Sinema
ve dizi oyuncusu. Gerçek Adı: Aysel Kısa Akbaş (D. 31 Aralık 1932, Manastır / Makedonya
– Ö. 20 Mart 2020, İstanbul). Arabesk şarkıcısı merhum Müslüm Gürses’in eşidir.
Yeşilçam’ın emektar oyuncularındandır, yüzlerce yapımda rol almıştır.
16
yaşındaki annesini doğum esnasında kaybetti, babasını hiç tanımadı.
"Anne" dediği teyzesi tarafından büyütüldü. Çok küçük yaşlarında
ailesinin geri kalanıyla Türkiye’ye göç etti.. Yeni nüfus cüzdanıyla adı Aysel
Muhterem, soyadı da Kısa oldu. Çocukluğu İstanbul - Eyüp'te geçti. Uzun yıllar
fabrika işçisi olarak çalıştı.
Sinema Yılları
Sinemaya
o günlerde tesadüfen tanıştığı ünlü ses sanatçısı ve aynı zamanda dönemin en
büyük film yapımcısı Halk Film’inde ortağı olan Suzan Yakar Rutkay’ın
desteğiyle 1950 yılında "Yıldızlar Revüsü" filminde figüran olarak
oynayarak sinema hayatına başladı. Fabrikadaki işinden ayrılıp günde 5 lira
ücretle filmlerde figüranlık yapmaya başladı. Yıldızı parlayıncaya kadar da
20'nin üzerinde filmde küçük roller oynadı. Asıl ününü ise Üç Arkadaş filmiyle
yakaladı.
İlk Evliliği 2
Yıl Sürdü
Kısa
sürede başrollere yükselerek bir çok film çevirmesineşın, dönem oyunculuğuna
bağlı kalması nedeniyle iş yapamaz olan sanatçı, şöhretini de yavaş yavaş
kaybetmeye başladı. Maddi sıkıntıları da artık başa çıkamayacağı boyuta
ulaşmıştı. Sonunda ödeyemediği borçları yüzünden 1967 yılının Mart ayında 10
gün hapis yattı. İlk evliliğini 1961 yılında gazeteci-aktör Işın Kaan Köseoğlu
ile yaptı, bu evlilik 1963 yılında boşanma ile sona erdi.
1965
yılından itibaren sinema çalışmalarını azaltarak dansöz olarak sahneye çıkmaya
başladı. 1967’de şarkıcı olarak sahneye çıkmaya başladı. 1970 yıllarda daha çok
küçük gazinolarda ve turne ekiplerinde şarkıcı olarak çalışan Muhterem Nur,
Tekrar sinemaya dönerek aralıklı yıllarla 2002'ye kadar sinemada yer aldı.
Müslüm Gürses'le
Tanışması ve Evliliği
1982
yılının Mayıs ayında Müslüm Gürses ile Malatya turnesinde tanıştı. Kendisinden
21 yaş küçük olan Müslüm Gürses ile 5 Mayıs 1986'da Beykoz Evlendirme
Memurluğu'nda gizlice nikah masasına oturdu.
Vefatı:
Müslüm
Gürses'in hayat arkadaşı Muhterem Nur, 20 Mart 2020 Cuma günü İstanbul İstinye
Devlet Hastanesi'nde vefat etti. son yolculuğuna uğurlandı. Corona virüs
salgını günlerine denk gelen Nur'un cenaze namazında 'yakın mesafede durmayın'
uyarısı yapıldı.
Nur'un
cenazesi, namazı Zincirlikuyu Camii'nde kılınan namazın ardından
Zincirli
Kuyu Mezarlığı’nda bulunan eşi Müslüm Gürses'in mezarının üzerine defnedildi.
Ödülleri:
En
İyi Yardımcı Kadın Oyuncu (Kara Gün) / 4. Adana Altın Koza Film Şenliği 1972
Onur
Ödülü / 17. İstanbul Film Festivali 1998
Rol Aldığı Bazı
Diziler:
Yuva
(Sevim, 1990)
Dokuzuncu
Hariciye Koğuşu (Safa'nın Annesi, 1985)
Denizin
Kanı (Halime, 1978)
Rol Aldığı Bazı Filmler:
Esrarlı
Gözler (2008)
Bir
Akıllı Bir Deli (Nur, TV Filmi 2002)
Sevmemeli
(Nur Hanım, 1997)
Yalnızlık
Korkusu (1988)
Kuşlu
Çorap (TV Filmi 1988)
Küskünüm
(Saime Abla, 1986)
İkizler
(Hatice, 1985)
Sev
Yeter (Şükran, 1984)
Son
Akın (Haççe Ana, 1982)
Zeytin
Gözlüm (1980)
Ayyaş
(Ferha, 1974)
Kaderim
(1973)
Şehvet
Kurbanı (Nermin, 1972)
Kara
Gün (Gülbahar, 1971)
Öksüz
Gülnaz (1970)
Yiğit
Anadolu'dan Çıkar (1969)
Eşkiya
Kanı (Hakimo) (1968)
Kanunsuz
Toprak (Leyla Ay, 1967)
İstanbul'da
Randevu (1966)
Ekmek
Kavgası (Zeynep, 1965)
Anne
(Lale, 1964)
Ali
Derler Adıma (1963)
Aşk
Bekliyor (Canan, 1962)
Ağlama
Sevgilim (Ayşe/Türkan, 1962)
Derbeder
/ Kırık (1961)
Ayşem
Kınalı Gelin (Ayşe, 1960)
Acı
Sevda (1959)
Ağlarsa Anam Ağlar (1958)
Gelin
Ayşem (1957)
Bırakın
Yaşayalım (1956)
Günahkar
Baba (Melek, 1955)
Nasreddin
Hoca (1954)
Kara
Davut (1953)
Sabahsız
Geceler (1952)
Beni
Mahvettiler (1951)
KAYNAKÇA:
Muhterem Nur (hürriyet.com.tr, 22.12.2018), Muhterem Nur (sinemalar.com,
22.12.2018), Muhterem Nur (beyazperde.com, 22.12.2018), Muhterem Nur (diziler.com,
22.12.2018), Muhterem Nur son yolculuğuna uğurlandı... Dikkat çeken detay!
(hürriyet.com.tr, 20.03.2020),
PENCERESİ
BİLE OLMAYAN BİR MAHZENDE DOĞDU
Takvimler
1932 yılını gösterirken bugünkü Makedonya sınırları içinde dünyaya geldi
Muhterem Nur. Zor hayatı o daha dünyaya gelmeden başlamıştı. Annesi henüz
öğrenciyken evli olduğunu bilmediği bir öğretmeniyle romantik bir ilişki
yaşadı. Hamile kaldı ancak ona sahip çıkan kimse olmadı. Annesi Şira'nın hamile
olduğunu öğrenince babası onu bir mahzene kilitledi. Muhterem Nur, penceresi
bile olmayan bir mahzende dünyaya gözlerini açtı.
CAMİ
AVLUSUNDA ÖLÜME TERK EDİLDİ
Annesini
daha doğar doğmaz kaybetti Muhterem Nur. Bebekken ebesi Raziye Hanım'ın
insafına terk edildi. Raziye Hanım onu önce bir caminin avlusuna bıraktı. Sözün
kısası daha bebekken kış günü ölüme terk edildi. Ama sonra yaptığını içine
sindiremeyen Raziye Hanım, geri dönüp onu aldı ve bebek sahibi olmak isteyen
dul bir kadına sattı. Annesi doğum yaparken olup biteni gören teyzesi bebeğin
isminin Olga konulmasını istemişti. Hayatının ilk yıllarında bu isimle anıldı
Muhterem Nur.
HAYAT
ÖYKÜSÜ KİTAP OLDU: ÖMRÜMCE AĞLADIM
Muhterem
Nur'un filmlere konu olacak olaylarla dolu olan hayatı Ömrümce Ağladım adlı
kitaba konu olmuştu. Gülsen İşeri tarafından kaleme alınan kitabın yazılmasına
neden razı olduğunu da şu cümlelerle anlatmıştı Muhterem Nur:
"Biliyorsunuz, insanlar unutuluyor. Böyle bir kitap yazdığım zaman belki
20-30 sene sonra arkadan gelenler bizi hatırlar, belki “Bir Muhterem Nur
varmış” der. Yeğenlerim çocuklarına anlatır."
NE
ANNESİNİ TANIDI NE BABASINI
Nur
ne annesini tanıdı ne babasını hayatı boyunca. Babasını da hiç merak etmediğini
o röportajda şöyle anlatmıştı: " Ben dünyaya doğmakla hata yapmışım. Veya
beni doğuran hata yapmış. Annem okul zamanında hocasıyla bir arkadaşlık
kuruyor. Evli bir adammış. Ben onun resmini bile görmedim. Babamı hiç merak
etmedim. ünkü annem 16 yaşında onun yüzünden ölmüş. Eğer anneme sahip
çıksaymış, “Ben evliyim, çocuğum var” diye doğruyu söyleseymiş annem
ölmeyecekmiş. Kim olsa o yaşta âşık olur. Bir de üstelik hamile kalmış.
AL
BUNU KARLARIN ORTASINA BIRAK!
Muhterem
Nur kendi dünyaya gelişini ve ölümden dönüşünü de şöyle anlatmıştı: "Evet,
düşünün. Camı penceresi olmayan, hava almayan bir yere. O günden sonra annem
Şira, mahzenin soğuğuna mahkûm oluyor. Ablalarının gizli gizli verdiği yemekler
dışında boğazından tek bir lokma geçmiyor. Altı ayı doldurmak üzereyken sancısı
tutuyor. Çığlıkları mahzeni inletiyor. Evdekiler yılbaşı gecesi olduğu için sofradalar.
Teyzem Şivga şarap alma bahanesiyle kardeşine bakmak için mahzene iniyor. Annem
yerde yatıyor, ben doğuyorum. Ailenin ebesi Raziye’yi çağırıyorlar. Büyükbabam
ona diyor ki, “Al bunu, karların ortasına bırak”.
ÇOCUKLUĞU
DA ZORDU
Muhterem
Nur, çocukluğunun bir kısmını Makedonda'ya geçirdi. O henüz küçükken teyzeleri
Türkiye'ye göç etti. Onun Türkiye'ye gelmesi için ise birkaç yıl daha geçmesi
gerekti. İkinci Dünya Savaşı'nın en yoğun günlerinde bir kamyonda Türkiye'ye
kaçırıldı ünlü oyuncu. Gelin o günleri yine onun verdiği röportajdan kendi
anlatımıyla dinleyelim: Türkiye'ye
geldiğinde Muhterem Kısa adıyla nüfusa kaydettirildi. Okul hayatı da zorlu
geçti, dışlandı. Teyzesinin arkadaşına gittiği bir gün sokakta saklambaç
oynarken tecavüze uğradı. Nur şöyle anlatmıştı o dönemi de: “Saklambaç
oynuyorduk. İnşa edilmekte olan duvara yüzümü dönüp saymaya başladım: “1-2-3…”
Bir sessizlik oldu. Yavaşça arkama döndüm. Karşımda dev gibi bir adam gördüm.
Tam bağıracakken, yüzüme sert bir tokat indirdi. Elleriyle ağzımı kapattı. Ne
kadar çırpınsam da fayda etmedi. Henüz 12 yaşındaydım ve evet tecavüze uğradım.
Balat hastanesinde gözümü açtım. Beni gecekonduları için toprak almaya gelen
kadınlar bulmuş. Bir bakıyorlar, iki tane ayak, belden aşağı bir çocuk.
Bayılmışım, herhalde kafamı taşa vurmuşum. Kendime geldiğimde çok utandım.
Okula gidemedim.”
YEŞİLÇAM
SERÜVENİ BAŞLIYOR
Muhterem
Nur, Eyüp'te ilkokulu bitirdikten sonra 14 yaşında yine aynı semtte bir dokuma
fabrikasında çalışmaya başladı. Bu sırada bir subay ile evlendi ve bir çocuk
sabihi oldu. Yeşilçam serüveni ise daha sonra başladı. Nur, hayatını değiştiren olayların
başlangıcını ise yine o röportajda şöyle anlatmıştı: " Gazetede ‘artist
aranıyor’ ilanını görmüştüm. Otobüse bindik, gittik. Ağa Cami önünde bir adamla
karşılaştık. Bir sağıma bir soluma baktı, “Çok güzel burnunuz var” dedi.
Korktum. Eyvah beni kaçıracaklar diye düşündüm. Adam dedi ki, “Ben sanatçıyım,
senaryom var”. Ertesi gün giyinip tek başına film şirketine gittim. Ve
filmlerde oynamaya başladım."
'ARTİST
ARANIYOR'
Yaşadığı
mahallede oturan sahne sanatçısı Yıldız Hanım’la Beyoğlu’na gittikten sonra
büyülendi, arkadaşı Zeren’le ikinci kez gittiğinde de hayatı değişti.
Gazetedeki ‘Artist aranıyor’ ilanı için gittiği Ağa Cami önünde karşılaştığı
adam onu ilk filmine alarak yepyeni bir yol açtı. Bu yolda da elbette önüne pek
çok engel çıktı. Ünlü yapımcı, yönetmen ve senarist Memduh Ün’le yaşadığı aşk
onu bir çıkmaza sürükledi. “Ayrılırsan şöhretin biter” diyen Memduh Ün’ün
kendisini Ahmet Mekin’den, Kenan Pars’tan, Fikret Hakan’dan kıskanarak
hırpaladığını anlatan Muhterem Nur, film kadrosuna alınmadığında gerçeklerle
karşılaştı. Kadroya Fatma Girik alınmıştı ancak Muhterem Nur hiç üzülmemişti,
çünkü ayrılmayı başarmıştı.
İLK
FİLM TEKLİFİ
İlk
film teklifini 1950'lerin başında Muharrem Gürses'ten aldı. Yıldızlar Revüsü
filminde figüran olarak sinema hayatına 1951'de başladı. İkinci filmi ise
(1952), Osman Seden'in yönettiği "Kanun Namına"ydı. Bu filmlerdeki
adı Aysel Utku'ydu. Daha sonra Ümit Utku'nun önerisiyle Muhterem Nur ismini
kullanmaya başladı. Boş Beşik, başrol
oynadığı ilk film oldu. 1958 yapımı "Üç Arkadaş", Muhterem Nur'u
"yıldız" sınıfına taşıdı. Fikret Hakan, Salih Tozan ve Semih Sezerli
gibi üç "dev" oyuncu ile başrolü paylaştı.Nur daha sonra sinemada
umduğunu bulamayınca dansöz ve şarkıcı olarak sahne almaya başladı. Nur 1970’li
yıllarda küçük gazinolarda ve turne ekipleriyle çalıştı.
MUHTEREM
NUR SEVGİSİ
Muhterem
Nur sevgisi, 1960'larda, belki ancak sonraki "Türkân Şoray sevgisi"
ile karşılaştırılabilecek bir boyuta ulaştı. Bu kıyaslamayı yapanlardan biri de
Türk sinemasının en yetkin uzmanlarından Âgâh Özgüç'tü. Özgüç, vardığı sonucu
şöyle ifade etmişti: “Bugün o mertebeye Türkân bile erişemedi. Sultan oldu ama
Muhterem'in gördüğü sevgiyi göremedi.” Muhterem Nur ikinci evliliğini
gazeteci-aktör Işın Kaan ile yaptı ve 1963 yılında ayrıldı. 1986 yılında Müslüm
Gürses ile evlendi.
BÜYÜK
AŞK
Muhterem
Nur, rol aldığı filmlerin yanı sıra Müslüm Gürses ile yaşadığı dillere destan
aşkla da hep gündemdeydi. Aslında Gürses henüz tanışmadan kendisi de şöhrete
erişmeden Nur'un filmlerini izlemişti hatta ona uzaktan uzağa da aşık olmuştu.
Muhterem Nur'un parlak zamanları sona ererken Gürses'in yükselişi başlamıştı.
Nur, Gürses'in 'Ben İnsan Değil miyim' adlı şarkısını dinleyip dinleyip ağlıyor
ama bu şarkıyı kimin söylediğini bile bilmiyordu.
AŞK
BÖYLE BAŞLADI
Yolları
1982'de kesişti. İkisi de Malatya'daki bir gazinoda sahne alacaktı. Aslında bu
teklifi Gürses kabul etmeyecekti ama Muhterem Nur ismini görünce kabul etti.
Öte yandan Muhterem Nur ise kendisinin Gürses'ten önce sahne olacağını
öğrenince çok bozuldu. Ona inat repertuarından bir şarkı söyledi. Bunun üzerine
sahnede münakaşa ettiler ve Gürses, Nur'a bir tokat attı.
ONLARI
SADECE ÖLÜM AYIRABİLDİ
Bu
yaşananlar üzerine ertesi gün Malatya'dan ayrılmaya karar veren Nur, otelde
Gürses'in odasının önünden geçerken onu yatağın üzerinde bağlama çalarken
gördü. Yanına gitti. Gürses, Nur'dan attığı tokat için özür diledi ve o an
arkadaşlıkları başladı. İkisi de ailelerini erken yaşta kaybetmişlerdi, ikisi
de çok yoksulluk çekmişti. Birbirleri ile tanıştıkları dönemde Muhterem Nur
sinemadaki yıldızlığını kaybetmiş, Gürses de alkol sorunu ile uğraşıyordu.
Birbirlerinin yaralarını sardılar. Müslüm Gürses'in 3 Mart 2013'teki ölümüne
kadar ayrılmadılar.
KAYNAK:
Bir Muhterem Varmış Desinler! Muhterem Nur Büyük Aşkı Müslüm Gürses'e Yedi Yıl
Sonra Kavuştu (hürriyet.com.tr, 20.03.2020).