Şair, aktivist. 25 Kasım 1964, Diyarbakır doğumlu. İlk ve
orta öğrenimini Diyarbakır’da tamamladı. Baba
mesleği komisyonculuğu, babasının yanında öğrendi. 12 Eylül 1980 sonrası
zorlaşan şartlar sebebiyle
Askerliğini er olarak
İstanbul’da tamamladı. Askerlik süresince şiirden uzak durmadı. Diyarbakır’da
Körfez Krizi sebebiyle müteahhitken iflas eden babasının sıkıntıları sebebiyle
yarıda kalan işleri verilen söz üzerine tamamlayarak, iflas sebebiyle ailece
İzmir’e taşındı. İzmir’deki firmalarda pazarlamacılık ve araç sürücülüğü,
beklentilerine cevap vermekten uzak kaldı. Kültür farklılığı, Diyarbakır’dan
gelmenin etrafta verdiği olumsuzluklar, şairi memnun etmedi.
1989’da İzmir’de bulunmuşluk, 1994’te İstanbul’a
taşınmakla son buldu. İstanbul'da ulusal ve yerel basının birçok departmanında
çalıştı. Şairliğini dışa vurmayan yapısı, sosyal ilişkilere verdiği önem,
hemşehrileriyle diyaloğu, kendisini İstanbul Fatih’te tanınır kıldı. Kahvehanede çalışmaktan ulusal ve yerel
gazetelerin değişik departmanlarında çalışmaya yöneltti. Gazete dağıtımcılığı,
ilan servisi müdürlüğü, bölge dağıtım sorumlusu derken uyuşmadığı gazete ile
yollarını ayırdı. Ulusal yayımlanan inşaat sektöründe bir gazetenin kuruluşunda
görev aldı. 20.000 abone ve yüksek
tiraja ulaşan gazetede reklâm alanında, diğer gazetelerin emlâk ilanlarını da
alınca çevresi genişleyen şairin, memleket hasretini yerel ifadelerle dile
getirdiği şiirleri okunup ezberlendi.
İstanbul’da serbest olarak çalışan, etrafında sevilen şair, ülke çapında
sosyal yardımlarla adını duyurdu. Ulusal televizyonlarda şehri tanıtmayı eksen
alan programlara katıldı, çalışmalarına devam ediyor.
Sosyal medyada seslendirdiği şiirleri klip şeklinde sunan Bulak, 2017
içinde tüm şiirlerini üç kitapta yayınladı.
Gazetede taşradan gelmenin
dezavantajı, konuşulan dilde yerellik olunca, ortaya çıkan anlaşmazlıklar,
İstanbul’da Diyarbakırlı istenmeyişe yol açtı. Gazeteden ayrıldı, üçüncü yıl
sonunda gazete yayınına son verdi.
Kimilerince sahiplenilen
şiirlerine gerçek imzasını atınca, kitap tanıtımını yapmayı kendisi üstlendi.
Sosyal paylaşım sitelerinde “Şiirbaz” imzasıyla şiirlerini yayınladı, oldukça
olumlu tepkiler aldı.
Şiirlerinde memleket hasretini ön
plânda tutan Bulak, inancı, merhameti, sevgiyi, kolu kanadı kırık olana yardımı
şiirlerinde sık sık dile getirmeye çalışarak, hayata bakışını sergiler.
Halen çalışmalarını İstanbul’da
sürdüren Remzi Bulak, evli ve ikisi erkek, biri kız üç çocuk babasıdır.
ESERLERİ (Şiir):
Yüreğim Göç Mevsiminde (2011), Aşk Yusuftur (2014), Şiir Öldü Şair Yasta (2017), Yoruldum
Usta (2017), İki Kurşun İki Gül
(2017).
KAYNAK: Remzi Bulak (Bilgi Teyidi, 2017).
AŞK
BİLMECESİ
REMZİ
BULAK
Sevdadan iz taşır her bir köşesi
Ya verem olur, ya ölür gider
Çözülmez bu şehrin aşk bilmecesi
Dicle'den On Gözlü'ye çökünce sisler
Surların
gölgesi ne aşklar gizler
Hevsel'le Kırklar masumca izler
Çözülmez bu şehrin aşk bilmecesi
Mardin Kapı gibi sesin duyulmaz
Yedi Kardaş gibi izin bulunmaz
Artık
Karac’dağsın tipin durulmaz
Çözülmez bu şehrin aşk bilmecesi
Taşlı yollarında izin ararsın
Yiten gençliğine her gün ağlarsın
Kimse bilmez derdin artık yalansın
Çözülmez bu şehrin aşk bilmecesi
NE YAPAYIM
REMZİ BULAK
Vermişler elime
ateşten kalem
Seni mi yaksam aşkımı bilmem
Kâğıtta yer kalmadı dolmadı çilem
Şaşırdım kaldım ben ne
yapayım
Yazdığım sözler kar etmez yâre
Ciğerim bin parça bak
pare pare
Lokman da bulmadı
derdime çare
Dolmayan çileme ben ne yapayım
Dolanmış her yana feleğin ağı
Açmadan kurudu gönlümün bağı
Figanım inletir
koskoca dağı
Bir gürzüm yok ki ben ne
yapayım
Gözümden yaş değil akan sel idi
Konuşan dilime vurdum kilidi
Sevdadan yana kestim ümidi
Umudum kalmadı ben ne yapayım
Şimdi sığınağım sahipsiz mezar
İsim yok taşımda bir garip yazar
Üstümde bilmediğim
otlar hep uzar
Onlar bile yabancı ben
ne yapayım
Sağımda solumda güllü kabirler
Sahipsiz kalmaz her gün gelirler
Otları birikmez biri temizler
Beni görmezlerse ben ne yapayım
Çok değil yakında düzelir toprak
Üstümde birikir kuru ot yaprak
Sahipsiz biri daha çıkacak mutlak
Yanıma gömerlerse ben ne
yapayım
O dertli ben dertli dilimiz susar
Dökülen yaşımız toprağı ıslar
Demek ki gariptir sahipsiz aşklar
Sevilen zalimse ben ne yapayım
USTA-1
REMZİ BULAK
Bazen gömülürüm kalp
mabedime
Sesim soluğum çıkmaz be usta
Gözlerim
kitler yaşı kirpiğe
Damlayı ziyan edip dökmem be usta
Gözyaşı değerlidir doğru akmalı
Timsahla ayı yöne bakmam be usta
Yalaka
kürkünü sırtıma giyip
Namerdin
döşeğinde yatmam be usta
Varlıkta
çok gördüm yoklukta çektim
Yolumdan çizgimden sapmadım usta
Bir lokma helal ekmek ti derdim
Bu yüzden harama bakmadım usta
Hep geri kaldım kısmeti ama
Bunu kendime dert etmedim usta
Hep şükür etim sabır diledim
Yaradana asla küsmedim usta
Bazen dillerde sakız ettiler
Yine tadımı bozmadım usta
Çiğneyip durdular bir zalim gibi
Dostuma
asla ah etmedim usta
Aslında suskunluğum çok şey anlatır
Bu dilden
bir tek sen anlarsın usta
O yüzden beni fazla
zorlama
Konuşsam bir ömür ağlarsın usta
USTA-2
REMZİ BULAK
Zindana kapandın çıkmıyor sesin
Sessizlik senden sesli be usta
Yusuf’un sabrı var ne büyük sersin
Sensizlik senden sesli be usta
Bu işin altından neler çıkacak
Kısadan
hissem var mı be usta
Payımı az tutma çırağın cahil
Açgözlü sanma susuzum usta
Nasihat sudur içe bilene
Ben bunu senden öğrendim usta
Saygı bir köprüdür geçe bilene
Geçip gidenlere özendim usta
Bazen beni de bir kibir sardı
Şeytana inat direndim usta
Duaya sarılıp
hep af diledim
Sadece rabbime güvendim usta
Acizâne fikirim
Çırağını seversin kızmasın usta
Bir seher vakti yönel
Allaha
İnan ki asla darda kalmasın usta