Osmanlı devlet ve siyaset adamı, Arnavutluk devletinin kurucusu (D. 16 Ocak 1844, Vlore / Arnavutluk – Ö. 24 Ocak 1919). Ünlü bir Arnavut ailesinin çocuğu olarak yetişti. Öğrenciliği yıllarında İstanbul’da Jön Türk harekeline katıldı. Koyu bir Arnavut milliyetçisi olarak dikkatleri çekti. II. Abdülhamid döneminde Avrupa’ya kaçmak zorunda kaldı (1900). Brüksel’de Albania ve Le Salut de l’Albanie adlı gazeteleri çıkardı. Bu gazetelerle Arnavut ayrılıkçı hareketini savundu. Jön Türklerle ilişkilerini sürdürdü. Prens Sabahattin’in görüşlerinden geniş ölçüde etkilendi. Paris’te toplanan ilk Jön Türk Kongresi’nde (1902) Ahmet Rıza ve yandaşlarına karşı Prens Sabahattin’le birlikte hareket etti, Türkiye’de rejimin bir darbe ve gerekirse dış müdahale ile değiştirilmesi görüşünü destekledi.
Çeşitli yerlerde kaymakam ve bu arada 1883-87 yılları arasında Bolu’da mutasarrıf, daha sonra (1908) Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında milletvekili olarak bulundu. Mutasarrıfken Bolu ve çevresinde yaptığı bayındırlık hizmetleri ve diğer çalışmalarıyla dikkat çekti.
İttihad ve Terakki’nin Osmanlı Birliği görüşlerine karşı
çıktı ve adem-i
merkeziyet fikirlerini savunarak bir süre sonra Osmanlı Ahrar Fırkası’na katıldı. Aynı süreç içinde Amavutluk’un
bağımsızlığını sağlamak
için oluşturulmuş Başkim
(birlik) Cemiyeti’yle ilişki kurdu. 31 Mart Ayaklanması sırasında (1909), ayaklanmacıları alkışlamak ve Ahrar Fırkası’nı iktidara getirmek
için çalışmakla
suçlandı, İstanbul’dan ayrılmak zorunda kaldı. Ancak bu savların geçerli olmadığını ispatlayarak yeniden İstanbul’a ve
Meclis’e döndü. Ahrar Fırkası’nın
kapatılmasından sonra bir grup arkadaşı ile Mutedil Hürriyetperveran Fırkası’nı kurdu (1909 sonları), bu
partinin başkanı oldu
(1910-1911). İttihad ve Terakki Fırkası’na karşı sert bir muhalefet yürütmeye başladı. Mecliste bir
bakanı rüşvet almakla
suçlayınca Serez mebusu Derviş Bey tarafından tokatlandı, özür dilemek zorunda kaldı. Balkan Savaşı şırasında
ayrılıkçı görüşlerinden
ötürü İstanbul’dan memleketine
kaçtı ve burada Arnavutluk’un
bağımsızlığı için çalışmaya başladı.
Osmanlı Devleti Balkanları kaybettikten sonra Arnavutlar topraklarının Yunanistan ile Sırbistan arasında paylaşılmasını engellemek için Arnavutları bir araya getirmek gerekiyordu. Bunun için de bağımsızlık ilan etmek zorunda kalındı. İsmail Kemal, Bayram Curi, Hasan Priştina ve İsa Boletin gibi kişilerin desteği ile 28 Kasım 1912’de Arnavutlar Avlonya (Vlora)’da bağımsızlıklarını bir bildirge ile ilan ettiler.
İsmail Kemal, kurulan Arnavutluk devletinin ilk hükümet başkanlığını üstlendi. Bağımsızlık bildirgesinde bağımsızlığın zaruret olduğu, yoksa Arnavut topraklarının diğer devletlerce paylaştırılacağı, Balkanlardaki topraklarını kaybeden Osmanlı Devletinden destek gelemeyeceği için bundan başka yol olmadığı belirtildi. İstanbul’a çekilen telgrafta da Müslüman bir devlet olarak Halifeye bağlı kalınacağı ve fermanlarına uyulacağı belirtildi. Arnavut devletinin ulus devlet olarak ortaya çıkması ile Türkiye Cumhuriyetinin kurulması arasında benzerlikler vardır. Çünkü ikisinin de amaç, ulusal yurt topraklarının muhafazası ve diğer devletlerce paylaşılmasının engellenmesidir.
Londra Konferansı’nda
büyük devletlerin Arnavutluk’un
bağımsızlığını tanımaları ve devletin başına Avrupalıların Wilhelm’i kral olarak getirmeleri üzerine
ülkesinden ayrıldı ve Avrupa’ da sürgün hayatı yaşadı. Günümüzde Arnavutların milli kahramanlarından
sayılmaktadır.
KAYNAK: Türkiye Ansiklopedisi 2 (1974),
Milliyet Büyük Larousse Sözlük ve Ansiklopedisi (11. cilt, 1986).