Müzisyen, Türk Sanat Müziği tambur sanatçısı. 8 Ocak 1934 tarihinde İstanbul Ambarlı’da doğdu. Şevki Bey’le İsmet Hanım’ın oğludur. 1945’te ilkokuldan, 1949’da ortaokuldan mezun oldu. Uzun yıllar dikiş makinası operatörü olarak çalıştı. Müziğe bağlama çalarak başladı.

Fahrettin Çimenli, 1958-1963 arasında Aksaray Musiki Cemiyetinde Ûdi Sâdi Erden’in öğrencisi oldu ve tambur çalmaya başladı. Udî Cahid Gözkândan çeşitli müzik bahisleri konusunda yararlandı. Tanburi Cemil Bey, Necdet Yaşar, İhsan Özgen, Sadi Işılay, Yorgo Bacanos ve Bekir Sıdkı Sezgin, müziklerini dinleyerek yararlandığı sanatçılardır.

Bağlama ve mızraplı tamburlardan başka yaylı tambur ve lâvta da çalan Çimenli, 1963-1965 arasında İstanbul Belediye Konservatuarı Türk Musikisi İcra Heyetinde, 1967-1990 arasında da İstanbul Radyosu’nda tambur çaldı.

Çimenli, 1980-1981 öğretim yılında bir yıl süre ile İTÜ Konservatuarında öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1980’de İsviçre’deki müzik müzesi için hazırlanan CD çalışmasına yaylı tamburu ile katıldı. 1977 başladığı ve 1999’da yaş haddinden emekliye ayrıldığı Devlet Korosunun bütün yurtiçi ve yurtdışı konserlerine katıldı.

Fahrettin Çimenli, Ünal Çimenli ile evliliğinden Murat (d. 1968) ve Gaye (d. 1969) adlarında iki çocuk babasıdır. 1999 yılında yaş haddinden emekli olmuştur.

KAYNAK: Eskimeyen Yol Arkadaşlarımız (devletkorosu.com, 22.06.2015).

LEYLA SAYAR GERİDE BIRAKTIĞIMIZ TEMMUZ AYINDA ÖLDÜ

LEYLA SAYAR GERİDE BIRAKTIĞIMIZ TEMMUZ AYINDA ÖLDÜ

 

Yüksel ŞENGÜL

 

Türk sinemasının bir dönemine imzasını atan, 60'lı yıllarda fırtına gibi esen ve Yeşilçam'da ikinci Cahide Sonku gözüyle bakılan ünlü oyuncu Leyla Sayar, yalnız yaşadı, yalnız öldü.

 

22 Temmuz Cuma günü saat 10. 07’de Amerikan Hastanesi’nde sessizce hayata veda eden Sayar’ın ölümü sanat dünyası tarafından da bilinmedi. En son rahim kanseri teşhisi konulan Leyla Sayar’ı altı ay önce SESAM (Sinema Emekçileri Meslek Birliği) Başkanı Yılmaz Atadeniz ile aktör Cengiz Güçlü, İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi’nin Nisahiye Servisi’nde Dr. Haluk Bacanakgil’e tedavi ettirmek istemişti. Ancak tedaviyi kabul etmeyen ünlü yıldız, daha sonra köşesine çekilmişti.

 

Naaşının Merkez Efendi Mezarlığı’na defnedildiği söylenen, yıllardır sesi soluğu çıkmayan Leyla Sayar’ın 40 yıldır yalnız yaşadığı “Ölümümden sonra Kızılay’a bağışlayacağım” dediği Nişantaşı’ndaki evine ilk kez Sözcü Pazar girmişti. İşte bir yıl önce arkadaşımız Yüksel Şengül’ün onunla yaptığı son röportaj.

 

Önce sinemanın masum kızıydı Leyla Sayar. Özellikle 60’lı yıllarda fırtına gibi estiği Yeşilçam’da ikinci Cahide Sonku gözüyle bakıldı ona. Sonra vamp oldu, ardından sahnelerde oryantal yaptı, derken “Kendimi Allah’a adadım” diyerek köşesine çekildi, adeta inziva hayatı yaşamaya başladı. Yıllardır sesi soluğu çıkmayan bir dönemin ünlü yıldızı Leyla Sayar’ın 40 yıldır yalnız yaşadığı “Ölümümden sonra Kızılay’ın olacak” dediği Nişantaşı’ndaki evine ilk kez Sözcü Pazar girdi. Mutfağı ve banyosu olmayan, tuvaletinin kapısı çıkarılmış, eşyasız, giysisiz, bomboş bir dairede karşıladı bizi ünlü sanatçı.

Bütün hayatı salondaki yatakta geçiyor Leyla Sayar’ın. Günde bir simit ya da poğaça yiyor, musluk suyu içiyor. Emekli maaşıyla yarı aç yarı tok yaşasa da şikayet etmiyor bir dönemin ünlü yıldızı. Tek şikayeti hastalığı. Kulakları duymuyor, hemoroid’i var, midesi iyi değil ve elbise üzerinden bile belli olan sağ karın bölgesindeki şişlik nedeniyle feci ağrılar yaşıyor. Ancak tedaviyi kabul etmiyor.

 

İşte, 1957’de Duvaklı Göl filmiyle sinemaya adım atan, 1963’te tam 14 film çevirerek rekor kıran, 170 filmiyle bir dönemin zirvesine çıkan Leyla Sayar’la ölümünden altı ay önce konuştuklarımız.

 

Bu ev size mi ait Leyla Hanım?

 

Bu benim elimdeki son evim. 40 yıldır bu evde yaşıyorum, bugüne kadar içeri kimseyi almadım. Ben öldükten sonra da Kızılay’ın olacak.

 

Diğer evlerinize ne oldu?

 

Beş tane evim vardı, onları fakir fukaraya, ihtiyacı olanlara bağışladım.

 

Peki siz rahat mısınız, geçinebiliyor musunuz?

Emekli maaşım var ama yetmiyor.

 

Sağlığınız ne durumda?

Sağlığım hiç iyi değil. Geçen akşam hayatımda ilk kez komşulardan, kapıcıdan yardım istedim. Ağrılarım dayanılmaz boyutlara ulaştı.

 

Rahatsızlığınız nedir?

 

Kulaklarım duymuyor, hemoroidim var ve karnım ağrıyor. Bu yüzden ağrı kesici alıyorum sürekli (Elbise üzerinden bile sağ karın bölgesindeki şişlik belli oluyor.)

 

Size bakan, destek olan birisi var mı?

 

Yalnızım, kimsem yok. Ama Allah’ım beni yalnız bırakmıyor. O hep yanımda. Geceleri benden sonra insanları aydınlatacak kitaplar yazıyorum, ibadet ediyorum.

 

Yalnızlık zor değil mi?

 

Yalnızlığı ben hep sevdim. Yeşilçam dönemimde de gece dışarı çıkmazdım. 170 film çektim, birini bile izlemedim, birinin bile galasına gitmedim.

 

Efsaneydiniz…

 

Ne efsanesi ayol, yok öyle şey. Geldi geçti o yıllar, işte buradayım. Ben şöhreti de hiç sevmedim, sevemedim. Ben Allah aşığıyım, benim asıl sevdam o. Kitaplar yazdım, elimde hazır duruyorlar. Ben ölürsem onlar Kültür Bakanlığı’na emanettir. Hala günde 5-6 saat yazıyorum. Bol bol düşünüyorum.Sabahlara kadar düşünüyorum. İnsanlar düşünürse mutlu olur. Çözüm, düşünmekte.

 

Bu eve neden kimse giremiyor?

 

Yeşilçam yıllarımda da evime kimseyi sokmazdım. Ben yalnızlığı severim. Gördüğünüz gibi evim bomboş…

 

Eşyanız da yok…

 

Bir iki elbisem var, onları kovada yıkıyorum, kalorifer petekleri üzerinde kurutuyorum. Mutfağım yok. Simit, poğaça, haşlanmış patates getiriyorlar. Param varsa, dışardan yemek istiyorum. Musluk suyu içiyorum. Ben fakirliği çok seviyorum.

 

Arka odanın pencere camları kırık… Kışın burada kalamazsınız…

 

Bir şey olmaz… Allah beni korur.

 

KAYNAK: Yüksel Şengül / Leyla Sayar geride bıraktığımız temmuz ayında öldü (sozcu.com.tr, 01.08.2016).

Yazar: Yüksel ŞENGÜL
FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör