Şeyh Şamil

Dini Önder

Ölüm
04 Şubat, 1871
Diğer İsimler
İmam Şamil, Kafkas Kartalı

Halk kahramanı ve dinî önder (D. 1797-98, Gimri / Dağıstan - 4 Şubat 1871, Medine). İmam Şamil olarak ve “Kafkas Kartalı” lakabıyla da bilinen Şeyh Şamil, Avar kökenli bir Kumuk ailedendir. Babası Dengau Muhammed, ona Ali adını verdi. Çocuk yaşta ağır bir hastalığa yakalanan Ali’ye, geleneğe uyularak, Şamil adını da verdiler ve bu adla çağrılmaya başlandı. On beş yaşında iken at binerek kılıç kuşandı. Yirmi yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile atlama, ateş etme, güreş, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi olmuştu. Öğrenimine bilgin Said Harekani’nin yanında başladı. Daha sonra kayınpederi olacak olan Nakşibendî Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumukî’nin öğrencisi oldu. Zamanın ulemasından (din bilginlerinden) dersler alarak yetişti. Otuz yaşına kadar tefsir (Kur’an yorumu), hadis (Hz. Peygamberin sözleri), fıkıh (İslam hukuku) bilimlerini, edebiyat, tarih ve fen bilgilerini öğrenerek, kendisi de bir din bilgini oldu. Nakşibendî tarikatında aldığı bu eğitim onda, Rusların Kafkasya’da ortadan kaldırmak istediği İslâmiyet’i, tekrar ihya etmek ve yaymak için uğraşmasına, özgürlük, direniş ve İslam birliği kurulması düşüncelerinin gelişmesine yardımcı oldu.

Ali Şamil, Rus İmparatorluğu’na karşı Dağıstan’da başlattığı savaşını Çeçenistan’da sürdürdü. Hatta bir dönem savaş Kuzeybatı Kafkasya’da Çerkesya’nın tamamını içine aldı. Gazi Muhammed (Gazi Molla)’in buyruğundaki mücahidlerle birlikte, Ruslarla işbirliği yapan Avar beylerinden Hacı Murad’ın savunduğu Hunzak kentine yaptığı saldırı başarısızlıkla sonuçlandı (1830). Mücahidlerin Hacı Murat’a karşı giriştikleri savaşlar ertesi yıl da sürdü. Yardıma gelen Rus kuvvetlerinin de desteğiyle Hacı Murad, Tarkun’u ele geçirdi; Derbent ve Kızliar’ı kuşattı (1831). Gimri önlerinde Ruslarla yapılan savaşta Gazi Muhammed öldü, Şamil de ağır yaralandı (1832). Gazi Muhammed’in ardılı olan İmam Hamza bir süre sonra Hacı Murad tarafından öldürülünce (1834) Şamil “Şeyh” unvanıyla imamlık görevine getirildi.

Müslümanlar arasındaki kan davası, ırk, dil, mezhep ayrılıkları gibi pürüzleri kaldırmak için büyük çaba gösteren Şeyh Şamil, güvenlerini kazanarak çevresine topladığı Çeçen, Çerkez ve Abaza halklarıyla birlikte General İveliç komutasındaki Rus kuvvetlerini Aşilta’da ve Buçkiyev’in birliklerini de Ahulgo’da yenilgiye uğrattı (1837). Bu başarılar üzerine, daha birçok Kafkas kabilesi ve halkı Şeyh Şamil’e katıldı. Sonrasında Aşilta’yı geri alan Ruslar, iki tarafın da üstünlük sağlayamadığı Tilitl savaşından sonra mücahidlerle bir ateşkes antlaşması yaparak Hunzak’a çekildi (1838). Bu arada, Şeyh Şamil egemenliği altındaki bölgelerde kavimler arası eşitliğe dayalı İslamî bir yönetim kurdu. Nrmal öğretimle birlikte askeri eğitime de öncelik verilmesini sağladı. Öte yandan, ateşkesi bozarak büyük kuvvetlerle yeniden saldırıya geçen Ruslar, Arguvan ve Ahulgo’yu işgal etti (1839). Şamil’in oğlu Cemalettin’in rehine olarak Ruslara verilmesiyle iki taraf arasında yeni bir barış antlaşması yapıldı. Daha sonra Hacı Murad’la birlikte Avarların da kendisine katılması sonucunda gücünü artıran Şeyh Şamil, bağımsızlık savaşını tüm Dağıstan’a yaydı. Ahulgo başta olmak üzere, dört Rus kalesi ele geçirildi. Kafkasya’daki Rus ordusu komutanı Vorontsov’un Şamil’in karargâhı olan Darga’ya düzenlediği iki büyük saldırı püskürtüldü (1843). Ancak, daha sonra yirmi bin kişilik bir kuvvetle saldırarak Darga’yı ele geçiren Vorontsov, burayı yerle bir etti (1845). Bunun üzerine dağlara çekilen ve savaşımını oradan sürdüren Şamil, anlaşmazlığa düştüğü Hacı Murat’ın kendi yanından kaçıp Ruslara sığınması, Avarların büyük çoğunluğunun da onu izlemesi yüzünden önemli ölçüde güç yitirdi (1851). Denetiminde olan Çerkezistan’ın Kabartay bölgesinden sürülüp çıkarıldı (1852).

Osmanlı ile Ruslar arasında Kırım savaşı başlayınca (1853), Kafkasya’daki Rus kuvvetlerinin azalmasından yararlanan Şeyh Şamil, Gürcistan üzerine yürüyerek burada iki Gürcü prensesini tutsak aldı, onlarla Rusların elinde bulunan oğlu Cemaleddin’i değiştirdi. Kırım savaşını kaybeden Çar II. Aleksandr, Kafkasya’da kazanılacak bir zaferle bu yenilginin acısını çıkarmayı düşünerek Prens Baryatinskiy’i Kafkas orduları komutanlığına getirdi (1856). Şamil’in egemen olduğu bölgenin güney sınırını denetim altına alan Baryatinskiy, Şeyh Şamil mücahitlerinin Osmanlı ile İran’dan silah ve cephane sağlamalarını engelledi. Ardından yüz altmış bin kişilik ordusuyla Çeçenlerin üzerine yürüyerek tüm Çeçenistan’ı, Şeyh Şamil’in sığındığı Vedeno kalesini işgal etti (6 Eylül 1859). Yanındaki dört yüz mücahitle barındığı son yer olan Gunib’e çekilen Şamil, burayı kuşatan üstün Rus kuvvetlerine karşı umutsuz bir direnişe girişti. Ancak, dayanma gücünün tükenmesi üzerine sağ kalan yüz adamı ve iki oğluyla birlikte Baryatinskiy’e teslim olmak zorunda kaldı (1859). Petersburg’a götürülen ve orada Çar II. Aleksandr tarafından iyi karşılanan Şeyh Şamil, ailesiyle birlikte Moskova yakınlarındaki Kaluga’ya yerleştirildi.

Sürgünde on yıl kadar geçirdikten sonra Çar, Şeyh Şamil’in hacca gitmesine izin verdi. Önlem olarak oğlu Muhammed Şefi’yi alıkoydu ve hac görevini ifa ettikten sonra Rusya’ya dönmesini şart koştu. Şamil, 1870 yılında Rusya’dan ayrılarak geldiği İstanbul’da Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlandı. Şamil’in İstanbul’a uğradığı haberi duyulduğunda, halk bu efsane kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etti.

Şeyh Şamil Hicaz’a gidip hac görevini yerine getirdikten sonra Hicaz’dan bir daha dönmeyerek Medine’de kaldı ve orada vefat etti. Cennet-ül Baki mezarlığında, Rufaî tarikatının şeyhi Seyyit Rufaî tarafından cenaze namazı kıldırılarak toprağa verildi.

Şeyh Şâmil'in oluşturduğu idarî ve askerî yapı, Ruslar'a karşı Dağıstan ve Kaf­kasya'da yirmi beş yıl boyunca büyük di­reniş göstermiştir. Rus İmparatorluğu­nun güçlü orduları karşısında unutulmaz destanî bir mücadele veren Şeyh Şâmil'in adı Rus işgaline karşı direnen Kafkas ka­vimlerinin hâfızasına nakşedilmiştir.” (Mustafa Budak)

HAKKINDA: Şerafeddin Erel / Dağıstan ve Dağıstanlılar (1961), “Şeyh Şamil” (Büyük Larousse Ansiklopedisi, c. 18, s. 11064-11065, 1986), “Şamil” (Şeyh) (Ana Britannica, c. 20, s. 230, 1987), Tarık Mümtaz Göztepe / İmam Şamil (1993), Muhammed Tahir el-Karakî / Dağıstan Kılıçlarının Parla­ması (1999), Şâmil'in Kati­bi M. Tahir el-Karahi'nin Kaleminden İmam Şâ­mil'in Hâtıratı (haz. H. Ahmet Özdemir, 2000), Fikret Efe / Şeyh Şâmil'in 100 Mektubu (2004), Süleyman Uludağ / "Müridizm" (TDV İslam Ansiklopedisi, c. 32, 50-51, 2006), Mustafa Budak / “ Şeyh Şamil” (TDV İslam Ansiklopedisi, c. 39, s. 67-70, 2010).