Metin Pütmek

Türk Sanat Müziği Bestecisi, Şarkı Sözü Yazarı, Şair

Doğum
-
Ölüm
20 Kasım, 2006

Şair, güftekâr, bestekâr (D. 1942 – Ö. 20 Kasım 2006,  İzmir). Türk Sanat Müziği dalında bestelenmiş çok sayıda güftesi vardır. Zekai Tunca'nın bestelediği "Leylakları sümbülleri soldurdun gonca gülleri" adlı güftesi Pütmek'in en çok tanınan eserlerinden biridir.

20 Kasım 2006’da İzmir’de hayatını kaybetti, İzmir’de toprağa verildi. 64 yaşında hayata veda eden Pütmek'in cenazesi, 21.11.2006 günü Karşıyaka Mevlana Camii'nde öğleyin kılınan namazın ardından Örnekköy Mezarlığında toprağa verildi.

Metin Pütmek’in 1996 yılında yayımlanmış “Üşürüm Koynuma Alsam Güneşi” adlı bir şiir kitabı vardır.

 

Metin Pütmek’in Bazı Güfteleri ve Bestekârları

 

Bir sayfa da bana ayır o hâtıra defterinde - Yılmaz Yüksel    

Leylâkları sümbülleri soldurdun gonca gülleri - Zekâi Tunca

Sen o ulaşılmayan çok uzak kıyılarsın  - Avni Anıl    

Gönlüme sevdâ ektin hasret büyütüyorsun - Engin Çır

Çöllerde nergisler açarsa eğer  - Zekâi Tunca             

Her nefeste dudağımda senin ismin - Suphi İdrisoğlu 

Sen o ulaşılmayan çok uzak kıyılarsın  - Abdülkâdir Salar                

Dudağımda heceydin sen konuşmadım gitme diye - Kaya Bekat         

O terkedip gitti diye insan böyle üzülmez ki- Ömür Gençel   

Dudağımda heceydin sen konuşmadım gitme diye - Yaşar Bedük

Dudağımda heceydin sen konuşmadım gitme diye - Ferit Sıdal          

Gün batıyor tepelerden yanlızlığımın üstüne - Kenan Günel   

Seni yeniden yaşatır bende kalan mektupların  - Yılmaz Yüksel        

Sendin hayâl gibi yanımdan geçen - Dursun Karaca    

O terkedip gitti diye insan böyle üzülmez ki - Nihat Adlim    

Seni hasretinde buldum kaç kere - Suphi İdrisoğlu                 

O terkedip gitti diye insan böyle üzülmez ki- Ahmet Haner    

Sanki daha önce yaşamadım hiç - Erkan Yüksel         

 

 

Metin Pütmek İçin Ne Dediler?

 

Metin Pütmek, mutlu bir akşamda aşikare sevgiyi yaşıyordu, eşi ve çocuklarıyla. Hem şair, hem güftekardı. Yazdığı dizelerdeki sözlerle buluşurdu onu okuyan yürekler. Karısının hastalığı, onun şair ruhunu büsbütün depreştirmiş, sarılmayan yaralarına merhem eylemişti. Yollarda yürüyor, çaresizliğin aczinde dolaşıyor, nafile yakarışlarda şiire sığınıyordu. Sevmek, sevilmek ne güzel! diyordu, Metin Bey… Mutlu bir akşamda aşikare sevgiyi yaşıyordu, sevgili eşi ve çocuklarıyla… Sakınmıyordu sevgiyi, eksiltmeden yıllardır. Sevgiyle yaşıyordu çünkü… Metin bey ve eşi çalışan emekçilerdendi. Emekçi emek verendi ve emekçi aile, bu dünyada emekleriyle mutlu olan güzel insanlardandılar.

Bu dünyadan çekip gidecek olan sevgili eşine ölümü yakıştırmıyor, gene şiirle coşkuyu, hüznü insan olmanın gereği duygularını dışa vurabiliyordu. Yola düştüğü bir iş dönüşünde mısralar sıralanmıştı ve dizeler söze geliyordu:

 

Leylakları sümbülleri

Soldurdun gonca gülleri

Aşkla yanan gönülleri

Öksüz koydun sen giderken

 

KAYNAK: Şair ve Güftekar Pütmek Öldü (duvar.blogcu.com, 20 Kasım 2006),  Metin Pütmek (maviiklimler.net, 24 Aralık 2007), Şadıman Şenbalkan  / Leylakları sümbülleri soldurdun gonca gülleri –ya2001.yeniasir.com.tr, 21.07.2001 – salihbora.com, 08.06.2020), Şarkılar ve Hikayeleri - Leylakları Sünbülleri Soldurdun gonca gülleri (tr.facebook.com, 8 Mayıs 2015), Leylakları Sümbülleri Soldurdun Gonca Gülleri-Zekai Tunca (Safiye Özer YouTube - 20 Aralık 2015), Zekai Tunca - Sen Giderken (OSSİ MÜZİK YouTube - 3 Eylül 2018), Metin Pütmek Besteleri - (projetsm.com, 08.06.2020), Şarkılı Bir Masaldır Yaşamak (memurlar.net, 08.06.2020).

LEYLAKLARI SÜMBÜLLERİ SOLDURDUN GONCA GÜLLERİ

Metin Pütmek, mutlu bir akşamda aşikare sevgiyi yaşıyordu, eşi ve çocuklarıyla. Hem şair, hem güftekardı. Yazdığı dizelerdeki sözlerle buluşurdu onu okuyan yürekler. Karısının hastalığı, onun şair ruhunu büsbütün depreştirmiş, sarılmayan yaralarına merhem eylemişti. Yollarda yürüyor, çaresizliğin aczinde dolaşıyor, nafile yakarışlarda şiire sığınıyordu. Sevmek, sevilmek ne güzel! diyordu, Metin Bey… Mutlu bir akşamda aşikare sevgiyi yaşıyordu, sevgili eşi ve çocuklarıyla… Sakınmıyordu sevgiyi, eksiltmeden yıllardır. Sevgiyle yaşıyordu çünkü… Metin bey ve eşi çalışan emekçilerdendi. Emekçi emek verendi ve emekçi aile, bu dünyada emekleriyle mutlu olan güzel insanlardandılar.

Çıkılmaz girdaplarda dolaşmıyordu onlar ve girdap nedir, neyin nesidir bilmiyorlardı. Ta ki, yılların ardı ardına geçmesinin arkasından gelen kötü kadere kadar… Bazı insana vakit dar geliyordu şu yazgısı çoktan belirlenmiş, insanoğlunun dünyasına. Mutlu, huzurlu yaşayan için ömür çarçabuk geçip gidiyor, bazı insanömrü de hiç yaşanmadan bitiyor.

Metin Bey’in sevdiği canı, evinin renkli çiçeği karısı, dermansız ölümcül bir hastalığa yakalanmıştı. Yıllar ne çabuk geçmiş eski ne kadar aranır olmuştu. Eskiyi aramayan kim kalmıştı ki günümüzde. Eski dostları arar gibi. Eski şarkıları sarar gibi. Yoktu eskiler. Orta yaş, daha bir çok yaşayan, yaşı başı olgun insanlar, arıyordular geçmişin yaşanmış fotoğraf karelerini. Anılarına daha bir sarılıyorlardı sanki ve o duygusal yaşamış insanların her biri gizli birer şairdiler.

 

Kordon boyunda dolaşmak

 

Yaşamları şiirseldi, coşkuları şiirleydi, söze döktükleri güzel konuşma dilindeki heceleri bile… Metin bey, yaşamı mısralara döken ender insanlardandı. Çünkü Metin Bey, hem şair, hem de güftekardı. Yazdığı dizelerdeki sözlerle buluşurdu onu okuyan yürekler. Akşam sefasına sevgili eşiyle çıkmak, Kordon Boyu’nda dolanmak, gece serinliğinde vapura koşmak, evinin çiçekli bahçesine varmak, şakayıkları seyretmek, mehtapta yad etmek duygularını… Ve sevdiği, sevdiceği karısını kucaklamamak, onsuz yaşamak ne kadar zül geliyordu Metin Bey’e kim bilir?

Ayrılık acısında şiir ve güfte anlatımını hikaye ediyor, duygular doğmaya, olmaya, yeşermeye geçiyordu ve Metin ağabey şair ruhuna yakışan söylenmemiş güzel sözler söylemişti bana: “Bu gökkubbede daha bir çok yazılacak, duygu yüklü nice şiirler, besteler olmalı. Ve dünya durdukça yaşamı duygu süzgeciyle harmanlayan duygu insanları bestelerini şiirlerini toplumla yaşayan toplumuyla olgunlaşan şairinden dinleyecek.”

 

Ölüm günü

 

“Ağzına yüreğine sağlık” demiştim, diyorum, diyeceğim. Metin Ağabey’in karısının hastalığı, onun şair ruhunu büsbütün depreştirmiş, sarılmayan yaralarına merhem eylemişti şiirlerini. Metin Bey’in şiirleri arka arkaya doğuyordu ama bir ölüm günü zamanını saatini bekliyordu. Şair Metin Bey ne yaparsa yapsın, ne derse desin, avunmuyordu şiirlerinin kafiyelerle buluşmasına kadar. Sanki yaralı yüreğine bastığı tuzdu, O’nun şiirleri…

Yollarda yürüyor, çaresizliğin aczinde dolaşıyor, dermansız dermana sığınıyor nafile yakarışlarda şiire sığınıyordu. Ve bir şiirinde şöyle diyordu Metin Pütmek:

 

Sanki altıncı duyum

Hayatın iksiri ruhum

Kirli kalırdı ruhum

Yazmasaydım şiir

 

Bu dünyadan çekip gidecek olan sevgili eşine ölümü yakıştırmıyor, gene şiirle coşkuyu, hüznü insan olmanın gereği duygularını dışa vurabiliyordu. Yola düştüğü bir iş dönüşünde mısralar sıralanmıştı ve dizeler söze geliyordu:

 

Leylakları sümbülleri

Soldurdun gonca gülleri

Aşkla yanan gönülleri

Öksüz koydun sen giderken

 

Ne bir arzu ne düş kaldı

Ne sefalı gülüş kaldı

Sımsıcak bir öpüş kaldı

Dudağımda, sen giderken

 

Son buluşma serap gibi

Alıp gitti seni benden

Dünya o an durdu sanki

Güneş söndü, sen giderken

 

Beste: Zekai Tunca, Güfte: Metin Pütmek ve Yıl: 1984

 

Duygularla yaşamakİşte bu sözler, dillere düşmüş, nağmelere dizilenmiş, sevgi dolu sözcükler, kahırla çaresizliğin harmanladığı sevgide buluşuyordu dizelerde. En güzel şiirler, en güzel şarkılar ve en güzel şairlerin hepsi, duygu insanlarından çıkmaz mı? Hangi duygu nasipsizi almadan veren sevgileri bilebilir? Şiir duyguları öykülerken yaşamı kah sevinçli kah hüzünlü kıldırmaz mı yüreklerimize?

İliklerimize kadar hissettiğimiz aşk ya da yürek ezginliklerini gene en güzel duygularla şiirlerle şarkılarla ifade edilmez mi? Duyulan duygu kulağıyla, uzuvlarıyla, sevdalarıyla, aşklarıyla barışan, küsüşen insanın insanca yanının önüne geçebilir mi?

Ve insanoğlunun “Ben netim, açığım” diyebileceği ve duygularını en yoğun en naif öteki duygularla buluşturacağı adres şiirde, şarkılardır. Çünkü, duygu insanı, duygularla yaşarken; duyguyu eksiltmeden, aksine çoğaltarak, böyle güzel eserlere imzasını atar ve tüm insanlarıduygu berraklığında buluşturur. Yaşamımızın izdüşümüdür şiirlerimiz şarkılarımız…

 

Metin Pütmek şiirleri

Şairin ekmeği gibi

Metin Pütmek’i Türk Sanat Musikimize kazandırdığı bu güzel eserinden dolayı kutluyorken gene şiir dostlarıyla buluşacağı yeni eserlerini, yeni güftelerini beklediğimizi kendisine söylemek istiyorum. Bizim güzel İzmir’imiz onlarca şairimizin anayurdu olduğunu bilmez mi? Sevdalar Ege’nin mavi sularında, körfezin gidip gelen vapurlarında ve sevdeler Kadifekale’de, Varyant’ta, Güzelyalı’da, Kordon Boyu’nda, Karşıyaka’da, Bornova ve Buca’da yaşanırken şiirler olmaz mı? Şiir, şairin ekmeği, aşı gibi değil mi?

 

Bu gökkubbe var oldukça

Leylakları sümbülleri

Soldurdun gonca gülleri

Aşkla yanan gönülleri

Öksüz koydun sen giderken

 

Eseri güftekarının, bestekarının nağmelerinde hep okunacak ve ölümsüz olan şiirle, dillere düşmüş şarkılarla yaşayacak. Leylak ve sümbüller yeniden açacak ve yeniden bahar bitiminde belki bir güz gününde ve güze düşmüş bir yürekte solarken kimbilir ne şiirler şairinden doğacak.

Güftekar şair Metin Pütmek, sevgili eşinin gidişini “leylakları, sümbülleri soldurdun gonca gülleri” adlı güftesiyle o derin incinişleri ne güzel dile getirmiş. Tekrar tekrar söylediğimiz bu eser, musikimize ne de güzel yaraşmış. Bu gökkubbe şiirle dolsa da bıkmaz. Nağmeler ezgilerle buluşunca sevdalar, sevdalılar var olacak, şarkılar sevdaları yaşatacak.

KAYNAK: Şadıman Şenbalkan  / Leylakları sümbülleri soldurdun gonca gülleri –ya2001.yeniasir.com.tr, 21.07.2001 – salihbora.com, 08.06.2020).

 

Yazar: Şadıman ŞENBALKAN
FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör