNAKÇA: Alpay Bizbirlik / 16. Yüzyıl Ortalarında Diyarbekir Beylerbeyliğinde Vakıflar (Ankara 2002).

ALİ KILCI

Yazar: ALİ KILCI

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör