Asker, Albay, Bürokrat, Siyasetçi, Müsteşar Yardımcısı XVII. ve XVIII. Dönem Tokat Milletvekili (D. 11 Mayıs 1930, Zile / Tokat – Ö. 3 Haziran 2020, Ankara). Baba adı Hacı Emin, anne adı Lütfiye. Işıklar Askeri Lisesi (1948), Harp Okulu(1950), Topçu Okulu (1952) mezunu.
Millî Savunma Bakanlığı İş Müfettişi, İş ve İşçi
Münasebetleri Müdürü, Millî Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği Sosyal
Güvenlik, İş ve İşçi İlişkileri Dairesi Başkanı ve Komisyon Başkanı, Çalışma
Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı olarak görev yaptı.
Talat Sargın, 1983 ve 1987 genel seçimlerinde ANAP’tan XVII.
ve XVIII. Dönem Tokat Milletvekili seçilerek TBMM’de yasama çalışmalarına
katıldı. Evli ve 4 çocuk babasıdır.
Talat Sargın, 3 Haziran 2020 günü Ankara’da vefat etti.
Cenazesi Asri Mezarlıkta kılınan cenaze namazından sonra Zile' de toprağa
verilmiştir. Talat Sargın, Nermin (Serezli) Sargın ile evliydi. Opr. Dr. Semih Sargın ile Dr. Serdar Sargın'ın
babalarıdır.
KAYNAK: TBMM Albümü 3. Cilt 1983-2010 (2010), AlbayTalat Sargın
Şiirleri (zilesitesi.com, 10 Ekim 2015), Eski Tokat Milletvekili Talat Sargın
Vefat Etti (zilesitesi.com, 3 Haziran 2020).
Atom çağında
Kırk yılda
Zile
Değişti mi gelişti mi diye
Sordum?
Kendi Kendime
Yamalı şayak, pırtık mintan
Ve de yırtık kavelle
Anılarda kalmış
Naylon gömlek sentetik pantolon
Bir de kes'le
İki dirhem bir çekirdek olmuşuz
Perlon kazaktan
Elektriği öğrenmişiz
Atımız, eşeğimiz, ineğimiz katığımız
Yok olmuş
«,
Fışkı gübre olmuş
Kağıt torbaya konmuş
Hayal olmuş
On paraya, cep dolusu kırıkçerez
Duru pekmez, köme, sucuk, pastırma .
Bilen var mı tarhanayı?
Küp dolusu kavurmayı?
Bağda kebap, ya da patlıcan tava
Etin kilosu 250 lira
Uygarlık, Atom çağı ne getirdi?
Zile'ye
Nerede urgancılar, demirciler, cufalıklar,
Nalbantlar yok olmuş
Oto tamirciliğine sanayi demişiz,
Olmamış
Tarla aynı, verim belli, gelir az
Beton evler yapmışız, televizyon almışız
Borçlanmaya alışmışız
Velhasıl bunalmışız
Gelişememişiz dostlar,
Kanınca değişmişiz
Hani memleketin kadısı da var
Müftüsü de var diye
Gurbete karşı çıkanlar
Şimdi torunları gurbet ellerde
Ya kırk yıl önce?
Hasan, Hüseyin, Mehmet, Mustafa
İçi saç kılından bir de top bulsak
Komazlar ki mahallede oynasak
Üzüm-elma dönümünde
Eşek yarıştırsak
Yada mektep dönüşünde
Enek oynasak
Bir büyük çıkar karşına
Ya azarlar ya patlatır boynuna
Tüm büyükler haklı
Hepsi birer emmi-dayı
Tatilde dükkana çırakta olsak
Ara sıra
Bizde çıkardık çağla çalmaya
Öğrenince haram ile helali
Geri atardık bağa,
Yola düşmüş cevizleri
Korkardık cehennemden
Çekinirdik vebalden
4 polis vardı karakolda
Uyuklayan,
Yaşlı babacan
Tüm kışla bağlarında
Bir Bekdaş emmi
Bir de topuzlu değneği
Şimdi çarşıda
Ağzında sigara, çocuk filinta
Fiyaka satıyor
Özgürlük eğer buysa
Tadını çıkarıyor
Testiler çarpışıyor, kırılıyor, çatlıyor
Yan yana duramıyor
Ne oldu
Emmilere dayılara hepsi suskun
Dedeler babalar küskün
Tutucu diyorlar onlara
Öyle ya *
Devir değişmiş
Kimse kimseye karışmaz olmuş
Zile ne oldu?
Dev fabrikalarına yabancılar mı doldu
Düşman mı bastı?
Haşa...
Ta., ecdadımızdan beri bizler
Ve bizden olanlar
Anlaşamaz olmuşuz
Görsek hükmeden devletleri
Kaç dinden kaç ırkdan oluşmuş,
Baksak haritaya Zile nokta kalmış
Okusak belimizdeki silahın
Cebimizdeki çakmağın markasını
Kimler yapmış, kimler satmış?
Birkaç dinden birkaç ırktan
Bir süper devlet olmuş.
Anlasak dünyanın küçüldüğünü
Atom çağında
Ali Veli'ye küsünce,
Kime yarar, kime zarar getirmiş
İnsan oğlu, ta., taş devrinden
Bunca emek bunca gayretin niye
Biraz huzur biraz mutluluk diye
Çırpınıp durmuşun biteviye
Bu günde yine aynı özlem değişmeyen
Biz gurbette yorulanlar için de
Tek lokma, tek hırka da olsa memlekette
Ahir ömründe, dostlar arasında
Mutlu olmak
Başucunda yasin okunarak
Huzurlu ölmek
Ankara 08/04/1980