Tıp Doktoru, Akıl ve Sinir Hastalıkları Mütehassısı, Eğitimci, Yazar, Çevirmen, Siyaset ve Devlet Adamı,
XIII. Dönem Tokat Milletvekili - Tokat Senatörü - Köy İşleri Bakanı - Sağlık ve
Sosyal Yardım Bakanı (D. 23 Ağustos 1925, Erbaa / Tokat – Ö. ?). Baba adı
Hasan, anne adı Feride. Samsun Lisesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi
(1949) mezunu. İngilizce biliyordu. Evli, 1 çocuk babasıydı.
Bir süre İstanbul, İngiltere ve ABD’de hekim (1952-61) olarak çalıştı. İstanbul Tıp Fakültesi
Nöroloji Kliniği Asistanı, Londra Üniversitesi Maudsley Hastanesi Psikiyatri
Enstitüsü ve New York Utica Devlet Hastanesi Akıl ve Sinir Hastalıkları Uzmanı,
Tokat Öğretmen Okulu Eğitim Psikolojisi ve Tokat Lisesi İngilizce Öğretmeni,
Ankara Özel İdare Ruh Sağlığı Dispanseri Asabiye Uzmanı olarak görev yaptı.
1965
yılında siyasete atılarak, 10.10.1965 genel seçimlerinde CHP’den XIII. Dönem
Tokat Milletvekili, 1973’te Tokat senatörü seçilip 1979’a kadar TBMM’de yasama
çalışmalarına katıldı. 12
Mart 1971 askeri muhtırasından sonra kurulan Birinci Nihat Erim Hükümetinde parlamento dışından seçilerek
Köyişleri Bakanı olarak (1971) görev aldı. İkinci Erim Hükümetinde gene
parlamento dışından Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı (1971-72) yaptı.
Ereğli Demir Çelik Fabrikası Yönetim Kurulu başkanı
(1980-82), Hacettepe Üniversitesi Sosyal Psikiyatri Bölümü öğretim üyesi (1973)
olarak görev yaptı.
1992 yılından itibaren TPAO’da Yönetim Kurulu üyesi oldu.
Makaleleri Cumhuriyet, Milliyet, Ulus gazeteleri ile Forum ve Parlamento
dergilerinde yayımlandı. Biyografisi Amerikan Who is Who in the World’de yer
aldı.
Adı Tokat’ta bir hastaneye verilmiştir: Tokat Dr. Cevdet
Aykan Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Hastanesi.
ESERLERİ:
Anı: Anılarım
ve İzlenimlerim (2001), Demokratik Süreç
ve Anılar 1946-2000 (2003).
Araştırma-İnceleme: Akıl Sağlığı ve Hastalığı (1969), Çerkesler -
Coğrafya, Aydınlanma ve Kültür (2017).
Çeviri: Kişiler
Arası İlişkiler (R. F. Tredgol’den, 1970), Yeni Sağ (Norman P. Barry’den,
1989).
HAKKINDA: Abdi İpekçi / Her Hafta Bir Sohbet (Milliyet,
7.8.1972), Hakkı Devrim / Türkiye Ansiklopedisi 4 (1974), Mehmet Barlas /
Sorular ve Sorunlar (Milliyet, 29.12.1980), İhsan Işık / Resimli ve Metin
Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2006, 2007), TBMM
Albümü 2. Cilt 1950-1980 (2010), Siyasetin Kalbinde Geçen Bir Yaşam: Cevdet
Aykan (gazetekadikoy.com.tr, 18.11.2018), Cevdet Aykan kitapları
(kitapyurdu.com, 19.03.2021).
1970’lerin başında Sağlık ve Köy
İşleri Bakanlıkları yapan, uzun yıllar milletvekili olarak Meclis’te bulunan
Dr. Cevdet Aykan, geçmiş siyasi hayatını, ünlü siyasetçilerle yaşadıklarını,
geçmişle bugün arasındaki farkları gazetemize anlattı
1925’te Tokat’ın Erbaa köyünde
dünyaya gelen Cevdet Aykan, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni kazanmış,
bununla da yetinmeyerek soluğu Cambridge, Londra ve New York’ta almış idealist
biri. Aykan, halka bağlılığından dolayı yurt dışında kalamayarak ülkesine döndü
ve 60’lı yıllardan itibaren siyasi hayatın içinde yer aldı.
Eski Bakan ve Milletvekili Cevdet
Aykan ile konuştuk.
Bunca yıl siyasetçi olarak hizmet etmek ne hissettiriyor?
Hayatınızda insanların iyi
olduğunu hissederseniz, insanların yanında olduğunuz hissederseniz o size
mutluluk verir. Sever ve sevilirseniz mutlu olursunuz. Suçtan dolayı korku
yaşar insan. Suç işlediyseniz, bunu saklarsanız vicdanınız rahatsız olur.
Geriye baktığım zaman çok zengin olanlar, makam sahibi olanlar oldu. Vicdanınız
sizi yargılar, ben vicdanen çok rahatım.
Tokat’ın bir köyünde doğdunuz ve memleketinize çok bağlısınız. Hala
gidiyor musunuz?
Her sene giderim mutlaka. ‘Niye
gelmedin’ diye kızarlar bana gitmediğim zaman. Beni çok severler orada. Uzun
yıllardır orada hekimlik yaptım, siyasete girdiğim yer de Tokat’tır.
İNÖNÜ, DEMİREL, MENDERES...
Birçok eski siyasetçiyle zaman geçirdiniz. Sizin için en özel siyasetçi
kim?
En başta İsmet İnönü çok büyük bir
devlet adamıydı. Kitabımda İnönü, Demirel ve Menderes’in biyografileri de
vardır. Ama İnönü bütün hayatı içerisinde çok farklı düşünen, çok terbiyeli,
çok dikkatli, öğrenmeye meraklı ve sözleriyle saygı uyandıran bir insandı.
Mesela şeker fabrikalarını kuran Kazım Taşkent ile çok uzun yıllara dayanan
arkadaşlığım oldu.
Demirel, aynı zamanda parti başkanınızdı. Onu nasıl tanımlarsınız?
Süleyman Demirel, Türkiye’nin
altyapısını oluşturan bir insandır. İfadeleriyle dikkat çeken zeki bir insandı.
Ayrıca çok da iyi bir insandı. Bayar’ı da tanırım, çok saygı uyandıran bir
insandı.
Peki, o dönemdeki siyasi ortamla bu dönemdeki siyasi ortam arasındaki
fark nedir sizce?
O dönemin idealleriyle bu dönemin
idealleri arasında koca bir fark var. O dönemin insanları modernliği, medeni
bir toplum olmayı, laikliği değer olarak görüyorlardı. Batıyla kopmayı değil
ilerlemeyi, yüzünü Batıya dönmeyi
hedefleyen bir anlayış vardı. Devlet adamları, tarihte ne bıraktığıyla
değerlendirilir; neye taraf oldu, neye karşı oldu sorularına verdikleri
yanıtlarla irdelenir. Siz, Atatürk’ün ölüm gününden bir gün önce, Diyanet
İşleri Başkanı olarak öyle bir ziyaret seçiyorsunuz ki, oldukça manidar.
Atatürk’ün değerini küçültmez bu, onların anlayışını gösterir.
Eski tartışmalar hiçbir zaman ‘Biz
nereye gidiyoruz?’ gibi değildi. Sorunların tartışılmasıyla ilgiliydi. İnsanlar
fikirlerini söylemekten çekinmezlerdi. Korku yoktu. Bir parti başka bir partiyi
destekleyebilirdi.
“TOPLUMUN KUSURU YOK”
Toplumun da o zamandan bu zamana
değiştiğini düşünüyor musunuz?
Ben 1930’lu yılların Türkiye’sini
biliyorum. O yıllarda toplumumuz çok fakirdi, yetişmiş insanımız yoktu. Toplumu
siyasetçiler, devlet adamları yönlendirir. Siz zarif olursanız, kırıcı
olmazsanız, insanlar da ona göre davranırlar. Toplumun hiçbir kusur yoktur.
1960’ta üretmeye başlamış halkımız, onun öncesinde istemediğinden değil
bilmediğinden böyle olmuş.
Eğitimle ilgili bir sıkıntı var mı sizce?
Aslında çok önemli üniversitelerimiz
var: Bilkent, ODTÜ... Atatürk, ‘Benim manevi mirasım akıl ve bilgidir’ diyor.
‘Aklın ve bilginin gereğini yapacaksınız’ diyor. Dogmalarla ilerleyemezsiniz.
“HİÇ PİŞMAN OLMADIM”
Siyasete girmeye nasıl karar verdiniz?
1955 yılında lisan öğrenmek için
İngiltere’ye gitmeye karar verdim. Cerrahpaşa’da okuyordum o zaman. Londra’da 4
yıldan fazla kaldım, sonra Amerika’ya gittim. Londra’dayken üniversite
hastanesinde çalıştım. 1961’in Haziran’ı olması lazım Türkiye’ye döndüm. ABD’de
bir Profesör “Türkiye hiçbir zaman düzelmez, sen tam bize göre birisin dönme”
demişti. Ben ülkeme döndüğüm için hiç pişmanlık yaşamadım. Daha sonra Tokat’a
gittim. Tokatlılar da beni çok severlerdi orada hekimlik yapıyordum. Bir yandan
da siyasete girdim ve CHP Tokat İl Başkanı oldum. İnsanlar meselelerini çözmek
için bana gelirlerdi. Daha sonra da milletvekili olarak seçildim.
Yurtdışıyla Türkiye arasında hangi farkları sezdiniz?
Yurtdışına gittiğimde iki temel
farklılık görmüştüm. Birincisi sporu hiçbir zaman eğitimimize almadık. Voleybol
ve futbol oynuyorduk, yurtdışında Cambridge’de tenis, kriket vs. her şeyi
oynuyorlardı. İkincisi de sanata bakıştır. Resmin ne demek olduğunu bilmezdik.
Sanatkârlar var ama günlük yaşamımıza girmemişti. Müzelere giderdim, ben bakıp
anlamazdım. Başkası gelir 2-3 saat o resme bakardı. Öğretmenler, daha o
zamanlar Londra’da küçük çocukları müzelere, sergilere getirirdi.
“MECLİS İŞLEVSİZDİ”
Siyaset yaşamınızda hiç unutamadığınız anılarınız var mı?
Bizim siyasi hayatımız çok
meseleli olmuştur. Menderes’in asıldığı an çok önemlidir. Onu seven de sevmeyen
de acı duymuştu. Çok acıklı bir olaydı. 12 Eylül 1980 Darbesi de çok kritik bir
olaydı. Ama birden bire olmadı. Meclis’e gidiyoruz, sadece açılıyor, kapanıyor.
Tamamen işlevsizdi.
Siyaset dışında anlatmak istediğiniz anınız var mı?
Cambridge’te okurken komik bir
olay oldu. Bizim ülkemizde 50’lerde tatil diye bir şey yoktu. Kurban Bayramı ve
Şeker Bayramı vardı sadece. Ben Cambridge’te okurken tatil oldu. Herkes gitti,
ayıp oluyor ben de gideyim dedim. Danimarka’ya gitmiştim. Havalimanına
indiğimde ‘nereye gideceksin?’ diye sordular, bilmiyorum dedim. Bir otele
yönlendirdiler, 1 hafta kaldım döndüm.
“SAĞLIK HİZMETİNE HERKES ULAŞABİLMELİ”
Bir hekimsiniz, sağlık bakanı olarak da görev yaptınız. Sağlık
alanındaki dönüşümü nasıl görüyorsunuz?
Sağlık hizmeti herkesin
ulaşabileceği, eşit olarak yararlanabileceği bir haktır. Siz bunu tersine
çevirirseniz, en başta ilkelerimize uymaz. Anayasa’da hüküm var bununla ilgili
aslında. ABD’de sağlık harcamaları toplam harcamaların yüzde 17’sini
oluşturuyor, Türkiye’de ise yüzde 7 veya 8. Bunun çok iyi kullanılması lazım.
“İNSANLAR BURADA HAYATIN İÇİNDE”
Şu an Kadıköy’de yaşıyorsunuz. Kadıköy hakkında ne söylemek istersiniz?
Kadıköy’e baktığınızda medeni bir
ilçe görüyorsunuz. Dünyanın en havalı kentler listesine girmiş bir yerden
bahsediyoruz. Kadıköy’de bir defa Bağdat Caddesi’ni çok seviyorum. Baktığınız
zaman pırıl pırıl, modern insanlar görüyorsunuz. Londra’da da Paris’te de görebileceğim
insanlar. Yine parklara gidiyorum, eşimle deniz kenarına gidiyoruz. İnsanlar
burada hayatın içindeler.
KAYNAK: Siyasetin Kalbinde Geçen
Bir Yaşam: Cevdet Aykan (gazetekadikoy.com.tr, 18.11.2018),