Ressam, akademisyen, güzel sanatlar profesörü. 1940 yılında İstanbul, Üsküdar`da doğdu. Annesi Semai Sanlı ve babası Şinasi Erdok, Niş ve Leve Leskofça kökenli olup bir iç göçle Üsküp`e yerleşen ve Balkan Harbi sırasında Türkiye`ye göç eden iki ailenin çocuklarıdır. Ailenin ikinci ve son çocuğu olan Neş`e Erdok`un ağabeyi Saydam Erdok`tur.
1948
– 1953 Üsküdar Kaptanpaşa ve Ankara Sarar İlkokulu`nda okudu.
1953
– 1956 Ortaokulun ilk iki sınıfını Erzincan`da okuduktan sonra, 1 yıl
Almanya`da Bad Godesberg`de Nicolaus Cusans Gyninasium`da eğitimini sürdürdü ve
ortaokulu Üsküdar Paşakapısı Ortaokulu`nda bitirdi.
1957
– 1959 Üsküdar Fıstıkağacı Kız Lisesi`nde okudu.
1959
– 1963 İ.D.G.S.A. Resim Bölümü Neşet Günal Atölyesi`nden mezun oldu.
1965
– 1966 Madrid`de Escuela Central de İdromas`ta ve Escuela Diplomatica`da
İspanyol Dili Edebiyatı, Uygarlığı ve Sanat Tarihi üzerine çalışmalar yaptı.
1967
– 1972 Milli Eğitim Bakanlığı hesabına Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ne
Öğretim Üyesi yetiştirilmek üzere Fransa`ya gönderildi. Paris`te Ecole
Nationale Supérieure des Beaux-Arts`da Prof. Chaplain Midy ve Prof. Pierre
Matthey de l'Etang yanında resim çalışmaları yaptı ve 1972`de yurda döndü.
1972
İ.D.G.S.A.`da Asistan adaylığına atandı ve Neşet Günal Atölyesi`nde
görevlendirildi.
1981
Profesör unvanını aldı.
1990
Profesör olarak atandı.
1990
– 2008 Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü'nde
öğretim üyesi olarak çalıştı.
Aralarında;
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi İstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi,
İstanbul Modern Sanat Müzesi, Norton Simon Müzesi’ nin de bulunduğu, yurtiçi ve
yurtdışında çeşitli müze ve özel koleksiyonlarda resimleri bulunan sanatçı,
bugüne dek 100’ ü aşkın karma sergide yer almıştır.
Aydın
Doğan Vakfı tarafından kültür, sanat, edebiyat ve bilim eserlerini
yaratıcılarının kişiliğinde ödüllendirmek amacıyla verilen 'Aydın Doğan Ödülü’,
2017 yılında ressam Neş’e Erdok’a verildi..
Hakkında
2018 yılında “Zaman Kuşu Neş’e Erdok’un Yaşamı ve Sanatı” adlı kolektif bir eser yayımlanmıştır.
KAYNAKÇA:
Ressam Prof. Dr. Neşe Erdok Hayatı Resim Sanatı ve Resimleri
(edebiyatvesanatakademisi.com, 9 Haziran
2013), Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın (hürriyet.com.tr, 29.10.2014), Büyük ödül
Neş'e Erdok'un (hurriyet.com.tr, 10 Nisan 2017), Zaman Kuşu Neş’e Erdok’un
Yaşamı ve Sanatı (Kolektif, 2018), Bir Neş'e Erdok portresi denemesi
(hurriyet.com.tr, 12 Nisan 2018), Neş’e Erdok –Özgeçmiş (neseerdok.com.tr,
04.01.2020), Neş`e Erdok (lebriz.com, 04.01.2020), Neş'e Erdok (istanbulkadinmuzesi.org,
04.01.2020), Neşe Erdok (beyazart.com, 04.01.2020), Neş'e Erdok (eksisozluk.com,
04.01.2020).
Erdok’un figürleri -özellikle de gözlerdeki ifadeler- o kadar güçlüdür ki, bir süre bakarsanız o insanların gözlerinde, yüzlerinde derin hülyalara dalarsınız.
Sanat
dünyasının ‘hınzır’ kalemi Adalet Cingöz, bir yazısında Neş’e Erdok’la ilgili
şöyle bir anekdot aktarır: Bir koleksiyoner, sergisini gezerken Erdok’a şöyle
der: “Neş’e Hanım biraz neşeli resimler yapsanız da biz de daha çok resminizi
alsak...” Neş’e Hanım ise hiç hanımefendiliğini bozmadan, “Mutlu olsam resim
yapar mıydım, bilemiyorum...” deyiverir.
Evet,
Türkiye’de figür resmin, erkek/kadın fark etmez, tartışmasız en iyilerinden
Neş’e Erdok’un figürleri -özellikle de gözlerdeki ifadeler- o kadar güçlüdür
ki, bir süre bakarsanız o insanların gözlerinde, yüzlerinde derin hülyalara
dalarsınız. Ardından o insanların ruh hallerini, psikolojilerini, kısaca
hikâyelerini kurarsınız kafanızda. Hatta seslerini bile duyarsınız. Tıpkı bir
filmden sahneler gibi... Ve bakmayın adının Neş’e olduğuna, genelde neşeli
hikâyeler değildir bunlar. Kararında hüzün vardır... Hüzün ki en çok yakışandır
ona. “Mutlu insan resim yapmaz, yaşar...” demişti bir keresinde...
Fatih
Özgüven, onun resimleriyle ilgili “Erdok’un resmettiği her manzarada, her
sahnede dozu yükseltilmiş bir dram duygusu vardır; adeta çizdiği koca ellerle
ayaklarda gelip son bulan bu dram duygusunu şu ya da bu biçimde her resminde
bulursunuz. Uzun yıllar boyu, Neş’e Erdok’un resimlerinde derin bir acının izi yoğundu
gibi gelir sadık izleyicisine. Öyle ki, bedende ifadesini bulan bu acı yüzünden
bazı tuvallerine bakmak hayli ‘zor’du bile denebilir” yorumunu yapıyor...
Balkan
göçmeni bir ailenin ikinci çocuğu olarak 1940’ta Üsküdar’da doğan Neş’e
Erdok’un figürdeki ustalığında elbette İDGSA’daki hocası Neşet Günal’ın etkisi
mutlaka vardır. Paris’te geçirdiği beş yılınsa ona özgüven aşıladığı
muhakkaktır. Zira, pek çok alanda olduğu gibi erkeklerin ‘belirleyici’ olduğu
resim dünyasında, sırtını kudretli bir koleksiyona ya da kocaya yaslamadan ‘tek
başına’ bir kadın olarak bu kadar güçlü şekilde varolmak kolay iş değildir.
Neş’e
Erdok’un figürleri kentlidir. Dikkatli bir kent izleyicisi gibidir o. Figürler
çoğu zaman izlendiklerinin farkında değillerdir, sükûnet içinde bize bakarlar,
biz de onlara... Ayrıca otoportre ve portreleri de muhteşemdir. Şimdi
sanatçının ismini taşıyan internet sitesine girin, Neş’e Erdok resimlerine
bakın ve derin hülyalara dalın...
KAYNAK:
Cumhuriyetin 91’inci yılında 91 sembol kadın
(hürriyet.com.tr, 29.10.2014).