Osmanlı Yahudisi, din adamı ve tarikat lideri (D. 1 Ağustos 1626, İzmir – Ö. 17 Eylül 1676, Ülgün / Karadağ). 22 yaşında iken Mesihlik iddiasında bulunan Musevi bir din adamıdır. Tam adı: Sabbatai Zevi. Ebeveynler: Mordecai Zevi ile Clara Zevi’nin oğulları. Joseph Zevi, Elijah Zevi adlarında iki kardeşi olduğu bilinmektedir.
Sabetay
Sevi, 1626 yılında tüccar bir ailenin çocuğu olarak İzmir’de doğdu. Sabetay
Sevi’nin aile bireylerinin aksine ticarette değil, dini konularda başarılı
olacağı küçük yaşlarda anlaşılmış ve Sabetay Sevi, 18 yaşlarında Tora ve Talmud
üzerinde ciddi bir eğitim almış bir haham olmuştu.
Sevi’nin
ilgi sahası Kabala’ydı. Yahudi mistisizm öğretilerinin bütünü olan Kabala;
mistik alıştırmalar (pratik Kabala) ve Sefer Ha Yetzirah (Yaratılış Kitabı) adı
altında Tora’nın yorumlarını içeren (Teorik Kabala) kitaplarını kapsar. Zohar,
İspanya kültürünün önemli bir simgesidir. Kabalistik düşünce ise, 16. yüzyılda
Safed’de altın çağına ulaştı. Rabi İzak Luria ve öğrencileri, Tora’ya yeni
anlamlar kazandırdıkları gibi, Sabetay Sevi hareketini hazırlayacak ‘Kurtarıcı Maşiah’
fikrini getirdiler. Bu dönemde Doğu Avrupa ve Rusya’da yaşanan olumsuzluklardan
Yahudiler sorumlu tutularak kitleler halinde öldürülmüş, sağ kalanlar ise
yaşadıkları topraktan kovulmuşlar ve tedirginlik içinde yaşıyorlardı. Aynı
dönemde Osmanlı topraklarında da siyasal çalkantılar vardı. Osmanlı orduları
yenilgiler alıyor, iç isyanlar ve kargaşa bir bunalım ortamı yaratıyordu.
Yahudi
din bilimcilerinin yaptıkları hesaplamalara göre, 1648 yılı beklenilen
kurtarıcının geleceği yıldı. Kabala ile olan ilişkisi nedeniyle zorlu ve dindar
bir yaşam süren Sabetay Sevi, beklenen Mesih’in kendisi olduğuna inanıyordu:
Zohar’a göre, Mesih geldiğinde Yahudiler onu tanımayacaklar; üstelik Kurtarıcı
Rab’den yeni mesajlar getireceğinden, Tora’nın kuralları da ihlal edecekti!
Nitekim Sabetay Sevi, aynı yıl İzmir’de ‘Mesihliğini’ ilan ettiği zaman
Tanrı’nın ağza alınması yasak olan ismini telaffuz etmek gibi ihlallerde
bulundu.
Sabetay Sevi, etrafına hızla birçok mürit
topladı. Diğer sahte Mesihlerin aksine, fikirleriyle felsefe alanında mücadele
edemeyen Rabanut, Sevi’nin bilgisine ve zekâsına karşı gelemiyorlardı. Sabetay
Sevi’nin 1650’lerin başında İslam mutasavvıfı, Niyazi Mısri ile görüştüğü bazı
kaynaklar tarafından belirtiliyor. Nitekim 19. yüzyılda Osmanlı siyasal
yaşamında önemli roller üstlenen Melamilik Tarikatı, fikirlerini Mısri’ye
dayandırmış, üyelerinin pek çoğu Sebataycılardan oluşmuştu. Sabetay
Sevi,1663’te Kudüs’e gitti ve buradaki Yahudilerin temsilcisi olarak seçildi.
Sabetay Sevi, bu arada Polonya’da kötü şöhretiyle tanınan ve Osmanlı ülkesine
kaçan Sara adında bir kadınla da evlendi. Sabetay Sevi, bu hareketini
Tanah’taki bir olaya dayandırmıştı.
Sabetay Sevi’ye
Mesihlik Yakıştırması
1664’te
Sabetay Sevi, Gazalı teolog ve din adamı Natan Levi ile tanıştı ve bu olayı da
Kral David’in Peygamber Natan ile buluşmasına benzetti. Natan, Sevi’ye
Mesihliği yakıştırdı. Olay İzmir’de duyuldu. Efsaneler ve insanların
kendilerini kaptırdıkları duyguların coşkusu, Yahudi din adamlarının engelleme
çabalarını boşa çıkarıyordu. İzmirli hahamların ihbarlarını dikkate alan
Osmanlı otoriteler, sonunda 1666’da Osmanlı başkentine maiyetiyle beraber
gelmekte olan Sabetay Sevi’yi tutuklayarak, Çanakkale’deki Aydos Kalesine
hapsettiler. Müritlerin gözünde daha da kahramanlaşan Sabetay Sevi, ziyaretçi
akınına uğradı. Eylül 1666’da divana çıkartılan Sabetay Sevi’ye Müslüman
olması, aksi halde idam edileceği söylenince Sabetay Sevi dinini değiştirdi.
Mesih
olarak Sevi’yi kabul edenler, bu durum karşında büyük bir düş kırıklığına uğradılar
ve umutsuzluğa düştüler. Natan Levi’ye göre ise, Sabetay Sevi sadece zahiren
dinini değiştirmişti. Amacı Yahudileri kurtarmaktı. Sabetay Sevi’nin dinini
değiştirmesi genellikle tam olarak açıklanamayan gerekçelere bağlanır.
Gerçekte, genel kanı Sabetay Sevi’nin mesihlik iddiası taşıyan bir paranoyak
oluşudur. Ancak Sabetay Sevi’nin müritleriyle beraber olduğunu haber alan
otoriteler, onu tek bir Yahudi’nin dahi yaşamadığı Arnavutluk’un Ülgün
kasabasına sürdüler. Orada günlerini yalnızlık içinde melankolik ve mistik bir
atmosferde geçiren Sabetay Sevi, 1676’da öldü. Müritleri, Sevi’nin denize
girdiğine ve su üzerinde yürüyerek yok olduğuna inanmışlardır.
Sabetay Sevi’nin
Müslüman oluşunun sonuçları
Sabetay
Sevi’nin Müslüman olmasıyla beraber, 200 kadar aile de Yahudilikten ayrılarak
Müslüman oldu. Bu grup, daha sonra kendilerine ‘Dönme’ adı verilen
Maaminimlerdir (inananlar). Ayrıca Sabetay Sevi’nin öğretilerine bağlı olan
fakat Yahudilikten ayrılmayan bir grup da vardır. Bunlar, gizli Sabetaycılardır.
Sabetay Sevi’nin prensipleri Kabala’nın müritlerine bildirildiğinden birçok sır
Talmudist görüşte olanlara intikal etti. 1917 yangınında da birçok Sabetaycı
literatür yok oldu.
1689’da
cemaat ikiye bölündü: Cemaat lideri ve Sabetay Sevi’nin kayınbiraderi Yaakov
Kerido’ya bağlı ve Selanik’te yalılar bölgesine yerleşen Yakubiler ve çoğunluğa
sahip Sabetaycılar. Yakubiler, 20. yüzyılın başlarında hemen hemen tümüyle
özümlenmişler ve özellikle Avrupalılarla yaptığı evliliklerle dağılmışlardır.
1720’de Sabetaycılar, Baruhya Ruso adındaki bir kişinin Sabetay'ın ruhunu
taşıdığını iddia eden Karakaşlar- Onyollular ile buna karşı çıkan Kapancılar-
İzmirliler olmak üzere ikiye ayrıldılar. Birbirleriyle ilişki kurmamaya özen
gösteren bu üç grup, 19. yüzyıla dek Osmanlı yönetiminin hoşgörüsü altında
yaşadılar; günlük hayatta Sefaradların konuşma dili olan Ladino’ya bağlı
kaldılar; İbraniceyi de dualarında kullandılar.
