Onur Akın

Besteci, Şarkıcı, Şarkı Sözü Yazarı, Müzisyen, Şair

Doğum
06 Mart, 1967
Eğitim
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü
Burç

Müzisyen, Şarkıcı, Besteci, Şair, Şarkı Sözü Yazarı. 6 Mart 1967’de Bitlis'in Ahlat ilçesinde dünyaya geldi. Öğretmen bir baba ve ev hanımı bir annenin altı evladından en küçüğüdür. Babasının tayininin İstanbul'a çıkması nedeniyle Bitlis'ten İstanbul'a göç etmişlerdir.

İstanbul Paşabahçe İlköğretim Okulu, Paşabahçe Ortaokulu, İstanbul Paşabahçe Ferit İnal Lisesi, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü mezunudur.

Ailesi müzik ile iç içedir. İlk müzik derslerini babası ve ağabeyinden almıştır. İlk enstrümanı mandolindir. Ardından bağlama ile, lisede müzik öğretmeni Dr. Zihni Bey'in desteğiyle "Batı müziği" ile tanıştı. Batı müziği ve yöresinin kültürü ile müziğinin birleşimi, gelecekteki müzik tarzının temellerini oluşturmuştur.

Profesyonel müzik hayatına, 1987’de üniversite öğrencisiyken kurduğu Grup Baran ile adım atmış; Grup Baran ile 1989  - ilk albümleri "Yedi Veren"i ve 1991  - yine Grup Baran ile birlikteliğinin son albümü olan "Kuytuda Başak"ı çıkarmışlar; daha sonra Grup Baran'dan ayrılma kararı vererek solo albümlerle müzik kariyerine devam etmiştir.

Kendine ait Eylül Müzik şirketini kurmuştur ve son albümünü kendi müzik şirketinden çıkarmıştır. Müzik hayatının başından bu yana yurt içi ve yurt dışında pek çok konser vermiştir.

Onur Akın hem şair, hem de bestecidir. Sözü ve bestesi kendisine ait pek çok esere sahiptir. Beste çalışmalarına Ruhi Su'nun sesinden ve müziğinden etkilenmesi nedeniyle başlamıştır. Kendi şiirlerinin yan ısıra çok önemli şairlerin de şiirlerini bestelemiştir.

"Seviyorum Seni" isimli bestesinin sözleri Nazım Hikmet'e aittir.

"Bekle Bizi İstanbul" isimli bestesinin sözleri Vedat Türkali'nin 1944  - yazdığı şiirdir.

Üniversitede tanıştığı ressam Sevim Akın ile evli ve bu evlilikten Eylül Türkü (d. 1995) isimli bir kız babasıdır.

 

Ödülleri:

 

1996  - "Seviyorum Seni" isimli bestesiyle Yaşam Radyonun düzenlediği yarışmada yılın bestecisi ödülü.

 

Albümleri:

 

1993  - "Seni İstanbul Yapmalı",

1995  - "Nereye Ey Güzel İnsanlar",

1997  - "Aşk Bize Küstü",

1999  - "Asi ve Mavi",

2000  - "Ey Hayat",

2002  - "Seni Aşka Yazmalı",

2003  - "Firari",

2005  - "Memleket İsterim",

2007  - "Yüreklere Yazılanlar",

2009  - "Mor Bir Hüzün" albümlerini çıkarmıştır.

 

Popüler Şarkıları:

 

1995   - "Gaybana Geceler",

1997   - "Hala Koynumda Resmin",

1999   - "Geceyi Sana Yazdım", "Yağmur Yüreklim", "Asi ve Mavi", ve "Bana Bir Gül Ver",

2000   - "Ey Hayat","Beni Bekledinse" ve "Ben Yağmur Yüklü Bir Bulutum",

2005   - "Çam Kolonyası",

2006   - "Ne Olur Bir Sabah",

2009   - "Yüreğimdesin",

2014   - "Bir Islık Da Sen Çal",

2016   - "Ak Dediler Kara Çıktı" ve "Ah Kalbim" dir.

 

Müziği İle Katkıda Bulunduğu Yapımlar:

 

Gitarcı (Kısa Film 2006)

Ver Elini İstanbul (TV Dizisi 2005)

 

KAYNAKÇA: Onur’lu 400 beste (sozcu.com.tr, 10 Ağustos 2015), Onur Akın (turkudostlari.net, 25.01.2019), Onur Akın (haberler.com, 25.01.2019), Onur Akın (sinematurk.com, 25.01.2019).

ONUR’LU 400 BESTE

ONUR’LU 400 BESTE

 

Onur Akın, İmza attığı 400 beste ve 16 albümün yanı sıra ülkemizde olan bitenleri, samimiyetle, Amir Haber'e anlattı...

 

Onur Akın, zamana şahitlik eden ve belge bırakan nadir sanatçılardan biri… İmza attığı 400 beste ve 16 albümün yanı sıra ülkemizde olan bitenleri, samimiyetle, Amir Haber’den Atakan METİN’e anlattı…

 

Çok bilinmesine rağmen, müzik hayatınızı kısaca anlatır mısınız?

 

Onur Akın: Her şey çocukluğumda başladı. Babam köy enstitüsü çıkışlı bir öğretmendi. Mandolin çalardı ve müzik derslerini mandolinle verirdi. Bir ağabeyim müzik öğretmeni ve solistti. Eline hangi enstrümanı verseniz çalardı. Diğer ağabeylerim de öyle, müziğe aşina insanlardı. Çokça sazın çalındığı ve çokça şarkının türkünün söylendiği bir aile ortamında büyüdüm. Altı erkek kardeşin de en küçüğüydüm. İlkokulda mandolin çalarak başlayan serüvenim, ağabeyimin bağlamasını önce kırarak sonra çalarak devam etti. O gün bugün saz çalıp, şarkılar ve türküler söylüyorum.

 

Peki profesyonel müzik hayatınız ne zaman başladı?

 

Onur Akın: Profesyonellikten kastınız yaptığınız işten para kazanmaksa lise yıllarında başladı. Tanınmış tanınmamış birçok sanatçıya bağlamamla eşlik ettim. Müziğin icra edildiği her ortamda bağlama çaldım. Fakat benim müzik hayatımdaki kırılma noktası üniversite 1. sınıfta bestecilik yanımın açığa çıkmasıdır.

 

Bestecilik kabiliyetiniz müzik hayatınıza nasıl bir yön verdi?

 

Onur Akın: Sanat hayatı öykünmeyle başlar. Mutlaka örnek aldığınız rol modelleriniz olur. Ben de sol kökenli bir aileden gelen müzisyen olarak ozanlar geleneğini ve onların çağdaş yorumlarını çok yakinen takip ettim, dinledim ve biriktirdim. Kimler derseniz; Aşık Mahzuni Şerif, Neşet Ertaş, Ruhi Su, Zülfü Livaneli, Cem Karaca ve Edip Akbayram gibi. Ama besteci olarak beni en çok etkileyen gençlik yıllarımda Zülfü Livaneli olmuştur. Ayrıca 1985'li yıllar Ahmet Kaya'nın da çıktığı ve ortalığı kasıp kavurduğu yıllardı. 18 yaşında bir genç olarak hepsinin karışımı bir tarzla, üniversite kahvemizin ocakçısı Aşık Garibi'nin toplumsal içerikli şiirlerini besteleyerek başladım. Bu yaptığım amatör besteler, üniversite gençliği içerisinde ses getirince, tanınmış usta şairlerin şiirlerini bestelemekle devam ettim. Zaman içerisinde kendi müzikal kimliğimi ve tarzımı yarattım. İlki 1989'da Grup Baran'la olmak üzere bu zamana kadar 16 albüm ve dört yüze yakın beste yaptım.

 

Bu geçen yıllar size bir toplumsal misyon da yükledi. Bunu sanatçının tanımıyla da birleştirirsek ne dersiniz?

 

Onur Akın: Sanatçının birçok tanımı var. Ama en bilinen tanımlardan birisi; sanatçı çağına tanıklık eden, dönemine dair ürün veren, belge bırakan insandır. Aynı zamanda zeka oynaklığını uğraş verdiği sanat alanında kullanan insandır. Bu sanatçı tanımlarından yola çıkarsak, dönemine tanıklık etmeyen, çağını anlamayan ve anlatmayan, sorgulamayan, hayata eleştirel bakmayan ve üretmeyen insan sanatçı değildir. Sanatçı kavramı, günümüz popüler kültürünün içinde boşaltılmış olsa da, bu tanımı hak eden ve bu misyonu yerine getiren yüz akımız sanatçılarımız da olmuştur her sanat dalında. Benim de örnek aldığım insanlar bu misyonu taşıyan ve bu nosyona sahip sanatçılar oldu. Müziğe ve sanata popüler kültürün dayatmalarının hep dışında baktım. Ve bu topluma, bu topraklara, binlerce yıllık bu kültüre layık olmaya çalışıyorum. Sanatçı mıyım değil miyim buna zaman ve tarih karar verecek.

 

Bir gazetecilik mezunu sanatçı olarak medyayla ilişkiniz nasıl oldu?

 

Onur Akın: Yaptığım iş kitle iletişimin bir parçası. Ben de insanların yüreklerine, beyinlerine ve hayatlarına iz bırakmaya çalışarak, müziğimle geniş kitlelerle iletişim kuruyorum. Onlara şiir gibi bir hayatın, daha güzel bir dünyanın düşünü kurdurmaya çalışıyorum. Gazeteci de olsam aynı şeyi yapardım fakat şundan çok eminim ki; yaşadığımız süreçte işsiz gazeteciler ordusunun bir mensubu olurdum. Benim şansım eğitimini aldığım gazeteciliğin yanında çocukluğumdan beri ruhuma işlemiş müzik gibi bir dostumun oluşuydu. Şu ortamda onuruyla gazetecilik yapanlara da selam olsun. Tarih onları da yazıyor.

 

 

Toplumun magazin gazeteciliği algısı hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

 

Onur Akın: Magazin; hayatın renkli yüzüdür. Toplumun büyük bir kısmı bir şekilde öne çıkmış insanların özel hayatlarını da merak eder. Bu ihtiyacı magazin gazeteciliği karşılar. Burada sorun, magazin basının özel hayatımıza ne kadar girip girmeyeceği konusudur. Sizin istediğiniz ve belirlediğiniz sınırlar içerisinde sunulan magazin anlayışında bir sorun yoktur. Fakat günümüzdeki magazin anlayışı; medyanın ve popüler kültürün dayattığı paparazziciliğin ötesine geçemiyor. Bu da çoğu zaman özel hayatlara tecavüz ve saygısızlık yaratıyor ki ben buna karşıyım. Eğer hayatın her hangi bir alanında sizi popüler kılan üretiminiz sağlam değilse magazin sizi bir süre taşır sonra bırakır. Yani magazinle gelen magazinle gider.

 

Son albümünüz “Kanatlarında Kaldı Bahar” çokça beğenildi. Diğer albümlerinizden farkı nedir?

 

Onur Akın: Aslına bakarsanız 30 yıldır süre gelen Onur Akın çizgisinin bir devamı diyebiliriz. Fakat her albümde ve her yeni beste de söylediğim gibi bu albümde de dinleyicilerimi, müziğin ayak basılmamış yepyeni kıyılarına çıkartıyorum. Yepyeni şiirlerle, yepyeni rüzgarlarla ve yepyeni yelkenlilerle.

 

Altı yıldır Müyorbir yönetim kurulu üyesisiniz. Müzik sektörünün ve telif haklarının geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

 

Onur Akın: Hayata bakışımdaki en kutsal değer, emeğe saygı olmuştur. Ben yıllar önce demiştim ki; yüreklerinizin maden ocaklarında kömür çıkartan bir maden işçisiyim. Hayat ısınsın diye. Yani bir maden işçisi, bir fırın emekçisi, bir postacı, bir terzi, bir gazeteci hayatı bir yerinden tutup nasıl paylaşıyorsa, onların da hayatlarını güzelleştiren, çok önemli bir emekçidir müzisyenler. Bütün emekçilerin haklarına nasıl saygılıysak, müzik emekçilerinin haklarına da o kadar saygılı olmalıyız. Müzik olmazsa hayat buz keser. O yüzden müziğimi çal, emeğimi çalma diyoruz Müyorbir olarak.

 

KAYNAK: Onur’lu 400 beste (sozcu.com.tr, 10 Ağustos 2015).

Yazar: sozcu.com.tr, 10 Ağustos 2015

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör