Eğitimci,
gazeteci yazar, çocuk edebiyatı yazarı. 7 çocuklu bir ailenin en küçük çocuğu
olarak,18 Mart 1981’de, Adıyaman’da dünyaya geldi. İlkokulu Fevzi Çakmak
İlkokulunda (şimdiki adı Zeynep Turgut İlkokulu), ortaokulu Karacaoğlan Ortaokulunda,
liseyi Atatürk Lisesinde okudu. 1998’de
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı.
Üniversiteyi
bitirince döndüğü Adıyaman’daki çeşitli özel kurumlarda Türkçe öğretmenliğine, Adıyaman
Bugün gazetesinde köşeyazarlığı yapmaya başladı. Bir süre de stilistlik eğitimi
aldı. Adıyaman Memleketim gazetesinde yazdı.
2017’den
itibaren seramik ve cam mozaiği eğitimi aldı. Adıyamanlılar.net ve Haber7 yaman
adlı sanal gazetelerde köşeyazarlığı yapmayı sürdürüyor.
Gizemli
Saat, Hazine Hırsızları, Zamanın Efendisi, Arıların İntikamı, Korkunç Bir Film,
Miko ve Arkadaşları adlı kitaplarından oluşan çocuk kitabı seti 2017’de
yayımlandı.
Nazan
Taştan Yapıcı, 2005’te Abdurrahman Yapıcı ile evlendi. İkisi kız, biri erkek olmak
üzere üç çocuk annesidir.
KAYNAKÇA:
Nazan Taştan Yapıcı (Bilgi teyidi, Aralık 2018), Nazan Taştan Yapıcı / Hızlı
Tren (adiyamanlilar.net, 6 Aralık 2018).
HIZLI TREN
Nazan TAŞTAN
YAPICI
Bu
benim maratonum, bu hepimizin maratonu. Start aldık durup dinlenmeden
gidiyoruz. Zira “Durup ince şeyleri düşünecek zamanı yok kimselerin.”
Uzun
upuzun yolculuğumuzun kısacık zamanlamasında kaybolup gidiyor ömürlerimiz.
Zaman bizi tüketiyor işte, yedi yirmidört çalışan bir işçi gibi çalışkan.
Görevine sadık bir işçi. O farkında da akıp gitmesi gereken şeylerin, bilinçli
çalışıyor bu sebeple. Her an her saniye, bayram seyran demeden, kar fırtına demeden,
deprem sel demeden, hafta içi hafta sonu demeden eritiyor bedenimizi.
Bir
biz bihaberiz bu yolculuktan. Akıp giden bizden gitmiyormuş gibi başıboş,
amaçsız, hayalsiz,…savrulup duruyoruz zaman denen hızlı trende. O kadar çok
durak geçti ki sayamadım bile. Okula yeni başlayışım, ilk yaşım, ilk aşkım, ilk
sınavım, ilk kartopu oynayışım, ilk duygulanışım, ilk salya sümük ağlayışım,
ilk dalgın dalgın yürüyüşüm, arkadaşlarca ilk harcanışım, ilk kez gurbete
çıkışım, ilk candostum, ilk acı biber yiyişim,….ve ilk kayboluşum. Evet evet
yanlış değil, ilk kayboluşum. Şu hayat denen keşmekeşin içinde oradan oraya
sonbahar yaprakları gibi savrulurken kaybolup gidişim.
Geçip
giden ilkbaharları göremeden, açan çiçeklerin kokusunu ciğerlerime çekemeden,
bir bebeği sevemeden safça, kaybolmadan sevgilinin titreyen gözbebeklerinde,
ayazda iliklerime kadar üşüyüp bir sobada demlenen çayla ısıtmadan üşüyen
kalbimi, gökyüzünde hayallerime benzetmeden güzelim beyaz bulutları, masmavi
gökyüzünün altında uzanmadan, akşam sefaları açarken radyoda okunan şiiri en
derinlerime kadar hissetmeden, anne kalbime sarılıp ağlamadan, cam kenarında
yağan yağmuru izlerken sade kahvemi içmeden, ağzımı küçük dilim görünecek kadar
açıp şen kahkahalar atmadan… bilmem daha nice güzelliğin tadına varmadan nereye
gidiyorum ben?
Her
anın yanına sokuluvererek yaşamak, saatlerin tik taklarına aldırmadan gürül
gürül akmak dururken nereye? Yeni gelmemiş olabilirim; fakat henüz yeni vardım
farkına. Geçen durakları saymadım evet, bundan sonrakileri de sayarak zaman
kaybetmeyeceğim. Çünkü ben o durakların tadını çıkararak yola devam edeceğim.
Bu
tren hızlı tren, her güzel anını dondurup yüreğimin süveydasında gizleyeceğin
yolun treni. Yüreğimin hatıra köşesinde daha çok yer var. Her sabah üzerime
doğan güneşe ilk kez görmüş gibi bakmak için, çiseleyen yağmur damlalarının
toprağa çarpma musikisini dinlemek için, uçan kuşlara özgür duygularımın
vebalini yüklemek için, her gördüğüm çiçeğin renginde kaybolmak için,…hayatta
şans olarak görebileceğim her şey için daha kaç durak var bilemiyorum; fakat
bende duraklarda vakit geçirecek yürek çok.
KAYNAK:
Nazan Taştan Yapıcı / Hızlı Tren (adiyamanlilar.net, 6 Aralık 2018).