Aktivist, Siyasetçi, TKP ve TBKP üyesi, Yayıncı, Yazar (D. 1942, Ankara – Ö. 8 Mart 2019, Ankara). Çıraklıktan su satıcılığına, elektrik işlerinden yayıncılığa kadar çok sayıda iş yaparak yaşamını sürdüren Tanılkan, 7 yaşından itibaren, hem harçlığını çıkarmak, hem de aile bütçesine ufak da olsa bir katkı sağlamak için yaz tatilleri yanı sıra Cumartesi günleri de yarım gün okulun ardından her hafta sonu sürekli çalıştı. Bakkal çıraklığı, tren garında su satıcılığı, ayakkabı mağazasında tezgahtarlık, elektrik tesisatçılığı, oto elektrikçiliği ve akümülatör imalatı işleri yanı sıra, Hirfanlı Hidroelektrik Santralinde elektrik bakım ustası, tribün operatörü ve kumanda odası mesul operatörlüğü görevlerinde bulundu.
Sosyalist
hareket içinde etkin bir şekilde yer aldı. Türkiye Komünist Partisi (TKP) ve Türkiye
Birleşik Komünist Partisi (TBKP) üyesi oldu. 12 Eylül 1980 öncesinde Temel
Yayınları ve Temel Dağıtım kurucu yöneticisi, Adımlar dergisi İşletme Müdürü
olarak çalıştı.
Anılarını
yayımladığı kitabın ön sözünde, ona kader arkadaşlığı yapan, uzun yıllar
beraber çalıştığı Cavlı Çulfaz, şunları yazmıştı:
“Atilla
Tanılkan düştü, işkence gördü, tökezledi, sendeledi, ama asla yıkılmadı.
Yaralarına tuz basıp ayağa kalktı. Büyük ustamız Nazım bugün herkesin dilindeyse,
bu biraz da Atilla gibi isimsiz kahramanların sayesindedir.”
Atilla
Tanılkan, 8 Mart 2019 günü Ankara’da hayatını kaybetti. Cenazesi 8 Mart 2019
Cuma günü öğle vakti Ankara / Karşıyaka Mezarlığında toprağa verildi.
Anılarını
ve cezaevine kadar uzanan yaşamından kesitleri işlediği “Gayrettepe Selimiye
Metris” 2010’da yayımlamıştı.
KAYNAKÇA:
Atilla Anılkan / Gayrettepe Selimiye Metris (2010), Çok ilginç bir yaşam öyküsü
Gayrettepe, Selimiye, Metris (Hürriyet Haber, 02.06.2010), Türkiye
sosyalist hareketinin emektarlarından Atilla Tanılkan hayatını kaybetti (ilerihaber.org,
08.03.2019), Attila
Aşut / Bir bir eksilirken yoldaşlarımız… (birgun.net, 11.03.2019).
BİR BİR
EKSİLİRKEN YOLDAŞLARIMIZ…
Attila AŞUT
Uzun
yaşamanın ağır yüklerinden biri de sevdiklerinizin ölümüne tanık olmaktır.
Şubat
başından bu yana çok sayıda değerimizi “öte yaka”ya yolcu ettik. Sanat
dünyamızdan Yalçın Menteş, Turgay Gönenç, Hakan Yeşilyurt, Erdoğan Sıcak, Aytaç
Arman, Hüseyin Atabaş art arda ayrıldılar dünyamızdan.
Sosyalist
hareketimize emek vermiş Yalçın Yusufoğlu ve Cemal Kıral yoldaşlarımızı da
uğurladık kısa süre önce.
Onların
acısı henüz çok tazeyken, bu kez de Atilla Tanılkan’ın ölüm haberiyle yasa
boğulduk yeniden.
Tanılkan’la
“Adımlar” dergisinde birlikte çalışmıştık. Dürüst ve alçakgönüllü kişiliği ile
herkesin saygısını kazanmış bir yoldaşımızdı. TKP’nin basın / yayın
işletmelerinin görünürdeki yüzüydü…
Ölüm
haberinin ardından, Cavlı Çulfaz arkadaşımızın İngiltere’den gönderdiği
başsağlığı mektubu düştü elektronik posta kutuma. Cavlı, Tanılkan’ın TÜSTAV
Yayınları’ndan çıkan anı kitabının editörlüğünü yapmıştı. Kitaba yazdığı
önsöze, “Ne güzel şey sana yoldaşım diyebilmek…” diye başlaması boşuna değildi.
Mektubunda şöyle anlatıyordu Tanılkan’ı:
“Sol
hareketimizin emektarlarından, çok sevdiğim yoldaşım Atilla Tanılkan’ı da
yitirdik.
1977
yılında ben TKP yayınlarıyla, Atilla dağıtım işiyle uğraşırken yollarımız kesişti. Yaklaşık üç yıl
İstanbul’da birlikte çalıştık. O sıralar TKP organı ‘Savaş Yolu’ dergisi 40
bin, ‘İlerici Yurtsever Gençlik’ dergisi 40 bin, ‘Kadınların Sesi’ 30 bin,
‘Ürün’ 20 bin, ‘Barış ve Sosyalizm Sorunları’ dergisi 10 bin adet
dağıtılıyordu. Ayrıca ‘Sanat Emeği’ dergisi, Konuk Yayınları, Temel Yayınlar
vardı. Türkiye’nin o sıralar altıncı büyük gazetesi olan ‘Politika’nın sürümü
de 30 bin dolaylarındaydı. Azımsanacak rakamlar mı bunlar? Üstelik ülkemizin
nüfusu şimdikinin yarısıydı o zamanlar…
Ülke
çapındaki bütün bu yayın dağıtım ağının başında, işini büyük bir özveriyle,
sessizce yapan dürüst bir yoldaş (Atilla Tanılkan) ve onun yönetimindeki, deyim
yerindeyse bir avuç atom karınca vardı.
Atilla
yaşıtımdı. 1942 doğumluydu. Yıldırım Beyazıt Erkek Sanat Enstitüsü’nü
bitirdikten sonra Hirfanlı Hidroelektrik Santralı’nda elektrik bakım ustası,
tribün operatörü ve kumanda odası yöneticisi olarak çalışmıştı.
12
Eylül 1980 darbesinden sonra işkence gördü. Beş yıla yakın askeri
hapishanelerde yattı. O sıralar akciğerleri zedelendi. Sonra yaşam yoldaşı
Hicriye’yi, 2012 yılında da büyük oğlu Kubilay’ı yitirdi. Çok çile çekti.
İki
yıl önce onu Ankara’daki evinde ziyaret etmiştim. KOAH denilen hastalığa
tutulmuştu. Zor soluk alıyordu. Evinden pek uzaklara gidemiyordu. Ama zihni
capcanlı, inancı dipdiriydi. Dünyanın neresinde bir siyasal tutuklu varsa,
ilgili hükümetlere protesto mesajları yolluyor, dayanışmasını sergiliyordu.
Sevgili
Aşut, senin aracılığınla oğlu Kerem’e, yakınlarına, TKP hareketinin emektarı
bütün yoldaşlara başsağlığı diliyorum.”
Türkiye
İşçi Partisi’nin emektarlarından Neşet Kocabıyıkoğlu da iletisinde şunları
yazmıştı adaşım için:
“Ben
Atilla ile TİP-TKP birleşme sürecinde tanışabildim. Daha önce onunla ilgili
güzel sözler duymuştum ve tanışmak istiyordum. Atilla’yı tanıyınca tam da bu
özellikleriyle karşılaştım.
TBKP
sürecinde pek çok çetin sorunla karşılaştığımızda, Atilla’nın kişiliği, iki
partinin yayın alanında güçlerini birleştirmesinin en az sorunla
gerçekleşebilmesi umudunu vermişti bizlere. İlişkimiz ve dostluğumuz daha sonra
da devam etti, Atilla’nın dostu olduğum için hep onur duydum. Güle Güle
yoldaşım.”
Evet,
günler ölüm haberleriyle geliyor. Bir bir eksilirken yoldaşlarımız, “Gittikçe
artıyor yalnızlığımız”…
KAYNAK:
Attila Aşut / Bir bir eksilirken yoldaşlarımız… (birgun.net, 11.03.2019).