20. yüzyılın başlarında merkezi yönetime karşı
başkentten uzak olan ve Selanik’te giderek güçlenen İttihat ve Terakki
hareketi, kentte önemli bir nüfusa sahip Yahudi ve Sabetaycı cemaatlerin
desteğini aldı. Sabetaycı aydınlar, Avrupa ile kurdukları ilişkiler dolayısıyla
pek çok yeniliğin öncüsü oldular. Bu yıllarda Yahudiliğe dönme teşebbüsleri
kabul edilmeyen ve genellikle Yahudiler tarafından benimsenmeyen Sabetaycılar,
1924’teki ‘Ahali Mübadelesi’nden sonra Türkiye’ye geldiler ve cemaat içi
evliliklerle devamlarını sağlamaya çalıştılar. İkinci Dünya Savaşı yılları
sırasında çıkartılan Varlık Vergisi yasası kapsamına ‘Dönmeler’ başlığı altında
dâhil edildiler.
Sabetaycıların
Müslümanlığı kabul ettikten sonra Selanik’te taşındıkları evler görkemliydi.
Ancak dışarıdan içerisi görünmezdi ve içerde gizlilik hüküm sürerdi. 19. yüzyılın
ikinci yarısında teknolojik gelişmeler ve bankacılık sayesinde maddi
varlıklarını geliştirdiler. Bu gelişmeyi körükleyen ‘Jön Türkler’ arasında ve
daha sonraları Türkiye’de faaliyet gösterecek Osmanlı Bankası ve Selanik
Bankası’nın kurucuları arasında Dönmeler olduğu bilinmekte. II. Abdülhamit,
rejimine muhalif olan Jön Türkler’in ve Dönmeler’in takibini istemişti. Ahali
Mübadelesi yıllarında Dönmeler’in bir kısmı Türkiye’ye gelip asimile olmanın
hata olduğunu iddia ederken, diğerleri de bunun bir tarz olduğunu
savunmuşlardı. Öte yandan Karakaşzade Rüştü Bey, TBMM ve Cumhurbaşkanı’na
müracaat ederek, ilk defa mezhebi hakkında bir ifşaatı dile getirdi ve
Yunanistan’da kalmaları gerektiğini savunsa da başarılı olamadı. Ancak gerçek
olan bir konu da, Dönmelerin bu sayede II. Dünya Savaşı sırasında Nazi
Almanya’sındaki toplama kamplarına sevk edilmekten kurtulmuş olmalarıydı.
Bayramları
Dönmelerin
bayramları son derece değişiktir. Örneğin; 24 Sivan, Sabetay Sevi’nin Gazalı
Natan tarafından Maşiah olarak kabulü, 5 Temmuz, Ruh’un giyinmeye başlaması
(Sabetay Sevi’ye ilham gelmesi) bayramı; 5-23 Temmuz, aydınlanma bayramı
gelmesiyle reformun başlamasıdır. 12-21 Adar (Yom Şenimot) Sabetay’ın sünnet
edildiği gündür.
Özellikle
bayramları nedeniyle de Türkiye’deki Yahudi dini otoriteleri tarafından
tanınmayan Sabetaycılar, İstanbul’un belli semtlerine yerleşerek, geleneksel
yaşam tarzlarını ve dini törenlerini sürdürdüler, iyi öğrenim gördüler ve Türk
toplumuna kısa sürede entegre oldular.
İlan
Karmi’ye göre sayıları 20.000-50.000 arasındaydı ve günümüzde İstanbul’da çok
sınırlı sayıda mensupları vardır. Teşvikiye’deki Şişli Terakki Lisesi, 1885’te;
Işık Lisesi de 1879’da ilk kez Selanik’te inşa edildi. Şişli Terakki Lisesi,
Kapancılar, Işık Lisesi, Karakaşlar kesimlerinin denetiminde kuruldu. Üsküdar
ve Bağlarbaşı arasında ve Bülbülderesi Sokağının solundaki tepedeki mezarlık,
20. yüzyıl başlarında inşa edilmiş olup; Selanik’ten gelen Sabetaycılar’a
tahsis edilmişti. İyi muhafaza edilmiş olan mezarlığın bölümlerinden biri,
Sabetaycıların Müslümanlarla olan evliliklerinden doğan kişilere; diğeri de
İstanbul’a yerleşmiş Sabetaycıların Kapancılar ve Yakubiler kesimlerine
ayrılmıştır.
Sabetay Sevi Olayı
Sabetay
Sevi olayı, sıkıntı içinde Mesih bekleyen tüm Yahudi âleminde heyecan
yaratmıştı. Örneğin Avrupa’da da bu tepkiler izlenmişti.1666’da Almanya’da
çizilmiş bir gravürde Sabetay Sevi, kitleleri etkileyecek bir haşmetle atının
üzerinde resmedilmiştir. Sabetaycılık, en son evrimini Jacob Frank’ın
(1726-1791) akımında yaşadı. Hahambaşılıkların takibine uğrayan bu akım, bu kez
Hıristiyanlık âleminde bir saha buldu. Mensupları; Polonya ve Avusturya
asilzadeleri, askeri ve sivil ileri gelenleri arasına katıldılar. Birçok
Frankçı Freemason oldu ve mistik, Kabalistik ve devrimci fikirleri, Aydınlanma
(Haskala) görüşleriyle birleştirdiler. (Örneğin; E. Jase Hirschfield) Asyalı
biraderler adlı bir tür Masonik düzenin üyesiydi. Bu düzende Yahudi- Kabalist
ve Hıristiyanlık öğeleri mevcuttu. 1775’te Hıristiyanlığa dönen ve Franz Thomas
adını alan Jacob Sasportas (1610-1698) adlı Amsterdamlı Alahacı, Sabetaycılığın
geleneksel Yahudi Kurtarıcı (Mesih) görüşüyle çeliştiğini ve Hıristiyanlığa
daha yakın düştüğünü savunur. Jacob Emden (1697-1776) adlı ünlü Alman Rabi de,
Sabetaycılığa karşıdır. Sabetaycı olduğundan şüphelendiği Kabalist Eyeschutz
ile yaptığı münazara, Aşkenaz Yahudilerini bir süre iki kampa ayırdı.
Günümüzdeki eser miktardaki Sabetaycılar ise Sevi’nin özellikle Kabalist
görüşlerinin değerini savunmaktalar.
KAYNAKÇA:
The Encyclopedia of Jewish History (Massada, 1986), Ilan Karmi / Jewish Sites
of İstanbul (1992), Yusuf Besalel / Yahudilik Ansiklopedisi (2002, Cilt 3, s.
555-558), Joseph Kastein / İzmirli Mesih Sabetay Sevi, John Freely / Kayıp
Mesih Sabetay Sevi’nin İzini Sürerken (2003), Matt Goldish / Sabetayist
Ermişler (2011), Gershom Scholem / Sabetay Sevi - Mistik Mesih 1626-1676
(Ciltli, 2011), M. Kemal Atatürk şapka ile Sabetay Sevi'nin intikamını mı aldı
(belgelerlegercektarih.com, 20 Ekim 2012), Sabetay Sevi olayı (salom.com.tr, 13
Ocak 2016), Sabetay Sevi ve Sabetaycılar (milligazete.com.tr, 6 Mart 2017), Cengiz
Şişman / Suskunluğun Yükü (Sabetay Sevi ve Osmanlı-Türk Dönmelerinin Evrimi
(İlber Ortaylı’nın önsözüyle, 2017), Sabetay Sevi Kimdir? Hayatı Hakkında (bilgihanem.com,
20 Mart 2018).