İşletmeci, STK Yöneticisi, Siyasetçi, XXII. ve XXIV. Dönem İzmir Milletvekili. 20 Eylül 1951’de Denizli’de doğdu. Babasının adı Süreyya, annesinin adı Emine Necla’dır. 24 Ocak 1993’te evinin önünde uğradığı bombalı saldırıda yaşamını yitiren gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun eşidir. Güldal Mumcu, eşinin ölümünün ardından yaşadıklarını, 2012 yılında, ‘İçimden Geçen Zaman' adını verdiği bir kitapta anlatmıştır.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme
Bölümünü bitirdi. Devlet Yatırım Bankasında Proje Değerlendirme Uzmanı olarak
görev yaptı. Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfını kurdu ve Başkanlık
görevini yürüttü.
Şükran Güldal Mumcu, CHP’den XXII. ve XXIV. Dönem İzmir
Milletvekili seçilerek TBMM’de yasama çalışmalarına katıldı. XXII. (22.07.2007
– 12.06.2011) ve XXIV. Dönemde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanvekili olarak görev yaptı. Çok iyi düzeyde İngilizce
bilen Mumcu, dul ve 2 çocuk annesidir.
KAYNAKÇA: TBMM Albümü 3. Cilt 1983-2010 (2010), Uğur
Mumcu'nun Eşi Kitap Yazdı; "Ben Birini Öldürdüm" (medyaradar.com,
18.11.2012), TBMM Albümü 24. Yasama Dönemi (tbmm.gov.tr, erişim: 16.01.2016).
UĞUR MUMCU'NUN EŞİ
KİTAP YAZDI
Uğur Mumcu’yu 1993’te bir suikasta kurban veren Güldal
Mumcu, eşinin ölümünün ardından yaşadıklarını ‘İçimden Geçen Zaman’ adını
verdiği bir kitapta anlattı
24 Ocak 1993’te evinin önünde uğradığı bombalı saldırıda
yaşamını yitiren gazeteci-yazar Uğur Mumcu’nun eşi CHP milletvekili ve TBMM
Başkanvekili Güldal Mumcu, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ın 1996 yılında
Kurban Bayramı’nda iki küçük çocukla evine bayram ziyaretine geldiğini anlattı.
Mumcu, eşini kaybettiği suikast günü ile sonrasında
yaşadıklarını, “İçimden Geçen Zaman” adını verdiği kitabında anlattı.
Mumcu, kitabın 110. sayfasında, 1996’da Kurban Bayramı’nda
adının Mahmut Yıldırım olduğunu söyleyen kişinin evine yaptığı ziyaretle ilgili
şu bilgileri verdi:
“Bayram için o aralar çok ziyarete gelen olmuştu. Hem
taziye hem bayram kutlaması yapıyorlardı. Biraz tedirgin olmakla birlikte
‘Bakalım kimmiş?’ dedim. Açtık sokak kapısını. Merdivenleri inerken izliyordum.
Biri kız, biri erkek üç dört yaşlarında iki çocuğun ellerinden tutmuş bir adam
bizim kapının önüne geldi. Sakallı, benim boyumda, biraz ince, lacivert bir
ceket ve gri bir pantalon, ceket özensiz, pantalon ütüsüz, hafif eskimiş...
Böyle bir kılık. Çocukları da yeğenlerim diye tanıtacaktı, konuşma sırasında.
Çok telaşlı ve hızlı, adeta nefes almaksızın konuşarak; ‘fazla zamanınızı
almayacağım lütfen bana üç dakikanızı ayırın’ dedi. ‘Buyurun’ dedim.
(...)’nasıl biri olduğumu anlatmak istiyorum. Ve gözümün içine bakarak,
‘Biliyor musunuz ben adam öldürdüm’ dedi. ‘Herhalde isteyerek
öldürmemişsinizdir’ dedim.
‘Deli raporu aldılar’
‘1975 yılında... Evet hapse de girdim.’ dedi. ‘nasıl
çıktınız o zaman?’ ‘deli raporu alındı benim için.’ Doğrusu biraz şaşırmıştım.
O devam etti: ‘Ben elektrik mühendisliği okudum. Bu işlere girdiğim için ailem
bana kızıyor, deli muamelesi yapıyorlar’. ‘E raporunuz varmış zaten!.. Sizi
dinliyorum ne istiyorsunuz?’ dedim.
‘Sokaktaki caminin adının Ti Camii olarak değiştirilmesi
gerekir. Bunu sizin sağlamanızı istiyorum’. Salonda karşılıklı ayakta duruyoruz.
Yüzüne baktım. Daha sonra artık çıkması gerektiğini hissetirecek şekilde kapıya
doğru yürüdüm. O da benimle birlikte yürüdü. Özgür ile Özge kapıdan çekildi.
Salondan çıktık. Adam durdu, bana döndü. Sesi düzelmişti. Son derece normal son
derece düzgün bir Türkçeyle, ‘Olayın failini bulsak sizin için yeterli olur
mu?’ dedi. ‘Ben gerçeği istiyorum’ dedim. ‘Olayı yapanı bulsak sonra
etrafındandan da bir kaç kişi bulunsa yeter mi? Çünkü siz ne isterseniz o
olacak...’
Ben yine: ‘Ben gerçeği istiyorum.’
‘Siz hepsini istiyorsunuz. O zaman üç tane gül alacağım.
Birini Başbakanlığa, birini Çeçenistan’a birini de Uğur Bey’in öldürüldüğü yere
koyacağım’ dedi. Kapıyı açtım. Çocukların ayakkabısını giydirdi. Bu sırada ben
sordum. ‘Şimdi ne iş yapıyorsunuz?’
‘Alavere, dalavere...’ diye cevap verdi. ‘İyi o zaman hadi
size güle güle...’
Kapıyı kapatmamızdan sonra bir kaç dakika geçmemişti ki
apartman içinden bağırmalar duyduk. ‘Olayların hepsi açığa çıksın! Bütün
gerçekler açığa çıksın. Artık yeter! Buraya gerçek adımı da yazıyorum. Gerçek
adım Mahmut Yıldırım. Buraya yazıyorum. Gerçekler açığa çıksın.’
Taziyeye gelenler için koyduğumuz defter hâlâ duruyordu.
‘Buraya yazıyorum’ dediği için merakla deftere baktık. Hakikaten söylediklerini
yazmıştı. Defteri yerine koyup eve geçtik. Ertesi sabah defter yoktu.
KAYNAK: Uğur Mumcu'nun Eşi Kitap Yazdı; "Ben Birini
Öldürdüm" (medyaradar.com, 18.11.2012).