Gazeteci, medya patronu (D. 20 Şubat 1940, Ankara – Ö. 3 Haziran 2003, İstanbul). Rusya'dan göç edip Ardahan'a yerleşmiş ve 6 dönem Kars milletvekilliği yapmış Kahraman Arıklı ile Nezaket Arıklı'nın oğludur.
Robert Kolej'i bitirmesinin ardından 1962
yılında Lozan Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Gazetecilik
dışında bir iş yapmasının "delilik" olduğuna karar verdi ve mezun
olur olmaz Türkiye'ye dönerek 1966'da ABC adlı haftalık gazeteyi çıkardı. Daha
sonra yakın arkadaşı İsmail Cem ile Politika gazetesini yayımlayan Arıklı,
ansiklopedik yayın ve taksitle satış şirketi Artel'i de kurarak Türkiye'de bir
ilke imza atmış oldu. Bu girişimini yeni yayınlar izledi.
İsmail Cem'in
Bacanağı
Ercan
Arıklı, Robert Kolej'den sınıf arkadaşı ve daha sonra iş arkadaşı olan İsmail
Cem'le aynı zamanda bacanak da oldular. Cem, Arıklı'nın ilk evliliğini yaptığı
İnci Trak'ın kızkardeşi Elçin Trak'la evlenmişti.
Evlilikleri
Arıklı'nın
ilk evliliği iki çocuğunun trajik ölümüyle birlikte sona erdi. Yıllar sonra
ikinci evliliğini gazeteci Malik Yolaç’ın kızı Merve Yolaç’la yapan Arıklı,
üçüncü evliliği için dünyaca ünlü bir piyanist Güher Pekinel'le nikah masasına
oturdu. Ercan Arıklı'nın ölümünden iki sene önce sona eren ve 14 yıl süren bu
evlilik, uluslararası sanat çevrelerinde bile günlerce konuşuldu.
Gelişim
Yayınları
Arıklı
tüm riskleri göze alarak kimsenin cesaret edemediği kararlara imza atıyordu.
1970 yılında Ekonomi Politika gazetesini çıkardı. Ancak Arıklı asıl ününü 1974
yılında Gelişim Yayınları'nı kurarak
elde etti. Bu şirketle birlikte dergi ve ansiklopedi yayıncılığına radikal bir
üslup getirdi.
Çevresindekilerin
"ansiklopedi işi tutmaz" dedikleri dönemde 24 ansiklopedi çıkartarak
vergi rekortmeni oldu.
Söz Gazetesi
Ne
var ki bu başarıyı gazete yayıncılığında sağlayamadı. 1987'de kurduğu "Söz"
gazetesini kısa bir süre sonra kapatmak zorunda kaldı.
NOKTA Dergisi
Arıklı,
ansiklopedilerden sonra Türk basınında bir ilke daha imza attı. İlk göz nuru
Nokta dergisi, gündeme damga vuran haberlerle uzun yıllar ses getirdi,
tartışıldı.
"Kadınca",
"Erkekçe" ve Diğer Dergiler
Sonra
Erkekçe ve Kadınca dergileriyle sektöre renk verdi. Yayıncılık dünyasına
bambaşka bir bakış açısı, yeni bir soluk getirmişti.
Ekonomik
Panaroma, Gelişim Spor, Marie Claire, Gelişim Çocuk ve Hıbır Dergilerini peş
peşe yayınladı. Artık dergiciliğin duayeniydi. Uluslararası fuarları
kaçırmıyordu. Bir fabrikatör gibi gazeteci yetiştiriyor, dergi çıkarıyor, özgün
fikirleriyle mesleğe yeni ufuklar açıyordu. Bugün medya dünyasının önde gelen
birçok ismi onun keşfidir.
1992
yılında Gelişim Yayınları'nı satan Arıklı, 1993'te Sabah bünyesindeki Bir
Numara Yayıncılık'ta Aktüel, Cosmopolitan, Gezi, Otomobil gibi 30'u aşan dergi
çıkardı. Bir Numara Yayıncılık’tan ayrıldıktan sonra Vatan Dergi Grubununda
Haftalık ve Tekborsa dergilerini çıkardı.
Vefatı
Ercan
Arıklı, 3 Haziran 2003 günü, Bir Numara
Yayıncılık dergi grubunun yönetim merkezi binası önünde, bir belediye
otobüsünün kendisine çarpması sonucu hayatını yitirdi.
2005
yılında yakın çalışma arkadaşlarından Arda Uskan, Ercan Arıklı hakkında "Güle Güle Bebeğim"
başlıklı eseri yayımladı. Arıklı ile ilgili bilinmeyen pek çok bilgi bu kitapta
gün ışığına çıktı.
KAYNAKÇA:
Ercan Arıklı kimdir? (02.06.2010), Türk Dergiciliğinin Duayeni Ercan Arıklı
Anılıyor!.. (meyaradar.com, 23 Kasım 2018).
ERCAN ARIKLI
İÇİN NE DEDİLER?
Can Dündar
"Onun
için çalışmaya başladığımda ne o beni tanıyordu; ne de ben onu...
Üniversite
öğrencisiydim ve Gelişim Yayınları'nın ansiklopedilerini pazarlıyordum.
Tanışmamız
1985'te oldu.
İşsizdim.
Rahmetli
Ahmet Taner Kışlalı hocam, Erkekçe'yi çıkaran Hıncal Uluç'a beni hatırlatmış, o
da Ercan Arıklı'ya söylemişti.
Dönemin
efsanevi dergisi Nokta'da işe başladım.
Yazdığım
birkaç yazının ardından derginin istihbarat şefiydim.
Onunla
ilgili olarak ilk öğrendiğim şey buydu:
Yetenekliysen
önün açıktır. Sana güvenir ve şans verir."
Ayşe Arman
"...birlikte
çalıştığı kadınlardan söz ediyorum.
...
Çünkü
ben de o kadınlardan biriyim.
Ercan
Arıklı'nın kadınlarından biri.
Bununla
da gurur duyuyorum.
Hayatıma
değdiği, hayatıma girdiği, 18 yaşında tanıdığı küçük bir kızdan bir gazeteci,
bir kadın yarattığı için.
Haliyle
erkeklerin bilmediği bir şeyi daha biliyorum.
Evet,
kadınların duaları onu cennete gönderir. Ama tersi de doğru.
Kadınların
bedduaları onu cehenneme de gönderebilir!
Bunu
bilmek için sadece kadın olmak gerekir..."
Hıncal Uluç
Ercan
Arıklı Gelişim Yayınları'nı daha da ileri götürmek için yeni planlar
üretiyordu. Kadınca, 50-60 bin arası bir tiraja oturmuş, Türkiye'nin ilk ve tek
kadın dergisi olmuştu. Ercan, artık erkeklere bir dergi çıkaracaktı. Aklından
geçen, Playboy örneği, çok satan, kaliteli bir erkek dergisiydi. Derginin adını
bile koymuştu: Erkekçe... Bu fikrinden Yusuf Subaşı'na da söz etmişti.
Ankara'da, Playboy için aynı planları yapan bir gazeteci daha vardı: Hıncal
Uluç... Uluç, Yankı dergisinde çalışan deneyimli bir gazeteciydi. Haftada iki
gün Cumhuriyet gazetesinde spor yazıları yazıyor ama yıllardır Playboy gibi bir
dergi çıkarmayı düşlüyordu. Bundan sonrasını Uluç'tan dinleyelim: "Yusuf
Subaşı Ankara'ya geldi. 'Playboy'u bir gün çıkaracağım' diyorum ben yine.
Arıklı'dan bahsetti. 'Kadınca'yı çıkarttı şimdi de Erkekçe'yi çıkartmaya
çalışıyor ama ekibi bir türlü bulamıyor. Sizi tanıştırayım' dedi. Benim cevap:
'Ercan Arıklı iyi bir erkek dergisi istiyorsa bunu hak etmeli. Bunu hak etmenin
yolu da beni keşfetmekten geçer. Beni bulursa bulur. Bulamazsa olmaz."
Uluç son cümlesinden sonra durdu, güldü... "Haklısın, megalomani bende o
günlerde başlamış!" Aradan l yıl geçti. Sonunda Subaşı, Uluç'tan bahsetti.
Buluştular. Türkiye'de bir erkek dergisi nasıl eve girerdi? Önce onu kadınların
da utanmadan okuyacakları bir hale getirmek gerekiyordu. Sadece bu da yetmiyordu.
"Bu dergiyi Süleyman Demirel'in masasında görmek istiyorum" dedi
Hıncal Uluç. Öyle de oldu!. Dergicilikte yeni bir atılım olacaktı Erkekçe...
(Kaynak:
Vatan Gazetesi)
Umur Talu
"Yıl
1984 ya da 1985'di. Henüz 26-27 yaşında, Cumhuriyet yazı işlerinde, gazetede
adı bile yazmayan bir editördüm.
O
günlerde, hiç tanımadığım Arıklı, Nokta dergisinde, başka sektörlerdeki
gençlerin yanında, basından da beni ve bir başka meslektaşımı 'geleceğin
isimleri' olarak ilan etti.
Genç
yaşınızda elbette hoşunuza gidiyor, ama şaşırıyorsunuz da.
Sonradan,
daha o günlerden, ikimiz adına ortak bir hayal görmeye başladığını, hatta bunu
bir proje haline getirdiğini öğrendim.
Cumhuriyet'ten
de Milliyet'e geçmiştim, daha henüz iki yıllıktım. O iki yıl boyunca bana sık
sık, 'birlikte farklı bir gazete çıkaracağımızı' söylemeye başlamıştı. Kendime
güvenimi kışkırttı adeta. 29 yaşımda, yöneticiliğe başladığım, üstelik hiç bir
sorunum olmayan Milliyet'ten, üstelik hiç bir maddi cazibe olmadan, üstelik
öteki tarafta hiç bir gazete donanımı yokken, kelimenin tam anlamıyla bir
maceraya, bir hayale, yeni ve farklı bir gazete çıkarmanın heyecanına koşmak
üzere ayrıldım."
Canan Barlas
"Aslında
Ercan Arıklı'nın patronluğu, sonraki dönemlerinden daha ilginçti... Bizlere,
bir dergiyi baştan sona yaratma fırsatı verir ve onu finanse ederdi...
Bu
verilen işin içinde, düşünce, amaç, vizyon, misyon, satış endişesi, mizanpaj,
her şey vardı... Biz o dönemde habire kadın dergisi çıkarırdık...
Başarınca
biraz şımartır, sonra ipimizi daha güzel için çekerdi... Çünkü Türkiye'de onun
anladığı anlamda dergicilik yoktu... Gerçekten babası o oldu...
Sonsuz
özgürlük tanır, farklı fikirlerin peşinde destek olurdu... Tam bir
yenilikçiydi... Kadın dergileri ve sonra Erkekçe gibi erkek dergisi kadar
haftalık Nokta Dergisi'nin de babasıydı..."
Ayşenur Aslan
"Peki,
bir melek miydi Ercan Arıklı?
İnsana
dair bütün kusurlardan azade miydi?
Hiç
mi kötülüğü dokunmamıştı birilerine?
Hayır..
Hayır..
Hayır..
Ama
doğrusu merak ediyorum.. Ona kızanların hayatları nasıl acaba? Tek bir kişiyi
bile işten çıkarmayan bir patronla çalışıyorlarsa ne mutlu onlara... İktisattan
miktisattan anlayarak, hasbelkader değil de planlı programlı dergiler çıkartıp
yayın tarihine bırakmışlarsa ne mutlu onlara... Psikolojik sorun ne demek,
hayatında hiç "of" deyip gözyaşı dökmemişlerse ne mutlu onlara..
Ercan
Arıklı, o insanlardan değildi ne yazık ki!
İnsandı..
Bütün
kusurlarıyla, hatalarıyla, coşkusuyla, insandı...
Ondan
çok şey öğrendim..
Onunla
çalışırken hem kendimi ve yaptığım işi, hem de onu çok sevdim..."
Fatih Altaylı
"Ercan
Arıklı gibi biri halk otobüsü altında kaldı.
Hem
de yaya geçidinde.
Türkiye'yi
Türkiye gibi olmaktan kurtarmaya çalışan bir adam tam bir Türkiyeli gibi öldü.
İnanılmaz.
Bende ve pek çok gazetecide büyük emekleri vardı. Ondan çok şey öğrenmiştik.
Komplekssiz, rahat, çalışanları ile dost bir patrondu.
Yöneticiliğin
yumuşak bir yüzle nasıl yapılacağını bana öğreten iki kişiden biri de oydu.
Tek
tesellim, yaşadığı hayatın hakkını vermiş olması.
Nur
içinde yatsın."
NUR ÇİNTAY A.
"'İdeal
patron nasıl olur' diye sorsanız, belki birkaç küçük oynamayla size onu tarif
ederim:
Zeki.
Donanımlı. İşine âşık. Dünyaya açık. Ulaşılır. Sınırları zorlayan. Adam yerine
koyan. Yüreklendiren. Yenilikçi. Kasmayan. Aptallığı aşağılayan. Başarıyı öven.
Vanity
Fair'lerden, yabancı gazetelerden kestiği kupürleri getirir. O meşhur 'Peki
başka' kalıbıyla devamlı push eder. 'İş' mesai saatleri içinde yerine getirilen
bir mecburiyet değil, bir yaşam biçimidir onun için.
'İdeal
erkek nasıl olur' diye sorsanız, belki birkaç küçük oynamayla, size yine onu
tarif ederim:
Zeki.
Zarif. Kültürlü. Eğlenceli. Yaşamdan zevk alan. Nerde nasıl davranacağını
bilen. Havalı. Şık. İşini seven. Mücadeleci. Flörtöz. Kıvamında alaycı.
Sinemaya giden! Hayatından ne derece büyük bir trajedi geçmiş olursa olsun,
dimdik ayakta kalan. Hayata delice asılan. Bir kadına kendini kadın gibi
hissettiren. Cool. Tatlıyı seven!
Hiçbir
aşk meşk ilişkiniz olmamasına rağmen, sizinle hep bir hoş flört halindedir.
Güven verir. Karizma küpüdür."
Fikret Bila
"Her
zaman güven veren, özendiren, güç katan tavırlarıyla başta gazeteciler olmak
üzere çalıştığı insanların başarılarında önemli pay sahibidir Arıklı.
Benim
meslek yaşamımda da özel bir yeri vardır. Türk basınında olay yaratan Nokta dergisiyle
nasıl bir gazetecilik yapmak istediğini henüz proje aşamasında kendisinden
dinlemiştim. İkna gücü, gazetecilik heyecanı, Türk toplumunu ve okurunu analizi
beni çok etkilemişti. Bu projede görev almayı onu dinledikten sonra kabul etmiş
ve eski mesleğimden ayrılarak Nokta dergisiyle yeniden basına dönme kararı
almıştım.
Nokta
dergisi çok kısa bir süre içinde Ercan Arıklı'nın proje aşamasında anlattığı
gibi yaşama geçti, hedeflediği işlevi gördü ve basında saygın bir yere ulaştı.
Nokta, birçok meslektaşımızın yetiştiği iyi bir okul işlevi de gördü aynı
zamanda..."
Ergun Babahan
"İstanbul'daki
ilk yazı işleri toplantımdı. Gece heyecandan uyku tutmamıştı. Efsanevi Nokta'yı
yaratan Ercan Arıklı ile bir toplantıya girecektim. Yıl 1987, çıkaracağımız gazetenin
adı Söz'dü.
(...)
Sabah
erkenden kalkıp ciddi bir gazete taraması yaptım ve toplantıda iddialı bir
gündem sundum. Yeni Asır Okulu'nda her gün gündeme en az bir madde zorunluluğu
olan bir gelenekten geldiğim için açıkçası çok zorlanmamıştım.
Ama
masanın başındaki adam herkesi dinliyor, sonra herkese "Başka..
Başka" diye soruyordu. O adam Ercan Arıklı'ydı.
(...)
O
usta bir dergiciydi.
Eğer
bugün Türkiye'de dergicilik diye bir sektör varsa, bu Ercan Arıklı'nın
sayesindedir."
Duygu Asena
Hayatının
en verimli döneminde madden ve manen güçlüklerle savaşmak zorunda kalan Duygu
Asena, ayakta kaldığını göstermek için meslek yaşamına sıfırdan başlamayı göze
almıştı. Önceleri yazarlık yaptığı halde muhabir olarak çalışmaya razı oldu.
Yeteneğinin Ercan Arıklı tarafından keşfedilmesi uzun sürmedi: Arıklı,
Asena'nın bir kadın dergisinin başına geçmesini istiyordu. 1978'den 1992'ye
kadar süren yayın hayatı boyunca başarısını katlayarak artıran ve Asena'yı
hakettiği üne kavuşturan "Kadınca" macerası böylece başlamış oldu.
KAYNKÇA:
Ercan Arıklı kimdir? (02.06.2010).