“Ah’lar Ağacı’nda kullanılan dil, mistik kavramlara göndermeler
içerse de bu kavramları insana özgü dünyada somutlaştırıyor. Yaşamında yer
ettiğini sezinlediğimiz kimi olay ya da olgular bugün onun şiirinde kara mizah
unsuru olarak öne çıkıyor. Onunkisi yaşamakta olduğumuz ve henüz tüm zamanımızı
yalnızca ne olup bittiğini anlamaya ayırdığımız bir dönemin şiiri. Nesneler ve
kavramlarla kurduğu ilişki ve bunlara şiirde bulduğu karşılıklar bakımından
Madak, ayrıksılaşan bir şair. Şiire girmekte direnen sözcüklerin onun şiirinde
kendilerine yer bulduğunu görüyoruz çoğu zaman. Gündelik yaşamda sıklıkla
kullanılan sözdizimleri, mutfak gereçlerinin adları, çocuklukta kalmış
ayrıntılar... Bu şiirlere bireyin toplumsal, tarihsel trajediyi deneyimlemesi
yansımıştır.” (Sinan
Oruçoğlu)
ESERLERİ (Şiir):
Grapon Kağıtları (2000), Ah’lar Ağacı (2002).
KAYNAK: Mehmet Çetin / Tanzimattan
Günümüze Türk Şiiri Antolojisi (c. 4, 2002), Müjde Bilir / Didem Madak ile
Söyleşi (Varlık dergisi, Ekim 2002), Veysel Gültaş / Kadı Burhaneddin’den Günümüze
Hukukçu Şairler Antolojisi (2003), Sinan Oruçoğlu / Yerine Getirilemeyecek Bir
Vasiyet (Virgül, Mayıs 2003), İhsan Işık /
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2. bas., 2009), Türkiye Yazarlar Birliği / Türkiye Kültür Sanat
Yıllığı (2012
Şimdiden
bir hatırasın
Bulutsa, tozsa, uçarsa
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Rüzgar çanısın, rüzgarın diline dolanırsın
Ne bir şarkısın,
ne de dillerde nağme adın
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın
Günler izmarit diplerinde biriksin
O zaman mutlaka bir trenle gelirsin
Köpüklerdensin, mavisin, sakinsin
istesen suyun tenine bitişirsin
ellerimi bıraktım, artık bunu sana yazsın
İçimde iki yaşlı balık varsa,
İçimde biri pulsuz, iki balık varsa
Biri sensen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
Sonra postalamak istiyorum
Pulsuz bir zarfla
Hiçbir mektup artık ikna etmiyor beni hayata
Bu kırmızı oyalarla saçlarımda
Beyaz bir tülbent gibi kalırsam
tenimde, süzemediğim tortularla
Gün olur sararırsa sayfalarda
Bıraktım ellerimi, sana bunu yazsın
Şimdiden bir hatırasın
Kırık kalplerle süslü bir sayfaysan
Camsan, saydamsam, beni kırarsan
Simlerimle sevişirim seninle
O süslü sayfaların üzerinde
İçimde iki mutlu yıl varsa,
İçimde biri simli iki kadın varsa
Sen, gelirsen ve yok edersen
Bunu yazmak istiyorum sana
sonra postalamak istiyorum
Simli bir yılbaşı kartıyla
Hiçbir mektup artık beni, ikna etmiyor hayata
Şimdiden bir hatırasın
Açmışsa bir sardunya saksıda
Bütün (aşklar) paranteze alınsın
Bıraktım ellerimi, artık sana bunu yazsın
mektuplar postaya takılırsa...
Ey aşk sen
Artık bazı şarkılar kadar yaralısın.