Eğitimci, Yayıncı, İş Adamı, Sınav Dersaneleri Sahibi ve Yöneticisi. 1964 yılında Ardahan'da doğdu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu. Üniversitede öğrenci iken kitap ve yayıncılık faaliyetine başlayan ve yayıncılık alanında önemli bir birikim sahibi olan Metin Özer, geçmişi1983’ten bu yana sadece eğitim ve kültür alanında çalışıyor.
Önce
'Sınav Dergisi'ni çıkardı. Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Sınav Eğitim
Kurumları'nın temelini yaklaşık 30 yıl önce Ankara’da attı.
Sınav
Eğitim Kurumları, 1992 yılında bir aile şirketi olarak 50 metrekarelik bir
mekân, 5 çalışan ve kısıtlı sermayeyle kuruldu. Mekân küçük, imkânlar sınırlı
ama hedef büyüktü.
Küçük
bir adımla başlayan enerji, gün geldi ülkeyi saran bir sinerjiye dönüştü. O
günün 50 metrekaresi bugün 500 bin metrekarelik kapalı alana, 5 personeli 10
bini aşkın çalışana ulaştı ve ciddi bir gelecek tasarımının, geniş ölçekli bir
vizyonun bütün kararlara ve çalışmalara eşlik ettiği bu süreçte yayınları,
dershaneleri, kursları, okulları ile Türkiye’nin en büyük eğitim zincirine
dönüştü.
Sosyal
Sorumluluk
Sınav
Eğitim Kurumları, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında eğitim
kampanyalarını da desteklemektedir. Özellikle, yoksul ve başarılı çok sayıda
öğrencinin burslu olarak okutulması ve zorunlu ihtiyaçlarının karşılanması için
gerekli yardımı ve desteği sağlayan Sınav Eğitim Kurumları, bu eksende, geliri
düşük ailelere ve zorlu koşullarda eğitim veren okullara ücretsiz kitap yardımı
yapmaktadır.
Ödülleri:
Sınav
Eğitim Kurumlarının, sektörünün en başarılısı olduğu Tüm Anadolu Çalışan ve
Emekliler Birliği (TAÇED) tarafından da belgelendirilmiş, TAÇED’in 2011 “Altın
Başarı ve Hizmet Kalite Ödülü” eğitim sektörünün “en başarılı kurumu” ilan
edilen Sınav Eğitim Kurumlarına verilmiştir.
Bugüne
kadar “Tüketici Kalite Ödülü”, “Tüketici Altın Marka Ödülü”, “Tüketici Altın
Adam Ödülü” ve “Tüketici Dost Ödülü” gibi birçok ödülle ödüllendirilen Sınav
Eğitim Kurumları, Tüketici Akademisinin üçüncüsü düzenlenen 2011 Uluslararası
AB Kalite Ödülleri Zirvesinde “AB Kalite Ödülü”nün de sahibi olmuştur.
Sektörde
öncü rol üstlenen Sınav Eğitim Kurumlarının kalitesi, World Consumer Academy
(Tüketici Akademisi) tarafından “2011 Avrupa Kalite Ödülü” ile tescillenmiştir.
Ürün
ve hizmetleri birçok saygın kurum ve kuruluştan ödül alan Sınav Eğitim
Kurumları, sektörde hizmet kalitesine en çok güvenilen marka olarak yine
Tüketici Akademisi tarafından düzenlenen “25. Uluslararası Tüketici Zirvesi”nde
“2012 Tüketici Kalite Ödülü”ne de değer görülmüştür.
KAYNAKÇA:
'Okul varsa dershane niye var?' (egitimtercihi.com,
22 Şubat 2013), Metin Özer'den
gazetemize özel açıklamalar! (ardahanhaber.com.tr, 20 Eylül 2013), Yoksul köy
çocuğu hayaline kavuştu (Röportaj: Nuran Çakmakçı, Hürriyet 6 Ocak 2019), Metin
Özer (sinav.com.tr, 23.09.2019).
SÖYLEŞİ
YOKSUL KÖY
ÇOCUĞU HAYALİNE KAVUŞTU
Röportaj: Nuran
Çakmakçı
Metin
Özer, meslek hayatına yayıncılıkla başladı. Onu dershane ve okullar izledi. 300
kurumda 15 bin çalışanı bulunan Özer, Ardahan’da yoksul bir köy çocuğu olarak
dünyaya geldi. Her ne kadar hukuk fakültesi mezunu olsa da hayali olan
öğretmenliğe yayıncılıkla kavuştu. Özer, okul seçerken şunları öneriyor:
“Öğretmen kadrosu, yabancı dil programından akademik başarısına, sportif ve
kültürel etkinliklerinden okul ücretlerine kadar hepsine bakın. Çok sayıda
okulun açılması ve yaşadığımız ekonomik süreç, seçeceğimiz okulun güvenilir ve
köklü bir marka olmasını gerekli kılıyor.”
Özer
ile eğitim yolculuğunu konuştuk:
Yoksul köy
çocuğu hayaline kavuştu
Eğitim
sektörüne yayıncılıkla mı başladınız?
Üniversite
eğitimi için Ankara’ya geldiğim 1983 yılında kitaba, kültüre olan ilgim nedeni
ile öğrenciliğin yanında kitap ve yayıncılık işi yapmaya başladım. Mezun
olduktan bir süre sonra küçük çapta yaptığım kültür ve yayın işini daha
profesyonel bir noktaya taşıyarak 1992 yılında 'Sınav Dergisi'ni çıkarmaya
başladım. Sınav dergileri ve sonrasında yayınladığımız eğitim kitapları kısa
sürede öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük beğenisini kazandı. Belki de bu
ilginin sonucu olarak 1996 yılında da ilk dershanemizi açarak eğitimin başka
bir alanında yer aldık.
Yayıncılıktaki
yaklaşımımızı dershaneciliğe de taşıyarak Türkiye’nin en büyük dershane
zincirlerinden biri olduk. 2011 yılında ise 40 bin metrekarede eğitim
birimleri, sosyal alan ve spor alanları ile Türkiye’nin en büyük eğitim
komplekslerinden biri olan Sınav Kolejinin merkez kampüsünü kurduk. 2014
yılında dershanelerin dönüşümüyle birlikte yurt genelinde hem bağımsız
anaokulu, ortaokul ve lise hem de büyük kampüslerden oluşan birçok okul açtık.
-
Kaç kurum ve çalışanınız var?
Sınav
Eğitim Kurumları çatısı altında hem bağımsız anaokulu, ortaokul, lise, büyük
kampüs okullarımız, özel öğretim kursları ve temel liselerden oluşan farklı
eğitim kurumlarımız mevcut. Tüm bu kurumların sayısı yurt genelinde 300
civarındadır ve çalışan sayısı da değişkenlik göstermekle birlikte yaklaşık 15
bindir.
-
35 yılda eğitimde sizce neler değişti?
Ülkemiz
her geçen gün köyden kente göçün etkisi ve refah seviyesinin yükselmesiyle
ciddi bir sosyolojik değişim içerisinde. Bu da insanlarımızın tercihlerini ve
önceliklerini doğal olarak etkiliyor. Türkiye’de artık eğitime yönelim, eğitim
içerikleri, teknoloji kullanımı, eğitime ayrılan bütçe önemli oranda artarken
eğitimden beklentiler de eskiye göre farklılaştı. Nitelik olarak tatmin edici
düzeyde olmasa da, son yıllarda hem devlet okullarında hem de özel okullarda
nicel olarak büyük artış yaşandı.
-
Nitelikli öğretmen ve çalışan buluyor musunuz?
Son
yıllarda hem özel sektörde hem de devlette fiziki olarak çok üst düzeyde,
teknolojik malzemelerle donatılmış okullar yapılıyor. Biz de bu konuda
iddialıyız. Ancak okul binaları, teknolojik altyapı, eğitim materyalleri ne
kadar iyi olursa olsun hâlâ okullarımızda eğitimin baş aktörleri öğretmen ve
yöneticileridir. Biz bu nedenle öğretmen seçimi konusunda çok titiziz.
Öğretmenler birkaç aşamalı mülakatlardan, ciddi referans araştırması ve örnek
ders anlatımından sonra kadroya alınır. Öğretmen, eğitim yöneticisi ve diğer
çalışanların alımlarında başka kurumlar gibi biz de iş ilanları veriyoruz.
Ancak ilanlardan ziyade mevcut çalışanlarımızın özlük haklarını gözeten,
maaşını zamanında ödeyen, sigortasını yatıran ve iş barışını önde tutan
anlayışı bu süreçlerde işimizi kolaylaştırmakta, elimizi güçlendirmektedir.
Kolejimizin Ankara’da ilk kampüsünü açtığımız 2010 yılında bile kuruma 4 bin
500 öğretmen başvurmuştu. Bu kadar çok başvuruya rağmen hem öğretmenlerden hem
de eğitim yöneticilerinden beklediğimizi tam anlamıyla bulduğumuz söylenemez.
Türkiye’deki tüm okulların ortak sorunu olan bu konu nedeniyle kurumlarımızda
öğretmen, eğitim yöneticisi ve diğer çalışanlarımıza yönelik sürekli eğitimler
yapılmaktadır.
Özel Okullar
Süreç İçinde Doğal Gelişim Seyrine Girecek
Özel
okul hizmetinin farklı kitlelerle buluşmasının ve ulaşılabilir olmasının önü
büyük oranda dershane girişimcilerinin kurduğu özel okullar hatta özel
üniversitelerle açıldı. 2014 yılında dershanelerin zorunlu dönüşüme tabi
tutulması ile birlikte özel okulculuk Cumhuriyet Dönemi’nin en fazla artışını
gösterdi. Bugün hemen hemen her ilde ve birçok ilçede irili ufaklı çok sayıda
özel okul bulunuyor. Nitelik olarak veya arz - talep dengesi açısından
eleştirilebilir ama nihayetinde bu durumunun eğitim sistemimiz için bir kazanım
olduğunu düşünüyorum. Süreç içinde geçici sıkıntılar yaşansa da bu değişim
kendi doğal gelişim seyrine girecektir. Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı'nın
müdahaleci ve sınırlayıcı bir düzenleme yapacağı konuşulmaktadır. Piyasa
dinamikleriyle çelişecek bu tarz bir düzenlemeyi de doğru bulmadığımı belirtmek
istiyorum.
İki Büyük
Hayalim Vardı
Ardahan’da
yoksul bir ailenin çocuğu iken 11 yaşında eğitimöğretim için yaşadığı köyden
çıkıp hayatta yer edinmiş biri olarak iki konuda büyük hayalim oldu. Birincisi
çok sayıda insana istihdam sağlayan bir fabrika veya benzer bir tesis kurmak.
İkincisi ise insanı hep ileriye taşıdığına inandığım, eğitimöğretim alanında çalışmak.
Her ne kadar üniversitede sınavında aldığım puanın yüksekliğinden dolayı hukuk
fakültesi okusam da hayallerimde hep öğretmen olmak vardı. Üniversiteyi
bitirdiğimde avukatlık stajından önce öğretmen olmanın yolunu aradım. Hukuk
fakültesi mezunlarının ders verebildiği adalet meslek liselerine öğretmenlik
için başvurdum. Ancak böyle bir imkân da olmadı. Çünkü buralarda ders vermek
için daha ziyade Adalet Bakanlığı’nın üst düzey bürokratları tercih ediliyordu.
Üniversite yıllarında eğitimin bir başka alanı olarak gördüğüm kültür-yayın
işlerinde uğraşmam da eğitimcilik hayalimin bir ürünüdür. Bugün yüzlerce eğitim
kurumu, binlerce çalışanı ve bulunduğu bölgede yıllarca vergi rekortmeni
Ardahanlı yoksul bir köylü çocuğu olarak hayallerimi büyük oranda gerçekleştirdiğimi
söyleyebilirim.
Üniversite
Projesi Üzerinde Çalışıyoruz
Son
yıllarda çok sayıda kamu veya vakıf üniversitesi açılmasına rağmen bu konuda
ihtiyaç devam ediyor. Her yıl üniversite sınavına giren öğrencilerin çok azı
istedikleri fakültelere yerleşiyor, geriye kalanlar ise ya açıkta kalıyor ya da
istemedikleri yerleri tercih ediyor. Eğitim sektörüne girdiğimiz ilk yıldan
itibaren iyi bir üniversite açma planımız vardı. Akademik dünyada ses
getirecek, kısa sürede saygınlığa ulaşacağını umduğumuz iyi bir üniversite
projesi üzerinde çalışıyoruz. Kuracağımız üniversitenin biraz da bölgemizin
entelektüel, kültürel iklimine katkı sağlayacak, alanında derinleşecek tematik
bir üniversite olmasını istiyoruz. Bu üniversitenin sadece diploma verip meslek
sahibi yapan bir yer değil, düşünce ve bilim insanlarının yetiştiği akademik
bir merkez olacağını umuyoruz.
Okul Seçerken
Kurumun Mali Yapısına Bakın
Okul
seçerken eğitim sisteminden öğretmen kadrosuna, yabancı dil programından
akademik başarısına, fiziki yapısından sosyal donatılarına, sportif ve kültürel
etkinliklerinden okul ücretlerine kadar hepsine bakılmalı. Bu sene hem çok
sayıda okulun açılması hem de yaşadığımız ekonomik süreç, seçeceğimiz okulun
ayrıca mali olarak da güçlü, güvenilir ve köklü bir marka olmasını gerekli
kılıyor. Bu açıdan velilerimize gelecekte bir sıkıntı yaşamamaları için bu
kulvarda marka olmuş köklü kurumları seçmelerini öneririm.
KAYNAKÇA:
Yoksul köy çocuğu hayaline kavuştu (Röportaj: Nuran Çakmakçı, Hürriyet 6 Ocak
2019), Yoksul köy çocuğu hayaline kavuştu (kuzeyanadolugazetesi.com, 08.01.2019).