Mustafa Kemal Karhan

Danışma Meclisi Üyesi, Profesör, Mühendis, Milletvekili, Akademisyen, Siyasetçi

Doğum
06 Aralık, 1925
Ölüm
07 Haziran, 2018
Eğitim
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Makine Fakültesi
Burç
Diğer İsimler
M. Kemal Karhan

Gemi İnşaatı Yüksek Mühendisi, Akademisyen, Profesör, Rektör,  Danışma Meclisi, XIVIII. Dönem İzmir Milletvekili İzmir Üyesi (D. 6 Aralık 1925, İzmir – Ö. 7 Haziran 2018, İzmir). Baba adı Hasan Fehmi, anne adı İsmet. İlk, orta ve lise tahsilini Galatasaray Lisesi'nde yaptı. İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Makine Fakültesi'ne bağlı Gemi İnşaatı şubesinden 1948 yılında mezun oldu.

1951'de Hollanda'da görgü ve bilgisini arttırdıktan sonra Makine Fakültesi Gemi İnşaatı II kürsüsünde asistanlık görevine başladı. 1952 yılında İTÜ'de doçent oldu. 12 Ocak 1959 - 15 Şubat 1960 tarihleri arasında Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı. 1963'te ABD deki Kaliforniya Üniversitesinde iki yıl süren öğretim üyeliği yaptı.

1966 senesi sonunda Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Kürsüsü'ne Rasyonel Mekanik Profesörü olarak atandı. 1968 yılında Ege Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi'nin kurucu dekanlığını yaptı.

1970'lerin başında ara insan gücü yetiştirme işine girişerek fakülteye bağlı, İzmir, Balıkesir ve Denizli'de 2 yıllık ön lisans okulları kurdu. 1973/1974 öğretim yılında İlter Akat ve Gündüz Balkan ile birlikte Ege Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi bünyesinde Endüstri Mühendisliği Bölümünü kurdu. 15 Ekim 1981 - 6 Aralık 1983 tarihleri arasında Danışma Meclisi İzmir Üyeliği yaptı.

1981 yılında Ege Üniversitesi Makine Mühendisliği Dekanlığı görevini yaptı. 1981 yılında yükseköğretim ile ilgili bir kanun hazırlanması için YÖK Kurucu Başkanı Prof. Dr. İhsan Doğramacı ile birlikte çalıştı. Ege Üniversitesi Rektör Yardımcılığı, YÖK Başkanvekilliği yaptı.

Prof. Karhan, 14 Aralık 1987 - 20 Ekim 1991 tarihleri arasında XIVIII. Dönem İzmir Milletvekili olarak görev yaptı.

Prof. Dr. Kemal Karhan, 7 Haziran 2018 günü İzmir’de vefat etti. Cenazesi öğle namazına müteakip İzmir Alsancak Hocazade Camii’nden kaldırıldı. İngilizce, Almanca biliyordu. Evliydi. 1969’da Atatürk adlı bir kitabı yayımlanmıştır.

KAYNAKÇA: Prof. Dr. Kemal Karhan - Anı Yazıları - Mühendislik Fakültesinin Kuruluşu (sumer.deu.edu.tr, 2 Şubat 2006), TBMM Albümü 4. Cilt 1960-1983 (2010), M. Kemal Karhan Vefat İlanı (hurriyetvefatilani.net, 7 Haziran 2018), Değerli Hocamız Prof. Dr. Kemal Karhan Vefat Etmiştir (itugimder.org.tr - Haberler ve Duyurular, 7 Haziran 2018), Oktay Aras / M. Kemal Karhan  (oktayaras.com, 15.09.2019), Prof. Dr. Kemal Karhan - Dokuz Eylül Üniversitesi (sumer.deu.edu.tr, 15.09.2019).

MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİNİN KURULUŞU

MÜHENDİSLİK FAKÜLTESİNİN KURULUŞU

 

Prof. Dr. Kemal KARHAN

 

 (İzmir, 24 Temmuz 2003)

 

 

1952 yılında İstanbul Teknik Üniversitesinde yeni doçent olmuştum. Yaz tatilinde İzmir’e geldiğimde aklıma yeni bir üniversite kurulması düşüncesi düştü ve bunu Yeni Asır gazetesinde bir seri yazı ile yansıttım. Önerim İzmir’de Ege Üniversitesi adı ile bir Üniversitenin kurulması ve bu üniversitenin Tıp, Ziraat ve Mühendislik Fakültelerinden oluşması idi. Gazetenin sahiplerinden Behzat Bilgin o sırada İzmir Milletvekili idi. Bir kanun teklifi ile Üniversitenin kuruluşunu gerçekleştirdi. Fakat fakülte olarak sadece Tıp ve Ziraat Fakülteleri öngörülmüştü.

Aradan 10 yıl geçti. 1963’de Amerika’daki Kaliforniya Üniversitesinde iki yıl süren öğretim üyeliğinden henüz dönmüştüm. İzmir ziyaretimde aklıma Ege Üniversitesi’nde ders vermek geldi. Rektör Mustafa Uluöz bunu memnunlukla karşıladı ve ben Ziraat Fakültesinde Teknik Mekanik dersini her hafta uçakla gelerek vermeye başladım. Kısa süre sonra Fen Fakültesi Dekanı Yusuf Vardar da beni sahiplendi. Orada da Rasyonel Mekanik derslerini verir oldum. Esas görevim İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Gemi İnşaatı Kürsüsü, Kürsü Profesörü olarak devam ediyordu.

O sıralarda Türkiye’de ilk olarak İzmir’de bir Mühendislik Mimarlık Özel Yüksek Okulu açılmıştı. Adını duymama rağmen ilgilenmemiştim.  Bir sabah eski baba dostlarımızı Dündar Soyer’in öncülüğünde karşımda buldum. Meğer onlar özel okulun sahipleri imiş ve beni de aralarına almak istemişler. Böylelikle ileride bundan nasıl yararlanacağımı aklıma bile getirmeden kendimi o kurumun da içinde buldum. Benim için dopdolu bir çalışma dönemi başlamıştı. İlk zamanlar İstanbul esas, İzmir tali iken durum zamanla tersine dönüyordu. Bunda belki de, Teknik Üniversitenin tutucu ortamının da etkisi olmuştu. 5 yılda yüksek mühendis yetiştirme yöntemini önce 4 yılda mühendis sonra yüksek mühendis yetiştirme sistemine değiştirmek istemiyorlardı. Önceleri bu değişikliğe yaşlı hocalar karşı çıkardı.  Sonraları gençler de aynı bayrağı taşımaya başladılar. Bunun üzerine ben sürekli olarak İzmir’e gelme kararı aldım. Bugünkü değerlendirmem ile İzmir’e nakletme bahanesini bulmuş oldum.

1966 senesi sonunda Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Matematik Kürsüsü’ne Rasyonel Mekanik Profesörü olarak atandım. Tabii esas amacım bir Mühendislik Fakültesi kurmaktı ve bütün arkadaşlar bunun farkında idiler. Buna rağmen Fen Fakültesi sonuna kadar beni kendinden bildi ve kendisini temsil görevleri de dahil olduğu halde hiçbir şeyi esirgemedi. Bu yardımlarım başında Turhan Acatay, Semih Kavalalı gibi ileride Mühendislik Fakültesinde öğretim üyesi olarak yararlanacağım arkadaşların öğretim görevlisi kadrolarına atanmaları geliyordu.

Bir yıl içinde durum toparlandı ve Fakültenin kuruluş hazırlıklarına başladık. Bu aşamada Mustafa Uluöz ile Yusuf Vardar’ın yardımları her türlü beklentinin çok üstündedir. Senatoda Ziraatçılardan tepki gelir endişesini taşıyordum. Ne de olsa üniversitenin teknik geçinen fakültesi onlardı. Yeni ortağı iyi karşılamama ihtimali vardı. Fakat zamanı iyi seçmiştim. Ziraat Fakültesi Dekanı rektör seçiminde adaylığını koymuştu ve etrafı bulandırmazdı. Velhasıl bizim öneri Senatodan geçti. Sadece bir değişiklik yapıldı. Tıp Fakültesi Dekanı Ömer Yiğitbaşı Mühendislik Bilimlerinin daha uygun olacağını söyledi, onu da ben havayı bulandırmamak için hemen kabul ettim.

O sıralarda Başbakan Süleyman Demirel ile bir temasım oldu. Kanunun biran önce çıkmasını rica ettiğimde bana Teknik Üniversite kurmamı önerdi. Benim o zaman göze alamadığım iş bugün rahatlıkla gerçeklenebilir sanırım.

O sıralarda 115 sayılı üniversiteler kanunu yürürlükte idi ve bir fakültenin kurulması için 5 profesörün görevlendirilmesi gerekiyordu. Senato benim dışımda Fen Fakültesinden Dilşat Elbruz ve Emin Dikman’ı, Ziraat Fakültesi’nden Emin Mutaf ile Halis Alagöz’ü görevlendirdi ve beni ayrıca Kurucu Dekan yaptı. Bir süre sonra da kanun çıktı. Benimle birlikte Dilşat Elbruz da yeni fakültenin kadrosuna geçti. Bu arada Fen Fakültesinde geçici olarak bulunan Turhan Acatay ile Semih Kavalalı’yı öğretim görevlisi olarak atadık. Benzer şekilde Güzin Gökmen, Gonga Onargan ve Nihat Taşpınar Fakültenin ilk asistanları oldular. İlkokuldan sınıf arkadaşım Sermet Senan Üniversite Yazı İşleri Müdürü idi. Fakülte Sekreterliğine talip oldu,  minnetle karşıladım. Ciddi bir kuruluşun idari gelenekleri onun sayesinde oluştu. İlk işimiz İnşaat, Makina ve Kimya dallarına öğrenci kontenjanı ilan etmek oldu, ki bunların toplam sayısı yüzün altında idi.

Fakültenin teşkilatlanmasında, o günlerin geçerli kürsü sistemi yerine bölüm sistemini tercih ettik. Uzun süre fakültede Temel Bilimler ve Teknik Bilimler olarak iki bölüm var oldu.  O sıralarda sadece Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitelerinde uygulanan kademeli öğretim sistemini benimsedik ve buna göre lisans, lisans üstü ve doktora öğretim yönetmeliklerini düzenledik. Bu yönetmelikler YÖK kurulduktan sonra bütün üniversiteler için baz yönetmelik rolünü oynadılar. Senatonun bu konuda gösterdiği anlayışı kaydetmek isterim. Çünkü diğer fakültelerde uygulananlardan çok farklı idiler ve henüz ortada öğrenci bile yoktu.

İlk sınıfın derslerini yürütmek güç değildi. Fen Fakültesinden katkı sağlamak önemli bir avantajdı. İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Profesörü Selma Soysal da bu dönemde büyük ölçüde yardımcı olmuştu. Fakat önemli olan meslek dersleri için eleman bulmaktı. İstanbul’da görevli İzmir kökenli arkadaşların gelebileceği hakkındaki beklentilerim gerçekleşmedi. Nedense herkes İstanbul’dan ayrılmayı bir eksiklik olarak görüyordu. Tek çare öğretim üyelerini burada yetiştirmekti. Bunun için de doktora yapmış elemanlar peşinde koşmaya başladık. Turhan Acatay ve Semih Kavalalı’yı, Ünal Öziş, Ekrem Pakdemirli, Gürbüz Atagündüz, Doğan Tuna, Ahmet Samsunlu, Ruşen Gezici, Yavuz Aytekin, Sümer Şahin ve daha birçokları takip ettiler. Bu arkadaşlar kısa sürede doçentlik sınavlarını başararak Fakültenin farklı kaynaklı kadrosunu oluşturdular.

Bu kadronun oluşumunda en büyük imkan Özel Okulca sağlandı. Üniversitenin öğretim görevliliğinin sağladığı maddi imkan çok kısıtlı idi. Bu arkadaşların her birine Özel Okulda yüksek maaşlı görevler sağlayarak üniversitedeki fedakarlığı göze alabilir hale getirebiliyorduk. Bu bakımdan Özel Okul Yönetim Kurulunun bu anlayışının Fakültenin kuruluş kadrosunun oluşumuna büyük katkısı olmuştur. Bu dalda arkadaşlarım Mustafa Kardıçalı, Uluğ Nazlı ve Mehmet Ünver’i saygı ile anarım.

Fakülte ilk aşamada Diş Hekimliği Fakültesinin binasında faaliyete geçti. Diş Hekimliği de yeni bir fakülte idi, fakat binası vardı. Kurucu Dekan İsmail Ulutaş deryadil bir kişiliğe sahipti ve bize kapılarını açmıştı. Bizim umudumuz üniversite kampüsü içinde yapılmakta olan Teknik Okul Binalarında idi. Teknik Okul, Milli Eğitim Bakanlığına bağlıydı ve sanat enstitüsü mezunlarına mühendislik öğretimi veriyordu. Üniversiteler lise mezunu konusunda hassas olduklarından Bakanlık bunlara pek güvenmiyordu. Senatoların gerçi sanat enstitüsü mezunlarına bir alerjisi yoktu. O zaman da endişe imam hatiplerin de bundan yararlanacağı ihtimalinden kaynaklanıyordu. Teknik okulun müdürlüğü de benim uhdemde idi. Bakanlıkla aramızdaki sıkıntıyı Süleyman Demirel giderdi.

İşler yolunda giderken bu defa da teknik okullar, Mühendislik Mimarlık Akademisi haline getirildiler. Bir sürü sıkıntılı aşamadan sonra Akademi Fakülteye bağlandı. Mimarlık eğitimini Akademide kurduk ve başına Orta Doğu Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Dekanı Rauf Beyru’yu getirdik. Aynı şekilde Endüstri Mühendisliği dalı da önce Akademide kuruldu. Böylelikle fakülte ve akademide tekerrürü önlemeyi amaçladık. Bu dalların öğretim üyeleri mevcuttu.

Fakültenin bir süre için fiziksel imkanları sağlanmış ve yeni bir öğretim kadrosu kapasiteye katılmıştı. Ama bu arada üniversite ve akademi diye iki çeşit öğretim üyesi ortaya çıkmıştı. Bunlar mevcuttu, fakat ayrı ayrı kuruluşlarda bulunduklarından yadırganmıyorlardı. Oysa bizde aynı camiada bulunuyorlardı. Ege Üniversitesi İktisadi İlimler Akademisini ilhak etmişti. Lakin öğretim üyelerinin üniversite öğretim üyesi sayılacağı hakkındaki madde tekrar tekrar Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmişti. Bunu bildiğimden bağlantı kanununa intikal esaslarının Üniversitelerarası Kurulca yürütüleceği hakkında bir hüküm koydum. Kurul Sefa Reisoğlu, Kemal Oğuzman ve benden oluşan bir Komisyon seçti. Esasları tespit ettik ve Akademinin bütün öğretim üyeleri üniversite öğretim üyesi oldular. Boğaziçi Üniversitesinin tüm öğretim üyeleri de bu esaslardan yararlandılar.

1970’lerin başında ara insan gücü yetiştirme işine girişerek Fakülteye bağlı, İzmir, Balıkesir ve Denizli’de 2 yıllık ön lisans okulları kurduk. Bizim paralelimizde sadece Boğaziçi Üniversitesi vardı. Bu okulları sırf kolaylıklarından dolayı o sırada, Anayasa Mahkemesince kanunu iptal edilip resmi kurumlara bağlanması öngörülen özel yüksek okul imkanlarından yararlanarak kurduk. İzmir’deki Özel Yüksek Okul bir kez daha yardımımıza koşmuştu. Bugün Balıkesir ve Denizli’deki üniversitelerin temelinde bu Fakülteye bağlı ön lisans yüksek okulları yatar. 1975’te Milli Eğitim Bakanlığında kurulan YAYKUR teşkilatının başına getirildim. Televizyon ile öğretim dahil olduğu halde bugün sürdürülen açık öğretim hemen hemen aynı düzeyde başlatıldı. Bu arada da ilçe merkezlerine  kadar 2 yıllık 40 kadar meslek yüksekokulu kuruldu. Bu okullar da bizim ön lisans yüksek okullarının benzeri idi. YÖK’ten sonra bunlar üniversitelere bağlandılar ve sayıları 100 ün üstüne çıktı.

1970’lerin sonuna doğru Fakülte bölündü. Her mühendislik dalı bir fakülte olma gayretine girişti. Başarılı oldular da. Devam etse idi zararları daha fazla ortaya çıkacaktı. YÖK kurulunca üniversitelerin teşkilat kanununu kaleme almak görevi bana verildi. İlk işim bu dağınıklığı toparlamak oldu. Öte yandan Dokuz Eylül Üniversitesi kuruluyordu ve bazı fakültelerin aktarılması gerekiyordu. Tıp öğretim üyelerinin sayısı azdı. Diğer fakülteler ya yeni idiler veya üniversite geleneğinde deneyimsizdiler. Yeni Üniversitenin güçlü fakültesi olarak Mühendislik Fakültesi düşünülmüştü. Nitekim bu hizmeti fazlası ile yerine getirdi.

Mühendislik Fakültesi bugün kapasitesi yurt dışına taşan ve her alanda daha da büyük başarılar sağlayacak olan bir büyük milli kuruluşumuzdur. Bunun azameti önünde geriye bakıp pay düşünmek bile insanı ürkütür. Bu güçlü ve başarılı öğretim üyelerinin eseridir.Bizim yaptıklarımız sadece buna vesile olmaktır. Çinliler binlerce fersahlık yolculuklar bile bir tek adımla başlar derler. İşte ben de burada bu ilk adımı anlatmaya çalıştım.

 

Son Güncelleme: 2 Şubat 2006

KAYNAK: Prof. Dr. Kemal Karhan - Anı Yazıları - Mühendislik Fakültesinin Kuruluşu (sumer.deu.edu.tr, 2 Şubat 2006).

 

 

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör