Türk Sanat Müziği Saz sanatçısı, Tanburi (D. 1930, Nizip / Gaziantep – Ö. 24 Ekim 2017, İstanbul).1953'te İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ni bitirdi. Musikiye bağlama çalarak başladı. Mesut Cemil'in tanbur çalışını dinledikten sonra, yirmi yaşında tanbura yöneldi. Öğrencilik yıllarında tanburuyla Nevzat Atlığ yönetimindeki Üniversite Korosu'nun çalışmalarına ve konserlerine, katıldı. Üniversite Korosu'nun bir radyo konserinde yayımlanan taksimini çok beğenen Mesut Cemil'in takdir ve ilgisiyle İstanbul Radyosu'na girdi; Mesut Cemil'in yönettiği Klasik Koro'da tanbur çaldı ( I 953- 1963). İstanbul Radyosu'na girdikten sonra uzun yıllar Mesut Cemil'in derin sanat birikiminden yararlandı.
1953-1980
yılları arasında yirmi yedi yıl İstanbul Radyosu'nda çalıştı.1958'de Münir
Nurettin Selçuk yönetimindeki İstanbul Belediye Konservatuvarı İcra Heyeti'ne
tanburî olarak girdi,1976'ya kadar bu topluluğun, o dönem için büyük önemi olan
Şan Sineması konserlerinde tanbur çaldı. 1976'da İstanbul Devlet Kla sik Türk
Müziği Korosu'na girdi; I 983'te bu topluluktan ayrıldı.
Necdet
Yaşar'ın 1960'lı yıllarda neyzen Niyazi Sayın'la oluşturduğu ikilinin verdiği
saz musikisi konserleri Türk musikisi çevrelerini de aşan bir ilgi uyandırdı.
Bu ikilinin sadece saz eserlerinden oluşan, zaman zaman mevlevî ayini gibi
sözlü eserlerinde saza uygulandığı programları, icrada dikkate değer bir adım
olarak değerlendirildi. Birbirleriyle çok iyi anlaşan, "sazlarını
yenebilmiş" bu iki musikicinin özellikle "beraber taksim" diye
nitelendirilen ortaklaşa taksimleri başka musikicileri de etkiledi. Bu ikilinin
çalışmaları gitgide geniş bir dinleyici kesimine ulaştı; Türk saz musikisinin
gelişmesi yolunda umutlar uyandırdı. Ortaklaşa taksim, bu sanatçıların
çalışmalarından sonra yaygınlaştı; bir musiki şekli oldu.
Necdet
Yaşar, 1988'de sanat yönetmenliğini de üstlendiği Kültür Bakanlığı İstanbul
Devlet Türk Müziği Topluluğu'nu kurdu; 1995 yılının sonlarında emekliye
ayrıldı. Gerek solo olarak, gerekse yönettiği topluluğun sazları ve
hanendeleriyle birlikte Amerika, Kanada, İngiltere, Fransa, Hollanda, Belçika,
Finlandiya, Güney Kore, İsrail gibi ülkelerde sayısız konser ve resitale
katıldı.
Necdet
Yaşar, 1972- 1973 ve 1980- 1981 öğretim yıllarında ABD'de Seattle' daki
Washington Üniversitesi'nde tanbur dersleri verdi; Türk musikisinin makam,
perde ve usûl sistemini öğretti. Yaşar, ABD'deyken, Amerikalı musiki
araştırmacısı Karl Signell'le birlikte, elektronik cihazlara, Türk musikisinde
kullanılan bazı önemli aralıkların grafıklerini çıkardı; her tanini aralığında,
yani he rtam aralıkta diyez yahut bemol olarak kullanılan, yaklaşık 2.5 koma
değerindeki perdelerin ölçümlerini gerçekleştirdi. Bu çalışmanın sonuçları Karl
L. Signell'in Mokam adlı kitabında yayımlandı.
Yaşar,
1972'de Toronto Üniversitesi'nde, 1981'de Seul'de, 1982'de İngiltere'de Durham
Üniversitesi'nde, 1983'te New York'taki Columbia Üniversitesi'nde, 1988'de de
Hong Kong'da düzenlenen, çeşitli ülkelerden birçok musiki otoritesinin
katıldığı uluslararası müzikoloji kongrelerine tanburî olarak davet edildi, bu
kongrelerde Türk musikisini tanıtıcı konserler verdi; büyük musiki otoritelerinin
takdirlerini kazandı. Yaşar, bundan sonra, "Necdet Yaşar Ensembie"
adı altında kurduğu küçük musiki topluluklarıyla üç kıtadaki birçok sanat
merkezinde ve tanınmış üniversitede konser verdi.
Necdet
Yaşar, Türk musikisinin öteki sazlarına göre, ses hacmi düşük olan tanbur dan
yüksek bir ses verimi elde etmek amacıyla, daha kuvvetli mızrap vuruşları
geliştirmiş, sol el kıvraklığını mızrap vuruş şiddetiyle bütünleştirmiştir. Bu
sağ ve sol el tekniğini değişik hareketlerle beslemek amacıyla, ses kaydırma
(glis sando) tekniğini tanbura uygulayarak çekme seslerden yararlanmıştır. Öte
yandan, bağlamaya özgü tezeneleri tanbur mızrabıyla, klasik musiki zevkiyle
biçimlendirerek taksimlerinde halk musikisi temalarına da sık sık yer
vermiştir. Bu uygulamalar, sazın çeşitli tınılarını daha iyi ortaya çıkardığı
gibi, çalınan parçalara da yeni nüanslar verilmesini sağlamıştır.
Yaşar,
uzun sapı yüzünden çok kıvrak bir teknikle çalınması zor bir saz olan tanburu
keman, kemençe, ud, kanun gibi daha kıvrak sazlara rahatlıkla ayak
uydurabilecek bir sağ ve sol el tekniği ile çalabilmek için çok çalışmış bir
tanburîdir. Sol el kıvraklığını hem yüksek tınılı, hem de zengin, doyurucu
seslerle birleştirebilmesi tan bur tekniğinin en ayırt edici yönüdür. Yaşar,
Tanburî Cemil Bey'in tekniğiyle beslenmiş olan bütün bu özellikleriyle, sazı
"tam kapasiteyle" kullanma yolunda yeni bir tanbur tekniği ortaya
koymuştur. Bununla birlikte, başarısı sadece tekniğiyle sınırlı değildir.
Yaşar, her şeyden önce, "taksim" denilen, doğaçlamaya dayalı musiki
şeklinin çok başarılı bir yorumcusudur.
Onun
taksimleri gelişmiş bir saz tekniği, makam bilgisi, geçiş zenginliği,
alışılmamış geçkiler, çeşniler, şedler ve bunlara bağlı değişik nağme
buluşlarıyla işlenmiştir. Nağme buluşlarındaki farklılık hemen kendini belli
eder. Aynı makamdan çeşitli taksimleri yan yana getirildiğinde, her taksiminin
öbüründen farklı nağmelerle örülü olduğu görülür. Taksimlerinde daima
makamların işlenmemiş yahut az işlenmiş yönlerini arar. Taksimi hiçbir zaman
basit bir "seyir gösterme" göreviyle sınırlandırmaz; tıpkı besteli
bir eser gibi güzel, kalıplaşmamış nağmelerle bezemek, makamı bir besteci gibi
yaratıcı ve disiplinli bir şekilde işlemek ister.
Taksimlerinde
dikkati çeken bir nokta da, taksimden sonra okunacak yahut çalınacak eserin
makam yapısıdır, Yaşar, okunacak sözlü eserin bestelendiği makamın kendine özgü
seyir özelliklerini, o makamın farklı kullanılışları varsa, söz konusu eserdeki
uygulamayı hiçbir zaman gözden uzak tutmamıştır. Yaşar'ın klasik bir eserden,
sözgelimi bir murabba besteden önce ettiği taksim ile yirminci yüzyılda
bestelenmiş, sözgelimi bir fasıl şarkısından önceki taksimi de birbirinden
farklıdır; eserin bestelendiği dönemin musikisine özgü duyarlılığı taksimine
yansıtmaya çalışması onun icradaki titizliklerindendir, Taksimleri kolaylıkla
ayırt edilir; herhangi bir taksimi, sadece tekniği ile, mızrap vuruşlarıyla
değil, nağmeleriyle, nağmeyi geliştirirken kullandığı tınılarla ve baskı
(intonation) titizliğiyle de hemen kendini belli eder. Tanburî Cemil Bey ve
oğlu Mesut Cemil'le günümüze kadar gelen yeni tanbur üslubunun 1950'den sonraki
en güçlü temsilcilerinden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebileceğimiz tanburî
Necdet Yaşar, Türk musikisinin makam, perde ve aralıkları konusunda da en bilgili
ve hassas icracılardandır. Perde baskıları kusursuzdur. Makamlara ayırt edici
kimliğini veren önemli sesleri, makamların geçki ve şed yollarını, kimi
makamlara özgü küçük aralıkları, birbirine benzeyen makamlar arasındaki ince
farkları çok iyi bilir. Ama bu konuda belki de en dikkate değer yönü, az
kullanılmış, "nadide" makamlar hakkındaki icra bilgileridir.
Arşivlerde bu tür makamlardan birçok örnek taksimi vardır. Bu bakımdan, Necdet
Yaşar, taksimleri sadece zevkle dinlenecek bir tanburî değil, aynı zamanda,
makamları işleyişinden önemli icra bilgileri de öğrenilebilecek bir makam
hocasıdır, Kırk beş yıldır Türk musikisinde bir tanburî Necdet Yaşar gerçeği
vardır. Sazını eski kuşağın üstadlarına beğendirmiş, sevdirmiş, yüksek seviyeli
bir sanatkâr olduğunu musiki dünyasına kabul ettirmiştir. Yaşar'ın tavrı ve
tekniği genç kuşağın tanburîlerini de etkilemiştir, Bugün genç tanburîlerin
örnek aldığı sanatçılardan biri de, hiç şüphesiz odur.
KAYNAKÇA:
Tanburi Necdet Yaşar vefat etti (AA – aksam.com.tr, 24 Ekim 2017).