Yusuf Ömürlü

Koro Şefi, Türk Sanat Müziği Bestecisi, Mimar, Müzisyen

Doğum
Ölüm
01 Ağustos, 2020
Eğitim
İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi

Yüksek Mimar, Müzisyen, Türk Sanat Müziği Sanatçısı, Bestekâr, Koro Şefi (D. 1936, İstanbul – Ö. 1 Ağustos 2020, İstanbul). İstanbul Güzel Sanatlar Akademisinden yüksek mimar olarak mezun olan Ömürlü, müziğe Arif Sami Toker ile başladı. 1956-1960 yılları arasında Üsküdar Musiki Cemiyetine devam etti. Münir Nurettin Selçuk, Kemal Batanay ve Cahit Gözkan ile 1971'de Kubbealtı Vakfında musiki çalışmalarını başlatan Ömürlü, 1975'te felç geçirmesi üzerine mimarlığı bırakarak yalnız musikiyle uğraşmaya başladı.

Kubbealtı Vakfı’nda uzun yıllar ders verip çok sayıda talebe yetiştiren Ömürlü, bin 7 ilahi, 465 klasik eser, 120 saz eseri, 100 adet Yahya Kemal'in bestelenmiş şiirleri ve 78 adet Kenan Rifai'nin bestelenmiş eserlerinin notalarını yazdı.

Yusuf Ömürlü, 1 Ağustos 2020 Cumartesi günü İstanbul’da vefat etti. Merhumun cenazesi 2 Ağustos Pazar günü öğle namazını müteakip Merkezefendi Camii’nde kılınan namazdan sonra Merkezefendi Mezarlığında toprağa verildi.

Kâğıthane Belediyesi ve Nef Vakfı ile birlikte inşa edilen ve 16 Haziran 2017 Cuma günü ibadete camiye Yusuf Ömürlü Camii adı verilmiştir.

Hakkında Ergun Balcı’nın 2003 yılında “Cibali'den Kubbealtı'na Yusuf Ömürlü”, 2016 yılında “Musikiye Adanmış Bir Ömür Yusuf Ömürlü’nün Hayatı” adlı kitapları yayımlanmıştır.

 

Yusuf Ömürlü'ye Saygı Gecesi

 

12.04.2017 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü ile Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneğince (ESKADER), geleneksel Türk Sanat Müziği bestekarı ve koro şefi Yusuf Ömürlü için "Yusuf Ömürlü'ye Saygı Gecesi" etkinliği düzenlemişti. Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen geceye tanınmış bilim adamları, yazarlar ve sanatçılar katılmış, eserlerinden örnekler seslendirilmişti.

KAYNAKÇA: Ergun Balcı / Cibali'den Kubbealtı'na Yusuf Ömürlü (2003), Bugünün İnsanı Kâmil İnsanı Tanımıyor” Yusuf Ömürlü – Karabatak (karabatakdergisi.com, 13 Ağustos 2015), Ergun Balcı / Musikiye Adanmış Bir Ömür Yusuf Ömürlü’nün Hayatı (2016), Yusuf Ömürlü'ye Saygı Gecesi" Düzenlendi (haberler.com, 12.04.2017), Müge Aydın / Mûsıkîye Adanmış Bir Ömür (akademi.nefesyayinevi.com, 6 Mayıs 2017), Yusuf Ömürlü: Mûsikîye adanmış bir ömür (yenisafak.com, 16 Nisan 2017), Yusuf Ömürlü Camii Cuma namazında ibadete açıldı (DHA – hürriyet.com.tr, 16 Haziran 2017), Yusuf Ömürlü'nün musiki anlayışı (yeniasir.com.tr, 24 Nisan 2017), Musikiye Adanmış Bir Ömür & Yusuf Ömürlü'nün Hayatı (kitapyurdu.com, 03.08.2020).

MÛSIKÎYE ADANMIŞ BİR ÖMÜR

Hayat bir yolculuk! Dur-durak demeden ilerliyoruz… Mûsıkîşinas, besteci, şef Yusuf Ömürlü ile gönülden gönüle söyleşmek istiyoruz. Eski günlere doğru birlikte seyahate çıkıyoruz. Azığımız ise bir damla aşk! Peki, kimdir Yusuf Ömürlü? Üsküdar Mûsıkî Cemiyeti’nden Kubbealtı Akademisi’ne uzanan yolda, bir kültür elçisi. 80 yaşındaki çınar, günümüzdeki Klasik Türk Mûsıkîsinin değerli isimlerinden. Sanki gönlünün sesi eski kayıtlardan gelen. Yorumu, gözyaşlarınızı tutamayacağınız kadar etkileyici. Tasavvuf Müziği geleneğini yaşayan, yetiştirdiği değerli evlatları (Elif Ömürlü, Dilek Güldütuna, Emre Ömürlü) ile bu geleneğin yaşamasını sağlayan üstat.

Ergun Balcı’nın kaleme aldığı “Mûsıkîye Adanmış Bir Ömür” adlı kitap, Yusuf Ömürlü’nün hayatının kilometre taşlarını anlatıyor. Lâkin kitabı okumak başka, kendisinden hâdiselerin içyüzünü öğrenmek bir başka. Karar veriyoruz, biraraya gelip eski günlerden dem vurmaya. “Sohbet, öyle hemen olmaz.” diye söze başlıyor. “Her şeyin yeri ve zamanı var.” diyerek tatlı tatlı uyarıyor. Bakmayın; suskunluğuna dolmuş, taşıyor; coşkuyla bakıyor.

Zevkle İstanbul Erkek Lisesi’nde öğrenci olduğu günleri anlatmaya başlıyor. Sanki o günleri heyecanla yeniden yaşıyor: “Dört yol ağzı vardır… Oradan içeri doğru girince, karşına İstanbul Erkek Lisesi çıkar. Biraz ilerisinde de öğrenci lokali vardır. Arif Sami Toker, orada ders verirdi. 1950’li yılların sonuydu. Daha sonra da Arif Bey’in evine de gitmeye başladık. Gülhane Parkı’na gelmeden iki katlı ahşap evi vardı, bilmem hâlâ duruyor mu? Bu vesile ile tanıştığım Tanbûrî Haldun Bey, beni Üsküdar Mûsıkî Cemiyeti’ne götürdü. Orada Emin Ongan’dan çok şey öğrendim. Kısa sürede ilerledim. 1960 senesine kadar cemiyette kaldım. ‘Durumlar iyi değil.’ diyordum, ‘Haklısın!’ diyorlardı lâkin bir şey değişmiyordu. Sonra da çeşitli sebeplerle ayrılmak zorunda kaldım. Meselâ mûsıkîyi çok seviyordum ama mûsıkîden para kazanmayı düşünmedim. Meslek olarak mimârîyi seçtim ama mûsıkî hep gönlümdeydi. Akademi’de Özcan Ergiydiren, Erhan Altıntaş, Zeki Ermumcu ile bir araya gelirdik. Cerrahpaşa’da, Erhan’ın evinde buluşurduk. Çalışmalarda önce kulağa bakmak lazım ama ben bakmazdım. Tek istediğim mûsıkîydi. Çok yoruldum tabii, aynı eseri bir daha oku, bir daha oku… Sonra beni çağırdılar; Kubbealtı Akademisi’nde mûsıkî yapılsın istediler. Mûsıkîye ihtiyaç vardı, sanki beni bir anda kendilerine çektiler…”

Aşk içinde aşk… Öyle ki bir ömür, mûsıkî ile geçmiş. Kendini şanslı sayıyor, bizim de aynı tadı almamız için feyz veriyor. “İyi sesler dinlemek, eski eserleri bilmek gerek. Çocuklarım hep bu seslerle büyüdüler.” diyerek tohumdan meyveye insanoğlunun “emek” ve “sevgi” ile nasıl gelişeceğini anlatıyor. Bekir Sıdkı Sezgin’i anıyor. “Kaç kişi biliyor, kaç kişi tanıyor? Yazık, gerçekten yazık! Üzülüyorum…” derken bir anda hüzünleniyor. Zaman gelip geçerken genç nesli, mûsıkî ile tanıştırıp barıştırma yollarını arıyor. Uyarıyor: “Emek vermek gerek, sermaye gerek… Yeni nesile bu bilgileri aktarmak gerek. Nasıl olur bilmiyorum fakat bir an önce harekete geçmeli.”

Yusuf Ömürlü, geleneklerin önemini vurguluyor: “Çocuklara, ‘Şöyle yapın, böyle yapın!’ diye müdahale etmedim. Onlar ne gördülerse onu yaşıyorlar. Çok şükür, geleneklerimizi devam ettiriyorlar. Çok şükür, şimdi yaptığım işleri onlar devraldılar. Her zaman şükretmeli bu hayatta. Bak, her şey ezelî nasip. Ben teknik üniversiteye gidecekken, mimârîyi seçtim ve dostlarla biraraya geldim. Çağırmışlar demek.  Sâmiha Ayverdi ile tanıştım. Çok şükür, bu günlere geldim. Kubbealtı, eğitim merkeziydi, evimdi, her şeyimdi. Dostluklar orada çok güzeldi. Her akşam bir arkadaşımızın evinde toplanırdık. Dostlarla iç içeydik. Küçük bir gruptuk. Az kişiydik ama birbirimize bağlıydık. Hizmet etmek çok önemlidir. Allah nasip etti, İlahiyat-ı Ken’ân adlı çalışmayı hazırlayabildik. Sanki bu dünyaya, bu iş için gelmişim. Hizmet, hizmet, hizmet… Sana söyleyeceğim budur. Sen de hizmet et!”

Genç yaşlarda şevk ile başlayan, ilerleyen yaşlarda ise mûsıkî olmadan yaşayamayan bir isim Yusuf Ömürlü.  Mûsıkîye adanmış bir ömür onunkisi… Genç nesile ulaşma yollarını arıyor,  Klasik Türk Mûsıkîsi’nin yeniden canlanması arzuluyor. Sanki bir hayat dersi veriyor; azimle hizmet etmenin önemini vurguluyor.

 

KAYNAKÇA: Müge Aydın / Mûsıkîye Adanmış Bir Ömür (6 Mayıs 2017).

 

 

 

 

 

Yazar: Müge AYDIN

YUSUF ÖMÜRLÜ'YE “SAYGI GECESİ" DÜZENLENDİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı Kültürel Etkinlikler Müdürlüğü ile Edebiyat Sanat ve Kültür Araştırmaları Derneğince (ESKADER), geleneksel Türk Sanat Müziği bestekarı ve koro şefi Yusuf Ömürlü için "Yusuf Ömürlü'ye Saygı Gecesi" etkinliği düzenlendi.

Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde gerçekleşen etkinlik, Yusuf Ömürlü'nün hayatından kesitlerin yer aldığı belgesel gösterimiyle başladı.

Yöneticiliğini Mehmet Nuri Yardım'ın yaptığı panelde, Prof. Dr. Mustafa Tahralı, yazar Cemalnur Sargut ve kanun sanatçısı Reha Sağbaş konuşmacı olarak yer aldı.

Tahralı, "Yusuf hoca Türkiye'de kalitesi tasdik edilmiş, musikişinaslar tarafından tasdik edilmiş ve talebe yetiştirmiş bir kimsedir. Kubbealtı Vakfında musiki çalışmalarına başlaması bir milat olmuştur. Münir Nurettin Selçuk, Kemal Batanay ve Cahit Gözkan gibi önemli isimlerle unutulmaya yüz tutan musikimizi yeniden diriltti." dedi.

Yusuf Ömürlü'nün yönettiği koroya pek çok önemli sanatçının katıldığını ve onun tedrisatından geçtiğini belirten Tahralı, Ömürlü'nün gençliğinde tekke musikisinde önemli bir yol katettiğini ve bunu da kendi öğrencilerine aktararak bir kültürü taşıdığını aktardı.

Mustafa Tahralı, "Şahsen benim de içinde bulunduğum bir çalışmayla Türk musikisi ilahilerinin notalarını yazmaya teşebbüs etmesi önemlidir. Yoğun ve uzun bir çalışmayla Türkiye'de yapılan yegane çalışmalardan birine imza attı. Binden fazla tasavvuf musikisini hem icra hem de yazılı olarak günümüze ulaştırmıştır." diye konuştu.

Ömürlü'nün öğretici yönünü ele alan Cemalnur Sargut, "Bizler 1990 yılında hocamızın önüne koro olarak çıkmıştık. Ondan Türk musikisini öğrenmeye çalışıyorduk. Senelerce ustalara eğitim verse de bizim gibi başlangıç seviyesindekilere bile eğitim vermeyi kabul etti. Bu kadar bozuk sesli bir koroyu en güzel şekliyle yoluna koyarak bize sabırla eğitim verdi." ifadelerini kullandı.

Ömürlü'nün gerçek bir öğretmen olduğunu, sabırla ve aşkla eğitim verdiğini, tevazuyu elden bırakmadığını belirten Sargut, bitmeyen bir enerjiyle musikinin özünde olanları bütün anlamlarıyla öğrencilerine aktardığını vurguladı.

Sargut gecede, özel bir inşaat şirketinin yeni tamamladığı bir camiye "Yusuf Ömürlü Camisi" ismini verdiğini açıkladı.

Kanun sanatçısı Sağbaş ise Kubbealtı Vakfında Ömürlü'nün büyük bir kültür hizmeti verdiğini ifade ederek, "Ömürlü'nün yazdığı notalar milyonlar için belki bir şey ifade etmiyor olabilir ama sanatçılar için çok önemlidir. Sanatçılar nota okumayı bilirler ama yazamazlar. Hocamız bunu başarmıştır. Adeta bir devletin yapabileceği kadar önemli bir hizmeti vermiştir." dedi.

Sağbaş, Türk müziğine hizmet etme anlamında Ömürlü'nün ardından aynı derecede ciddi sanatçıların gelmesini umduğunu söyledi.

Gecede, Yusuf Ömürlü'ye ait bestelerin Elif Ömürlü Uyar ve Vasfi Emre Ömürlü tarafından seslendirildiği mini bir müzik dinletisi gerçekleştirildi.

KAYNAKÇA: Yusuf Ömürlü'ye Saygı Gecesi" Düzenlendi (haberler.com, 12.04.2017).

 

Yazar: HABER

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör