Hukukçu, siyaset ve devlet adamı, milletvekili, bakan (D. 1894,
Trabzon – 1959, Ankara). Millî Mücadele yıllarında Trabzon Müdafaai Hukuk
Cemiyetinin başkanı olan Barutçuzade Hacı Ahmet Hâmi Bey'in oğludur. İlk ve
ortaöğrenimini Trabzon'da yaptıktan sonra 1918 yılında İstanbul Hukuk
Fakültesi'ni bitirdi. Okulu bitirdiği yıl Trabzon'a dönerek, Millî Mücadele'yi
destekleyen İstikbal gazetesini kurdu. Ancak o zamanlar Trabzon'da iki
basımevi vardı, ikisinin de sahibi Rumdu ve üstelik kâğıt ticareti de Rumların
elindeydi. Bu durumda gazeteyi bir süre Rum basımevlerinden birinde basmaktan
baka çare yoktu. Kendisi bir basımevi kuruncaya kadar Rumları ürkütmemek için “Pontos
meselesine” hiç dokunmayarak hep ulusal birlikten ve birleşmekten söz etti.
1920 yılının başlarında İstanbul'dan getirttiği ve elle çalışan bir baskı
makinesini Trabzon'da babasına ait bir hana yerleştirerk gazetesini kendi
basımevinde çıkarmaya başladı. Bundan sonra Kurtuluş Savaşı boyunca Millî
Mücadele'yi destekledi, zafer haberlerini duyurarak Trabzonluların mücadele
heyecanını artırdı.
Faik Ahmet Bey, Cumhuriyet'in ilk yıllarında siyasî olayları
uzaktan izleyerek, Trabzon'da avukatlık yaptı. 1930'larda Cumhuriyet Halk
Partisi (CHP) saflarına geçişi, hareketli siyasî hayatının başlangıcı oldu.
Önceleri yalnız Trabzon çevresinde kalan politik çalışmalarını, 1939'da Trabzon'dan milletvekili seçilince parlamenter olarak
sürdürdü ve Meclis'te daha başlangıçta grup yöneticilerinin dikkatini çekti.
Kişiliğinin en belirgin yanı ise, olaylar karşısında soğukkanlılığını
koruyabilmesiydi. 1939'da başlayan milletvekilliği 1954-57 dönemi dışında
ölünceye kadar sürdü. 1946'da üçüncü kez Meclis'e dönünce CHP grubunun en faal
üyeleri arasında yer aldı. Birinci ve İkinci Hasan Saka hükümetlerinde Devlet
Bakanlığı ve Başbakan Yardımcılığı yaptı. Başbakandan sonra ikinci adam olarak
sık sık muhalefetin eleştirilerini cevaplandırmak zorunda kalıyor, ancak bu
görevi yaparken karşısındakileri suçlamaktan kaçınışı ve saygılı tutumuyla
dikkat çekiyordu.
Barutçu, ününü sağlayan en büyük sınavı 1950-54 döneminde verdi.
Bu dönemde artık iktidar el değiştirmiş, CHP kendi yöneticilerini bile şaşırtan
küçük bir kadroyla Meclis'te tutunmaya çalışırken, 1946-50 döneminin küçük
muhalefeti ezici çoğunluğu elde ederek iktidara gelmişti. Bütün görüşmeler
hemen hemen çekişme halinde geçiyor ve bu çekişmelerde CHP'yi savunmak,
İnönü’den sonra çoğunlukla Barutçu'ya düşüyordu. CHP mallarının Hazine'ye
devredilmesini öngören yasa tasarısının görüşüldüğü ve sabaha kadar süren
Meclis toplantısında, tasarıyı getirenlerin karşısında, CHP'yi savunanların
başında da o vardı. Ona karşı olanlar bile
Barutçu'nun mantığını güçlü, belirgin karadeniz
şivesini de sevimli buluyorlardı. Çetin mücadele sonunda partisi mallarını
koruyamadı, ama Barutçu şöhretini korumayı başarmıştı. 1954-57 döneminde
milletvekili seçilememişti. 1957'de milletvekili olarak son kez Meclis'e döndüğünde
gene CHP grubunun önemli kişilerinin başında yer alıyor, partisinin grup
başkanvekilliğini yürütüyordu. İktidar-muhalefet ilişkilerinin yine gergin
olduğu, üstelik iktidarın biraz güçten düşmesine karşılık muhalefetin oldukça
güçlendiği bu dönemde de Barutçu her türlü aşırılıktan kaçınmasını bildi.
Tartışmaların en sert noktasında tehditlerle hiçbir sorunun
çözümlenemeyeceğini anlatmaya çalıştı.
KAYNAK: Afşin Oktay - Kemal
Bağlum / Biyografiler Ansiklopedisi (1959), Yurt Ansiklopedisi (10. cilt,
1984),Türkiye Ansiklopedisi 1
(1974), Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (3. cilt, 1986).