Mehmed Sadık Paşa (Miralay Sadık)

Asker, Siyasetçi

Doğum
Ölüm
Eğitim
İstanbul Harp Okulu

Asker ve siyaset adamı (D. 1860, İs­tanbul  - Ö. 1940, İstanbul). Harbiye’yi sü­vari mülazımı olarak bitirdikten (1882) sonra Suriye, Trablus ve Makedonya’da görev yaptı. Manastır’da miralay rütbesiyle Süvari alay komutanıyken gizli İttihad ve Terakki Cemiyeti’ne girdi (1906). İkinci Meşrutiyet’in ila­nı üzerine (1908) Selanik’te toplanan İtti­had ve Terakki Kongresi’ne Manastır de­legesi olarak katıldı. Debre Mutasarrıflığı­na atandı. Değerinin yeterince anlaşılma­dığı gerekçesiyle 1911 Kongresi’nden sonra İttihat ve Terakki’den ayrılarak muhale­fet saflarına katıldı; emekliye ayrılıp poli­tikaya girdi. Hürriyet ve İtilaf fırkası kurucu­su oldu, partinin İkinci başkanı seçildi.

1912 seçim­lerinde (sopalı seçim) İttihad ve Terakki’nin başarısı üzerine kendisine bağlı su­baylarla Babıâli’yi basıp bir hükümet dar­besiyle iktidarı ele geçirmeyi planladıysa da baş gösteren Balkan Savaşı buna olanak bırakmadan İttihad ve Terakki iktidar­dan düştü. Savaşın sonuna doğru sadra­zam olan Mahmud Şevket Paşa’ya karşı gi­rişilen suikasttan sonra (1913) ittihatçılar muhaliflerini sürerlerken Paris’e kaçtı, oradan Mısır’a geçti. İngilizler’le yakın ilişki içinde oldu. Mondros Mütarekesi’nin ar­dından İstanbul’a döndü (1919).

Dönüşünde, yeniden kurulmuş Hürriyet ve İtilaf Fırkası tarafın­dan bir kahraman gibi karşılandı. Kısa sü­re sonra da bu fırkanın başkanlığına getirildi (1920). Bir kongre darbesiyle İngiliz Muhipleri Cemiyeti yönetimini de ele geçir­di (1921). Ancak bir süre sonra bu cemiye­tin yönetimini Sait Molla’ya kaptırdı. Da­mat Ferit Paşa hükümetinde istediği ba­kanlık koltuğu kendisine verilmedi; ayan üyeliğine atanmayı da kabul etmedi. Böy­lece hem İstanbul’daki Damat Ferit hükü­metine hem de Anadolu’daki milli mücadele veren TBMM hükümetine muhalif bir tutum takındı. Kurtuluş Savaşı’nın başarı­ya ulaşması ve Refet Paşa komutasında­ki Milli kuvvetlerin İstanbul’a gir­mesi üzerine pek çok işbirlikçi arasında İngiliz Yüksek Komiserliğine sığındı (1922), İngilizlerin sağladığı bir gemiyle Roman­ya’ya gitti. Lozan Antlaşması’ndan sonra 1924’te.TBMM’nin çıkardığı Yüzellilikler Listesi’ne alındı. Yüzellilikler’in affından sonra da yurda dönmedi. Ancak yeğeni İbrahim Alaeddin Gövsa’nın aracılığı ile dö­nemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’den güvence aldıktan sonra (1940) İstanbul’a döndüyse de, kalp yetmezliğinden, dön­düğü günün gecesi öldü.

KAYNAK: Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (19. cilt, 1986).

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör