Gazeteci, yönetici, yapımcı, anı yazarı. Tam adı Ömer Faruk Bayhan. 1945 yılında Sivas’ta doğdu. 1972 yılında TRT’de çalışmaya başladı. 1972 yılında AKS Haber Ajansı’nın yazı işleri servisini yönetti. Kanal D genel yayın yönetmenliği yaptı. Televizyondaki çalışmalarından dolayı değişik ödüller kazandı. AGC üyesi. İngilizce biliyor.
Faruk Bayhan, 1972 yılından beri Semra
Hanım ile evli ve biri kız biri erkek olmak üzere iki çocuk sahibidir. Kızı
Asena Bülbüloğlu'ndan (d. 1973) 2 torun sahibidir.
Faruk Byhan’ın “İkonoskop - Televizyon Dünyam ve
Sevgili Dostlarım” adlı anı kitabı 2013’te yayımlandı. Yeni projelerde yer almayı
sürdürmektedir.
Yapımcısı Olduğu Diziler:
Mahkum
(2021)
Çocukluk
(2020)
Öğretmen
(2020)
Aşk Ağlatır (2019)
Bir Litre Gözyaşı (2018-2019)
Bir Umut Yeter (2018)
Tehlikeli Karım (2018)
Seven Ne Yapmaz (2017)
Kalp Atışı (2017-2018)
Kadın (2017-2020)
Seviyor Sevmiyor (2016-2017)
Anne (2016-2017)
Gülümse Yeter (2016)
İlişki Durumu: Karışık (2015-2016)
Baba Candır (2015-2016)
Zeytin Tepesi (2014)
Bir Aşk Hikayesi (2013)
Sana Mecburum (2007)
KAYNAKÇA: Duayen Televizyoncu Faruk Bayhan:
'İzleyiciyi Diziyle Boğduk, Artık Basit Yapımlar Revaçta' (medyatava.com.tr,
01.10.2014), Faruk Bayhan (tv360.com.tr, 01.08.2018), Faruk Bayhan (imdb.com,
09.11.2021), Faruk Bayhan (sinematurk.com, 09.11.2021), Faruk Bayhan (diziseti.tv,
09.11.2021), Faruk Bayhan (beyazperde.com, 09.11.2021).
Medyatava
Özel45 yıllık duayen televizyoncu Faruk Bayhan, uzun bir aradan sonra ilk kez
Medyatava’dan Neslihan Akdaş’a konuştu. Televizyonda yeni sezonla, değişen
deneklerle, Acun Ilıcalı’nın yeni kanalı, dizi sektörüyle ilgili sorularımızı
yanıtladı.
Türkiye’de
özel kanalların mimarlarından biri. Pek çok TV star’ını o keşfetti,
televizyoncu yetiştirdi. 1970’de TRT’de
Dış Kaynaklar Film Şefi olarak mesleğe başladı Faruk Bayhan. Özel kanallara
1991 yılında Show TV’de Program Direktör Yardımcısı olarak geçti. 1994’te Show
TV’nin Genel Müdürü oldu. Sonra sırasıyla Kanal D’nin, Star TV’yi yönetti.
2007’de Kanal 1'de Genel Müdür oldu; 2012’ye kadar Ciner Yayın Holding'de
danışmanlık yaptı. 2012’de Med Yapım’la ortak
MF yapım şirketini kurdu. TV kanallarına yöneticiyken şimdi kanallara
dizi, program satan bir yapımcı. Daha düşük temponun tadını çıkarıyor,
torunlarıyla vakit geçiriyor, yurt dışında uzun seyahatlere çıkıyor.
Röportaj
yapmayı dört gözle beklediğimiz birkaç isimden biriydi Faruk Bayhan. Uzun bir
aradan sonra Bebek’te, MF’in ofisinde buluştuk. Yine babacandı, sakin sakin
anlattı, konuşurken kimseyi kırmak istemedi. Onunla her röportajdan sonra
televizyonculuğa dair yeni şeyler öğrenirsiniz; ufkunuz açılır. Yine öyle oldu.
Değişen televizyonculuğu, TV ölçüm deneklerini konuştuk. Televizyon sektörüyle
ucundan da olsa ilgileniyorsanız 45 yıllık duayenin anlattıklarını mutlaka
okuyun.
Faruk
bey uzun süre oldu. En son 2005’de Most Yapım’la birlikte kurduğunuz FM’de bir
araya gelmiştik. Sonrasında Ciner Medya Grubu’na geçtiniz. Neler oldu geçen
süreçte, kısaca üstünden geçelim mi?
Ciner
Grubu’na gitme nedenim Kanal 1’di. 2 yıla yakın çalıştım. Kanal 1 yayına
girdiğinde daha Habertürk gazetesi çıkmıyordu.
Yayın grubu Kanal 1’e ara verdi ama benim kalmamı istediler. Danışman
olarak grupta kaldım. Genel Müdür Semih Kaya ile birlikte çalıştık. Kendi
programımı yaptım o arada. 100’e yakın program yaptık. Kitap çıkardım;
“İkonoskop-Televizyon Dünyam ve Sevgili Dostlarım” adında. Ciner’den ayrılırken
Med Yapım’dan teklif geldi. Fatih Aksoy yakın arkadaşım. Kendi içinde özgür ama
ortağı olan MF ortaya çıktı. 2 yılını dolduruyor şirket. Fox TV'ye Bir Aşk
Hikayesi’ni, Kanal D’ye Zeytin Tepesi’ni yaptık. Zeytin tepesi, bana göre
başarılı bir işti. Biraz bizim hatamız biraz planlama hatası. Dizi yayından
kalktı. Biraz gayret gösterilseydi iyi diziydi. Yayın dünyasında oluyor tabii
bunlar.
Siz
kanalın yöneticisi olsaydınız dizinin arkasında durur muydunuz?
Masanın
bu tarafından kolay söyleyemem ama masanın diğer tarafında oturanların
kendilerine göre plan programları var. Bu konuda tartışmak bile aklıma gelmedi.
Aslında yapımcı da değilim; Med Yapım var asıl. Yaş da ilerledi.
“Eskiden 10, 11
Reyting Başarısız Sayılırdı, Şimdi 6’lara Şükrediliyor”
Kaç
oldu yaşınız?
70’e
yaklaştım. Bu arada 3’üncü dizimiz Ekim ayında Fox TV’de girecek. Adı Günahkar.
Oyuncular arasında Seçkin Özdemir, Gülcan
Arslan var. Kanalların gönül rahatlığıyla “evet” diyeceği yapımları sunmak
isterim. Her şey çok şey değişti; reyting ölçümleri olsun, denekler olsun,
anlayış olsun. Eskiden 10, 11 reyting olunca başarısız olurdunuz. Şimdi 6
reyting başarı sayılıyor. Ama bunu böyle kabul etmek gerek.
Peki
ne değişti de artık yapımcılar, TV yöneticileri
düşük reytinglere şükreder oldu?
Bir
kere çok iyi diziler yapıldı, çıta çok yükseldi. Yurt dışına satılan
dizilerimiz var artık. Bu hem Türkiye’nin tanıtımı, hem de televizyon
sektörünün büyümesi açısından önemli. Düşünsenize artık Güney Amerika’ya dizi
satılıyor, eskiden biz oradan alırdık. İzleyici artık doydu sanki dizilere.
Denekler değişti malum. Televizyon sinema değildir. Basitleştirmek gerek.
İzleyiciyi diziyle boğduk, artık basit yapımlar revaçta. Bir de yeterince
eğlence programı, talk show, sitcom’lar yok. Dizi yaparken işleyeceğin 20-30
konu var. Fakir oğlan zengin kız derken böyle gider. Doyuma ulaşan izleyici
artık daha basit konuları seçmeye başladı. Geçen yıl çok iyi iki prodüksiyon
vardı; Kurt Seyit ve Şura ile Fetih 1453. Ama tutmadı. Mesele başarılı olup
olmamaları değil. Beklenen reytingi getiremedi. Bu dizler 4-5 yıl önce olsaydı
başarılı olurdu. Ana kanallarda sinema yok, spor yok. Neredeyse haberi de kaldıracaklar.
Yelpaze daraldı. Belki de zamanla temalaşacak kanallar, dünyada da bu yöne
gidiyor bu iş. Abonelik sistemiyle paralı kanallar çoğalacak. Herkes 90
dakikalık dizi sürelerini eleştiriyor ama arkasında ne var bakmak gerek. Reklam
verenin esiri oluyorsunuz.
Yurt
dışındaki başarılı örneklerle karşılaştırırsanız Türkiye’deki televizyonculuğu
nasıl görüyorsunuz?
Aslında
çok ilerideyiz. Diziler yurt dışına satılıyor, kalite arttı, oyuncular iyi.
Yönetmen, görüntü yönetmeni olsun, set çalışanları da yetişti artık.
“Nerde Bir
Muhteşem Yüzyıl, Asmalı Konak!”
Bu
sezonun en iyi yapımı hangisi olacak sizce?
Daha
Eylül ayındayız. Ayrımı yapmak şimdiden doğru olmaz ama şu an gördüğüm
kadarıyla yazın başlayan Fox’taki Kiraz
Mevsimi, Star’daki Güzel Köylü, Kanal D’de Güllerin Savaşı yine aynı başarıda
devam eder. Geçen sene de Küçük Ağa vardı bu tatta. Ama alıp başını giden bir
dizi söylemek zor şimdilik. Bu söylediğim diziler televizyon yapısına uygun,
kolay anlaşılır diziler. Yoksa tabii ki iddialı, sinema filmi tadında dizler de
var.Benim Adım Gültepe, Reaksiyon gibi emek verilmiş işler de var. Nerde bir
Muhteşem Yüzyıl, Asmalı Konak!
“Televizyon
yapısına uygun” izleyiciyi tanımlar mısınız?
Bir
anımı anlatayım. TRT’de çalışırken sit com’larda kahramanlar hep siyahlardı;
Webster, The Cosby Show gibi. Amerika’ya gittiğimde neden diye sordum.
Televizyonu ekonomik yapıdan dolayı daha çok siyahlar izler demişlerdi. Yani
televizyon izleyicisinin profili ekonomik yapı, gelir düzeyiyle ilgilidir. Bir
kitle var ki kitap okur, arkadaşlarıyla dışarı çıkar, sinemaya gider. Ama
ortalama gelir ve altının tek eğlencesi televizyon.
“Yeni Denekler
Daha Gerçekçi”
O
zaman daha anlaşılır, senaryosu daha basit dizilerin bu sezon daha çok
izlenmesinin nedeni gelir seviyesinin düşmesi mi diyeceğiz?
Tam
öyle değil. Denekler değişti demek daha doğru. Çünkü yeni denekler daha
gerçekçi. Gelir düzeyi demek de istemiyorum ama televizyon izleyenler bu yeni
denekler. Şimdi çok büyük bütçelerle dizi yapmak ancak kanallar paralı olursa
kurtarır. İzleyici abone olur, parasını verir, izler. BKM’nin Güldür Güldür
Show’unda espriler belli ama çok izleniyor. Çünkü insanlar gülmek istiyor.
Yıllar önce de Kemal Sunal, Zeki-Metin’e gülerdik.
O
zaman amiyane tabiriyle yapımcıların “çok uçmasına” gerek yok ya da biz neden
bir Game of Thrones çekemiyoruz diye ağlamaya da! Batarsın, batarsın.
“Tv8 Bu Yıl
5’inci Ya Da 6’ncı Kanal Olur”
Bu
yıl “enterteinment” yani tam anlamıyla eğlence kanalı dediğimiz tv8, Acun
Ilıcalı ile yeniden yapılanarak yayına başladı, reytinglere girdi. Yarışması
var, şovu var. tv8 bu yıl kaçıncı kanal olur? 2’nci, 3’üncü?
Bu
kadar kolay olmaz. Ama reyting yarışına girer. 5 ya da 6’ıncı kanal olur. Çünkü
yıllardır alışkanlığı olan ana kanalları izleyici kolay kolay bırakamaz. Zaten
kaçıncı olur tartışmasına gerek de yok. Kanal belli bir kulvara girdi mi
kendini hissettirir. tv8 o kulvara girdi de.
“Acun’u Taktir
Edip Yardımcı Olmak Lazım”
Peki
siz duayen bir isim olarak Acun Ilıcalı’nın televizyonculuğunu nasıl buluyorsunuz?
Çok
başarılı televizyoncularımız var. Ben 45 yıldır bu sektördeyim. Artık
dizilerimiz yurt dışına satılıyor, kendi yarattığımız formatlar var. Bu işleri
yapan televizyoncuları, yapımcıları isimleri eksik kalır diye tek tek saymak
istemiyorum. Ne talk show’cular, anchorman’ler, dizi oyuncuları, sunucular
çıktı. Herkes kendine göre televizyon dünyasında yer aldı. Ama bunlardan
hiçbiri patron olamadı. Acun farklı. O başarılı çalışmasının sonusu olarak bir
de televizyon kanalı sahibi oldu. Bu hiç kolay bir iş değil. Acun’u taktir
edip, yardımcı olmak lazım. Çalıştığı arkadaşları, sektörde ortak çalıştıkları,
RTÜK’ten Digiturk’e hepsinin destek vermesi gerekir. Bugüne kadar başarılıydı,
bundan sonra da olur. Acun’la beraber çalıştım. Show TV’de yanımızda başladı.
Ve diğer başarılı televizyoncuların yanında o çok farklı bir yere geldi.
Acun
Ilıcalı’yı diğer başarılı televizyonculardan ayıran neydi?
Yaptığı
programların hakkını verdi, hatta orijinal formatlardan daha iyisini yaptı.
Hiçbir şeyi eksik bırakmadı. İzleyiciye kabul ettirdi. İşin hacmi büyüdü ve o
hacmi devam ettirdi.
"Tv
Yöneticisinin Sezgileri Kuvvetli Ve Donanımlı Olacak"
Bir
televizyon yöneticisinin özellikleri ne olmalı?
Oturuyorsun
masaya, diziler geliyor. Bir yöneticinin masasına bir yılda 40-50 senaryo
geliyor. Yöneticinin bunların hepsini okuması söz konusu değil. Ama bir
yönetici sezer; yapımcıya, senariste, ekibe bakar. Diziyi seçer, olmadı 6 bölüm
sonra kaldırır. Yenisi zaten sıradadır. Bunun için deha olmaya gerek yok. Prime
time, 4 saat bütün parayı kazandırıyor. Peki geri kalan 20 saat ne olacak?
Çocuklar televizyonun en büyük müşterisi aslında. Çocuklarla ilgili ne
yapılıyor? Özel kanallar gerekeni yapmıyor, RTÜK’ün de bir çalışması yok. TV
yöneticisinin vizyonu, yaratıcılığı olacak. Planlı çalışacak. İlişkileri iyi
kuracak. Personelle arası iyi olacak. Çalışanlarından iyi verim alacak.
Star’larıyla, ekran yüzleriyle ilişkiyi iyi götürecek. Çok donanımlı olması
gerek bir televizyon yöneticisinin.
Şu
an en donanımlı bulduğunuz kanal yöneticisi kim?
Hepsi.
Politik
oldu cevap. Peki kanalları tek tek masaya yatırsak, "hangi yapım tutar,
tutmayan neden tutmadı?" diye sorsam. Yöneticilere tek tek öneriniz olur
mu?
Yok,
o bana düşmez. Jenerasyon farkı var. Ayıp olur. Zaman zaman bir araya
geldiğimizde ben kendileriyle görüşlerimi paylaşıyorum.
"Birincilik
Önemli Değil Kanalın Karakteri Olsun!"
O
zaman şöyle sorayım, bu sezonu hangi kanal birinci çıkarır?
Çok
önemli değil bunlar. Zaten birbirine yakın reyting, share alıyorlar. Birinci,
ikinci olmak yerine kanalın belli bir karakteri olacak. 4’üncü kanal olursun
ama en çok parayı senin kanalın kazanmıştır. Bu bir başarıdır.
Acun
Ilıcalı Star’dan ayrılınca kanalın kan kaybedeceği konuşulmuştu. Siz de öyle
düşünüyor musunuz?
Olur
mu canım, koskoca kanal. Ayrıca kimse vazgeçilmez değildir. Kimler, nerelerden
gitti; kimler geldi. Ne olacak! Bastırır parayı, transfer yapar.
Mehmet
Ali Erbil ekrana döndü. Okan Bayülgen bu sezon Star’da tek gecelik bir şovla
ekranda olacak. Beyaz, Kanal D’de devam ediyor. 3’ü de sizin yönetici olduğunuz
kanallarda parladı, star oldu.
3’ü
de hayatları boyunca çalışacak ve başarılı olacak. Ama onların da
yönlendirilmeleri gerekiyor. Tek başına hareket etmemek gerek. Çalışmak gerek,
yeni önerilere açık olmak gerek. Onların rahat olmalarının nedeni, arkalarından
gelen yok. Aziz Üstel, Rüstem Batum, Cem Özer vardı zamanında. Arkalarından
Mehmet Ali, Beyaz, Okan çıktı; onlar unutuldu.
Yeni Televizyon
Starı Çıkmadı
Ama
Beyaz’ın, Mehmet Ali Erbil’in, Okan Bayülgen’in ardından yeni şovmenler
çıkmadı!
Star
olma yolunda olan yok. Bu diziler, dramalar olmasa yetişir mi? Çıkan parlak
gençlerin üzerinde yeterince duruluyor mu? Emin değilim. Yetenekli gençleri
motive etmek gerek. Televizyon yöneticilerinin bir işi de bu olmalı.
Sizin
yetenekli bulduğunuz, parlak gençler var mı? Einde tutulsa kim gelecek
vadediyor?
İlker
Ayrık var mesela. 2 yıldır başarılı bir grafik çiziyor. BKM’nin yetiştirdiği
gençler var. Ama bu arkadaşların toplu hareket etmesi, doğru mu? O tartışılır.
Kendilerini gösterebilecek platform gerek. Eser Yenerler, yarışma sundu iyiydi.
Ama tek başına programı götürecek adam kolay kolay çıkmıyor.
“Seda Sayan’ın
Bu Kadar Tepki Göstermesi Yanlıştı”
Geçtiğimiz
haftalarda Seda Sayan çok tepki çekti. Sizin de çalıştığınız bir isim. Sayan’ın
programına çıkardığı konuk ve sonrasında gösterdiği tepkiler için ne dersiniz?
Medyadan
takip ettim. Yorum yapmak istemem. Seda arkadaşım. Bu kadar tepki göstermesi
yanlıştı.
Peki
yapılan televizyonculuk doğru muydu?
Tartışmak
istemem. Hepimizin başından böyle olaylar geçti. Dikkat etmek gerek.
Hükümetin
gazetecilerle, habercilerle ilişkisi ortada. Televizyoncu olarak siz bir
hükümet baskısı hissediyor musunuz?
Çeşitli
dönemlerde, çeşitli hükümetlerin televizyonculara serzenişleri olmuştur. Ben şu
anda bir baskı hissetmedim televizyoncu olarak. İşin haber kısmını bilemem.
Muhafakarlaşıyoruz.
Bu değişim televizyon sektöründe işleri nasıl etkiliyor?
Genel
olarak muhafazakar bir ülkeyiz zaten. Denetime karşıyım. Topluma vereceğin şey
var, bunu bilirsin. İstanbul’da yaşıyorum, hayatımda bir değişiklik yok. Bu
konu hakkında değişenler fikirlerini söylesin.
“Yeni Haberci
Yetişmiyor, Fırsat Verilmiyor”
Bir
dönem haberin de yıldızları vardı; Mehmet Ali Birand, Ali Kırca, Uğur Dündar.
Yüksek ücretlerle, bir star tadında kanallar arası transfer olunurdu. Şimdiki
anchorman-anchorwoman’ları nasıl buluyorsunuz?
Ulusal
kanallardaki haber önemini kaybetti. Çünkü artık tematik kanallar var, haber
kanalları var. Şova yakın haber sunanlar ön plana çıkıyor ana haberlerde.En çok
haber kanalının olduğu ülkeyiz. Eskiden büyük rekabet vardı Reha Muhtar, Ufuk
Güldemir de bu listedeydi. Haber kanallarında daha geniş yelpaze görmek
isterim. Akşamları tartışma programları ve bu programlarda hep aynı yüzler var.
Hep aynı ekran yüzünü, haberciyi izlemek de olmaz. Bir insan hem parti
kongresine gidip, hem sıcak habere gidip, hem de program sunmamalı. Adamın mı
yok? Gençlere de fırsat verin. Yeni haberci de yetişmiyor, fırsat verilmiyor.
Ama bazı egolar yeni gelene yer açmaz, izin vermez.
Haberciliği
olumlu-olumsuz en çok etkileyen de sosyal medya oldu. Sizin aranız nasıl sosyal
medyayla?
Bir
tatil yöresindeydim. Sabah gazeteleri okuyorum. Çok sevdiğim, ünlü bir işkadını
beni gördü “Sen hala gazete mi okuyorsun?” dedi. Yıllardır gittiğim bir tatil
mekanıydı. Belli bir saat geçti mi gazete bulamazdınız. Şimdi akşama kadar
raflarda gazeteler var. Gazete okurken çok mu geride kaldım acaba diye
düşünmeye başladım. Sonra gittim tablet aldım. Kullanmaya çalışıyorum. İnternet
sektöründe de çok başarılı insanlar var. Asıl tartışılması gereken olay bunlar.
Bayhan’ın En
Beğendiği Oyuncular Kimler?
Zaman
kısıtlı son soru yine dizilerle ilgili olsun. Başarılı bulduğunuz dizi
oyuncuları kimler?
İyi
oyuncular çok dizi yapıldığı için kaybolup gidiyor. Binbir Gece’den Halit
Ergenç çıktı, Memoli’den Memet Ali alabora çıktı. Ama o zamanlar çok dizi
yoktu. Kıvanç Tatlıtuğ, Çağan Ulusoy, Kenan İmirzalıoğlu, Burak Özçivit, Murat
Yıldırım tartışmasız başarılı isimler. Daha çok isim var. Serenay Sarıkaya,
Gökçe Bahadır, Aslıhan Gürbüz, Zeynep Farah Abdullah’ı da beğenirim.
Neslihan
Akdaş / twitter: @nakdas
KAYNAK:
Duayen Televizyoncu Faruk Bayhan: 'İzleyiciyi Diziyle Boğduk, Artık Basit
Yapımlar Revaçta' (medyatava.com.tr, 01.10.2014).