Mustafa Necati Uğural

Bakan, Milletvekili, Hukukçu, Siyasetçi

Doğum
Ölüm
01 Ocak, 1929
Eğitim
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi

Hukukçu, Siyasetçi, Milletvekili, Bakan (D. 1897, İzmir -  1 Ocak 1929, Ankara). İzmir Atatürk Lisesi, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu.

Hakkında çeşitli kaynaklarda verilen bilgiler oldukça çelişkilidir. Kimi yazarlara göre ülkeye önemli hizmetlerde bulunmuş bir devlet adamı, kimi kaynaklara göre ise Türk halkının manevi değerlerine zarar veren icraatlarda bulunmuş “Kur’an düşmanı” bir milli eğitim bakanıdır. (Farklı görüşlerdeki yazılar için bkz. HAKKINDA bölümü)

Yakın tarihin ünlü isimlerinden Mustafa Necati, İzmir’in işgali üzerine Balıkesir’de Kuvâ-yı Milliye’ye katılarak Soma ve Bergama taraflarında çete savaşlarında bulundu. Anzavur’a karşı girişilen harekâtta görev aldı.

Mondros Mütârekesi’nin sonrasında İtilâf Devletleri’nin işine son verdiği Aydın-Kasaba demiryolu işçilerinin haklarını korumak üzere İzmir Demiryolları İslâm Memurini Teavün Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük ederek, cemiyetin hukuk müşavirliğini üstlendi.

İzmir’de öğretmenlik, Özel Şark Lisesi’nde müdürlük yaptı. Balıkesir’de “İzmir’e Doğru” gazetesini çıkardı.

25 Ocak 1920’de Balıkesir Barosu’nu kurdu ve ikinci başkanlık görevini üstlendi. TBMM’nin açılmasından sonra Saruhan milletvekili olarak Ankara’ya gitti. İstiklâl Mahkemeleri’nde görev almış; sırasıyla Mübadele ve İmar-İskân, Adalet, Millî Eğitim Bakanlığı yapmıştır.

Mustafa Necati, TBMM’nin verdiği görev dahilinde Kastamonu’da İstiklâl Mahkemesi başkanlığının yanında, bölgedeki Kuvâyı Milliye hareketini de düzenledi. Kastamonu’daki genç ve idealist kadroyu Açıksöz gazetesinin etrafında topladı. Kastamonu’da Müdafaa-yı Hukuk, Kızılay Derneği, Çocuk Esirgeme Kurumu, Gençler Kulübü, Muallimler Cemiyeti ve İlim Derneği’nin çalışmalarına destek olmuştur.

 

Mübadele Döneminde İskan-İmar Bakanı

 

30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da, Türk ve Rum Nüfus Mübadelesi’ne İlişkin Sözleşme ve Protokol imzalanmıştı. 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı yıllarında, Ermeni baskısı sebebiyle göç eden kişilerle, Ege’den iç kesimlere doğru kaçmak zorunda kalan ve bu yüzden evini, barkını terk eden insanların iskân işiyle uğraşmak üzere Mübadele İmar-İskân Bakanlığı kuruldu. 20 Ekim 1923 günü Meclis’te yapılan oylamada ise Mustafa Necati bu bakanlığa getirildi. 8.11.1923 tarihinde de Mübadele ve İmar-İskân Kanunu kabul edilmiş ve ülke 10 iskân bölgesine ayrıldı. Mustafa Necati, Meclis’te yaptığı bir konuşmada kendi bakanlığı zamanında gelen göçmen sayısını 155.585 kişi olarak açıklamıştır.

 

Adalet Bakanı ve Millî Eğitim Bakanı

 

6 Mart 1924 günü Adalet Bakanlığı, 21 Aralık 1925 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı görevine başladı. Bakanlığa öğretmen örgütü başkanı iken gelmiştir. Hem bakanlığı hem de başkanlığı bir arada yürütmüştür.

 

Milli Eğitim Bakanlığı'nda Yaptığı Düzenlemeler

 

Mustafa Necati, Milli Eğitim Bakanı olunca, Heyet-i İlmiye’yi toplayarak, yapılması gereken işleri planladı. İlk icraatı olarak, 789 Sayılı Maarif Vekâleti Teşkilât Kanunu 23 Mart 1926 tarihinde kabul edildi.

20 Mart 1926 yılında kesinleşen bu yasaya göre, eğitim politikasını oluşturmak için Eğitim Bakanlığı bünyesinde biri dil ve diğer bilimsel sorunlarla uğraşacak "Dil Heyeti", diğeri ise eğitim-öğretim işleriyle uğraşacak olan "Talim Terbiye Dairesi" olarak iki bilimsel kurul oluşturuldu.  Türkçe sözler derlendi ve İmlâ Sözlüğünü düzenlendi.

1929’da Arapça, Farsça dersleri eğitim programından çıkarıldı.

Öğretim Birliği Yasası’na karşı hareket eden yabancı özel okulları kapattı. Öğretmen okulunda Türkçe edebiyat bölümü açtı.

Mesleki eğitimi geliştirmek amacıyla il idareleri ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı meslek okullarını 1927’de 1052 Sayılı Meslek Mektepleri Kanunu ile Millî Eğitim Bakanlığı’na bağladı. Ankara, Aydın, Bursa, Diyarbakır, Edirne, İstanbul, Kastamonu ve Konya’da sanat okulları açıldı.

 

Örgün ve Yaygın Eğitim Alanındaki Çalışmaları

 

Mustafa Necati’nin milli eğitim bakanlığı döneminde; ilkokullar şehir ve köy olmak üzere ikiye ayrılarak; şehir okulları 5 yıl, köyler ise 3 yıllık düzenlendi. İlk ve orta öğretimin parasız gerçekleşmesi sağlandı. Dağınık yerlerdeki köylerin çocuklarını merkezî yerlerde toplamak üzere yatılı köy okulları açıldı. Kimsesiz çocuklar için yatılı şehir okullarında meslek sahibi olmaları düşünüldü.

Hem okuma yazma öğretmek ve hem de onlara temel vatandaşlık eğitimi kazandırmak amacıyla halk dersaneleri açılarak, buralarda 50 bin kişi eğitildi.

1928 yılında yeni harflerin kabulüyle Millet Mektepleri açılarak buralarda 42 bin dolayında kurs düzenlendi, bu kurslardan bir milyon dolayında vatandaş yararlandı.

Liselerde dindar ve vatansever öğretmen yetiştirilmediği gerekçesiyle karma eğitim aleyhtarı protestolarda bulunulduğu, öğretmen okulu öğrencilerinin de boykot yaptığı bir dönemde karma eğitim kararından vazgeçmedi. Önce ortaokullarda, 1928-1929 eğitim-öğretim yılında ise tüm liselerde karma eğitime geçildi.

İlkokullar, köy ve şehir olarak iki gruba ayrılarak; köylerde 3, şehirlerde 5 yıllık eğitim esas alındı.

Okullarda ders veren din adamlarının görevlerine son verildi.

 

Mustafa Necati Uğural, 1 Ocak 1929’da Ankara’da hayatını kaybetti. Cebeci Asri Mezarlığında toprağa verildi.

 

 

Kitapları:

 

 

Mustafa Necati'nın Söyledikleri.

 

 

Hakkında Yazılan Kitaplar:

 

Cumhur Utku / Devrimin Çoban Yıldızı Mustafa Necati (2010)

 

 

KAYNAKÇA:  Kemal Özer / Kur’an’a hakaret ederken ölen Milli Eğitim Bakanı (timeturk.com, 17.09.2008), Cumhur Utku / Devrimin Çoban Yıldızı Mustafa Necati (2010), Kur’an düşmanı Bay Necati'nin ibretlik ölümü – Belgelerle Gerçek Tarih (belgelerlegercektarih.com,  24 Ekim 2012), Mustafa Necati'nin İbretlik Ölümü! (habervaktim.com, bilgideryam.com,30.05.2014), Mustafa Necati Bey Karyola Demirinden Ölmedi - Mustafa Necati Bey kimdir, neler yapmıştır? (uzhaber.com, 5 Kasım 2017), Zamansız Ölümüyle Atatürk'ü Ağlatan Eğitim Bakanı Mustafa Necati  (listelist.com, 31 Mayıs 2018), Mustafa Solak (Tarihçi-Yazar) / Atatürk'ü ağlatan devrimci öğretmen: Mustafa Necati (aydinlik.com.tr, 01.01.2019), Yrd. Doç. Dr. Fuat Özer / Mustafa Necati Bey (webb.deu.edu.tr, erişim 03.09.2019), Dursun Gürlek /  Karınca Huzura Varınca (2019).

“YÜCE PEYGAMBERİMİZE VE MUAZZEZ SAHABELERİNE İFTİRALAR ETTİ, ÇİRKİN SÖZLER SARF ETTİ”

“YÜCE PEYGAMBERİMİZE VE MUAZZEZ SAHABELERİNE İFTİRALAR ETTİ, ÇİRKİN SÖZLER SARF ETTİ”

 

Araştırmacı Yazar Dursun Gürlek

 

 “Hüseyin Cahit Yalçın, İtalyan asıllı garazkâr bir papazın yazdığı İslam Tarihi'ni Türkçeye çevirerek gençliğin imanını zedelemeye vesile oldu.

Laona Kantiona adındaki koyu Katolik papazı 'Şark Etütleri', 'İslam Tarihi' adlı eserler kaleme aldı. Bu kitaplar vasıtasıyla Yüce Peygamberimize ve muazzez sahabelerine iftiralar etti, çirkin sözler sarf etti. Hıristiyanlığın yayılmasına en büyük engel olarak gördüğü İslam'ı temelinden sarsmak, saf zihinleri bulandırmak maksadıyla bu iftira nameyi karaladı. Hüseyin Cahit Yalçın, mal bulmuş mağribi gibi bu varakpareyi Türkçe'ye tercüme etti.

1924 yılından itibaren yayımlamaya başladı. Kitabın başında “Maarif Vekâleti Te'lif Tercüme Heyeti'nce kabul edilmiştir” diye bir ibare bulunuyordu. Konuyu, o sırada yayımlanmakta olan Sırat-ı Müstakîm Mecmuası, gündeme getirmesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ses seda çıkmadı.

Hatta devrin Milli Eğitim Bakanı şu talihsiz sözleri söyledi: 'Onların Kur'anlarını minarelerine kapatıp üstüne kilit vuracağım.'?

İşte bu talihsiz ve icrası imkânsız sözlerin sahibi yukarıda icraatlarından söz ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Uğural'dır.”

KAYNAK: Dursun Gürlek /  Karınca Huzura Varınca (2019).

Yazar: Araştırmacı Yazar Dursun Gürlek

ATATÜRK'Ü AĞLATAN DEVRİMCİ ÖĞRETMEN: MUSTAFA NECATİ

ATATÜRK'Ü AĞLATAN DEVRİMCİ ÖĞRETMEN: MUSTAFA NECATİ

 

Mustafa SOLAK (Tarihçi-Yazar)

 

1894 yılında doğan ve Hukuk Fakültesi mezunu Mustafa Necati Kuvayı Milliye hareketine katılmıştır. TBMM’nin açılmasından sonra Saruhan milletvekili olarak Ankara’ya gelmiştir. Ülkede huzuru sağlamak üzere kurulan İstiklâl Mahkemeleri’nde görev almıştır. Sırasıyla Mübadele ve İmar-İskân, Adalet, Millî Eğitim Bakanlığı yapmıştır.

 

 

Ateşkes Sonrasında İşçilerin Ve Subayların Haklarını Savundu

 

Mondros Mütârekesi’nin (Ateşkesinin) sonrasında İtilâf Devletleri’nin işine son verdiği Aydın-Kasaba demiryolu işçilerinin haklarını korumak üzere İzmir Demiryolları İslâm Memurini Teavün Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük etmiş ve hukuk müşavirliğini üstlenmiştir. İzmir’de, 1. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle işsiz kalan yedek subaylar tarafından İttihat Zabitleri Teavün Cemiyeti kurulmasına yardımcı olmuştur.[1]

 

Kuvayi Milliye Saflarında

 

İzmir’in işgali üzerine Balıkesir’de Kuvâ-yı Milliye’ye katılarak Soma ve Bergama taraflarında çete savaşlarında bulunmuştur. Anzavur’a karşı girişilen harekâtta görev almıştır.[2] Balıkesir’de İzmir’e Doğru gazetesini çıkarmıştır. 25 Ocak 1920’de Balıkesir Barosu’nu kurmuş ve ikinci başkanlık görevini üstlenmiştir. TBMM’nin açılmasından sonra Ankara’ya gitmiştir.

Mustafa Necati, TBMM’nin verdiği görev dahilinde Kastamonu’da İstiklâl Mahkemesi başkanlığının yanında, bölgedeki Kuvâyı Milliye hareketini de düzenlemiştir. Kastamonu’daki genç ve idealist kadroyu Açıksöz gazetesinin etrafında toplamıştır. Kastamonu’da Müdafaa-yı Hukuk, Kızılay Derneği, Çocuk Esirgeme Kurumu, Gençler Kulübü, Muallimler Cemiyeti ve İlim Derneği’nin çalışmalarına destek olmuştur.

 

Mübadele İskan-İmar Bakanlığı

 

30 Ocak 1923 tarihinde Lozan’da, Türk ve Rum Nüfus Mübadelesi’ne İlişkin Sözleşme ve Protokol imzalanmıştır. 1. Dünya ve Kurtuluş Savaşı yıllarında, Ermeni baskısı sebebiyle göç eden kişilerle, Ege’den iç kesimlere doğru kaçmak zorunda kalan ve bu yüzden evini, barkını terk eden insanların iskân işiyle uğraşmak üzere Mübadele İmar-İskân Bakanlığı kurulmuştur. 20 Ekim 1923 günü Meclis’te yapılan oylamada ise Mustafa Necati bu bakanlığa getirilmiştir. 8.11.1923 tarihinde de Mübadele ve İmar-İskân Kanunu kabul edilmiş ve ülke 10 iskân bölgesine ayrılmıştır. Mustafa Necati, Meclis’te yaptığı bir konuşmada kendi bakanlığı zamanında gelen göçmen sayısını 155.585 kişi olarak açıklamıştır.[3]

 

Adalet Bakanlığı

 

6 Mart 1924 günü Adalet Bakanlığı görevine başlamıştır. O, öncelikle bir komisyon kurmuş ve yapılacak işleri planlamıştır. Türkiye’de Sulh, Asliye, Cinayet ve Temyiz Mahkemeleri kurulmuştur. Mahkemeleri ilçelere kadar yayılmıştır. Hâkimlerin sicilleri yeniden düzenlenmiştir. Liyakatsiz ve sicili bozuk olan hâkimler 1 Mayıs 1924’de tasfiye edilmiştir. Mustafa Necati, 26 Nisan 1924’de Muhamat Kanunu ile meslek ahlâkına uymayan; meslekte yetersiz, bin dolayında avukatın işine son vermiştir.

 

Zabıt kâtibi, icra memuru ve müstantik (sorgu yargıcı) yetiştirmek üzere 20 Eylül 1924 günü Ankara’da Adliye Meslek Mektebi açılmıştır. Ayrıca Ticaret Kanunu, Ceza Kanunu, Mecelle Tadilâtı, Müfarekât Münakehat Kanunu ve Hükkâm Kanunu’nun hazırlıkları yapılmıştır.

 

Milli Eğitim Bakanlığı

 

Mustafa Necati bakanlığı döneminde millî eğitimin laik ve çağdaş yolda ilerleterek öğretmenleri geliştirmek için kurslar açmış, yurt dışından uzmanlar getirtmiştir. Öğretmenlerin meslekî bilgilerini artırmaları için Terbiye dergisi çıkartmıştır. Karma eğitim ve harf devrimi gibi onun zamanında hayata geçmiştir.

Dünyadaki eğitimi izlemek ve eğitimi geliştirmek için “Gazi Orta Öğretmen Okulu” ve “Eğitim Enstitüsünü” kurdurmuştur.

Mustafa Necati bakan olmadan önce İzmir’de öğretmenlik, Özel Şark Lisesi’nde müdürlük yapmıştır. 21 Aralık 1925 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığı görevine başlamıştır. Bakanlığa öğretmen örgütü başkanı iken gelmiştir. Hem bakanlığı hem de başkanlığı bir arada yürütmüştür.

Mustafa Necati, eğitimde başarıya ilkokulu esas alarak, yaygınlaştırarak ulaşacağı kanaatindeydi. Aksi takdirde üst öğretim kurumlarına giden öğrenci sayısı azalacak; yetişmiş insan gücüne erişilemeyecekti. Her yıl 3 bin kişi olmak kaydıyla on yılda 30 bin öğretmen yetiştirmeyi hedef almıştır. Köy sayısının 40 bin dolayında olduğunu düşünülürse 10 yılda öğretmensiz köy bırakılmayacaktı.

 

Mustafa Necati amacını şöyle açıklıyordu:

 

 

“Memlekette, mektep bulamayan bir çocuk bırakmayacağım.”

 

Milli Eğitim Bakanlığı'nda Yasal Düzenlemeler

 

Heyet-i İlmiye’yi toplamış ve yapılması gereken işleri planlamıştır. İlk olarak, 789 Sayılı Maarif Vekâleti Teşkilât Kanunu 23 Mart 1926 tarihinde kabul edilmiştir. 20 Mart 1926 yılında kesinleşen bu yasaya göre, eğitim politikasını oluşturmak için Eğitim Bakanlığı bünyesinde biri dil ve diğer bilimsel sorunlarla uğraşacak "Dil Heyeti", diğeri ise eğitim-öğretim işleriyle uğraşacak olan "Talim Terbiye Dairesi" olarak iki bilimsel kurul oluşturulmuştur. Dil Komisyonu, Türkçenin bilimsel incelemesini yapacak, dil bilgisi oluşturacaktı. Türkçe sözler derlenmiş ve İmlâ Sözlüğünü düzenlemiştir. 1929’da Arapça, Farsça dersleri eğitim programından çıkarılmıştır.

Ayrıca Maarif Eminlikleri de kurulmuştur.[4] İlköğretimin yaygınlaştırılması işi valilere bırakılmıştı. Bakanlık bu nedenle, bir veya daha çok valilikleri birleştirerek bir eğitim bölgesi yapmaya ve o bölgenin bütün eğitim-öğretim işlerini Bakanlığa bağlı bir "Maarif Emini"nin yönetimine vermeyi kararlaştırmıştır. Bu, eğitimi merkezileştirme yönünde bir girişimdi.[5] İlköğretimin yaygınlaştırılması için 819 Sayılı Muallim Mekteplerine Muavenet Kanunu çıkarılarak il özel idarelerine ait paraların % 10’luk bir dilimi, bakanlık bütçesine aktarılmıştır.

Ders kitaplarının ucuz bir şekilde basımını sağlamaya çalışmıştır. İlkokul öğretmenlerinin sayıca yeterli olmayışları dolayısıyla 842 Sayılı İlk Mektep Muallim Muavinleri Hakkında Kanun çıkarılmış ve orta dereceli okullar ile yüksek okullardan ayrılanların bazı derslerin sınavlarını vermeleri şartıyla öğretmenlik mesleğine katılmaları sağlanmıştır.

Mustafa Necati, eğitimle, yaşamın birbirini desteklemesi, eğitimin toplumsal ihtiyaçlara uygun, üretici, yararlı olmasını savunmuştur. Bu hususta şunları belirtir:

“Biz, çocukları doğa ile eşya ile gerçeklerle karşılaştıran, neşe ve özgürlük havası içinde çalışmaya, gözlem ve muhakemeye, yaratıcılığa götüren bir okul istiyoruz. Biz istiyoruz ki, okul; çocukların birbirine yardım ederek, birbirlerini tamamlayarak çalıştıkları bir laboratuar olsun… Bizim kurmak istediğimiz okulda dinleyiciler yoktur. Düğün ve oyun içinde çalışan, eserler ortaya koyan, küçük adamlar vardır.”[6]

Öğretim Birliği Yasası’na karşı hareket eden yabancı özel okulları kapatmış, öğretmen okulunda Türkçe edebiyat bölümü açmıştır.

3 Şubat 1927’de Avrupa’daki incelemeleri sonrası 12 Mayıs’ta TBMM’de işe yarar, uygulamalı bilginin verilmesi yönünde şu cümleyi sarfetmiştir:

“Yirminci yüzyıl yaşamı o durumu almıştır ki, her demokratik ulus genel eğitim ile birlikte, her sınıf halkı mesleğe hazırlayacak önlemleri almayı ödev bilmiştir.”[7]

Atatürk de benzer şekilde 1923’te şunu söylemişti:

“Türkiye millî eğitiminin amacı bilgiyi insan için gereksiz bir süs, bir baskı aracı ya da uygarlık zevkinden çok, hayatta başarıya ulaşmayı sağlayan işe yarar kullanılabilir bir araç durumuna getirmektir.”[8]

Mustafa Necati, bu amaçla Bakanlıkta Sanayi-i Nefise şubesi kurulmuştur. Mesleki eğitimi geliştirmek amacıyla il idareleri ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı meslek okullarını 1927’de 1052 Sayılı Meslek Mektepleri Kanunu ile Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlamıştır. Ankara, Aydın, Bursa, Diyarbakır, Edirne, İstanbul, Kastamonu ve Konya’da sanat okulları açılmıştır.

Mustafa Necati, Talim–Terbiye kurumunu, Bakanlığın beyni olarak görmüş ve siyasetten etkilenmemesi için özerk bir yapıya kavuşturmaya çalışmıştır.[9]

Mustafa Necati, Bakanlığın teftiş sistemini de düzenleyerek müfettişler merkez ve mıntıka müfettişleri olmak üzere iki gruba ayrılmıştır.

 

Örgün Ve Yaygın Eğitim Alanındaki Çabaları

 

İlkokullar şehir ve köy olmak üzere ikiye ayrılmış; şehir okulları 5 yıl, köyler ise 3 yıllık düzenlenmiştir. İlk ve orta öğretimin parasız gerçekleşmesini sağlamıştır. Dağınık yerlerdeki köylerin çocuklarını merkezî yerlerde toplamak üzere yatılı köy okulları açılmıştır. Kimsesiz çocuklar için yatılı şehir okullarında meslek sahibi olmaları düşünülmüştür.

Hem okuma yazma öğretmek ve hem de onlara temel vatandaşlık eğitimi kazandırmak amacıyla halk dersaneleri açılmış ve buralarda 50 bin kişi eğitilmiştir. 1928 yılında yeni harflerin kabulüyle Millet Mektepleri açılarak buralarda 42 bin dolayında kurs düzenlenerek bir milyon dolayında vatandaş kurstan yararlandırılmıştır.

Liselerde karma eğitime geçileceğinin söylenmesi üzerine tepkilerin arttığı, İstanbul öğretmenlerinin, dindar ve vatansever öğretmen yetiştirilmediği gerekçesiyle protestolarda bulunduğu, öğretmen okulu öğrencileri boykot yaptığı dönemde karma eğitime geçilmiştir. Talim ve Terbiye Dairesince, yalnızca ortaokulda karma eğitimin denenmesi önerilmiş, Mustafa Necati ise sorumluluğu üstlenerek, 1927-1928 eğitim-öğretim yılında varolan 70 ortaokulda karma eğitime geçilmesine karar vermiştir. 1928-1929 eğitim-öğretim yılında tüm liselerde karma eğitime geçilmiştir.

 

Öğretmenlerle İlgili Düzenlemeler

 

Mustafa Necati’nin bugün öğretmenlerce hatırlanmasının nedenleri öğretmene ve öğretmenliğe kazandırdığı saygınlık, içtenlik, öğretmenlik mesleğinin niteliğini artırmasıdır.[10] Öğretmenlerle mektup, telgraf gibi yollarla doğrudan iletişim kurarak öğretmenler sahiplenmiştir.

Maarif müdürleri, müfettişler, valiler, politikacılar öğretmene karşı haksız, keyfi girişimlerde bulunmaya cesaret edemezdi.[11] Mustafa Necati öğretmene güven vermiştir.

Mustafa Necati öğretmenlerin karar süreçlerine katılmalarına gösterdiği önemi şöyle açıklar:

“Genel eğitim sorunlarında danışmasız hiçbir karar vermemek ve her zaman en genç öğretmenden en büyük üstatlara dek bütün meslektaşlarımızın görüşlerini toplamak temel ilkelerimizdendir ve bu ilkeler içinde yürütmekteyiz."[12]

 

'Okuttuğundan Daha Çok Okumayan Bir Öğretmen Çabuk Yıpranır'

 

Mustafa Necati, öğretmenlerin öğretmenlerin büyük bölümünün meslekî yayınları okuyamaması üzerine öğretmenlerin kendilerini geliştirmeleri için yayınlar hazırlatmış ve öğretmenlere ulaştırmıştır. Öğretmenlere şu öneride bulunur:

“Okuttuğundan daha çok okumayan bir öğretmen çabuk yıpranır, ihtiyarlar ve bezginlik getirir. Dikkat ediniz, araştırma, irdelemeye düşkün ak saçlı bir öğretmen hep dinç ve gençtir."

Öğretim araç ve gereçlerinden oluşturulan "Okul Müzesi" içinde Gezici Öğretmen Kitaplığı kurmuştur. Öğretmenlerin istedikleri kitaplar kargo ile yollanmıştır.[13]

Öğretmenlerin sicillerini doğru tutmak üzere Sicil Dairesi hizmete sokulmuştur. Öğretmenlerin sağlıkları konusunda da İstanbul’da Validebağ Provantoyumu açılmıştır.

İlkokullar, köy ve şehir olarak iki gruba ayrılmış; köylerde 3, şehirlerde 5 yıllık eğitim esas alınmıştır. Şehirlerdeki öğretmenlerin 5, köy öğretmenlerinin ise 3 yıllık bir eğitimle yetiştirilmeleri plânlanmıştır. Ortaokulların Türkçe öğretmen ihtiyacını karşılamak üzere 1926 yılında Konya’da bir okul açılmıştır.

 

Laik eğitim anlayışı çerçevesinde, öğretmen olarak çalışan başta imam olmak üzere meslek dışından gelenlerin görevlerine son verilmiştir.[14]

 

Atatürk'ü Ağlatan Genç Bakan

 

Cumhuriyet devriminin azimli, üretken bakanını ne yazık ki 1 Ocak 1929’da kaybettik. Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün Mustafa Necati’nin ölümüne çok üzüldüğünü şöyle anlatır:

“O kadar sevinen Necati, Latin harfi ile imza atmayı henüz meşk ediyordu. Maarif Vekili, Millet Mektebi’nin ilk talebesi olacaktı. Heyecan içinde kalktı. Pek sevdiği zeybeğini oynadı. Körbarsak ameliyatı olması için hekimlerin nasihatlerini dinlemeyen zavallı genç, bu sıçrayışlarla bir zehir kesesini delerek içine akıttığını bilmiyordu. Ertesi gün ateşler içinde yattı, Millet Mektebini sayıklayarak öldü. Atatürk’ün ilk defa hıçkırıklarla ağladığını bu ölüm akşamı görmüştüm. ‘Ne evlattı O’ diye hayıflanıyordu.”[15]

 Başbakan İsmet İnönü de Necati Beyin mezarı başında şunları söylüyordu:

“İnkılâpçıların ölürken kalanlardan ve yeni yetenlerden bir tek dileği vardır: cansız bileklerinde sallanan vazife bayrağının kavranıp daha yüksekte dalgalandırılmasıdır. Necati, aziz Necati; dileğin yerine getirilecektir.”[16]

Mustafa Necati’nin bileklerinde sallanan bayrağı, baskılara rağmen bugün de devrimci öğretmenler dalgalandırmaktadır.

 

[1] Zeki Arıkan, “Mustafa Necati”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Sayı: 2, 1992, s. 59.

[2] Kâzım Özalp, Millî Mücâdele 1919-1922, Ankara 1985, C. I., s. 98.

[3] TBMM Zabıt Ceridesi, D.IL, C.VII, Ankara, 1970, s. 1046.

[4] Mustafa Ergün, Atatürk Devri Türk Eğitimi, AÜ DTCF Yayınları, Ankara, 1982, s.41.

[5] Age, s.43.

[6] Kemal Kocabaş, “Açış Konuşması”, Mustafa Necati ve Cumhuriyet Eğitimi Devrimi, İzmir, 2009, s.12.

[7] M. Rauf İnan, “Mustafa Necati", Cumhuriyet Dönemi Eğitimcileri, 1987, s.361.

[8] Agm,s.363.

[9] Hâkimiyet-i Milliye, 9.2.1926.

[10] M.Rauf İnan, Mustafa Necati, Türkiye İş Bankası Yayınları, Ankara, 1980, s.10-13.

[11] Yahya Akyüz, Türk Eğitim Tarihi, Anı Yayıncılık, İstanbul, 1999.

[12] İnan, Mustafa Necati, s.169.

[13] Akyüz, age, s.357.

[14]Mahmut Adem, “Mustafa Necati’nin Eğitimdeki Devrimciliği”, Mustafa Necati ve Cumhuriyet Eğitimi Devrimi, İzmir, 2009, s.48-49.

[15] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, Pozitif yayınları, İstanbul, 2012,s.513.

[16] Hayat Cilt V Ankara, 10 Kânunsani, 1929, Sayı 111

 

KAYNAK: Mustafa Solak (Tarihçi-Yazar) / Atatürk'ü ağlatan devrimci öğretmen: Mustafa Necati (aydinlik.com.tr, 1.1.2019).

 

 

Yazar: Mustafa SOLAK (Tarihçi-Yazar)

KUR’AN’A HAKARET EDERKEN ÖLEN MİLLİ EĞİTİM BAKANI

KUR’AN’A HAKARET EDERKEN ÖLEN MİLLİ EĞİTİM BAKANI

 

Kemal ÖZER

 

 

1894 yılında İzmir'de doğar ve İstanbul Hukuk Okulunu bitirir. İzmir Kız Öğretmen Okulunda öğretmenlik yapar. Arkadaşı Hüseyin Vasıf Çınar ile ?Şark İdadi Mektebi'ni kurar.

Yunanlılar İzmir'i işgal edince İstanbul'a kaçar. Birinci Büyük Millet Meclisi'ne Saruhan (Manisa), ikinci dönem de İzmir Mebusu olarak katılır. Sivas İstiklâl Mahkemesi üyeliği, Kastamonu ve Amasya İstiklâl Mahkemesi Başkanlıklarını yapar. 'Şeyh Sait İsyanı'nda da Diyarbakır İstiklâl Mahkemesi' savcılığı yapar.

Mübadele, İmar ve İskân Bakanlığı ve Adalet (Adliye) Bakanlıkları (Vekili)'nın yanı sıra 20 Aralık 1925 - 01 Ocak 1929 tarihleri arasında sekizinci Milli Eğitim Bakanıdır.

Kompleks seviyesinde batı hayranı olduğu söylenir. Batılılaşma politikalarının oluşturulmasında önemli bir rol üstlenir.

Şer'î Mahkemeler onun Adliye Vekilliği döneminde kaldırılır. Mektep ve Medreseler onu girişimleri ile kapatılır. Tevhîd-i Tedrisât Kanunu'nu hazırlatır.

Bakanlığından önce Türk eğitim sistemini incelemiş olan John Dewey'nin, 'Köy Öğretmen Okulları kurulması' yönündeki tavsiyesi üzerine 'Köy Muallim Mektepleri'ni kurar.

1926 yılında, Fransa, Almanya, Rusya, İtalya, Yunanistan ve Bulgaristan gibi ülkelerde uygulanan ilköğretim programları inceleterek bir ilkokul programı hazırlatıp uygular.

1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan ve 3 Kasım 1928 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Harf inkılâbı onun fikri ve çalışmasıdır.

Latin alfabesine geçilme kararından sonra öğretmenlere gönderdiği mektubuna; 'Bilhassa bu sene yeni Türk Harflerini tamim gibi şerefli bir vazifen daha vardır' diye başlar.

Ona göre, 'Türklük, bu şekilde içinde bulunduğu medenî milletler arasında yüksek bir yer elde edecekti'r.

Bundan sonrasını Dursun Gürlek hocanın 'Karınca Huzura Varınca' adlı eserinin 88. sayfasından okuyalım:

 

“Hüseyin Cahit Yalçın, İtalyan asıllı garazkâr bir papazın yazdığı İslam Tarihi'ni Türkçeye çevirerek gençliğin imanını zedelemeye vesile oldu.

Laona Kantiona adındaki koyu Katolik papazı 'Şark Etütleri', 'İslam Tarihi' adlı eserler kaleme aldı. Bu kitaplar vasıtasıyla Yüce Peygamberimize ve muazzez sahabelerine iftiralar etti, çirkin sözler sarf etti. Hıristiyanlığın yayılmasına en büyük engel olarak gördüğü İslam'ı temelinden sarsmak, saf zihinleri bulandırmak maksadıyla bu iftira nameyi karaladı. Hüseyin Cahit Yalçın, mal bulmuş mağribi gibi bu varakpareyi Türkçe'ye tercüme etti.

1924 yılından itibaren yayımlamaya başladı. Kitabın başında “Maarif Vekâleti Te'lif Tercüme Heyeti'nce kabul edilmiştir” diye bir ibare bulunuyordu. Konuyu, o sırada yayımlanmakta olan Sırat-ı Müstakîm Mecmuası, gündeme getirmesine rağmen Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ses seda çıkmadı.

Hatta devrin Milli Eğitim Bakanı şu talihsiz sözleri söyledi: 'Onların Kur'anlarını minarelerine kapatıp üstüne kilit vuracağım.'?

İşte bu talihsiz ve icrası imkânsız sözlerin sahibi yukarıda icraatlarından söz ettiğimiz Milli Eğitim Bakanı Mustafa Necati Uğural'dır.

Bazı notlar:

Mustafa Necati'nin bu sözleri; 1 Ocak 1929 Salı günü öğle vaktinde yine ona ait bir proje olan 'Millet Mektepleri'nin açılışını yaptığı sırada sarf ettiğini belirtir. Bu sözleri söyler söylemez oracıkta kriz geçirir ve ameliyat edilse de kurtarılamaz. Akşam saatlerinde ise ölür.

Bu haddi aşan sözlerin sahibi daha 35 yaşında görevinin başında iken tanımadığı yaratıcısının huzuruna gider. Artık gerisi onunla tanımaya yanaşmadığı Rab'bi arasındadır. Yorumcular bu durumu; Allah c.c. kıyamete kadar, korumasını kendi üzerine aldığı Kur'an-ı Kerim'inin bir mucizesi olduğu belirtip; ona sözünü ettiği fiilini yapmasına fırsat tanımamıştır' diye izah ederler.

Vikipedia'daki özgeçmişinde 'TBMM kürsüsünde konuşma yaparken vurularak öldürüldü'ğü yazılsa da bu bilgi asla doğru değildir. Atatürk.net sitesinde ise Mustafa Necati ile Mustafa Efendi'nin bilgileri karıştırılır. Mustafa Necati'nin tanıtım yazısında girişte ölüm tarihi olarak 1929 verilmesine karşın, Mustafa Necati'nin sürgüne gönderildiği, 1950'ye kadar milletvekili olarak kaldığı ve 1955'de öldüğü gibi doğru olmayan bilgilere bile yer verilir.

Bugünün Milli Eğitimi'nin ders kitaplarında bile İslam'ın gericilik ile suçlanması, darbeler övülerek medet umulması ve Peygamber efendilerimize hakaret edilen ders kitapları hazırlanmasına şaşırmamak gerek. Çünkü Talim ve Terbiye'nin de kurucusu olan ateist Mustafa Necati Uğural girdiği her yere kendi mayasında maya katmış olmalı.

Dr. Rıza Nur'un ilk Milli Eğitim Bakanı olarak atandığı 04.05.1920 tarihinde bu yana geçen 88 yılda, 72 Milli Eğitim Bakanı gelmiş ve yüzlerce eğitim politikası denenmiştir. Hatırlayınız 'Kur'an Kurslarını köküne kibrit suyu dökeceğiz' diye yola çıkan 28 Şubat kuklalarının sonu ne olmuştu? İntihar girişiminde bulunan dönemin Milli Eğitim Bakanı ve siyasi mevtalar... Neden bilimsel çalışmalarda sondan birinci olduğumuz sizce de aşikâr değil mi?

KAYNAK: Kemal Özer / Kur’an’a hakaret ederken ölen Milli Eğitim Bakanı (timeturk.com, 17.09.2008).

 

Yazar: Kemal ÖZER

MUSTAFA NECATİ'NİN İBRETLİK ÖLÜMÜ!

MUSTAFA NECATİ'NİN İBRETLİK ÖLÜMÜ!

 

Harf devrimini bahane ederek Kur’an-ı Kerimi tarihe gömeceğini söyleyen devrin ilk milli eğitim bakanlarından Mustafa Necati’nin ibretlik ölümü...

İhvanlar.net'te yer alan bir okur mektubunda şu bilgiler aktarılıyor:

 

“Rahmetli babam o zamanlar Konya’nın tek gazetesi olan “Babalık” gazetesinin başyazarı idi. Ondan işittiğim şu olayı aynen naklediyorum:

“Devrin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Eğitim Bakanı)Mustafa Necati Konya’ya gelmiş ve Latin harflerinin üstünlüğünü(!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemişti. Şehrin her tarafına yapıştırılan ilanlarda: “Eski Harflerle Birlikte Kur’an’ı da Tarihe Gömdük” yazıyor ve konferansın ertesi gün saat 10′da verileceği belirtiliyordu.

Akşam, mükellef bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay Necati, ani bir apandist krizine yakalandı ve hemen hastahaneye kaldırılarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayı anlatmaya lüzum yok, bütün hastahane hatta Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmuş, fakat ne çare ki haddini aşarak Kur’an’a dil uzatmıştı.

Gece yarısı, imkansız denebilecek bir şey oldu ve Bay Necati’nin yatağı yan demirinden kırıldı. Hasta yere düşmüş ve ameliyat yeri patlamıştı. Ertesi gün saat 10′da, yani konferansın yapılacağı bildirilen saatte öldü!..

Kur’an’ı tarihe gömmek isteyenler, tarihin en kokuşmuş sahifelerine gömüldüler.

Kaynak: Babalık Gazetesi’nin başyazarı onkoloji doktoru Haluk Nurbaki.

 

KAYNAK: Mustafa Necati'nin İbretlik Ölümü! (habervaktim.com, bilgideryam.com,30.05.2014), 30.05.2014).

 


Yazar: Çeşitli Yazarlar

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör