İnşaat
mühendisi, gazeteci, yazar. 1946, Konya / Ereğli doğumlu. İlk ve ortaöğrenimini
yine Konya Ereğli'de gördükten sonra üniversite eğitimini almak için İstanbul'a
gitti ve İTÜ (İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Fakültesi)'ne başladı.
Gazeteciliğe adımını da üniversite öğrenciliği yıllarında attı.
Turhan
Günay, 1969 yılında “Günaydın”
grubunda serbest muhabir olarak çalışmaya başladı. 1971'de efsane mizah dergisi
“Gırgır”ın Yazı İşleri Müdürlüğü
görevini üstlendi. Devam eden süreçte, “Fırt”
dergisinin Yazı İşleri Müdürlüğü'nü de üzerine aldı. 1983'e kadar devam eden bu
görevlerinin ardından İletişim Yayınları bünyesinde çıkan “Yeni Gündem” dergisinin Yazı İşleri'nde çalışmaya başladı. 1985'te
ise “Cumhuriyet” gazetesine geçerek,
önce “Cumhuriyet” bünyesinde çıkan “Siyaset” adlı haftalık ek yayının Yazı
İşleri Müdürlüğü’nü yürüttü. Bu ekin adı 1986’da “Pazar Dergi” olarak değiştirildi, Günay 1989 yılına kadar bu
derginin kadrosunda çalıştı. 1989'da, “Cumhuriyet
HAFTA” adını taşıyan ve Almanya'da yayımlanmak üzere hazırlanan gazetenin
Yayın Yönetmenliğini üstlendi. 1992'den itibaren ise edebiyat ve kitap
dünyasının temel taşlarından biri olarak görülen “Cumhuriyet Kitap Eki”nin Yayın Yönetmenliği görevini sürdürdü.
“Cumhuriyet Kitap Eki”nin Yayın Yönetmeni
olan Turhan Günay, Cumhuriyet Vakfı yöneticisi olmadığı halde, 15 Temmuz (2016)
sonrası Cumhuriyet gazetesi davası
iddianamesinde vakıf yöneticisi olduğunun yazıldığı ve aynı iddianamede FETÖ
(Fethullah Gülen Terör Örgüğtü’nden dört kişiyle iletişim irtibatı iddiası
nedeniyle dokuz ay tutuklu kaldı ve ilk mahkemesinde serbest bırakıldı.
KAYNAK:
Hüseyin Atabaş (Ekim 2017).
TURHAN GÜNAY
İÇİN...
YÜCEL KAYIRAN
Turhan
Günay, benim de şair ve yazarlığımın oluşum sürecinin en önemli editörlerinden
biri olmuştur; tıpkı kuşağımın diğer şair ve yazarlarının, yazarlık ve
şairliklerinin oluşum süreçlerinin nasıl harcı olmuş ise. Turhan Günay, bizim
ağabeyimizdir.
Turhan
Günay, sadece Cumhuriyet Kitap’ın bir editörü değil, çok daha fazlası olarak,
1990’ların başından bugüne yirmi beş yıldan fazla bir sürede oluşan, oluşmakta
olan Türk Edebiyatı’nın, romanı, öyküsü, şiiri, eleştirisi ve düşünce dünyası
içinde olmak üzere Türk Edebiyatı’nın tanığıdır. Ama bu tanıklık, izlenime
dayalı bir tanıklık değil, çeyrek asırlık bu süreçte, günümüz Türk edebiyatında
ortaya çıkan yazar ve şairlerin birçoğunun gelişimlerinin ve oluşumlarının
vücuda gelmesini takip eden ve bu edebi vücudun açığa çıkmasını görünür kılan
fiili bir tanıklıktır. Bu bakımdan, Turhan Günay, sadece Cumhuriyet Kitap’ın
değil, sözünü ettiğim çeyrek yüzyıl diliminde ortaya çıkan şair ve yazarların
yaratıcılıklarının tanığı ve editörü oldu. Eğer Cumhuriyet Kitap, geriye doğru
incelenip irdelenir ise, yaratıcılıkta belli eşikleri geçmiş ve belli bir
poetik kimlik kazanmış her yazar ve şairin, gelişimlerinin bu uğrağında,
istikrarlı bir şekilde tanıtıldığı görülür. Başka bir deyişle Cumhuriyet
Kitap’ın yirmi beş yıllık bu sürecinde ortaya koyduğu yayın poetikasında bir
matematik, bir doğa söz konusudur. Sözünü ettiğim bu matematik ve doğa Turhan
Günay’ın editörlüğünün sözünü ettiğim ayırıcı özelliğin nedensellik biçiminde
gerçekleşmesini sağlar.
Günay’ın
editörlüğünün bir diğer ayırıcı özelliği de, tam bu noktada ortaya çıkar. Türk
edebiyatı ortamında, belli yazın ve şiir çevrelerinin, kendi çevrelerinde yer
alan yazar ve şairlerin öne çıkmasına yönelik bir eğilimi ve çabası vardır, kuşkusuz
öznel-örgütlenmenin doğası gereği. Belli bir şair veya yazar etrafında
toplanmalar her dönemde söz konusu olmuştur. Bu çevreler veya bu türden
buluşmalar, kuşkusuz edebi örgütlenmelerin inşa alanıdır. Ancak dönemler
geçtikçe söz konusu toplanmaların özne merkezi de değişir. Şairlik de, yazarlık
da bu türden toplanmalarla değil, ayırıcı yaratıcılıkla ıralıdır. Kuşkusuz
Turhan Günay da, bir editör olarak söz konusu şiir ve yazın çevrelerini
yakından izler, takip eder. İşte, sözünü ettiğim ikinci özellik, tam da bu
noktada ortaya çıkmaktadır. Günay, bu çevreleri yakından izlemesine, bu
toplanmaların oluşumuna yakından tanık olmasına rağmen, editörlüğü, bu
çevrelerden etkileme eğiliminden bağımsızdır. Başka bir deyişle birbirinden
farklı ideolojik ve poetik anlayışlara sahip yazar ve şairler, Günay’ın
editörlüğünün sığası içinde, Cumhuriyet Kitap’ta yer bulagelmiştir.
Cumhuriyet
Kitap, kuşkusuz sorumluluk yükü ve çevresi fazla olan bir kitap ekidir. Sadece
bugünün yazarlarının gelişimine tanıklık eden bir yayın organı değil, aynı
zamanda geçmiş kuşakların, yani kimlikleri belli verimlerin de tanıtım alanını
oluşturur. Bu duruma, geçmiş ile bugün arasındaki denge kaygısı denilebilir.
Ama bu durum, çok daha başka bir bilinç ve duygu durumuyla alakalıdır; ulusal
edebiyatın devamlılık tarzı içinde vücuda geldiği, geleceği bilinci ve
duygusuyla. Bu durum da, bize, bir başka tarihsel gerçekliği hesaba katmamız
gerektiğine işaret eder. Turhan Günay, bugün artık hayatta bulunmayan Behçet
Necatiğil, Fethi Naci, Memet Fuat, Melih Cevdet, Yaşar Kemal, Can Yücel, Gülten
Akın, Ahmet Oktay gibi şair ve yazar kuşağının yanında ve etrafında bulunmuş,
onların dünya ve edebiyat algısıyla yetişmiş, görgü eğitimini onların yanında
kazanmış bir editördür.
Kuşkusuz
Cumhuriyet Kitap gibi bir dergi editörlüğü ile yayınevi editörlüğünü
birbirinden de ayırmak gerekir. Yayınevi editörlüğü, yapıtın ve yazarlığın daha
çok içsel ve mahremiyet alanında olup bitenle ilgilidir; dergi editörlüğü ise,
dışsal alanda olup bitenle, yazarın kamusal alanda vücut bulma süreciyle
ilgilidir. Yazar veya şairin gelişimini izlemek, takip etmek ayrı bir şeydir,
onun sözcülüğünü yapmak ayrı bir şey. Bu ayrım, bir tür olarak editörlük ile
eleştiri arasındaki ayrımı dile getirir. Tuhan Günay’ın, Cumhuriyet Kitap’ın
kimi sayılarında yer alan söyleşileri ve bu söyleşilerdeki soruları, incelenip
irdelenir ise, onun, bir beğeni dile getirip sınırı göstermekten çok, bir
gelişimi ve onun olanaklarını takip ettiği görülür.
Burada
önemli bir katkının da altını çizmek gerekir. Bilindiği gibi, yukarıdan beri
sözünü ettiğim, edebiyatımızın son yirmi beş yılı, şiirin ilgisini yitirdiği,
diğer türlerin gerisine düştüğü bir dönemi oluşturur aynı zamanda. Bu durumun,
dünyanın diğer ülkelerinde şiire gösterilen ilgi durumuyla bakışımlı olduğu da
sık sık dile getirilir. Türk edebiyatı ortamında, bu anlamda bir kan kaybı
yaşanmamış ise, bunun bir nedeni de Turhan Günay’ın yönetimindeki Cumhuriyet
Kitap olagelmiştir. Turhan Günay, Cumhuriyet Kitap’ın olanaklılığı içinde,
şiirin, şiir dergisi okurlarından daha büyük bir kesime tanıtılmasının yolunu
açtı.
Editör,
yaratıcılıktaki gelişimi izler, eleştirmen ise verimin sınırlarını gösterir.
Cumhuriyet Kitap, bir tanıtım dergisinden fazla olmuş ve eleştirinin zeminine
belli bir mesafede durmuş ise, bu durum, Turhan Günay’ın editörlüğünün bir
cisimleşmesi, bir vücuda gelmesi durumudur. Günay, denge politikalarından çok,
genel olarak ulusal edebiyatın devamlılığı olgusunu hesaba katan ve bu görgüyü
bir yaklaşım biçimi edinen, bugün hayatta olmayan o eski editörler kuşağının
son temsilcisi, son kimliğidir.
Turhan
Günay, bu satırların yazarı olarak benim de şair ve yazarlığımın oluşum
sürecinin en önemli editörlerinden biri olmuştur; tıpkı kuşağımın diğer şair ve
yazarlarının, yazarlık ve şairliklerinin oluşum süreçlerinin nasıl harcı olmuş
ise. Turhan Günay, bizim ağabeyimizdir.
KAYNAK:
Turhan Günay İçin... (t24.com.tr, 2
Kasım 2016).
BÜYÜK ONUR... VOLTAİRE ÖDÜLÜ TURHAN GÜNAY'A
Voltaire
Ödülü, Cumhuriyet Kitap Genel Yayın yönetmeni Turhan Günay ve Evrensel Basım
Yayın’a verildi. Turhan Günay, yedi Cumhuriyet çalışanı ile birlikte 9 ay
tutukluluktan sonra geçtiğimiz hafta tahliye olmuştu.
Uluslararası
Yayıncılar Birliği'nin ‘Yayımlama Özgürlüğü’ ödülü IPA Prix Voltaire (Voltaire
Ödülü), bu yıl 9 aylık bir esaretten sonra, geçtiğimiz günlerde özgürlüğüne
kavuşan Cumhuriyet Kitap Genel Yayın yönetmeni Turhan Günay ve Evrensel Basım
Yayın’a verildi. Evrensel Basım Yayın KHK kararı ile kapatılmıştı..
IPA
Prix Voltaire, ifade özgürlüğünün vazgeçilmez bir bileşeni olan yayımlama
özgürlüğü onuruna, yazarlarla aynı riski paylaşarak, tehdit ve baskılara karşın
düşünceleri yaymaktan çekinmeyen yayıncılara veriliyor.
IPA
Yayınlama Özgürlüğü Komitesi, bu ödülün 11 yıllık tarihinde ilk kez iki kişiye
ortak olarak verildiğini ve bu kararın, Türkiye hükümetinin medyada, akademide
ve kültürel hayatın her yerindeki tüm eleştirel sesleri bastırmasına karşı
IPA’nın tepkisinin ifadesi olduğu belirtildi.
Haziran
ayında açıklanan aday listesinde Turhan Günay ve Evrensel Basım’ın yanı sıra,
Tayland’da Çin hükümeti tarafından kaçırılan İsveçli yayıncı Gui Minhai,
Kuzey/Güney Kore’den Jeong-ae Kim, İran’da sansürlenen Nogaam Yayıncılık’tan
Azadeh Parsapour ile yine sansür ve tehditle karşı karşıya kalan Myanmarlı
şair, yayıncı Moe Way bulunuyordu.
Birliğin
Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Kristenn Einarsson, ödülün gerekçesini
şöyle açıkladı:
“Türkiye’de
bugün yayınlama özgürlüğünün koşulları son derece zor ve biz Türkiyeli
yayıncıların dev risklere karşı çalışmaya devam etme cesaretlerini takdir etmek
istiyoruz. Turhan Günay hayatını kitaplara ve yayıncılığa adamış bir kitap
yayıncısı, gazeteci ve edebiyat eleştirmeni ve kindar bir Türkiye hükümetinin
elinde ağır bir bedel ödüyor. Öte yandan, Evrensel, yapay nedenlerle kapatılan
ve yüzlerce yayınevi çalışanının işsiz bırakan ve Türkiye yayıncılığını ciddi
şekilde zayıflatan çok sayıda yayınevini temsil ediyor. Her ikisi de Voltaire
ödülünü hak ediyor zira her ikisi de otoritenin onları susturmak için her şeyi
yapmadan durmayacağı bir ülkede özgürce yayınlamaktaki kararlılıklarını
muhafaza ediyorlar.”
Ödül,
Göteborg Kitap Fuarı kapsamında 29 Eylül’de gerçekleşecek bir törenle
sahiplerine sunulacak.
KAYNAK:
Büyük onur... Voltaire Ödülü Turhan Günay'a (cumhuriyet.com.tr, 03.08.2017).