Akademisyen, İlahiyat Profesörü, Araştırmacı Yazar. 1966 yılında Bayburt’ta doğdu. 1985 yılında Erzurum İmam-Hatip Lisesi’ni, 1990’da Marmara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’ni bitirdi. Aynı yıl Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek lisans eğitimine başladı. 1992 yılında İstanbul Kartal’da öğretmenlik olarak başladı. Aynı yılın sonunda Marmara Üniversitesi İlâhiyat Meslek Yüksekokulu’na araştırma görevlisi olarak atandı.
1993
yılında Mantık ve Hukuk Felsefesinde Kıyas adlı teziyle yüksek lisansını
tamamladı. Dindarlarda ve Dindar Olmayanlarda Kişilik Üzerine Karşılaştırmalı
Bir Araştırma adlı tezini tamamlayarak 2000 yılında doktor unvanını aldı. 2007
yılında Doçent oldu. 2007 yılında Doçent, 2013 yılında Profesör oldu.
Halen
M.Ü İlâhiyat Fakültesi din psikolojisi anabilim dalında öğretim üyesi olarak
çalışmaktadır.
Akademik
ilgi alanları; Tanrı tasavvurları, ahlak ve değerler gibi konulardır.
Kitapları:
Kişilik
ve Din: (Dindarlık düzeyi ile kişilik özellikleri arasındaki ilişki üzerine bir
araştırma, 2004), Din ve Kimlik, Küreselleşme Ahlak ve Değerler (Editör: Ali
Ulvi Mehmedoğlu, Yurdagül Mehmedoğlu, 2006), Tanrı’yı Tasavvur Etmek (2011),
İnanç
Psikolojisine Giriş (2013),
KAYNAKÇA:
Prof. Dr. Ali Ulvi Mehmedoğlu - Din Psikolojisi Anabilim Dalı
(ilahiyat.marmara.edu.tr, 22.06.2020), Özgeçmiş (29mayis.edu.tr, 22.06.2020), Ali
Ulvi Mehmedoğlu kitapları (sozcukitabevi.com, kidega.com, idefix.com,
22.06.2020).
Anlam ve yorum bilim üzerine yapılan çalışmalar, her anlama ve algılamanın bir yorumlama olduğunu, her yorumlamanın ise yorumlayanların bakış açılarına ve problemlerine bağlı olarak farklılaştığını vurgulamaktadır. Bu bağlamda, dinin en merkezi noktasında bulunan Tanrı kavramını anlama ve yorumlama, dinî geleneğimizin ve bağlantılı olduğu perspektiflerin araştırılmasını gerekli kılmaktadır. Bununla beraber, dinin bu olmazsa olmaz kavramını araştırmak; insanın üzerinde, ötesinde ve ondan farklı ama onunla irtibatlı bir yaratıcı hissini ve düşüncesini de araştırmak anlamını taşımaktadır. Bu varlığa inanma, bağlanma ve onu tasavvur etme, insanın kendi iç dinamikleriyle bağlantılı olduğu gibi, mensubu bulunduğu din ve kültür ile de yakından alakalıdır. Dolayısıyla, insanımızın Tanrı tasavvurlarının araştırılması, dinlerin, geleneklerin ve onlara bağlı değer sistemlerinin yoğun bir şekilde sorgulandığı günümüzde, kendi geleneğimizi ve insanımızı daha iyi anlama ve tanıma çabalarına birtakım katkılarda bulunma imkânı sağlayabilecektir.