Akademisyen,
Kimya Profesörü, Araştırmacı yazar, köşe yazarı. 14 Eylül 1945 tarihinde İzmir'de doğdu. 1966
yılında Ege Üniversitesinde, Kimya-Fizik Lisansını almış, 1969 yılında Yale
Üniversitesinde Master of Science programını tamamlamıştır.
Halen
Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü
Öğretim üyesi olan İskender Öksüz'ün uzmanlık alanları, Teorik Kimya,
Fiziko-Kimya, Bilgisayar Uygulamaları ve Programlamadır.
Ayrıca
Karar gazetesinde köşe yazılarını ve İnternet sitesinde güncel olarak
"Düşünceler" başlığı altında yazılarını yayımlayan Prof. Dr. İskender
Öksüz, kitaplarında bizi inceler: Türkleri, Türkiye’yi, dünyanın bize, bizim
dünyaya bakışımızı. Bunu bir gazete okuru düzeyinde yapar. Eğitimden bahsettiğinde
üç ülkenin dört üniversitesinde, dört ayrı uzmanlık alanında hocalığı ve
rektörlük düzeyinde üniversite yöneticiliğine kadar deneyimiyle yazar. Bilim
anlatıyorsa dünyanın en ünlü üniversitelerinden birinden alınan derecelerinden,
en ünlü dergilerinde yüzlerce atıf alan yayınlarından hareket eder. Yönetimden
söz açtığında deneyimi bir dükkândan, bir holding genel koordinatörlüğüne, 10’a
yakın şirkete ve borsaya, kaliteye ve yönetim bilimine uzanır. Siyasette sadece
etkilenmemiş, kurduğu ve girdiği STK’larla, 1960’lardan beri yazdıklarıyla
siyaseti etkilemiştir de. Kitapları “çok satar- best seller”değildir, “uzun
satar- long seller”dir: 1977’de yayınlanan ilk kitabı hâlâ her yıl yeni baskı
yapar.
Prof.
Dr. İskender Öksüz, 5 Mayıs 2021’de vefat eden ünlü romancı Emine Işınsu Öksüz ile
evliydi.
Kitapları:
Türk
Milliyetçiliği Fikir Sistemi (2010)
Niçin?
Tarih-Devlet-Ekonomi-Yönetim (2013)
Millet
ve Milliyetçilik (2016)
Türk'üm
Özür Dilerim (2016)
Niçin
Geri Kaldık? / Tarih - Devlet - Ekonomi – Yönetim (2017)
Alt
Akıl: Aptallar ve Diktatörler (2017)
İskender
Öksüz Seti (6 Kitap, 2018)
Türk
Milliyetçiliği Fikir Sistemi (2018)
Bilim,
Din ve Türkçülük (2018)
Türkçülüğün
Çağlayanı Atsız (2021)
Toplu
Eserler (2021)
KAYNAKÇA:
12 Eylül'ü üç gün önceden Türkeş'e haber verdik (star.com.tr,12 Eylül 2012), Prof.
Dr. İskender Öksüz ile Söyleşi (YouTube · Milli Kanal, 16 Nisan 2014), Prof.
Dr. İskender Öksüz - Vaiz suçlu! Partiden değilmiş! (Facebook · Prof. Dr.
İskender Öksüz, 19 Mayıs 2017), Niçin geri kaldık? 1. Bölüm Prof.Dr. İskender
ÖKSÜZ (YouTube • Millî Düşünce Merkezi, 14 Nisan 2021), Prof. Dr. İskender
Öksüz - Gazi Üniversitesi (w3.gazi.edu.tr, 14.03.2022), İskender Öksüz / Al
Sana Yeni Dünya Düzeni! (karar.com, 06.03.2022), İskender Öksüz kimdir –
Kitapları (kidega.com, kitapyurdu.com, dr.com.tr, 14.03.2022),İskender Öksüz,
MİSAK- Millî Strateji Araştırma Kurulu (millidusunce.com, 14.03.2022).
Rusya’nın
Ukrayna’ya saldırısı, Avrupa ve ABD’ye şunu hissettirmeli: Artık hiçbir şey
eskisi gibi olmayacak. Soğuk Savaş’ın bitişi, 9 Kasım 1989’da Berlin Duvarı’nın
yıkılışıdır diyelim. Demek ki 32- 33 yıldır süregelen hâl, yani statüko,
2022’de bozuldu.
Avrasya’nın
doğusunda Çin’in, batısında Rusya’nın güçlenmesi, topluca “Batı” dediğimiz
zengin, besili, obez, rahat ve ağır, “mavi gözlü sarışın” dünyaya yeni bir
dönemin başladığını söylüyor. O şişman adam, otuz yıldır oturduğu yatar
koltuğunun ayaklarının çatırdadığını, altından kaydığını hissetti. Şimdi ayağa
kalkmak zorundadır. Eski Moskova sefirimiz, Millî Düşünce Merkezi’mizden Halil
Akıncı Beyefendi ile konuştum. Bu hükmü teyit etti ve açıkladı: “ABD, Avrupa’ya
yerini hatırlatmayı amaçlarken Almanya’yı diriltti.” Sonra ilave etti: “Rusya
da toprak kazanmaya öncelik verirken araya kan girdiği için kardeş halktan
düşman yarattı. Bu da sürekli gerilim demektir.”
Batı’nın
Çin’le ve Rusya ile sürtüşmesi birbirinden kopuk kazalar değildir. Ta
derinlerdeki tektonik hareketlerin zorlamasıdır; dengelerin değişmesidir.
MORAL
HÂKİMİYETLER BUHARLAŞIRKEN
9
Kasım 1989 tarihini, pek güçlü bir hafızam olmasa da rahat hatırlıyorum.
Bilirsiniz İngilizce’de, tarih belirtilirken önce ay, sonra gün söylenir. Şu
meşhur İkiz Kuleler saldırısının tarihini, 9-11 (nine-eleven) diye diye
ezberlettiler. Bu 9-11, ne tesadüf ki bizim kullandığımız tarih düzeninde tam
da Duvar’ın yıkılışına rast geliyor. 1989’da Sovyet karşıtı dünyanın, o
zamanların deyişiyle “Hür Dünya”nın ve onun lideri ABD’nin moral üstünlüğü
vardı. Bir kere komünizmin ekonomik iflası kanıtlanmış, liberal-kapitalist
sistemin refaha götürdüğü apaçık görülmüştü. Batı’da demokrasi ve hürriyet
vardı; Doğu’da yoktu. Bir Rus askerinin, galiba Çekoslovakya’da görevli bir Rus
askerinin, sözlerini hatırlıyorum: “Burada insanların yüzüne bakamıyoruz.” Ve
Berlin duvarı güç kullanılarak değil, artık bıkmış insanların elleriyle, tuğla
tuğla parçalanarak yıkılmıştı. Sovyet Dünyası’nın buna müdahale edecek moral
gücü kalmamıştı.
Batı,
kendi tabirleriyle “moral hâkim arazi”deydi. (Moral high ground.) Bu hâl,
yıllarca sürdü. Tom Friedman, önce tek kutuplu dünyaya, sonra da kutupsuz
dünyaya geçişin müjdesini veriyordu. Fukuyama’nın “Tarihin sonu mu?” diye,
bilimle ilgisizliği ispatlanmış “bilimsel sosyalist”lerle dalga geçtiği
yıllardı.
Kazın
ayağının hiç de öyle olmadığı yavaş yavaş ortaya çıktı. ABD’nin o kurulduğu
hâkim tepeden paldır küldür düşüşü, Irak’ın uydurma sebeplerle işgali, egemen
bir devletin bölünmesi ve – bir iddiaya göre- bir milyon sivilin ölüme mahkûm
edilmesiyle başladı. Bu da bir başka duvarın, Batı’nın arkasına sığındığı
duvarın yıkılışı gibi bir dönüm noktasıydı.
BATI
KÖTÜYDÜ DE DOĞU ÇOK MU İYİYDİ?
Batı
da Doğu da kimsenin Tanrı’yı oynama, ülkelerin sınırlarıyla oynama, lego gibi
söküp birleştirme hakkına sahip olmadığını hissetti. Açıkça itiraf etseler de
etmeseler de. Afganistan, ABD için bir başka mağlubiyetti. Muharebeler başarılı
bile olsa harp kaybediliyordu.
Eski
ikinci dünya, yani Rusya ve Çin de düştükleri ahlâk çukurundan geri
çıkamadılar. Çünkü saldırganlıklarının bittiğine dair hiçbir garanti
vermiyorlardı. Çin, Uygur Türkleri’ne jenosit uygularken Putin Rusya’sı, ağır
ağır Çarlık Rusya’sının, Stalin Rusya’sının mirasını kucaklıyordu. Dönüşüm!
Metamorfoz! Putin, bir sabah uyandığında Deli Petro olduğunu gördü.
Doğru
değil tabi… Deli, yani Büyük Petro olmak için stratejisini ilmik ilmik dokudu.
İki
kutuplu dünyaya geri dönüş mü? Sanmıyorum. Rusya ile Çin’in arası, SSCB
devrinde de tozpembe değildi. Bakmayın günümüz Çincilerinin, Avrasyacılık
yaptığına. Daha dün, Mao’cuların sloganı, “sosyal emperyalistler” idi. Maoculuk
bitti ama Çincilik, Rusçuluk bitmedi. Bu kuşak ve bu yol izlendikçe Orta Asya
bir paylaşım çekişmesinin merkezidir.
HAKİKATİ
GÖRMEYE CESARETİNİZ VAR MI?
Avrupa,
Ukrayna’ya yapılan gözü dönmüş saldırı ile artık ABD’nin nükleer şemsiyesinden
başka korunma önlemlerine ihtiyacı bulunduğunu “kaba bir uyanışla” fark
edecektir.
İki
kutuplu dünya geri gelmeyecek. Geri gelen, birinci, hatta ikinci dünya harpleri
öncesinin dünyasına daha çok benziyor. İnsanlığa ve Türklere en büyük felaketleri
getiren şartlara doğru yol alıyoruz. Topun ağzında sadece Uygurlar yok. Türk
Orta Asyası’nın tamamı var. Fakat Türkiye de tehlikeden masun değil.
Ruslar
Rusçu, Çinler Çinci. Bu sözlerimi fiil çekimi gibi uzatabilirsiniz. Almanlar
Almancı, Fransızlar Fransızcı, Amerikanlar Amerikancı. Garip olan şu ki,
Türkler Türkçü değil. Bizde de, Rusçular var; Çinciler var, Amerikancılar var…
Bir tek Türkçüler, Türkiyeciler yok.
Cesaretiniz
varsa, bizim 1970’lerdeki sloganımızı tekrarlayın: “Ne Amerika, ne Rusya, ne
Çin; her şey Türklük için.”
Ama
artık “Türk” demek ayıptır. Değil mi?
KAYNAK:
İskender Öksüz / Al Sana Yeni Dünya Düzeni! (karar.com, 06.03.2022)