İlyas Kemaloğlu (Kamalov)

Tarih Profesörü, Araştırmacı Yazar, Akademisyen, Tarihçi

Diğer İsimler
İlyas Kamalov

Tarihçi, akademisyen, tarih profesörü, araştırmacı yazar. Yayınlarında çoklukla İlyas Kamalov imzasını kullandı. 1978’de Rusya Federasyonu’nun Ulyanovsk şehrinde doğdu. 2001’de Marmara Üniversitesi Tarih Bölümü’nde lisansını, 2003’te “Altın Orda - İlhanlı Münasebetleri” başlıklı tezle yüksek lisansını ve 2008’de “Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi” başlıklı tezle doktorasını tamamladı. 2012’de doçent, 2017’de profesör oldu. Rusça, İngilizce, Farsça ve çeşitli Slav ve Türk lehçelerini bilen Kemaloğlu, 2004-2008 yılları arasında Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi (ASAM)’nde Rusya-Ukrayna Masası’nda görev yaptı. 2009-2012 yılları arasında Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği’ne bağlı Ermeni Araştırmaları Grubu’nun projesi çerçevesinde TC Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu’nda çalıştı. 2009-2013 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı tarafından desteklenen Orta Doğu Stratejik Araştırmaları Merkezi (ORSAM)’nde Avrasya Danışmanı olarak görev yaptı. 2013 yılından itibaren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi olarak çalışmakta, ayrıca Yeditepe Üniversitesi’nde de ders vermektedir. 2013 ve 2018 yıllarında Kemaloğlu, arka arkaya iki kez TC Başbakanlık Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Bilim Kurulu’na aslî üye seçildi.

Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu’nun çalışmalarının büyük bir kısmı, Altın Orda, Tatar hanlıkları, Rusya tarihi, Türk-Rus münasebetleri ve günümüz Avrasya coğrafyasındaki güncel gelişmeler ile ilgilidir. Telif, çeviri ve edit olmak üzere kırka yakın kitap çalışması, hakemli dergilerle popüler siyaset ve tarih içerikli dergilerde de çok sayıda makalesi yayımlanmıştır. Altın Orda’ya dair çalışmaları, Türkiye’de konuyla ilgili önemli boşluğu doldurmuştur. İlyas Kemaloğlu, Ötemiş Hacı’nın Çengiznamesi, Velyaminov Zernov’un Kırım hanlarına ait yarlıklarını, Altın Orda hanlarının yarlıklarını, Galstyan’ın Moğollara dair Ermeni kaynaklarını da Türkçeye kazandırarak Türkiye’de Altın Orda ve Hanlıklar Tarihi araştırmalarına önemli katkıda bulundu. Kazan’da faaliyet gösteren Altın Orda Araştırmaları Merkezi danışmanlığı yapan Kemaloğlu, aynı zamanda merkezin çıkarttığı Golden Horde Review adlı derginin yayın kurulu üyesidir. 2011’de Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi (Ötüken Yayınları, 2009) adlı çalışması, Türk Tarih Kurumu Teşvik Ödülü’ne layık görüldü.

Altın Orda ve hanlıklar tarihi ile ilgili yanı sıra Kemaloğlu’nun Türkçeye kazandırdığı ana kaynakların başında yine farklı dönemlerde Osmanlı’ya gelen Rus diplomatlarının elçilik rapor ve hatıraları gelmektedir. Bu eserler, özellikle Osmanlı-Rus tarihinin araştırılması açısından önem arz eden kaynaklardır. Bunun dışında Kemaloğlu, Ermeni meselesi ve Sultan II. Abdülhamid dönemi ile ilgili Rus arşiv belgelerini Türkçeye tercüme ederek Türk araştırmacıların istifadesine sundu. Son çalışmalarının arasında Atlas Tartarica (2017) ve Rus Genelkurmay Belgelerinde II. Abdülhamid ve Osmanlı Ordusu (2018) gibi prestij yayınlar ile metin yazarlığı ve danışmanlığını yaptığı yedi dile tercüme edilen 13 bölümlük Türkler belgeseli (2014) yer almaktadır.

Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu, 2019 yılında Millilik bilincine sahip, Türkiye’nin ve insanlığın hayrına katkı sağlayan çalışmaları dolayısıyla, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir törenle İlim Yayma Ödülüne layık görüldü.

 

Kitapları:

 

Altın Orda ve Rusya: Rusya Üzerindeki Türk-Tatar Etkisi, Ötüken Yayınları, İstanbul 2009.

Moğolların Kafkasya Politikası, Kaknüs Yayınevi, İstanbul 2003.

Putin’in Rusya’sı. KGB’den Devlet Başkanlığına, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2004.

Moskova’nın Rövanşı: Putin Dönemi Rus Dış Politikası, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2008.

Otnoşeniya Zolotoy Ordı s Hulaguidami, Kazan 2007.

Rusya’nın Orta Asya Politikaları, Ahmet Yesevi Üniversitesi Yayınları, Ankara 2011.

İlyas Kamalov-Aleksandr Kolesnikov, Avrasya Türkologları Sözlüğü, 1. Cilt-1. Kitap: Rusya Türkologları (XX. Yüzyıl), TTK Yayınları, Ankara 2011.

Avrasya Türkologları Sözlüğü, 1. Cilt-2. Kitap: Rusya Türkologları (XX. YüzyılIn İkinci Yarısı-XXI. Yüzyılın Başı), haz. İlyas Kemaloğlu (Kamalov) - Aleksandr Kolesnikov, TTK Yayınları, Ankara 2012.

Avrasya Fatihi Tatarlar, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2007.

Rus Elçi Raporlarında Astrahan Seferi, haz. İlyas Kamalov, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011.

Tarihten Bugüne Başkurtlar: Tarih, Dil ve Kültür Üzerine İncelemeler, yay. haz. A. Melek Özyetgin-A. Merthan Dundar-İlyas Kamalov, Ötüken Yayınları, İstanbul 2008.

V. Velyaminov-Zernov, Kırım Yurtuna ve Ol Taraflarga Dair Bolgan Yarlıglar ve Hatlar: Kırım Tarihine Dair Kaynaklar, haz. A. M. Özyetgin-İ. Kamalov, TTK Yayınları, Ankara 2009.

Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, haz. İ. Kamalov, TTK Yayınları, Ankara 2009.

Atatürk’ten Soğuk Savaş Dönemine Türk-Rus İlişkileri. I. Çalıştay Bildirileri (Ankara, 14-15 2010), çev. ve yay. haz. İlyas Kamalov-İrina Svistunova, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 2011.

Değişen Karadeniz Jeopolitiğinde Türkiye - Ukrayna İlişkileri, haz. İ. Kamalov-H. Kanbolat, Veritas Yayınları, Ankara 2010.

M. Hudyakov, Kazan Hanlığı Tarihi, çev. A. İshakî, haz. İ. Kamalov, TTK Yayınları, Ankara 2009.

A. A. Novoselyskiy, XVII. Yüzyılın Birinci Yarısında Moskova Devleti’nin Tatarlarla Mücadelesi, çev. Kemal Ortaylı, yay. haz. Erhan Afyoncu - İlyas Kamalov, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2011.

Esir Bir Rus Diplomatın Gözünden İstanbul: Pavel Artemyeviç Levaşov’un Hatıraları (1763-1771), Yay. haz. A. A. Vigasin, çev. İlyas Kemaloğlu (Kamalov) - Eduard Khusainov, ed. Erhan Afyoncu-Uğur Demir, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2012.

Tolstoy’un Gizli Raporlarında Osmanlı, Rusça yay. haz. M. R. Arunova - F. S. Oreşkova, çev. İbrahim Allahverdi, Yayına haz. İlyas Kamalov, Yeditepe Yayınları, 1. Basım: 2009; 2. Basım: 2013.

V. V. Barthold, Halife Ve Sultan, çev. İlyas Kamalov, Yeditepe Yayınları, 1. Basım: 2006; 2. Basım: 2012.

A. A. Kolesnikov, Rus Seyyahların Gözüyle Kaşgar (19. Yüzyılın İkinci Yarısından XX. Yüzyılın Başlangıcına Kadar), yay. haz. İlyas Kamalov, TTK Yayınları, Ankara 2010.

A. A. Kolesnikov, Atatürk Dönemi Türk-Rus İlişkileri, çev. İlyas Kamalov, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2010.

M. Usmanov, Kazan Şarkiyatçılığının Kaderi (XX Yüzyıl), çev. İlyas Kemaloğlu (Kamalov) - Janyl Myrza Bapaeva, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2013.

G. M. Kurpalidis, Büyük Selçuklu Devletinin İdarî, Sosyal ve Ekonomik Tarihi, Ötüken Yayınları, 1. Basım: 2007, 2. Basım: 2011.

A. G. Galstyan, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, çev. İlyas Kamalov, Yeditepe Yayınları, İstanbul 2005.

R. Fahreddin, Altın Ordu ve Kazan Hanları, çev. İlyas Kamalov, Kaknüs Yayınları, İstanbul 2003.

M. Bashanov, Türkiye’de Ermeni Meselesi (Rus Genel Kurmay Başkanlığı Belgeleri), çev. İlyas Kemaloğlu (Kamalov), TTK Yayınları, Ankara 2013.

N. İvanov, Osmanlı’nın Arap Ülkelerini Fethi (1516-1574), çev. İlyas Kemaloğlu (Kamalov) - Rakhat Abdieva, TTK Yayınevi, Ankara 2013.

Çağdaş Türk Dünyası, ed. Ahmet Kanlıdere - İlyas Kemaloğlu, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Eskişehir 2014.

Ötemiş Hacı, Çengiz-Nâme, yay. haz. İlyas Kemaloğlu, 2. Baskı, TTK Yayınları, Ankara 2014.

Türk Dünyasında Sürgün ve Göç, yay. haz. N. Sarıahmetoğlu - İ. Kemaloğlu, Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Yayınları, İstanbul 2015.

İdil Ural Sempozyumu. Bildiriler. 1. Cilt: Türkçe Metinler, haz. İlyas Kemaloğlu, TTK Yayınları, Ankara 2015.

İdil Ural Sempozyumu. Bildiriler. 2. Cilt: Rusça Metinler, haz. İlyas Kemaloğlu, TTK Yayınları, Ankara 2015.

İlyas Kemaloğlu, Rusların Gözüyle Türkler, Kaknüs Yayınevi, İstanbul 2015

Soğuk Savaştan Günümüze Türk-Rus İlişkileri II. Çalıştayı, çev. ve yay. haz. İlyas Kemaloğlu - İrina Svistunova, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2015.

İlyas Kamalov (Kemaloğlu), Zolotaya Orda i Russkiy Ulus (Tatarskoe Vliyanie Na Rossiü), Tataristan Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Ş. Mercani Tarih Enstitüsü Yayınları, Kazan 2016

İkinci Dünya Savaşı ve Türk Dünyası, yay. haz. Nesrin Sarıahmetoğlu - İlyas Kemaloğlu, Türk Dünyası Belediyeler Birliği Yayınları, İstanbul 2016

Akdes Nimet Kurat'ın Hayatı ve Eserleri Sempozyumu Bildirileri, yay. haz. İlyas Kemaloğlu, TTK Yayınları, İstanbul 2016.

Avrasya'nın Sekiz Asrı Çengizoğulları, yay. haz. Hayrunnisa Alan - İlyas Kemaloğlu, Ötüken Yayınları, 1. Basım: 2016; 2. Basım: 2017.

A. Melek Özyetkin - İlyas Kemaloğlu, Altın Orda Hanlığına Ait Resmî Yazışmalar, TTK Yayınları, Ankara 2017.

Atlas Tartarica, çev. İlyas Kemaloğlu, TDBB Yayınları, İstanbul 2017.

A. G. Galstyan, Ermeni Kaynaklarına Göre Moğollar, çev. İlyas Kemaloğlu, 2. Baskı, Yeditepe Yayınevi, İstanbul 2017.

Z. Bünyadov, Azerbaycan Atabegleri Devleti, çev. İlyas Kemaloğlu, Teas Press, İstanbul 2017.

A. Yakubovskiy, Timur ve Timurîler Devrinde Semerkand, çev. S. Rasol, yay. haz. İ. Kemaloğlu, TTK Yayınları, Ankara 2018.

Ötemiş Hacı,  Çengiz-Nâme, yay. haz. İlyas Kemaloğlu, 3. Baskı, TTK Yayınları, Ankara 2018.

M. Hudyakov, Kazan Hanlığı Tarihi, çev. A. İshakî, yay. haz. İ. Kemaloğlu, 2. Baskı, TTK Yayınları, Ankara 2018.

Rus Genelkurmay Belgelerinde II. Abdülhamid ve Osmanlı Ordusu, yay. haz. Mikhail Bashanov - İlyas Kemaloğlu, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları, İstanbul 2018.

Toplumların Birbirine Bakışı Türk-Rus İlişkileri III. Çalıştay Bildirileri, yay. haz. İ. Kemaloğlu, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2019 (e-kitap).

Tsarskaya Rossia v Fotografiyah İz Kollektsii Dvortsa Yıldız, haz. K. Fırat, Rusçaya çev. İ. Svistunova - İ. Kemaloğlu, Abdülhamid Araştırmaları Merkezi, İstanbul 2019.

M. Bashanov, Türkiye'de Ermeni Meselesi (Rus Genelkurmay Başkanlığı Belgeleri), çev. İlyas Kemaloğlu, 2. Baskı, TTK Yayınları, Ankara 2019.

A. Yakubovskiy, Timur ve Timurîler Devrinde Semerkand, çev. S. Rasol, yay. haz. İ. Kemaloğlu, 2. Baskı, TTK Yayınları, Ankara 2019.

KAYNAK: İli Yayma Ödülleri sahiplerini buldu (aa.com.tr, 23 Aralık 2019), Özgeçmiş (ilyaskemaloglu.com, 23 Aralık 2019).

 

TÜRK-RUS DOSTLUĞUNUN YENİ SEMBOLÜ: TÜRK AKIM

           Geçtiğimiz yıla damgasını vuran Türkiye ile Rusya arasında gelişen çok yönlü işbirliği, 2020 yılının başında da tüm dünyada kendisinden söz ettirmeyi başardı. 8 Ocak günü Rusya ile Türkiye liderleri Türk Akımı Boru Hattı’nın açılışını gerçekleştirerek enerji alanında muazzam bir projeyi hayata geçirdiler. İran ile ABD arasında yaşanan gerginlik ile genel olarak bölgedeki genel vaziyet de bu önemli olayı gölgede bırakamadı.

Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı çok kısa sürede (boru hattı 15 ayda inşa edildi) hayata geçirilse de tarafların bu projede mutabık kalışlarının bir hikâyesi vardır. Bundan daha birkaç yıl öncesinde Rusya ile Türkiye birbirine rakip olan projeler üzerinde çalışıyorlardı. Rusya, Güney Akım projesi (Karadeniz’in altından geçecek boru hattı Rus gazını Anapa şehrinden Bulgaristan’ın Varna limanına ulaştıracaktı) üzerinde çalışırken, Türkiye de Orta Doğu ve Orta Asya doğalgazını Avrupa’ya ulaştıracak Nabucco Projesi ile ilgileniyordu. Ancak siyasi, ekonomik, güvenlik vb. sebeplerden ötürü her iki proje de hayata geçirilemedi. Hem bu husus hem de Rusya ile Türkiye arasında çok yönlü gelişen işbirliği, Türk Akımı fikrinin ortaya atılmasında ve hayata geçirilmesinde önemli rol oynadı. Yine Rusya’nın doğalgazı Avrupa’ya ihracat konusunda Ukrayna ve Belarus’a alternatif arayışı içerisinde olması ile Türkiye’nin enerji “hub”ı olmak istemesinin de bu projenin hayata geçirilmesinde etkisi büyüktür. İşin ilginç tarafı Avrupa devletlerinin birçoğu Türk Akımı projesinin hayata geçirileceğini son güne kadar inanmamıştır.

Anapa ile Kıyıköy’ü Karadeniz’in altından bağlayacak olan ve deniz kısmı 935 kilometre olan iki hattın toplam kapasitesi 31.5 milyar metre küptür. Bu miktarın yarısını Türkiye kendisi kullanacak, diğer yarısı ise Bulgaristan üzerinden Avrupa ülkelerine gönderilecektir. Şimdiden Bulgaristan, Kuzey Makedonya ve Yunanistan bu gazı almaya başladılar. Bu proje şüphesiz hem her iki ülkenin hem de bu hattan gelecek doğalgazı kullanacak ülkelerin çıkarına olan bir projedir. Nitekim Rusya, Türk Akımı ve Kuzey Akımı boru hattıyla birlikte Ukrayna’ya transit konusunda olan bağlılığını azalttığı gibi, Avrupa ülkelerinin de en önemli tedarikçisi olarak kalmaya devam etmektedir. Rusya açısından bu projenin hayata geçmesinin bir başka önemi de bunun ABD’nin, hatta AB’nin baskısına rağmen gerçekleşmiş olmasındadır. Dolayısıyla Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov ile Sırbistan Devlet Başkanı Aleksandr Vuçiç’in de törene katılmasının bu bağlamda sembolik de olsa önemi büyüktü.

Projenin Türkiye açısından da önemi büyüktür. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da belirttiği gibi “Türk Akımı sayesinde yılda 15.75 milyar metreküp gaz hiçbir aracı ülke olmadan doğrudan Türkiye’ye ulaştırılacaktır.” Bunun dışında Türkiye de aynen Rusya gibi başka projeler üzerinde de çalışmaktadır. Nitekim yine yaklaşık bir ay önce şimdilik kapasitesi 16 milyar metreküp olan, ileride ise 31 milyar metre küpe çıkartılacak ve Azerbaycan gazını Türkiye’ye ulaştıracak TANAP Projesi hayata geçirildi. Aynen Türk Akımı’nın ikinci hattında olduğu gibi TANAP’tan alınacak doğalgaz da Avrupa ülkelerine ulaştırılacaktır. Bunun dışında Türkiye, Mavi Akım aracılığıyla Rusya’dan ve ayrıca İran ile Katar’dan da doğalgaz almaktadır. Diğer bir deyişle Türkiye hem kendi enerji ihtiyacını karşılamakta hem de küresel enerji merkezlerinden biri hâline gelmeye çalışmaktadır. Bunun dışında Türkiye’nin nükleer santral inşa sürecini başlatması, imkânları dâhilinde alternatif tedarikçi ve alternatif kaynak arayışında bulunması, Türkiye’nin enerji güvenliğini sağlamasında attığı önemli adımlardır. Diğer bir deyişle Ankara, Rusya-Ukrayna krizi, Rusya-AB enerji anlaşmazlığı ve ABD’nin Rusya konusunda AB ülkelerine uyguladığı baskı siyasetinden iyi bir şekilde istifade ederek Avrasya’da enerji alanında önemli bir oyuncu olma yolunda adım adım ilerlemektedir.

Bu projenin ikili ilişkilerin genel durumunu da olumlu etkileyeceğini söylemek gerekmektedir. Nitekim boru hattının açılışı için Türkiye’ye gelen Vladimir Putin’in Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşme sırasında her iki lider de başta Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatı olmak üzere diğer projelerin de bir an hayata geçirilmesinin önemi üzerinde duruldu. İkili görüşme sırasında işbirliğinin ekonomik boyutu da özetlendi: “30 milyar Dolarlık ticaret hacmi, 10’ar milyar Dolarlık karşılıklı yatırımlar, 75 milyar Dolarlık müteahhitlik işler, yılda 5 milyondan fazla Rus turistin Türkiye’ye gelişi vs.”

İki lider bölgedeki gelişmeleri de ele aldılar. Bu bağlamda Vladimir Putin’in açıklaması aslında Rusya ile Türkiye’nin bölgedeki gelişmelere ve buradaki sorunların çözümüne yaptıkları katkıyı da ortaya koymaktadır: “Bizlerin yaşadığı bölgede sorunların artma eğilimi vardır. Rusya ile Türkiye ise bambaşka şekilde davranmakta ve gerek kendi gerekse de komşu devletlerin halklarının hayrı için çalışmaktadırlar.” Putin bu sözleri ile bir taraftan Rus-Türk işbirliğinin bölgedeki diğer ülkeler için de örnek teşkil etmesi gerektiğini diğer taraftan da Ankara ile Moskova’nın Suriye sorununun çözümü ve İran - ABD gerginliğinin azaltılması konusunda yürüttükleri diplomasi trafiğini kastetmektedir. Görüşmeden çıkan bir başka önemli sonuç ise Libya konusu ile ilgili varılan mutabakattır. İki ülke arabuluculuğu üstlenerek Libya’daki tüm taraflara 12 Ocak günü itibarıyla çatışmaların durdurulması ve bütün tarafların katılımıyla diyaloğun başlatılması çağrısında bulundu. İran-ABD geriliminin azaltılması ve Suriye’de önceden varılan mutabakatın hayata geçirilmesi konusundaki kararlılık da dile getirilen hususlardı.

Türkiye ile Rusya, Orta Doğu’da istikrarın sağlanmasından yana siyaset izlemektedirler. Zira bölgede barış ve istikrarın tesisi, her iki ülkenin de çıkarınadır. Rusya son yıllardaki atılımıyla Orta Doğu’da eski etkisini tekrar arttırmaya başladı, bölge ülkeleriyle askerî ve enerji alanında işbirliğini arttırdı. Dolayısıyla yeni çatışma alanlarının çıkması, Rusya’nın istediği bir durum değildir. Ayrıca ekonomik olarak da Moskova “yeni cephelerin” açılışını kaldıramayacaktır. Türkiye ise doğrudan bu bölgenin bir parçasıdır ve gerek İran gerekse de Libya’da gerginliğin artması, Türkiye’yi doğrudan etkileyecektir. Bölgede istikrarın tesisi, başta Türk halkları olmak üzere tüm halkların güvenliğinin ve Suriyeli mültecilerinin memleketlerine dönüşlerinin sağlanması, Türkiye’nin bölgeye yönelik siyasetindeki başlıca hedefleridir. Başta YPG/PYD terör örgütleri olmak üzere bölgedeki gelişmelere Rusya ile yaklaşımlarda bir takım farklılıklar olsa da şu da bir gerçektir ki Orta Doğu’da günümüzde oluşan mevcut durumda Rusya ile birlikte hareket etmek, Türkiye’nin çıkarınadır. Aynı şey Rusya için de geçerlidir. Bunun Kremlin’de de iyi anlaşıldığı görülmektedir. Libya ile ilgili varılan mutabakat ve tarafların arabuluculuk üstlenmesi de bu bağlamda büyük önem arz etmektedir.

Aynen 2019 yılı olduğu gibi 2020 yılının da Tür-Rus münasebetleri açısından yoğun geçeceği görülmektedir. Özellikle diplomatik temasların aynı yoğunlukta devam ettirilmesi her iki ülke açısından da önemlidir. Zira gelişen hızlı işbirliğinin yanı sıra taraflar arasında görüş ayrılıklarının olduğu meseleler de vardır. Ancak Suriye sorununun da gösterdiği gibi diplomatik temaslar ve karşılıklı çıkarlara olan saygı sayesinde taraflar en zor sorunları geride bırakabilmişlerdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da atıfta bulunduğu “Akıllı dost, yolun yarısıdır” şeklindeki atasözü yine her iki ülke için geçerlidir. Etrafta bu nitelikte fazla ülkenin olmaması ve Rusya ile Türkiye’nin aynı zamanda komşu olması da bölgede Türk-Rus işbirliğini zorunlu kılmaktadır.

KAYNAK: Güncel Yazılar (ilyaskemaloglu.com, 23 Aralık 2019).

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör