İlahiyatçı, eğitimci, araştırmacı yazar. 1975 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Sinop nüfusuna kayıtlıdır. Kitaplarında M. Cemil Kılıç, Mustafa Kılıç imzalarını da kullandı. İlköğrenimini Sinop ve İstanbul'da tamamlamıştır. İstanbul Küçükköy İmam Hatip Lisesinin ardından daha sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Kelam ve İslam Felsefesi Bölümünden mezun oldu.
1998
yılında aynı üniversitenin Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Enstitüsü, Sosyoloji ve
Sosyal Antropoloji Anabilim Dalında Yüksek Lisans eğitimine başladı.
1999
yılında Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliğine atandı. 2001 yılında;
"Ümmet Sisteminden Ulus Devlete Geçişte Harf İnkılabının Kültürel Değişim
Üzerine Etkileri" teziyle Yüksek Lisans eğitimini tamamladı.
2001-
2002 yıllarında askerlik görevini yaptı.
2006
yılında Eğitim İş Sendikası İstanbul örgütlenmesine katıldı. O yıldan bu yana
Eğitim İş şube yönetim kurullarında yönetici olarak görev almaktadır.
Atatürkçü
Düşünce Derneği Fatih Şubesinin kurucuları arasında yer aldı. Derneğe üyeliği
devam etmektedir.
Yurt
içi ve yurt dışında pek çok panel, konferans ve sempozyuma konuşmacı olarak
katıldı, katılıyor.
Din,
laiklik, İslam mezhepleri ve Alevilik üzerine televizyon ve radyo programlarına
katıldı. Halk TV, Ulusal Kanal, Cem TV, KRT TV gibi yayın organlarındaki
söyleşi programlarında konuşmacı olarak yer aldı.
Cumhuriyet,
Birgün, Aydınlık, Sözcü gibi gazetelerde pek çok demeci yayınlandı.
ODATV'de,
medyasiyaset.com, haberhahere.com'da, turkdevrimi.com'da, kamugundemi.com'da,
gercekgundem.com'da belli aralıklarla yazıları yayınlanmaktadır.
CEM
VAKFI tarafından AİHM'de açılan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi ile ilgili
davada yer aldı. Mahkemenin gerekçeli kararında söz konusu derslere dair
hazırladığı bir rapora yer verildi.
13
Ağustos 2017 tarihinde "Atatürkçü, Cumhuriyetçi İlahiyatçılar" adıyla
kurulan oluşuma öncülük etti. Oluşum aynı tarihte yayınladığı bildirgeyle
laiklik çağrısında bulunup kuruluşunu ilan etti. 20 Eylül 2017 tarihinde
yayınlanan ikinci bildirgede ise Diyanet İşleri Başkanlığına laiklik görevini
yerine getirme çağrısında bulunuldu.
Cemil Kılıç, 15 Ocak 2019'da görevinden
uzaklaştırıldı. Mayıs 2019'da göreve iade edildi. Halen eğitimcilik görevini
sürdürmektedir
2012
yılında evlendi. Bumin Kağan adında bir oğlu vardır.
9
Eylül 2018'den beri M. Ali Mendillioğlu ile birlikte TELE1 TV'de
"Karanlıktan Aydınlığa" adlı bir izlence yapmaktadır.
Yaptığı
sosyal medya paylaşımlarından dolayı hakkında soruşturma açılmış ağır
eleştirilerin hedefine girmiştir.
Kendisini
web sitesinde “Muhammedî İslam'ın Tebliğcisi” olarak takdim eden, “Kızılbaş
Müslüman”lardan olduğunu da deklare eden Cemil Kılıç, Kur’an’daki İslam ve
Alevilik – Kızılbaşlık ekseninde kitaplar yayımlamıştır.
Kitapları:
Türk
Ulusculuğunun Yeniden Doğuşu (2006), Hangi Sünnilik (2008), Alevi İbadetlerinin
İslam'daki Yeri (2009), İslamsız Alevilik İddiası ve Kızılbaş Müslümanlık
(2009), Kızılbaş Müslümanlık (2011), Kerbela - Büyük Acı (2013), Yükselen
Alevilik (2013), Anlamak İçin Türkçe Kur'an (2013), Kur'an'daki Alevilik
(2014), Sorularla Alevilik (2015), Laik Türkiye İçin Yükselen Alevilik (2015), İslam
Bu; Muhammedî İslam (2018), İslam'a
Kurulan Pusu: Kur'an İle Aldatmak (2019).
KAYNAKÇA:
Özgeçmiş (cemilkilic.com, 18.10.2019), Cemil Kılıç kitapları - Cemil Kılıç
kimdir? (kidega.com, 18.10.2019), “Kur’an İle Aldatmak” Kitabımıza İlişkin
Birkaç Söz (cemilkilic.com, 18.10.2019).
“İslam’a
Kurulan Pusu: Kur’an İle Aldatmak” adını verdiğimiz bu kitap, İslam görüntüsü
altında İslam’a karşı yürütülen ihanetlerin en azından bir kısmını deşifre etme
amacıyla yazıldı. Kuşku yok ki bu alanda daha evvel yapılmış çok değerli
çalışmalar var. Onlardan istifadeyle de gerçekleştirilen bu çalışmamız, son
yıllarda yükselen dincilik hareketini, dinin temel değerlerini şaşmaz kıstas
yaparak tahlil eden çalışmalardan biri olma hüviyetindedir.
Din,
büyük bir toplumsal kurumdur. Dinin inkâr ve ihmali, salt imanî bir sorun
olmayıp sosyolojik anlamda karşı karşıya kalınması muhtemel bir kısım
problemlerin de kaynağını teşkil etmektedir. Bu cümleden olarak belirtelim ki
imanî açıdan dine uzak olanların dahi din konusunda donanımlı, bilgili ve
kanaat sahibi olması şarttır.
Dinin
ve dinsel değerlerin küresel politik atmosferde ne denli etkili olduğunu
yaşayarak gördüğümüz günümüz dünyasında, İslam ve İslam orijinli mezhepsel ve
siyasal hareketlerin ve onlardan kaynaklı bazı inançsal tartışmaların doğru ve
isabetli bir tahlilini yapamayanların global siyaseti anlama noktasında da çoğu
kere kimi fahiş yanlışlara sürüklenecekleri muhakkaktır. O halde din, yalnızca
dindarlar için değil herkes için gereklidir. Kimine bir iman ve amel sistemi,
kimine de bilgi sahibi olunması gerekli sosyokültürel bir yapı olarak…
İşte
bu çalışma, bir yönüyle de bu gerçekten hareket etmektedir. Dolayısıyla da bu
çalışma, sadece inananlara değil inançsızlara da hitap eden bir çalışmadır.
İslam,
bu çalışmanın failinin bir iman ve amel sistemi olarak benimsediği bir dindir.
Ne var ki artık herkesin kabule yatkın hale geldiği bir gerçek olarak
belirtelim ki, İslam yekpare bir din değildir. İslam’a dair ortaya atılan
görüşler, yapılan yorumlar ve işlenen fiiller hangi İslam sorusunu haklı bir
biçimde sordurmaktadır.
Biz
bu soruya mezheplerden, cemaatlerden, tarikatlardan bağımsız bir biçimde
Muhammedî İslam diyerek yanıt veriyoruz. İşte bu noktadan hareketle ifade
ediyoruz ki, Allah ve Kur’an ile aldatmanın, dahası ezan, namaz gibi kutsal
kavramlarla kandırmanın temelinde yatan neden Muhammedî İslam çizgisinden
sapmaktır. Bu sapma, dar bir çevrede kalan bir sapma değil kitleselleşerek
Müslüman toplumların tümünü kuşatma altına alan büyük bir sapmadır.
Sapmanın
teşhis ve tespiti elbette çok zordur. Zira bu sapma, yüzyıllardır yerleşmiş
kalıplara ve ön yargılara dayanıyor. Kalıpları kırmanın ve ön yargıları
parçalamanın çetinliği kadar teşhis ve tespitin ardından ortaya konacak çözümün
de çeşitli saldırılara maruz kalması, türlü ithamlarla muhasara altına alınması
kaçınılmazdır. Ne var ki bu kaçınılmazlığa rağmen; “gerçeklerin er ya da geç
bir gün mutlaka ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır,” sözünden hareketle
hakikatin kendini izhar etmesi sürecinde birilerinin yol açıcı ve katalizör
olması elzemdir. İdrak sahipleri için bundan kaçış gerçeğe çıyanlık etmektir.
Hakikatin
izharı sürecinde yol açıcı ve katalizör olmak, feraset ve basiret sahibi her
müminin görevidir.
Bu
çalışmamızın bu görevi ifa eden çalışmalardan biri olması dileğiyle
çalışmamızın kitap haline gelmesi ve siz değerli okuyuculara ulaşması sürecinde
emeği ve katkısı olan herkese içtenlikle teşekkür ediyorum. Sözlerimizi bir
Kur’an sözüyle bitirelim:
“Rabbimiz
ışığımızı tamamla ve bizi bağışla…” (Yasaklama Bölümü 8. Söz)
Kitabımızda
yer alan başlıklar şunlardır:
İslam’a
Kurulan Pusu
Kur’an
İle Aldatmak
Dinci
ve Dindar Arasındaki Farka Dair
Dinden
Dönme: Ridde ve Mürted!
Küfür
/ Kafirlik ve Kafir Kavramı Üzerine
Cihada
Karşı Cihat
Türk
Sünniliği Üzerine
Kitabımız
Kırmızı Kedi Yayınevi tarafımdan yayımlandı. Temin etmek isteyenler başta
Kırmızı Kedi Kitabevleri olmak üzere tüm kitapçılara başvurabilirler. Ayrıca
internet kitap satış sitelerinden de temin etmek mümkündür.
Esenlik
dileklerimle…
Cemil
Kılıç
İlahiyatçı
Yazar
KAYNAK:
“Kur’an
İle Aldatmak” Kitabımıza İlişkin Birkaç Söz (cemilkilic.com, 18.10.2019).
Kızılbaş
Müslümanlar Allah'a inanırlar. Ama onların Allah'ı bildiğiniz Allah'a
benzemez... Onların peygamberi Hz. Muhammed'dir fakat Muhammed ayin-i cem
eyleyip semah dönen bir Muhammed'dir; beş vakit namaz kılan değil... Onlar Hz.
Ali'yi çok severler ama sevdikleri Ali 7. yüzyılda yaşayıp giden Ebu Talip'in
oğlu Ali değildir. Onların Ali'si hem Ali Bin Ebi Talip'tir hem de
"Kün" deyince on sekiz bin alemi yaratan, yarattıklarının rızıklarını
veren, Arslan kılığında Muhammed'in yolunu kesen, kılıcı yetmiş arşın uzayan,
Hayber Kalesi'nin kapısını şahadet parmağıyla asumana atan, hasılı binbir donda
görünen, Tanrı'nın zatına yapışıp o olan bir Ali'dir. Onların kitabı Kur'andır
ama bu Kur'an "sessiz Kur'an" değil "Konuşan Kur'an'dır. Ve
onların bir mukaddes çalgısı vardır ki ona dahi "Telli Kur'an"
derler. Onlar Müslüman'dırlar ama Kızılbaş Müslüman'dırlar. Kızılbaş
Müslümanlar, bildiğiniz Müslümanlara benzemez. Onların namazı, bildiğiniz
namaza benzemez. Onların orucu, bildiğiniz oruca benzemez. Onların haccı, bildiğiniz
hacca benzemez. Onlar Kızılbaş olmaktan kıvanç duyarlar. Çünkü Kızılbaş olmak
onlar için bir şeref ve övünç ifadesidir. Onlar; kıblesi insan, Ali'si rahman,
nutku Kur'an olanlardır... Ve onlar, Ebussuud fetvalarıyla öldüre öldüre
tüketemediğimiz kâfirlerdir. Duyulsun, görülsün ve bilinsin ki ben de
onlardanım...
KAYNAK:
Kızılbaş Müslümanlık (cemilkilic.com,
18.10.2019).