Gazeteci yazar, siyasetçi, 23. Dönem İstanbul Milletvekili. 1 Ocak 1955'te Rize İkizdere'de doğdu. Babasının adı Kasım, annesinin adı Fatma'dır. İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü ve Tekirdağ Meslek Yüksek Okulu'nu bitirdi. TZDK İstanbul bölge Müdürlüğü'nde Personel ve Sosyal İşler Şefi olarak çalıştı.
Özel
sektörü seçerek, Türkiye gazetesi ve TGRT televizyonunda üst düzey yöneticilik,
köşe yazarlığı ve program sunuculuğu görevlerinde bulundu. Türkiye gazetesi
Genel Yayın Müdürlüğü görevini üstlendi.
Fuat
Bol, 22 Temmuz 2007 Genel seçimlerinde AK Parti'den 23. Dönem İstanbul
milletvekili seçildi. 2017 yılı
başlarında Türkiye Gazetesi'ne veda etti
Bir
süre de Vatan ve Milliyet (2017-2019) gazetelerinde yazan Fuat Bol, 2019
yılından bu yana Hürriyet gazetesi köşe yazarıdır. Orta düzeyde Fransızca,
İngilizce ve Arapça bilen Bol, evli ve 2 çocuk babasıdır.
Gazeteciler
Cemiyeti üyesi ve Basın şeref kartı sahibidir. İki kitabı yayınlanmıştır.
Kitapları:
Çerçeve'den
Yansımalar (2003)
Çerçeve'den
Damlalar 2 (2003)
HAKKINDA:
Fuat Bol Türkiye Gazetesi'ne veda etti (habervitrini.com, 17.01.2017), Fuat Bol
kimdir, kaç yaşında, nerelidir? (a24.com.tr, 12.06.2019), Fuat Bol / Bunlardan
ne köy olur ne kasaba (hürriyet.com.tr, 30.07.2022), Fuat Bol - 23. Dönem İstanbul Milletvekili (5.tbmm.gov.tr, 30.07.2022).
Dün
ve bugün, siyaseti kör nefisleri ve şahsi çıkarları uğruna yapan bir yığın
insan tanıdık. Bunlar, kendi menfaatlerini devlet ve millet çıkarlarının
üstünde tutan, zavallı, küçük insan tipleridir.
Zira
bilmezler ki devlet ve milletlerinin olmadığı yerde, kendileri de çıkarları da
yoktur.
Yalnızca
Sayın Erdoğan ve AK Parti’nin serencamına bakalım ve küçük dilimizi yutalım.
AK
Parti’yi temelde kuran dörtlü sacayağına ve kurucu olup sonradan milletvekili olan
yığınla insana bakın. Bunlardan Sayın Erdoğan dışındakilerin her biri ayrı
telden çalıyor ve hemen hepsi, davamız dediği AK Parti’den ve liderimiz dediği
Erdoğan’dan yollarını ayırdı.
Hani
AK Parti, yüzyılın davasıydı, bunlar da şaşmaz neferleriydi? Hani ölmek var,
dönmek yoktu? Öyle deyip milletten oy almadılar mı?
Liderliğin
ne kadar zor olduğunu anlayın; insan ülkeyi mi idare etsin, dış dünyayı mı, bu
tipleri mi?
Evet,
insanlar evlatlarını seçemez, arkadaşlarını seçebilir ama inanın malzeme budur.
Sadece siyasette değil, hemen her yerde malzeme bu kalitededir; liderler bu
malzemelerle işlerini yürütmek zorundadırlar.
Mahut
tipler, Erdoğan’ın şahsında icraatlarına ve dolayısıyla bizzat kendilerine
hakaretin ve aşağılamanın binlercesini yapmaktan geri kalmıyorlar.
Halbuki
onların her birinin, Erdoğan’ın karşısında söğüt yaprağı gibi nasıl
titrediklerini ve hazır ol vaziyetinde emre amade olup nasıl
yaltaklandıklarının canlı şahidiyiz.
Bu
nadan takımı, 15-18 senede göremediklerini (hükümetin tüm icraatlarının içinde
yer alarak), son iki üç senede görmüş olduklarını iddia ediyorlar.
Ne
görüp göremediklerini, bendeniz de vaktiyle içlerinde bulunmuş birisi olarak
sizlere söyleyeyim: Bunların bir kısmı FETÖ’nün kullanışlı görüp parmağında
oynattığı tipler, diğer bir kısmı da nefislerinin ve kinlerinin esiri olan
gafiller ve dalalet içinde bulunanlardır.
Onlar
da CHP ile İYİ Parti’nin kayığına binerek yeniden FETÖ’ye ve FETÖ’yü kullanan
malum güçlere hizmete amade hale geldiler.
Diğer
bir ifadeyle; bunlardan bir kısmı, sahiplerinin sesi olarak icra-i faaliyette
bulunmaktadırlar.
Bu
yüzden davet edildikleri 6’lı masaya koşarak gitmişlerdir.
Hepsinin
ortak özelliği, kinlerinin dinleri olması ve iddia ettikleri davalarına ihanet
etmeleridir.
Şimdilerde
bunların efelenmelerine, öyle atıp tutmalarına ve Sayın Erdoğan’ı akılları sıra
kötülemelerine bakmayın. Dile kolay; on sekiz yıl boyunca ak dediklerine bugün
kara diyenlerin sözlerine inanılır mı? Böylesi tiplerin kişilikleri, toplumda
saygı görür mü?
Başka
partilere katılanları görüyoruz, sadece kullanılmak için varlar, daha da
önemlisi oradakilerin gözlerinde yok hükmündeler. Karakterlere bakar mısınız:
Bunları milletvekili, komisyon başkanı, bakan, genel başkan yardımcısı ve hatta
başbakan yaptığı zaman, Sayın Erdoğan’dan daha öngörülü, daha büyük, daha
güvenilir, daha demokrat bir lider yoktu.
Bu
karaktere yalnızca bir örnekle yetineceğim: Sakarya’da basit, sıradan bir
kasaba avukatı iken dört dönem milletvekilliği, komisyon başkanlığı ve genel
başkan yardımcılığı yaptırılan kişiye, artık bir dinlen dendiğinde, ufunetini
kusuyor; başka bir partide yer aldığı gibi, Sayın Erdoğan’ı ‘diktatör’ ilan
etmekten utanmıyor.
Şayet
o, gerçekten diktatör idiyse, onunla birlikte yirmi yıldır kılıç sallayan
sizler neden sustunuz? Onun diktatörlüğü, diğer bir ifadeyle zulümleri (!)
sizlerin vasıtasıyla (başbakan yardımcısı, bakan, komisyon başkanı vb.) millete
ve cihana yansıtıldı; öyle mi?
Zulme
rıza zulümdür; üstelik sizler, rızadan da öte, bizzat zulmü işleyenlersiniz.
Şimdi hangi yüzle milletin huzuruna çıkıyorsunuz?
Bu
millet sizi yirmi yıldır sırtında taşıdı, size katlandı ve en ufak bir ses
çıkarmadı. Şimdi kalkmış, aynı millete başka bir istikamet çizmeye
yelteniyorsunuz.
Herkesi
kör, âlemi sersem mi sanıyorsunuz?
KAYNAK:
Fuat Bol / Bunlardan ne köy olur ne kasaba (hürriyet.com.tr, 30.07.2022).