Şair ve yazar (D. 1 Mart 1920, Geyve / Sakarya
– Ö. 1 Ekim 2012). Geyve Kâzımpaşa
İlkokulundan (1934) sonra Bursa Tophane Meslek Lisesini parasız yatılı okudu,
1942’de buradan mezun oldu. İzmit Selüloz ve Kağıt Fabrikasında bir yıl
teknisyen olarak çalıştı. Ankara (Erkek Teknik Yüksek Okulu) Teknik Eğitim
Fakültesini bitirip (1946) Edremit’te öğretmenliğe başladı. 1954 yılında da
Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunun bitirme sınavlarına dışarıdan girip
diploma aldı. Dört yıl çalıştıktan sonra Ankara Yedek Subay Okuluna gitti. Uşak
ve İstanbul’daki endüstri meslek ve teknik liselerde otuz iki yıl öğretmenlik
yaparak 1977’de emekli oldu. Emekliliğinin ardından bir süre özel okullarda
çalıştı. Aydınlar Ocağında bir buçuk yıl idare müdürlüğü yaptı. Bir ilaç fabrikasında
on üç yıl yönetici olarak çalıştı. 1995 yılı başında sağlık sorunları sebebiyle
görevinden ayrıldı. İLESAM üyesi oldu. 1 Ekim 2012’de vefat etti.
Şiir yazmaya on yedi yaşında başladı. Bursa
Halkevinin 1939’da Atatürk’ün ölümünün birinci, 1940’da Halkevlerinin
kuruluşunun onuncu yıldönümü münasebetiyle açtığı liseler arası şiir
yarışmalarında iki birincilik ödülü kazandı. “Bekledim” adlı ilk şiiri
1940 yılında Yeni Mecmua’da yer aldı. Diğer şiirleri Varlık, Yedi
Gün, Yarım Ay, Her Hafta, Dikmen, Millet, Yeşil Ada, Aras, Gurbet, Oğuz,
Toprak, Ötüken, Türkeli, MillîIşık, Uyanış, Teknik Eğitim, Yeni Mecmua,
İstanbul, Kaynak, Orkun, Türk Sanatı, Yesevi, Yeni Defne, Çağrı Bayrak, Kalem,
Dokuz Eylül, Yeşilay, Doğu, Türk Dili gibi dergiler ile antolojilerde; makaleleri,
teknik öğretim ve endüstri dergilerinde yayımlandı. Millî şiir ve millî
eserleriyle tanındı. 1961-62 yılları arasında Yeni Körfez gazetesinde
başyazı yazdı. Yeni İstanbul (1962-65) gazetesinde ve Millî Işık
dergisinde kitap tanıtımları yaptı. Yesevi dergisince Eylül/1997 ayının
sanatçısı seçilerek Hamasi Türk Şiiri Antolojisi adlı eserinden dolayı “Altın
Ödül”e lâyık görüldü.
“Ersavaş, çalışkanlığı, dürüstlüğü ve
efendiliği ile erdemli, mümtaz bir şahsiyettir. Biz Ersavaş ile elli yıla
yaklaşan.bir süredir Orkun, Oğuz, Araş, Türkeli, Türk Sanatı, Toprak gibi
dergilerde sayfa arkadaşlığı yapmış olan iki kadim gönüldaşız. (…) Fahri Ersavaş daha ziyade kahramanlık
şiirleri ve memleket şiirleri ile tanınmaktadır.” (Ayhan İnal)
“Fahri Ersavaş, şiiri bir ülküye bağlı
görenlerdendir; şairi içten sarsan, gönülden bağlayan, madde ile ilişiği
olmayan, Türk’ü ve Türklüğü kavrıyanı bir ülkü. Ancak böyle düşünüyor diye,
şiirin bir propaganda vasıtası haline gelmesini istiyenlerden değildir.
Türklüğü ve milliyet sevgisini şiirinin başlıca temi olarak işlemektedir.
Şiirlerinde, ülküsünün samimiliğini ve sıcaklığını vermeye çalışıyor.
Şairliğinin ilk özelliği budur.(…) Ölçülü şiirlerinde bilhassa saz şairlerinin etkisi
altındadır(...) Ölçülü şiirlerinde tam bir kişiliğin izlerini gördüğümüzü
söyliyemeyiz. Zira, uzun yüzyıllar denen bir kalıpla yazılan ayrı bir hava
yaratmak ve özel bir deyişe ulaşmak çok güçtür. Bu türlü şiirlerinde bizi çeken
taraf; samimiyetleridir. Sesin gönülden koptuğuna inanıyoruz. Serbest nazımla
yazdığı şiirlerinde ise daha başarılıdır.” (Hikmet Dizdaroğlu)
ESERLERİ:
ŞİİR: Kırçiçeği (1956), 100. Yıl’a
Şiirler (1961), Sularda Yüzen Dallar (1996).
ANTOLOJİ: Kıbrıs Şiirleri Antolojisi I (1954),
Hamasi Türk Şiiri Antolojisi (1960), Çanakkale Geçilmez (2000).
KAYNAK: İsmail Ali Sarar / Yeni Şiir Antoloji
(1949), Hikmet Dizdaroğlu / Fahri Ersavaş ve Şiiri (Fahri Ersavaş-Kır Çiçeği
önsözü, 1956), Ferit Ragıp Tuncor / Her Nüshada Bir Şair Fahri Ersavaş (Size
dergisi, sayı: 132, 8.11.1984), Ayhan İnal / Fahri Ersavaş’tan “Sularda Yüzen
Dallar” (Karınca, yıl: 62, sayı: 712, Nisan 1996), Abdullah Satoğlu /
Tanzimat’tan Bu Yana Hamasi Türk Şiiri Antolojisi (Çağrı, yıl: 41, sayı: 457,
Aralık 1997), Rıza Akdemir / Şair Fahri Ersavaş ve “Hamasi Türk Şiiri
Antolojisi” Hakkında (Ayyıldız, sayı: 44, Haziran 1998), Ayhan İnal / Sularda
Yüzen Dallar (Karınca dergisi, Temmuz 2000), M. Sadık / Çanakkale Geçilmez Şiir
Antolojisi (Benim Kıbrıs’ım dergisi, Temmuz 2000), Türkiye Yazarlar Birliği / Türkiye Kültür
Sanat Yıllığı (2013).
Ne tatlı gülüşün var, güllerden güzel yüzün,
İlâhe misin söyle, yoksa yıldız mı, ay mı?
Böyle ayrı geçtikçe baharı ömrümüzün,
Gönül hüzünlerine çare bulmak kolay
mı?
Sevdin mi, sevmedin mi; anlayamadım bunu,
Evetse sevmek mi bu? Hayırsa niye yaktın?
Sensiz geçen günlerin gelmeyecek mi
sonu?
Göğsüme sevgi diye bir hicran gülü taktın.
Başbaşa kaldığın an güzel hatıralarla,
Hülyalarla tutuşup, ahlarla
yanacaksın.
Kıvranırken içinden
devâsız yaralarla,
Beni
sevmişti diye adımı anacaksın.
Mümkün olsa da Rabbim
Dönebilsem çocukluğuma
Yine her şeyi pembe görse gözlerim.
Her akşam,
Mektep dönüşünden sonra
Komşu çocuklarıyla
Sokak aralarında yalınayak koşup
Saklambaç oynasak.
Ve sonra,
Rahmetli Ayşe Ninemin
Çınarlı bahçesinden