Cezayirli düşünür, yazar (D. 28 Ocak 1905, Kostantine / Cezayir - Ö. 31 Ekim 1973, Cezayir / Cezayir).
İlk
ve orta öğrenimini ailesinin memleketi olan Tebessa ve Kostantine'deki bir
Fransız okulunda tamamladıktan sonra öğrenimine devam etmek üzere 1930
Eylül’ünde Fransa'ya gitti. Gençlere maddi yardımda bulunan Paris'teki bir
Hıristiyan gençlik derneğine üye oldu. Bu arada Doğu Araştırmaları
Enstitüsü'nün giriş sınavına katılma başvurusu politik sebeplerle geri
çevrilince Elektrik Mühendisliği Enstitüsüne girdi. 1935'te elektrik mühendisi
oldu.
Paris'te
Sorbon, Fransız Koleji ve Doğu Dilleri Enstitüsü gibi akademik çevrelerden
birçok araştırmacı ve fikir adamıyla tanıştı. Zamanının büyük kısmını felsefe,
sosyoloji ve tarih çalışmalarına ayıran Malik Bin Nebi, Fransa şartlarında
kültür, medeniyet, yenileşme, kalkınma, sömürgecilik ve bağımsızlık gibi
konularda birikim sahibi olmaya çalıştı. Ayrıca Fransa'da yaşayan Kuzey
Afrikalı gençlerin sömürgeci yönetimlere karşı bilinçlenmesini sağlamaya
yönelik faaliyetlerde bulundu.
Cezayirli
işçileri eğitmek üzere kurulan Cezayir İslâm Kültür Merkezinin müdürlüğünü
yaptı. Ülkesine dönük sorumlulukları ve vicdanlı duruşu, yani Fransız sömürgeciliğine
karşı tavrı ve görüşleri sebebiyle Paris'te çeşitli sıkıntılarla karşılaştı.
Elektrik mühendisi olmasına rağmen Fransa'da kendisine iş verilmediği gibi
Cezayir'deki babası da memuriyetten uzaklaştırıldı.
II.
Dünya Savaşı'nın başlaması üzerine Paris'te yaşaması daha da zorlaşınca 1939'da
Cezayir'e gittiyse de aynı yılın eylülünde geçim sıkıntısı yüzünden Fransa'ya
dönmek zorunda kaldı. Almanların Paris'i işgali sırasında bazı gençlerle
birlikte Paris'te Kuzey Afrika'nın kurtuluşu için bir hareket oluşturmaya
çalıştı. 1944 yılında tutuklandı ve on ay kadar hapiste kaldı. Cezayir'de
meydana gelen ve adeta Cezayir’in yazgısı olan kanlı olaylardan sonra ikinci
defa hapsedildi.
Yaşamanın
gündelik sıradanlığını aşma tarihidir aslında onun tüm çabaları. 1956'da
Fransa'dan ayrılan Malik Bin Nebi, hac görevini ifa ettikten sonra Kahire'ye
gitti. Burada Cemal Abdunnasır'la görüştü. Çalışmalarını sürdürebilmesi için
Mısır hükümeti kendisine maaş bağladı. Ne hazindir ki aynı yıllarda Müslüman
Kardeşler hareketi sindirilmektedir. Bazen kişiler özelinde farklı ilişkiler
gündeme gelebiliyor.
Malik
Bin Nebi Kahire'de Arapçasını ilerletti. Bir kültür merkezi haline gelen evinde
gençlere İslâm dünyasının meseleleri ve bunların çözümüyle ilgili düşüncelerini
aktardı. Aynı amaçla Suriye, Lübnan, Suudi Arabistan ve Kuveyt'e giderek
konferanslar verdi.
Kahire'deki
İslâm Konferansı'nın danışmanlığını yaptı. Bu arada yazı çalışmalarını
sürdürdüğü gibi daha önce Fransızca yazdığı eserleri Arapçaya çevrildi ve Arap
dünyası onun fikirlerini tanımaya başladı.
Cezayir'in
bağımsızlığını kazanmasından sonra 1963'te ülkesine dönen Malik Bin Nebi,
Cezayir Üniversitesi rektörlüğüne, ardından yüksek öğretim danışmanlığına
getirildi. 1967'de görevinden ayrılarak bütün vaktini düşünsel çalışmalara
ayırdı. 31 Ekim 1973'te vefat etti.
FRANSIZCA-İNGİLİZCE
KİTAPLARI:
The
Quranic Phenomenon (1946),
Les
conditions de la Renaissance: problème d'une civilisation (1949),
Islam
in History and Society (1954),
The
Question of Culture (1959)
Mémoires
d'un témoin du siècle (1965)
The
Question of Ideas in the Muslim World (1970),
Colonisabilité
Le
problème de la culture
On
the Origins of Human Society
Pourritures:
(1932-1940)
La
démocratie en Islam
Pour
changer l'Algérie: articles de presse
Témoignages
Sur la Guerre de Libération
Textes
Sur la Lutte Ideologique: Pour Mieux Comprendre la Guerre Invisible
Asal
usul masyarakat manusia: rangkaian hubungan sosial
The
Qur'anic Phenomena
TÜRKÇEYE
ÇEVRİLEN KİTAPLARI:
İslam
ve Demokrasi (1992),
Cezayir’de
İslam’ın Yeniden Doğuş (1992),
Savaş
Esintisi - Sömürünün Gerçeği (1997),
Kur’an-ı
Kerim Mucizesi (2003),
Düşünceler
(2012),
İslam
Dünyasında Fikir ve Put (2015),
Çağa
Tanıklığım (2018),
İslam
Davası (2018),
Kur’an
Fenomeni (tsz)
HAKKINDA KİTAP
Dr.
Bedran Bin Lahsen / Malik Bin Nebi'de Medeniyet (Sosyo-Entelektüel
Temeller) (2018),
Malik
Bin Nebi'ye Göre Toplumsal Değişim (2019).
MALİK BİN NEBİ
İÇİN NE DEDİLER?
Atasoy
Müftüoğlu:
“Tabii
daha temel, daha ontolojik bir sorun var. Bu sorunu da bugün biz konuşmalıyız.
Yani İslam merkezinde konuşan herkes, kendisini İslam’a nispet eden herkes
bundan sorumludur çünkü. Evvela soru şu: Neden her şeye biz mâruz kalıyoruz?
Soru bu. Neden mâruz kalıyoruz? Bu bünye neden mâruz kalıyor? Bu konuyla modern
tarihte sadece bir kişi ilgilendi: Mâlik Bin Nebî, biliyorsunuz. Mâlik Bin Nebî
–Allah ona rahmet etsin– dedi ki “Evet sömürgecilik korkunç bir şey. Gayri
insanî, gayri aklî bir şey. İnsanlık-dışı bir şey. Fakat ben size daha korkunç
olanını söyleyeyim: Sömürülmeye elverişli olmak.” Bu çözümleme çok önemliydi ve
fakat bu çözümleme gereği kadar yankı bulmadı.”
KAYNAKÇA:
Malik Bin Nebi çevirmeni - Asım Öz - Timetürk Makale Oku (timeturk.com, 16 Ekim
2009), Altan Algan / Bir fikir
savaşçısı: Malik Bin Nebi (haksozhaber.net, 06.11.2009), Malik bin Nebi ne diyordu? (dunyabizim.com,
14 Ocak 2011), Atasoy Müftüoğlu ile söyleşi: Türkiye’de ve dünyada İslamcılık
(Ruşen Çakır röportajı, medyascope.tv, 03.04.2017), Bir Müslüman devrimcinin
fikir yolu: Malik Bin Nebi (fikriyat.com, 16 Eylül 2017), Dr. Bedran Bin Lahsen
/ Malik Bin Nebi'de Medeniyet (Sosyo-Entelektüel Temeller) (2018), Malik Bin Nebi'ye Göre Toplumsal
Değişim (2019), İhsan Süreyya Sırma: Bir
devrimcinin memleketinde, bir devrimcinin ölüm haberini almak (dusuncemektebi.com,
17.11.2019), Mâlik b. Nebî (islamansiklopedisi.org.tr, 09.04.2020), Malik Bin Nebi kitapları (kidega.com,
idefix.com, kitapyurdu.com, 09.04.2020), Malik Bin Nebi ve Kur'an Fenomeni
Üzerine (dergipark.org.tr, 09.04.2020).
ASRIN ŞAHİDİNİN
HATIRALARI
Malik
Bin Nebi
Boğaziçi
Yayınları
Kitap
Açıklaması
Çocukluğumun
geçtiği kadro iki bin senelik bir tarihi temsil etmekte idi.
Çok
dokunaklı bir duyguydu bu: Allah kelamını içmek istemiştik.
Hayalimde
Çanakkale´nin ve Selanik cephesinin hemen her tarafını dolaştım, Türk ordusunu
Sina Çölü´nde adım adım takip ettim.
Türk
sevgisi Cezayir´i sarmıştı.
Yerin
dönmediğini keşfettim!..
Merkezi
ve temel bir konudan başka her şey gözümden düştü, sadece tek bir mesele ile
meşguldüm artık; ´İSLAM´ dı.
E.
Dinet, fırçası kadar kuvvetli olan kalemini de İslamın emrine vermişti. Bunun
için Louvre´da bu büyük ressamın hiç bir tablosu yoktur...
Oluşum
devrelerinde bir tezat ortaya çıkar, hem mazi tahrip edilir, ondan uzaklaşılır,
hem de mazi içimize dolar...
Yirminci
Asır, Yahudi, kadın ve dolar demektir.
İHSAN SÜREYYA
SIRMA: BİR DEVRİMCİNİN MEMLEKETİNDE, BİR DEVRİMCİNİN ÖLÜM HABERİNİ ALMAK
Uluslararası
bir sempozyum için, başlıkta belirttiğim birinci devrimci Malik Bin Nebi’nin
memleketi olan Cezayir’deyim. Sempozyumun istirahat için verilen arasında,
“akılsız telefon”umdan ikinci devrimci olan Nuri Pakdil’in Ankara’da vefat
ettiğini öğreniyor ve otele dönünce aşağıdaki satırları karalıyorum…
Önce
birinci devrimci, yani Malik Bin Nebi… Kim bu Malik Bin Nebi?
1950-60’lı
yıllarda, Cezayir’i ve birçok Afrika ülkesini sömüren ve birçoğunu hâlâ
sömürmeye devam eden Fransa’ya karşı “kalem cihadı”nı başlatmış olan Cezayirli
büyük mütefekkir ve dava adamı…
Paris’teki
öğrenciliğim sırasında (1967-1973) ilk okuduğum Fransızca kitaplar arasında
olan Malik Bin Nebi’nin, “la Vocation de l’Islam” ve “le Phenomene Coranique”
adlı kitaplarından, gerek sömürgeci Batı Dünyasına, gerekse birçoğunun halkı Müslüman
olan ve o zamanın tabiriyle “Üçüncü Dünya Ülkeleri”ne nasıl bakılmak
gerektiğini öğrendim diyebilirim…
Fransa’ya
gitmeden önceki “üniversite öğrenciliği” yıllarımda, çoğu Müslüman genç gibi
meselelere sığ ve mevzii bakıyorken, Paris’teki “doktora öğrenciliğim”
sırasında da Malik Bin Nebi “üniversel bakma ufku”mu açtı diyebilirim.
Başka
bir deyişle dünya meselelerine dinȋ/İslâmȋ açıdan bakmayı Muhammed Hamidullah
Hocam’dan, siyasi olarak bakmayı da Malik Bin Nebi’nin eserlerinden öğrendim.
Üstad
Bin Nebi’ye göre Müslümanların en büyük problemi, “Batı’ya karşı olan aşağılık
kompleksi” (complex d’infériorité)ydi. Bu kompleks de asırlardır Müslümanların
ilmi terk etmiş olmaları ve bunun neticesinde cahil kalarak Batı’nın ilmȋ
gelişmesi karşısında şahsiyetlerini kaybetmiş olmasındandı.
Nitekim
rahmetli Fuat Sezgin Hoca da bunu ilk fark edenlerdendi ki, hayatını ilme adadı
ve onun devasa araştırmaları sayesinde Müslümanlar, biraz olsun başlarını
kaldırabildiler.
İşte
“Visage de l’Islam” kitabının yazarı Rahmetli Afgan “ilim Mücahidi” Haidar
Mammat da bunu ilk fark eden Müslüman mütefekkirlerdendi.
İstisnasız
bütün Müslüman ülkelerde sürmekte olan milliyetçi ve despot devletlerin
“düşünür düşmanı” ilkeleri sayesinde Müslüman düşünürlere uygulanan “ilmȋ ve
siyasi iğdişleştirme” despotizmiyle, düşünme kıtlığı yaşattılar Müslümanlara…
O
zamanlar en büyük Müslüman devletler olan Mısır’da Cemal Abdunnasır despotizmi,
Türkiye’de de “Kemalizm”, Müslümanlara büyük bir “düşünce kısırlığı”
yaşattılar.
İşte
Malik Bin Nebi, Fransız emperyalizminin Cezayir’de uygulamış olduğu böyle bir
ortamda yaşadı ve “Les Conditions de la renaissance” kitabı yazdı.
Onun
için 5 Temmuz 1962’de Fransızları Cezayir’den defeden Cezayirlilerin şuurunda
Malik Bin Nebi’nin bu “düşünce hücreleri” yaşar!
Cezayir’in
Fransızlara karşı yaptıkları “istiklâl mücadelesi”nde, siyaseten Fransa’nın
yanında yer almış olmamız ve bizim için bir “utanç belgesi” olan bu siyasi
cinayetin rahmetli Turgut Özal dönemine kadar sürmüş olması, büyük bir siyasi
cinayettir! Neyse ki Turgut Özal’ın gayretleriyle bu iğrenç tasarrufa son
verildi ve Türkiye, Cezayir Devletini siyaseten tanıyarak siyasi ilişkiler
başlamış oldu.
1971
yılında, Cezayir’in Oran şehrinde beni ve Türkiye’den diğer arkadaşlarımı
evinde misafir eden büyük mücahit Dr. Ben İsmail’in şu sözlerini hatırladıkça
hâlâ kahroluyorum. Şöyle demişti rahmetli:
-
Türk kardeşlerim! Cezayir-Fransa savaşında siz Fransa’nın yanında yer aldınız
ve hâlâ bizi “devlet olarak” tanımıyorsunuz amma, ben seve seve sizleri evimde
misafir ediyorum!
İşte
senelerce Fransız hapishanelerinde kendisine işkence edilmiş olan Dr. İsmail de
Malik Bin Nebi’nin ekibinden bir mücahitti…
KAYNAK:
İhsan
Süreyya Sırma: Bir devrimcinin memleketinde, bir devrimcinin ölüm haberini
almak (17-11-201 (dusuncemektebi.com, 17.11.2019).
CEZAYİR’DE
İSLAM’IN YENİDEN DOĞUŞ
Malik
Bin Nebi
Boğaziçi
Yayınları
Kitap
Açıklaması
"Bu
gün kendime soruyorum: ‘Acaba, benim neslimin Cezayirli zaim’leri ve aydınarı
arasında, angaje diye ün yapanlar, gerçekten Cezayir halkının, duygularını,
düşüncelerini tanıyabiliyorlar mı? Evet Cezayir halkını işletmesini,
kullanmasını biliyorlar fakat onların içinde Cezayir halkına angaje olan, O’nun
dramını yaşayan, O’nun kara ekmeğini yiyen, O’nun kulubesinde pireler
tarafından yenen aydın var mıdır? Bunlar, aşırılmış işportalık yabancı
kelimelerle inşa edilmiş su’i bir dünyada yaşarlar., kimisi Voltaire’nin kimisi
de Trtotsky’nin varisidir! O’nların Cezayir ve Cezayir halkı dedikleri işte bu
faraziyelerdir." Malik Binnebi, Asrın Şahidinin Hatıraları.
İSLAM DAVASI
Malik
Bin Nebi
Ekin
Yayınları
Kitap
Açıklaması
İslam
dünyasında Sıffin'den sonra yaşanan kriz Tevhidi uygulamanın sapmasına, vahyi
değerlerin küllenmesine ve imanın ferdileşmesine yol açmıştır. İnsanlık, İslam
dünyası çözülürken Batı dünyasının güçlenişine tanık oldu.
Batı
sömürgeciliği İslam dünyasında modernist ve gelenekçi akımları ayrı ayrı teşvik
etti. Böylece sömürülmeye uygun hale gelmiş fakat sömürgeciliğin dürtüsüyle
uyanış sancıları çekmekte olan Müslüman kitleler; çözülüşlerinin iç
faktörlerini kavrayacakları, Kur'ani aydınlığa ulaşacakları yerde saptırılmış
kavramlar kargaşası içinde oyalanacaklardı.
Malik
Bin Nebi, tarihin bu kesitinde sömürgeci emellerin geri teptiğini, ümmetin
özellikle ıslahat hareketi ile "uyanış"a adım attığını ifade
etmektedir. Nebi, ıslahat hareketinin zaafiyetlerini gösterirken, Kur'ani
mesajın yeniden ihyası ve insanlığın kurtuluşu için düşüncenin
eylemleştirilmesi, iman-hareket bütünlüğüne ulaşılması sorumluluğuna dikkat
çekmektedir.