Hukukçu, avukat, senaryo yazarı, şair, öykü yazarı. Devlet memuru bir ailenin çocuğu olarak 11 Ekim 1963’te Konya’da doğdu. İlk ve orta eğitimini yurdun çeşitli illerinde tamamladı. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nde bir yıl okuduktan sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
İstanbul’da
17 yıl avukat olarak çalıştım. 1997 yılından bu yana profesyonel olarak senaryo
yazıyor.
Çocukluğundan
bu yana şiir ve öyküyle ilgilendi. Öyküleri çeşitli edebiyat dergilerinde yayımlandı.
Bir gün yolu yönetmen Kutluğ Ataman’la kesişti. Bir hukuk dizisi çekmek istiyordu.
Beraber çalışmaya başladılar ama yarım kaldı. Daha sonra yönetmen Hilal
Saral’la tanıştı. Hilal Saral onu proje için ekip kurmak isteyen Mehmet Akif
Turgut adlı senarist arkadaşına önermiş. Yaklaşık altı yıl önce kalp krizinden
onu kaybedinceye dek 4 yıl beraber çalıştılar.
Funda
Çetin’in ilk senaryosu “Oğlum İçin” 1997’de Show TV’de yayınlanmıştı. Sonraki yıllarda
izleyicilerden büyük ilgi gören Huzur Sokağı, Karagül, Güllerin Savaşı,
Kalbimdeki Deniz gibi birçok dizi ve sinema filminin senaryosuna imza attı.
Senaryosunu
Yazdığı Diziler:
Ya İstiklal Ya Ölüm (2020
Verda
(2019)
Kalbimdeki
Deniz (2016-2017)
Seddülbahir
32 Saat (2015)
Güllerin
Savaşı (2014-2015)
Karagül
(2013)
Fatih
(2013)
Bir
Aşk Hikayesi (2013)
Veda
(2012)
Huzur
Sokağı (2012)
Mavi
Kelebekler (2011)
Kadınları
Anlama Kılavuzu (2010)
Kahramanlar
(2009)
Oğlum
İçin (2007)
Senaryosunu
Yazdığı Sinema Filmleri:
Annemin
Yarası (2015)
Bekle
Beni (2010)
Konak
(2009)
KAYNAKÇA:
"Annemin Yarası" Filminin Senaristi; Funda Çetin (Röportaj: Seher
Deniz, egelife.com, 30 Ağustos 2016), Funda Çetin (interhaber.com, 21.07.2019),
Funda Çetin (atv.com.tr, 21.07.2019), Funda Çetin (trt1.com.tr, 27.02.2020),
Funda Çetin (imdb.com, 27.02.2020), Funda Çetin (sinematurk.com, 27.02.2020),
Funda Çetin (beyazperde.com, 27.02.2020), Funda Çetin (diziseti.tv,
27.02.2020).
"ANNEMİN
YARASI" FİLMİNİN SENARİSTİ; FUNDA ÇETİN
Röportaj: Seher
DENİZ
Annemin
Yarası, Güllerin Savaşı, Karagül, Huzur Sokağı gibi birçok başarılı dizi ve
filmin senaristi Funda ÇETİN ile EGE LIFE’a özel söyleşi yaptık.
Aşık
olduğu şehre; İzmir’e yerleşen Funda Çetin; “Aradığım huzuru ve mutluluğu İzmir’de
buldum. Senaryolarımı buradan yazıyorum” dedi.
Merhaba
Funda Hanım, öncelikle sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Devlet
memuru bir ailenin çocuğu olarak Konya’da doğdum. İlk ve orta eğitimimi yurdun çeşitli
illerinde tamamladım. Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nde bir yıl
okuduktan sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdim. İstanbul’da
17 yıl avukat olarak çalıştım. 1997 yılından bu yana profesyonel olarak senaryo
yazıyorum.
Senarist
olmaya nasıl ve ne zaman karar verdiniz?
Çocukluğumdan
bu yana şiir ve öyküyle ilgileniyordum. Öykülerim çeşitli edebiyat dergilerinde
yayınlandı. Bir gün yönetmen Kutluğ Ataman’la yollarımız kesişti. Bir hukuk
dizisi çekmek istiyordu. Beraber çalışmaya başladık ama yarım kaldı. Daha sonra
yönetmen Hilal Saral’la tanıştık. Hilal beni proje için ekip kurmak isteyen bir
senarist arkadaşına önermiş. Mehmet Akif Turgut. Yaklaşık altı yıl önce kalp
krizinden onu kaybedinceye dek 4 yıl beraber çalıştık. Bir nevi ustamdır.
İlk
senaryonuz hangisi?
Oğlum
İçin. 1997 ‘de Show TV’de yayınlanmıştı.
Karagül,
Huzur Sokağı, Güllerin Savaşı, Seddülbahir 32 Saat, Annemin Yarası gibi birçok
başarılı dizi ve filmin senaristisiniz… İçlerinde sizin için özel olan bir
yapım var mı?
Ben
teknikten ziyade kalple yazan bir yazarım. Bu nedenle yazdığım her eserle ciddi
bağ kuruyorum. Cine-5’te yayınlanan Kadınları Anlama Kılavuzu’nun yeri başkadır
bende. Tek bir kelimesine bile müdahale olmadan çekildi, yayınlandı.
Oyuncularımız muhteşemdi. 2011’de dört dalda Antalya Televizyon Ödüllerine aday
gösterilmişti.. Bunun yanında, bu yıl gösterime giren sinema filmim Annemin
Yarası çok özeldir benim için. En fazla hissederek ve sorumluluk hissederek
yazdığım senaryodur. Bosna’da yaşanan bir drama dayanan hikayesini “Bekle Beni”
adıyla 2009’da yazmıştım. Nihayet bu yıl BKM tarafından hayata geçirildi. Gerçi
senaryonun yazdığım orijinal versiyonu üzerinde bilgim dışında yapılan bazı
değişiklikler olmasa daha iyi bir eser ortaya çıkardı diye düşünüyorum.
Yaratıcı eser sahiplerine daha özenli olunması sektörün geleceği açısından çok
önemli bence. Umarım bu konuda sektörde yer alan yapımcısından oyuncusuna
herkes daha özenli yaklaşım gösterir ve çok daha güzel eserlerin olması
gerektiği gibi hayata geçmesi sağlanır.
Nasıl
bir duygu, yazdığınız senaryoların
milyonlar tarafından beğenilmesi, izlenmesi?
Güzel
bir duygu tabi ki.. Birilerinin yüreğine dokunabildiğini bilmek, heyecan
verici.
Olumlu
ya da olumsuz eleştiriler aldığınız oluyor mu?
Elbette
oluyor. Olumlu eleştiriden herkes hoşlanır. Olumsuz eleştiri, benim yaptığım
bir hatadan veya noksanlıktan kaynaklanıyorsa, bunu da memnuniyetle kabul
ediyor ve eğitim sürecime ekliyorum. Bana göre,
daha iyisini yapabilirim duygusunu hiçbir zaman kaybetmemeli insan.
Kendinizi
ileride görmek istediğiniz yer neresi diye sorsam?
Sadece
yaşadığım coğrafyada değil, Dünya’da olup biten pek çok şey etkiliyor beni.
Annemin Yarası filmine esin veren Bosna dramı gibi. İleride Dünya sinema
tarihine geçecek eserler yazmayı istiyorum ve kafamda bir iki çok güzel hikaye
var.
Senaryolarınızı
yazarken nelere dikkat ediyorsunuz?
İşin
kendine özgü matematiği bir yana... Yarattığım karakterleri bire bir
tanıyormuşcasına tahlil ediyorum. Her karakterimin motivasyonunun kendince
haklı bir gerekçesi olmasına dikkat ederim. Senaryo içinde geçen teknik
bilgileri dahi ince ince araştırırım. Mantık hatası ve boşluğa yer bırakmamaya
özen gösteririm. Diyaloglarımı yaşayan doğal bir dille yazarım. Toplumsal,
insani değerler benim için çok önemli. Maalesef amiyane tabirle toplumun çivisi
giderek çıkıyor. Böyle bir ortamda, çivi söken değil, çivileri sağlamlaştırmaya
çalışan bir senarist olmayı tercih ediyorum.
Peki
yazarken herhangi bir ortam hazırlıyor musunuz yoksa iş yaparken ya da yemek
yerken de ilham geldiği oluyor mu?
Yaz
kış, camla kapattırdığım balkonumda çalışıyorum. Karşımda çam ağaçlarıyla kaplı
küçük bir tepecik var. Aydınlık ve geniş alan duygusu beni rahatlatıyor.
Yorulduğum zaman o yeşilliğe bakarak dinlenebiliyorum. Ya da çok sevdiğim
birkaç komşumla kahve molası veriyoruz. İlham her an her yerde gelebiliyor.
Yemek yaparken, uyumak üzereyken, biriyle konuşurken.. Bir cümle, bir bakış,
bir koku, bir an, kafamda bir hikayeyi başlatabiliyor, sahne olarak gözümün
önünden akıyor.
Yaşadıklarınızın
yazdıklarınız üzerinde bir etkisi var mı yoksa tamamen hayal ürünü mü?
Yazdıklarım
genel olarak öyküleme, yani hayal ürünü.. Ama yaşam tecrübelerimden referans
aldığım şeyler de oluyor elbette..
Funda
Çetin imzalı bir dizi ya da film reytingleri düşük olduğunda nasıl
hissediyorsunuz?
Üzülüyorum
tabi. Söz konusu diziyse, yapımcıyla beraber nedenini değerlendiriyor ve neler
yapabileceğimize bakıyoruz.
Bir
dizi ya da filmin başarılı olmasındaki tek etken senaryo mudur sizce? Başka
etkenler var mı varsa bunlar neler?
En
önemli etken, temel taşı tabi ki senaryo ama bir dizinin üretimi pek çok
katmanlı bileşenden oluşuyor. Tüm bu yapının doğru şekilde bir araya gelmesi ve
uyumlu olması lazım. Yapımcı ve kanalın işbirliği de önemli. Öte yandan bir
senarist olarak kendi alanımda detaylı koşulları konuşacak olursak, yazmak olan
işim dışında farklı şeyler ve problemlerle de ilgilenmek zorunda kalıyorum.
Örneğin telif sözleşmeleri, ödemeler, yerinde ve profesyonelce olmayan
müdahaleler gibi enerji ve zamanımızı alan konular zaten zor olan işimizi daha
da zorlaştırıyor. Bu nedenle ben de işime daha konsantre olmak ve kaliteli
zaman ayırmak için bir menajerle çalışmaya başladım...
Her
gün birbiri ardına diziler yayınlanıyor ve çok kısa sürede yayından
kalkabiliyor. Bunun nedeni nedir?
Diziler
kanallarda yayınlanan içeriklerin büyük bölümünü oluşturuyor. Kanalın ticari
başarısı için olmazsa olamaz bir program türü. Kanala uygun projeyi bulmak,
seçmek, yayına hazır hale getirtmek ve rekabete uygun strateji ile yayına
sokmak, dizilerin başarısı için hayati öneme sahip. İşin bu tarafında yaşanan
aksaklık ve talihsizlikler başarı şansını olumsuz etkiliyor tabi ki.
İzmir’e
yerleşmeye nasıl karar verdiniz?
Son
yıllarda İstanbul’un insanın yaşam enerjisini soğuran, kendi kurallarını
dayatan bir şeye dönüştüğünü derinden hissediyordum. Annem ve babam İzmir’de
yaşıyorlar zaten. Hem onlarla daha sık beraber olabilmek, hem de daha insanca
yaşam koşullarına kavuşabilmek için İzmir’e yerleşeceğimi söylemeye başladım.
Yakın arkadaşlarım 30 yıl İstanbul’da yaşamış ve gençliğinde bu şehre aşık biri
olduğumu bildikleri için, kararımı
başlarda inandırıcı bulmadılar. 2016’nın ilk aylarında İzmir’e geldim, bir ev
satın aldım ve 4 Nisanda İstanbul’dan İzmir’e taşındım. Ve aradığım huzuru,
mutluluğu burada buldum..
Senaryolarınızı
burada mı yazıyorsunuz? Gidip gelmek zor oluyor mu?
Evet,
senaryolarımı İzmir’de, evimde yazıyorum. Gidip gelmek sorun olmuyor. Menajerim
ve asistanım İstanbul’da yaşıyorlar ve her gün telefon bağlantımız sürüyor.
Bazen internet üzerinden görüntülü toplantı yapıyoruz. Yapımcı, oyuncu,
yönetmen veya kanalla görüşme olacaksa, uçakla gidip dönüyorum. Sorun İstanbul
içindeki ulaşım.. İnanır mısınız, İstanbul’da yaşarken evden toplantıya
gittiğim süreden daha uzun sürmüyor İzmir’den gidiş gelişler..
Bu
güzel sohbet için teşekkür ederiz. EGE LIFE okurlarına bir mesajınız var mı?
Uygarlığın,
huzurun ve aşkın kenti İzmirli okurlarınıza sevgiler.. Bizi izlemeye devam
edin.
KAYNAK:
"Annemin Yarası" Filminin Senaristi; Funda Çetin (Röportaj: Seher
Deniz, egelife.com,
30 Ağustos 2016).