Abdullah Öcalan

Organize suç örgütü lideri

Doğum
Eğitim
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi
Diğer İsimler
Apo, Teröristbaşı.

Terör örgütü PKK (Kürdistan İşçi Partisi)’nın kurucu lideri. Lakapları Apo, Teröristbaşı.

Abdullah Öcalan, 1948 yılında Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesi Ömerli (Amara) köyünde Ömer ve Üveyş Öcalan'ın yedi çocuğundan ilki olarak doğdu. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi (1971-1974) mezunudur. Kardeşleri Osman Öcalan (Ö. 15 Kasım 2021), Mehmet Öcalan, Fatma Öcalan, Havva Keser, Ayni Yıldırım’dır.

 Abdullah Öcalan, bazı kaynaklara göre Türkçeyi ilkokulda öğrendi. 1966-69 döneminde Ankara'da Anadolu Tapu ve Kadastro Meslek Lisesi'nde okudu ve buradan mezun oldu. Bazı kaynaklara göre Lise yıllarında muhafazakâr bir öğrenci olan Öcalan; sıklıkla Maltepe Camii'ne gidip namaz kıldı, anti-komünist aktivitelere katıldı, Necip Fazıl Kısakürek'in toplantılarına ve Komünizmle Mücadele Derneğinin düzenlediği Refik Korkut'un toplantılarına gitti.

1969 yılının Temmuz ayında 1970 yılının Ekim ayına kadar Diyarbakır'da kadastro memurluğu yaptı. Sonra Diyarbakır'daki görevinden Bakırköy Tapulama Müdürlüğüne atanıp İstanbul'a geldi. 1971 yılında da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine kayıt yaptırdı. Öcalan aynı yıl Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesine yatay geçiş yaptı. 1974 yılında buradan mezun oldu

Üniversite yıllarıyla beraber komünist görüşlere ilgi duymaya başladı. Bu döneminde 1970 yılında İstanbul'da Devrimci Doğu Kültür Ocakları (DDKO) şubesi üyesi olarak politik faaliyetlere başladı, yine bu yıllarda Mahir Çayan çizgisindeki THKP/C ile ilgilendi.

31 Mart 1972 tarihinde, Doğu Perinçek liderliğindeki Türkiye İhtilalci Komünist Partisi tarafından yayınlanan Şafak Bildirisi'ni SBF'de dağıttı. Bu bildiriyi dağıtmak suçuyla Nisan 1972 tarihinde gözaltına alındı ve yedi ay Mamak Askeri Cezaevinde tutuklu kaldı.

1974 yılında bir grup öğrenci ile birlikte Ankara Demokratik Yüksek Öğrenim Derneğini kurdu. Dernek 1975'te komünizm propagandası yapması sebebiyle kapatıldı.

24 Mayıs 1978 günü Ankara'da Kesire Yıldırım ile evlendi. 1980'lerin başında ayrıldılar.

 

PKK’daki Faaliyetleri

 

Abdullah Öcalan, 27 Kasım 1978 tarihinde Diyarbakır'ın Lice ilçesi Fis köyünde Kürdistan İşçi Partisi (PKK)'nin kurucuları arasında yer aldı, liderliğini üstlendi.

Türk kolluk güçlerinin Mayıs 1979'da Elazığ'da PKK üyelerini tutuklaması üzerine Öcalan, bir kaçakçının yardımıyla sınırı yürüyerek Temmuz 1979'da Suriye'ye geçti ve Ekim 1998'de hükûmet tarafından sınırdışı edilene kadar, Avrupa'ya yaptığı iki kısa seyahat haricinde Suriye'de kaldı.

1980 yazında Öcalan, haber göndererek militanların Suriye'de kendine katılmasını istedi ve örgütün eylemlerini buradan yönetmeye başladı. PKK, Haziran 1981'de Türkiye'deki 300 kişilik gücünü Suriye kontrolü altında bulunan Lübnan'a çekti. Lübnan'da Filistin Kurtuluş Örgütü, Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi, El-Fetih, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi örgütlerle görüşen Öcalan, PKK'nın Filistinlilerden eğitim almasını sağladı.

PKK, 1982'de İsrail'in Lübnan'ı işgalinin ardından da bölgede kalmaya devam etti. Öcalan'a göre 1994'e dek 15 binden fazla PKK mensubu tahsis edilen kamplarda eğitim gördü. Öcalan, bu dönemde Sovyet desteği almak için Bulgaristan'ı ziyaret etti, Suriye'de bir eve yerleşti.

1980'lerde Öcalan, örgüt içindeki gücünü konsolide etmek için çalışmaya başladı. Kasım 1985'te Öcalan'ın liderliğine itirazları olan ve örgütün kurucuları arasında yer alan Semir kod adlı Çetin Güngör, Stockholm'de bir toplantıda öldürüldü. 1983 ile 1985 yılları arasında Öcalan'ın doğrudan emri veya tavsiyesi ile PKK'da üst düzeyde yer almış en az 11 kişi öldürüldü.

PKK, Öcalan'ın liderliği altında 1980'ler ve 90'larda bölgedeki fiziki altyapıyı, devlet imkânlarını ve devlet görevlilerini hedef alan çok sayıda eylem düzenledi. 1989-1990 yıllarında Türkiye, Irak ve Bekaa Vadisi'ndeki kamplarda en az 24, tahminlere göre ise 50 ile 100 arası yeni katılımcı örgüt tarafından infaz edildi.

1990'da Körfez Savaşı'nın ardından Kuzey Irak'ta gerçekleşen otorite boşluğu ve PKK'nın daha iyi silahlanması, Öcalan'ın hem silahlı hem de siyasi stratejisini değiştirmesine sebep oldu. Öcalan bu dönemde vur-kaç saldırıların yerine "hareketli savaş" olarak adlandırdığı ve daha kalabalık silahlı güçler ile yapılan saldırıları tercih etmeye başladı.

Öcalan 1990'larda PKK ve bağlantılı grupları batıdaki büyük şehirlerde de silahlı eylemler yapmaya yönlendirdi, bu döneme dek Doğu ve Güneydoğu Anadolu'yla sınırlı kalan eylemlerini ülke geneline yayarak Çetinkaya Mağazası Katliamı ve turizm merkezlerine saldırılar gibi eylemler gerçekleştirdi.

1990 öncesinde komünist/sosyalist çizgide bağımsız Kürdistan kurmayı hedefleyen Öcalan, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından daha geniş bir kitleye ulaşmak için söylemini değiştirdi.

Abdullah Öcalan, 21 Mart 1992'de kutlanacak Nevruz için Kürtlere ayaklanma çağrısı yaptı; Cizre, Şırnak, Nusaybin, Van ve Yüksekova'da çok sayıda şiddet olayı yaşandı.

1993 yılı Öcalan'ın liderliğinde önemli bir dönüm noktası oldu. Turgut Özal, çözüme yönelik adımlar atmak için Celal Talabani'nin gayrıresmî bir elçi olarak Öcalan'la Suriye'de görüşmesini sağlamıştı. Öcalan, Mart 1993'te tek taraflı ateşkes ilan ederek bir takım siyasi taleplerde bulundu. Ancak Özal'ın ölümü ve 24 Mayıs'ta gerçekleşen Bingöl saldırısının ardından Türkiye'nin PKK'ya yönelik operasyonları hızlandı. 1993 ve sonrasında Türk güvenlik güçlerinin PKK'ya karşı gittikçe daha başarılı hale gelmesi, Öcalan'ı daha siyasi bir çizgiye zorladı.

 

Suriye'den sınırdışı edilmesi

 

Eylül 1998'de Türkiye, Milli Güvenlik Kurulu toplantısında Suriye'yi, Öcalan'ı sınırdışı etmeye zorlama kararı aldı. Baskıya dayanamayan Suriye hükûmeti önce sınıra yakın PKK kamplarını kapattı, ardından Öcalan'ı ülkeden sınırdışı etti. Öcalan'ın Suriye'den sınırdışı edilmesini protesto etmek amacıyla 9 Ekim ve 12 Aralık 1998 tarihleri arasında, Türkiye genelinde 44 PKK hükümlüsü kendini yaktı, bunların 11'i öldü. Türkiye dışında ise 16 kişi kendisini protesto amacıyla yakmıştır.

9 Ekim 1998'de Suriye'ye ait bir uçak, Öcalan ve PKK'nın Yunanistan temsilcisi Ayfer Kaya'yı Yunanistan'a götürdü. İltica talebi kabul edilmeyen ve ülkeyi üç saat içinde terk etmesi söylenen Öcalan, özel jetle Moskova'ya geçti. Öcalan'ın 4 Kasım'da Rusya'ya yaptığı iltica talebi Rusya Parlamentosu'nun alt kanadı Duma tarafından kabul edildi, ancak Rusya hükûmeti Öcalan'ın ülkeden ayrılmasını istedi.

12 Kasım'da İtalyan Komünist Yeniden Kuruluş Partisi'nin bir üyesi Moskova'ya giderek Öcalan'la buluştu ve onu Roma'ya götürdü, Roma'ya sahte pasaportla varan Öcalan tutuklandı. Bu sırada, İnsan Hakları İzleme Örgütü dönemin İtalya Başbakanı Massimo D'Alema'ya bir mektup gönderdi; bu mektupta, 14 yıllık Türkiye-PKK çatışması sırasında yaptığı suistimal ve istismarlar nedeniyle Öcalan hakkında İtalyan mahkemelerince kovuşturma açılması istendi. Türkiye de Öcalan'ın iadesini istedi, ancak İtalya kabul etmedi. İtalyan hükûmeti, Öcalan'ı Almanya'ya göndermek için çaba sarf etti, bu esnada PKK Batı Avrupa'da şiddet içeren eylemler düzenliyor, Türkiye'de ise İtalyan ürün ve hizmetlerine karşı gayrıresmî bir boykot gerçekleşiyordu.

Bu dönemde İtalyan mahkemeleri Öcalan'ı serbest bırakmış, Öcalan Roma dışında bir villaya yerleşmişti. İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Avrupa ve Orta Asya direktörü Holly Cartner, İtalya'nın Öcalan'ı serbest bırakmasının ''şok edici bir haksızlık'' olduğunu söylemiş; Öcalan'ın derhal ''İtalya'da veya özgür ve adil yargılanabileceğinden emin olunabileciği başka bir ülkede, masum sivillerin ahlaksızca öldürülmesinden sorumlu tutulup" yargılanması gerektiğini ifade etmişti.

 

Yakalanması

 

31 Ocak 1999'da Öcalan bir kez daha uçakla Yunanistan'a geçti. Buradan, Savvas Kalenteridis adındaki Yunan Ulusal İstihbarat Teşkilatı (EYP) mensubunun refakatiyle 2 Şubat 1999'da Nairobi'ye götürüldü ve Yunanistan'ın Kenya Büyükelçiliğine geçici olarak yerleştirildi. Buradayken Yunanistan'a siyasi sığınma talebinde bulunsa da bu talebine bir cevap alamadı. Bu sırada, dönemin EYP başkanı Haralambos Stavrakakis, Kalenteridis'i arayıp Öcalan'ı büyükelçilikten kovmasını istedi. Fakat, Kalenteridis kendine verilen bu emri reddetti. Stavrakakis, Kalenteridis'i birkaç kez daha arayıp, gerekirse Öcalan'ı zorla büyükelçilikten çıkarmasını talep etti. Bunu kabul etmeyen Kalenteridis'i, bir süre sonra başka bir yetkili arayarak "odada üç Yunan bakan ile beraber olduğunu, Öcalan'ı derhal büyükelçilikten çıkarmasını, aksi takdirde üç bakan dâhil kendisinin kariyerinin de tehlikede olduğunu" ifade etti. Kalenteridis'ten yine olumsuz yanıt gelmesinin ardından 4 EYP mensubu 14 Şubat 1999'da Kenya'ya yollandı.

Ertesi gün Yunan büyükelçi Öcalan'a, seçtiği bir konuma gitmekte serbest olduğunu ve Hollanda'nın onu kabul etmeye hazır olduğunu söyledi. Öcalan, 15 Şubat 1999'da siyasi sığınma talebinde bulunduğu Hollanda'ya gitmek üzere Lazaros Mavros adına düzenlenmiş bir Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuyla Kenyalı yetkililerin gözetiminde büyükelçilikten ayrılıp Nairobi Havalimanı'na götürüldü.

Öcalan, Nairobi Havalimanına vardığında Türkiye'den iş adamı Cavit Çağlar'a ait özel uçakla gelen Engin Alan'ın komutasındaki özel kuvvetler tarafından derdest edilerek Türkiye'ye götürüldü. İstanbul Atatürk Havalimanı'nda yakıt ikmali yapılan uçak, ardından Bandırma'daki askeri üsse uçtu. Buradan Bursa açıklarındaki Deniz Kuvvetleri'ne ait bir hücumbota getirildi ve İmralı'daki özel hapishaneye konuldu.

Bazı kaynaklarda yer alan bilgilere göre, uçaktaki bir Devlet görevlisi kendisini "Abdullah Öcalan, memlekete hoş geldin" sözleriyle karşıladı. Öcalan'ın bu söze karşılık olarak ilk sözleri "Ben ülkemi severim. Annem de Türk'tü. Bir hizmet imkânım olursa yaparım. Onun dışında bana bir şey söylemeyin. Hizmet gerekirse yaparım. Türkiye'ye dönünce hizmet edeceğim. Fırsat verirseniz, hizmet ederim." şeklinde olmuştu.

Türkiye kamuoyu, Öcalan’ın yakalandığını 16 Şubat 1999’da Başbakan Bülent Ecevit’in yaptığı basın açıklamasıyla öğrendi:

“Değerli gazeteciler, Sizlere ve aziz yurttaşlarımıza bir haberim var. Bu sabaha karşı saat 03.00'ten itibaren bölücü terör örgütü PKK'nın başı Abdullah Öcalan Türkiye'dedir. Dünyanın neresinde olsa devletimizin onu ele geçireceğini söylemiştik. Bu devlet sözü yerine getirildi. Şehit analarına verilen söz yerine getirildi. Bütün dünyadan dışlanan Abdullah Öcalan sonunda kendini Türkiye'nin kucağında buldu. Yaptıklarının ve yaptırdıklarının hesabını bağımsız Türk adaletine verecektir. Bölücü terörle bir yere varılamayacağını, devletimizle baş edilemeyeceğini artık herkes anlamalıdır. Öcalan kendisi dahil hiç kimsenin canı incitilmeden yakalandı. 12 gündür değişik kıtalarda, ülkelerde sürdürdüğümüz yoğun ve sessiz bir izleme sonucunda yakalandı. Türkiye'de bu operasyonu bilen sadece 10 yetkili vardı. Hiçbir haber sızmadı. En küçük bir sızma olsa operasyon sonuç veremezdi. Bu operasyon Genelkurmayımızla MİT'in tam bir uyum içinde çalışmaları sayesinde başarıldı. Kendilerine tebriklerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Güç bir iş başarıldı. Bundan sonrası bağımsız yargının yetki alanındadır.”

 

Yargılanması:

 

31 Mayıs 1999 tarihinde hapsedildiği İmralı adasında yargılanmasına başlanan Öcalan savunmasını yaptı ve PKK'yı kendisinin kurduğunu, örgütü sevk ve idare ettiğini, yakalandığı ana kadar örgütün kendisinin liderliği ve komutası altında faaliyetlerini sürdürdüğünü itiraf etti.

29 Haziran 1999'da yapılan son duruşmada Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi tarafından, kurduğu silahlı örgütü PKK'yı, aldığı kararlar ve verdiği emir ve talimatlarla sevk ve idare ederek, devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya matuf eylemleri gerçekleştirdiği sabit görüldü. Abdullah Öcalan, oybirliği ile idama mahkûm edildi. Karar Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından da onandı.

Mahkemenin gerekçeli kararında, Öcalan'ın, eylemlerinin şiddeti, yoğunluğu ve sürekliliği ve içinde bebek, çocuk, ihtiyar ve kadınların da bulunduğu binlerce insanın öldürülmüş olması ve ülke genelinde ciddi tehlike oluşturması nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 59. maddesinde düzenlenen cezai sorumluluğu kaldıran veya azaltan nedenlerden yararlandırılmasının uygun görülmediği açıklandı.

Mahkemenin verdiği idam kararı, Yargıtay tarafından 25 Kasım 1999 tarihinde onandı. Ağustos 2002'de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Avrupa Birliği uyum yasaları çerçevesinde idam cezasını kaldırması sebebiyle cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. Günümüzde İmralı Cezaevi'nde hapis yatmaktadır.

Abdullah Öcalan'ın avukatları 2010 yılında Öcalan'ın "fiziksel ve sözlü olarak kötü muameleye maruz kaldığı, bu konudaki şikayetlerine dair gerekli soruşturma yapılmadığı, cezaevi çalışanlarından ölüm tehdidi aldığı ve etnik kimliği nedeniyle ayrımcılığa uğradığı" iddiaları ile Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurdu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), 27 Eylül 2018'de Öcalan'ın cezaevinde kötü muamele gördüğüne ilişkin başvurusunu oy birliği ile reddetti.

2013 yılının başlarında, resmî olarak PKK'nın silahlarını bırakması ve barışın sağlanması amacıyla Adalet Bakanlığı tarafından seçilen heyetler aracılığıyla Öcalan ile görüşülmeye başlandı. Görüşmelere İmralı Görüşmeleri adı verildi. Heyetler, Ahmet Türk, Sırrı Süreyya Önder, Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş'ın da arasında bulunduğu milletvekillerinden oluşuyordu. Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) ile Halkların Demokratik Partisi (HDP) tarafından gerçekleştirilen görüşmeler, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından eleştirildi.

 

Kitapları:

 

Seçme Yazılar (Cilt I, 1992),

Kürdistan Devriminin Yolu (1993),

Seçme Yazılar, Cilt II, 1993),

Politik Rapor (1993)

Kürdistan'da İşbirlikçilik - İhanet ve Devrimci Direniş (1993)

Kürt Sorununda Demokratik Çözüm Bildirgesi (1999)

Sosyalizmde Israr İnsan Olmakta Isrardır (1999)

Tarih Günümüzde Gizli ve Biz Tarihin Başlangıcında Gizliyiz (2000)

Barışa Doğru (2000)

Nasıl Yaşamalı Cilt I-II (2001)

Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa (AİHM Savunmaları) (I. Cilt, Köln, 2002)

Sümer Rahip Devletinden Demokratik Uygarlığa (AİHM Savunmaları) (II. Cilt, 2002)

Güney Kürdistan'da egemenlik mücadelesi ve devrimci demokratik tutum (2003)

Sanat Edebiyat ve Kürt Aydınlanması (2003)

Bir Halkı Savunmak (2004)

Barış Umudu (2005)

Sosyal Devrim ve Yeni Yaşam (2005)

Demokratik Toplum Manifestosu (2009)

Demokratik Uygarlık Manifestosu (2009)

Kürt Aşkı (2011)

Demokratik Konfederalizm (2011)

PKK Olağanüstü VII. Kongresine Sunulan Politik Rapor

Gerçeğin Dili ve Eylemi

 

Söyleşileri:

 

Doğu Perinçek / Abdullah Öcalan ile Görüşmeler (1990)

Mehmet Ali Birand / Apo ve PKK (1992)

Yalçın Küçük / Kürt Bahçesinde Söyleşi (1993)

Yalçın Küçük / Dirilişin Öyküsü (1993)

Oral Çalışlar / Öcalan ve Burkay'la Kürt Sorunu (1993)

 

HAKKINDA: 'Abdullah Öcalan'ın özgürlüğü' (indyturk.com, 21 Mayıs 2021), Abdullah Öcalan'ın kardeşi Osman Öcalan öldü (cumhuriyet.com.tr, 15 Kasım 2021), Abdullah Öcalan Kimdir ? Özgeçmişi ve Biyografisi (yandex.com.tr, 15 Kasım 2021), Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 23 yıl geçti (aa.com.tr, 14 Şubat 2022), Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 23 yıl geçti (trthaber.com, 15 Şubat 2022), Öcalan'ın MİT'le ne ilişkisi var (odatv4.com, 13 Mart 2022), Abdullah Öcalan (tr.wikipedia.org, erişim 25.11.2022), Abdullah Öcalan kimdir? (yeniakit.com.tr, erişim 25.11.2022), Abdullah Öcalan Hayatı ve Biyografisi (haberler.com, erişim 25.11.2022), Abdullah Öcalan (eksisozluk.com, erişim 25.11.2022), Abdullah Öcalan Haber Başlıkları (sabah.com.tr, erişim 25.11.2022), Yeni Abdullah Öcalan Gelişmeleri (cnnturk.com, erişim 25.11.2022), Abdullah Öcalan'ın Din Okumaları (Mehmet Memdoğlu) (dr.com.tr, erişim 25.11.2022), Abdullah Öcalan kimdir? – Kitapları (kitapyurdu.com, erişim 25.11.2022).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör