Mahmud Nedim Paşa

Osmanlı Devlet Adamı, Osmanlı Sadrazamı, Yazar, Şair

Doğum
Ölüm
14 Mayıs, 1884
Diğer İsimler
Nedimof

Gürcü kökenli Osmanlı devlet adamı, Tanzimat dönemi sadrazamı, şair ve yazar (D. 1818, İstanbul – Ö. 14 Mayıs 1884, İstanbul). Şam ve Bağdat valiliklerinde bulunmuş olan Gürcü kökenli Mehmed Necip Paşa’nın oğludur. Normal öğrenimini bitirdikten sonra Sadâret (Başbakanlık) Mektubî Kaleminde görev aldı. Devletin çeşitli kademelerinde çalışarak, 1847’de Sadâret ve aynı yıl Hariciye Müsteşarı oldu. 1855’te Sayda ve Şam, 1856’da İzmir valiliklerinde bulunduktan sonra, 1858’de Tanzimât Meclisi üyesi oldu. Bundan iki yıl sonra kendi isteği ile Trablusgarp Valiliğine atandı. Burada yedi yıl kaldıktan sonra, önce Bahriye Nazırlığı (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı)’na, Âli Paşa’nın ölümü üzerine de Sadrazamlığa (1871) getirildi. Bu göreve geldikten sonra Âli Paşa’nın adamlarını görevden uzaklaştırdı ve bu arada Hüseyin Avni Paşa’yı Isparta’ya sürdürerek, daha sonra öldürülecek olan Sultan Abdülaziz’in başına geleceklerin tohumunu atmış oldu. O günün koşullarında her zamankinden daha fazla Avrupa devletlerine duyulması gereken yakınlık, onun Rusya tarafını tutması ile kesintiye uğradı. Rus elçisinin bütün isteklerinin eksiksiz olarak yerine getirilmesi, kendisinin halk arasında “Nedimof” olarak anılmasına yol açtı.

Mahmud Nedim Paşa, on bir ay süren Sadrazamlığı sırasında, beş Serasker, dört Bahriye, dört Adliye, beş Maliye nazırı (bakan), altı Tophâne Müşiri, beş Sadâret, altı Serasker müsteşarı, sayılamayacak kadar vali ve taşra memurunun yerini değiştirmesi, devlet işlerini karıştırması bakımından ilginç bir Sadrazamlık dönemi sergiledi. Vâliliklerin ödeneklerini kesmesi, gereksiz yerleri yeni valilikler kurarak idareyi karıştırması, 1872’de görevinden alınarak Kastamonu Valiliğine gönderilmesine yolaçtı. Adana Valiliğinde de bulunduktan sonra İstanbul’a getirtilerek önce Şûrâ-yı Devlet (Danıştay) başkanlığına, ardından 1875’te ikinci kez Sadrazamlığa getirildi.

Mahmud Nedim Paşa, Hersek isyanı ile Sırbistan ve Bulgaristan’daki ayaklanmaları önleyememiş olmasının yanında, bütçe açığını kapamak için aldığı önlemlerle işleri büsbütün karıştırmıştı. Rus Elçisinin telkinlerine kapılarak Bulgaristan ayaklanmasına karşı askerî önlem almaması, Balkanlardaki çeşitli olaylar, büyük devletlerin müdahale etmesine zemin hazırladı. Hüseyin Avni ve Midhat paşaların öğrencileri kışkırtmaları ile meydana gelen olayların önünü alamaması ve Bosna-Hersek isyanlarını önlemedeki başarısızlıkları ile mali krizin artması nedenleriyle 12 Nisan 1876’da görevden alındı. Çeşme ve Sakız’da zorunlu ikamete memur edildikten sonra, II. Abdülhamid zamanında affedilerek İstanbul’a döndü. 1879’da Dahiliye Nazırlığı (İçişleri Bakanlığı)’na getirilince, eskisinin aksine halka ve memurlara çok iyi davrandı. Mithat Paşa ve arkadaşlarını yargılamak üzere kurulan Yıldız Mahkemesi için suç kanıtı toplamakla görevlendirilen kurula seçildi (1881). Ancak hastalandığı nedeniyle bu görevden alındı. Öldüğünde Cağaloğlu’ndaki (bir ara Halk Fırkası binasının karşısındaki) bir arsaya gömüldü, sonra üzerine türbesi yapıldı.

Mahmud Nedim Paşa, aynı zamanda Tanzimat döneminde yetişen şair ve yazarlardan birisidir. Şiirlerini topladığı Divan’ı ile Reddiye adlı risalesi basılmadı. Hikâye-i Meliki Muzaffer, Âyine, Hasbihâl adlı eserleri basıldı.

Manzumeleri oldukça düzgündür ve şu beyti meşhurdur:

 

Tefekkür etmeli de bu cihana bir gelişi

Gidermeli kederi, bakmalı safaya kişi.

 

KAYNAK: İbrahim Alâeddin Gövsa / Türk Meşhurları (1946), Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (15. cilt, 1986).

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör