Sanatçı. Şair, Söz Yazarı, Besteci. 27 Ekim 1981'de Ankara’da doğdu. Tam adı Üstün Çaba Yorulmaz’dır. Diyarbakır Erganili Gazeteci-Yazar ve Şair Enver Yorulmaz'ın oğlu. Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü mezunudur.
Henüz
Ana Okulunda iken resim yapmaya yöneldi, ilk ödülünü de buradan aldı. İki
yaşındayken bir bankanın tasarrufu teşvik reklam kampanyasında oyuncu olarak
yer aldı. İlk bestelerini yapmaya ve ilk piyano çalmaya 6 yaşında başladı. İlk
konserini TRT Sunucusu Bülent Özveren’in sunumuyla 9 yaşındayken 3000 kişi
karşısında, değerli sanatçı Nilüfer ile aynı sahneyi paylaşarak verdi.
Edebiyatımıza ve Müziğimize yön veren; Ahmed Arif, Aşık Mahzuni Şerif, Ahmet
Kaya, Barış Manço ve bir çok değerli sanatçılarla bir arada olarak müzik
yolculuğunda ufkunu genişletti. Serbülent Yasun yönetimindeki Hamoy Derneği
Halk Müziği Korosu ile bir çok konserde yer aldı.
Lise
ve Üniversite Yıllarında “Yıldızlara Baktıkça Beni Anımsa” ve “Kalbimin Sessiz
Çığlığı” adı altında iki şiir kitabı yayınlayan Çaba, genç yaşında TRT Tv ve
TRT Radyolarında Canlı Yayınlara katıldı. İlk profesyonel albümü Nankörsün’ü
çıkarmadan iki ayrı Opera Tenor Hocasından Şan Eğitimi aldı. Sözü ve müziği
kendisine ait olan “Nankörsün” isimli tekli şarkısı kısa sürede 540.000 izlenme
oranını aştı. Yavruvatan Kıbrıs’ta Topuz Gazetesi’nin Kutay Tuna ile Konuk
Odası’nın Canlı Yayın Konuğu olarak katıldı. 2021 Haziran ayında “Alaçatı”
şarkısını çıkartan Çaba, Ege Sokaklarına yakışan buzuki sazını şarkının
sound’una ekleterek fark yarattı.
İzmir Çeşme’nin 7 ayrı bölgesinde çekilen
klibin afişleri Alaçatı’nın Bilboardlarında yer aldı. 2021 Kasım ayında
“Armağan” teklisi ile yoluna devam eden Çaba, bu şarkısı ile yine dikkatleri
üzerinde topladı. Armağan şarkısını; Ankara Nallıhan Kuş Cenneti ve Beypazarı Yaşayan
Köy’de kliplendiren Çaba, harika görsellerin yer aldığı bir klibe imza attı. Nankörsün,
Alaçatı ve Armağan şarkıları bir çok radyoda Top10 listesine girerken, en çok
istek alan şarkılar arasında yer aldı. Çaba; Beyaz Tv’de Ebru Destan ve Mehmet
Yıldırım’ın sunduğu “Hayatın Rengi” Programı ve Karadeniz’e yayın yapan Çay
Tv’de Tuğçe Utlu’nun canlı yayın konuğu olarak katıldı. Eskişehir ve
İstanbul’daki büyük kitlelere konserler veren sanatçı, Yurt İçi ve Yurt Dışında
30’dan fazla Radyo Programında konuk olarak yer aldı. Çaba ayrıca MESAM
(Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek Birliği) sanatçıları arasındadır.
Yeni
Çaba dergisinin Ankara temsilciliğini yaptı. Askerlik görevini İzmir
Gaziemir’de Hava Teknik Okullar Komutanlığında tamamlayan Çaba halen Ankara’da
bir Kamu Kurumunda İdari İşler Personeli olarak görev yapmaktadır.
ESERLERİ:
Şiir
Kitapları:
Yıldızlara
Baktıkça Beni Anımsa (2002), Kalbimin Sessiz Çığlığı (2005)
Şarkıları:
Nankörsün (Ocak
2021) , Alaçatı (Haziran 2021), Armağan (Kasım 2021)
KAYNAK: İhsan Işık /
Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi
(2006, 2007) - Diyarbakır Ansiklopedisi (2013) - Geçmişten Günümüze
Diyarbakırlı İlim Adamları Yazarlar ve Sanatçılar (2014).
Çaba’ya
Ait Sosyal Medya Hesapları:
cabamusicofficial
(YouTube Kanalı, Instagram, Tiktok, Facebook, Twiter, Pinterest)
Siyah
beyaz tüplü televizyonlarla renkli hayaller kurardım çocukluğumda. Her şey
bambaşkaydı sanki.. Daha ötesi ne olabilir ki soruları beni düşünmeye iterken,
bir gün halamın oğlu Almanya’dan Gameboy getirmişti. Ankara’yı altüst ettik,
bir tane daha bulamadık almak için. Oysa teknolojiden o kadar geriydik ki
Avrupa’ya çıkan teknoloji Türkiye’ye iki sene sonra geliyordu. Daha sonraları
atari salonları açılmaya başladı İlkokulda okurken. O salonlarda tanışmıştım o
renkli dünyayla. Ailem çok kızıyordu ama bambaşka bir boyuta sürüklüyordu beni.
Aynı oyunu senelerce oynamaktan bıkmadığım bir dünyaydı bu.
Ve
sonra ilk bilgisayarla tanıştım. Bir oyun yüklemek için parçalarını söküp
takacak kadar ustalaşmıştım. Bilgisayar sistemi yüklemek için 10-15 disketi
saatlerce beklerdim bıkmadan, usanmadan. Ne cd vardı ne dvd ne de blu-ray. O
dönemki komutlar ayrı bir lisan gerektiriyordu. Bilgisayar dilini öğrenmek bile
çok zorken bendeki teknoloji aşkı her parçasını söküp takmaya kadar deneyim
kazandırmıştı.
Renkli
televizyonlar çıkmaya başladı, bir moda gibi bütün evlere yayılmıştı. O dönemin
arabaları kapı anahtarı gibi manuel olarak açılıyordu. İlk cep telefonu ile
Ortaokulda tanıştım babamın almasıyla.. Oysa çoğu iş arkadaşı da babama cep
telefonu lüks deyip karşı çıkmıştı. Renksiz, sadece numaraları ve kapsama alanı
çok az olsa da devrim gibi bir buluştu hepimiz için ama birçoğumuz bu
teknolojinin çok küçük yaşlardaki çocukların bile elinden düşüremeyeceği bir
alet haline gelmesini tahmin bile edemezdi.. Artık daha ötesi sorularını daha
sık sormaya, gelişen teknoloji ile ileri yılların bize ne yenilikler
getireceğini düşlemeye başlamıştım.
Şimdi
geldiğimiz noktada ise atari salonlarındaki oyunlar cep telefonunda oynanmaya,
televizyonlar led, oled olmaya, arabalar anahtarsız giriş çalıştırma,
navigasyonlu – televizyonlu – sesli komutları algılayan fonksiyonlara,
bilgisayarlar notebook-ultrabook-tabletlere dönüşmeye başladı. Uzay yolunun
Kaptan Spark’ın kolundaki saatler günümüzde satılmaya başladı bile. Havada uçan
ve denizde gidebilen arabaları da yaptılar. Yakında, prototip olan bu arabalara
binmek çokta hayal değil artık. Havayı kullanarak çalışan ince bir çubuk
alacağız şimdiki televizyonların yerine..
Gelecekteki
ulaşımın daha da kolaylaşmasını, başka gezegenlere yolculukların başlayacağını
artık hayal edebiliyorum günümüz için, ama şimdi asıl ben size soruyorum ya
daha ötesi?
MEMUR BEY
Nice çapkınlar geldi de gitti
Onlara inan kimse yetişemedi
Dedem onların içinde sanki tekti
Cezası neyse kes memur bey
Aşk kalbe girdi mi akıl tatile çıkarmış
Nice kalın bentleri azgın sular yıkarmış
Sevda çapkınların hızına hız katarmış
Yakala da ifadesini al memur bey
Sayısız insan gördüm şu yalan dünyada
Seveni de gördüm, paraya tapanı da
Fırtınalar hızını sanki kesmiyordu bağrında
Cezası neyse gel de kes memur bey
SEVDİM BEN
Baharına doyamadığım,
Dalındaki çiçeğimsin..
Gökyüzündeki fırtınam,
Yağmurunla yeşerdiğimsin..
Susuzluğum, hasretim,
Her defasında yenildiğimsin..
Ayazınla üşüdüğüm,
Nefesinle bedenimdesin..
Kalbimde benim olanı
Gözüme yaş akıtanı
Hayatımın anlamını
Sevdim ben..
Alnımda yazım olanı
Rüyalarıma doğanı
Son nefesimde umudumu
Sevdim ben..
YA BEN SUÇLUYUM YA DA
SEN..
Zamansız terk edip gitmelerinden
Günlerce habersiz bırakmalarından
Zalimce hasretini çektirmenden
Ya gururlar suçlu ya da sen
Kendini bu kadar sevdirmekten
Özlemine dayanabilir yapmandan
Susarak cevap verebilmenden
Ya gözlerin suçlu ya da sen
Odamı ateşe verip yakmandan
Dört duvarın arasında ağlatmaktan
Gecelerden alıp sabaha teslim etmenden
Ya zamanlar suçlu ya da sen
Yine susacaksın biliyorum
Soru işaretleri bırakıp yine gideceksin
Kendince bir şeyleri çözmüş olacaksın
Ya kader suçlu olacak ya da sen
Kimse sevemez benim kadar seni
Hiç biri anlayamaz seni benim gibi
Bu ne son bulacak üç kuruşluk sevgi
Seni ölümüne sevmekten
Ya ben suçluyum ya da sen..
Gel biraz
gözlerden kaybolalım,
Eğlenceye
gecelere akalım.
Yalan hayatta
kaç gün ömrümüz var,
Bir rüyaya
seninle yelken açalım.
Yalan dünyada
kaç gün ömrümüz var,
Bir hayali
seninle yaşayalım.
Mey kokusuyla
kafaları bulup,
Biraz da efkar
dağıtalım.
Senle o güzelim
sokakta buluşup,
Alaçatıyı çat
çatlalım.
Senle Hacı
Memiş’te buluşup,
Alaçatıyı çat
çatlatalım.
Ne dün var, ne
yarın, sadece var şu an.
Gördüğün andan
sonrası yalan dolan.
Başlasın eğlence
dursun zaman,
Hikayeyi yazalım
yeni baştan.
Çıkacak belli ki
akıllar baştan,
Alaçatı efsane
biz destan.
Mey kokusuyla
kafaları bulup,
Biraz da efkar
dağıtalım.
Senle o güzelim
sokakta buluşup,
Alaçatıyı çat
çatlatalım.
Senle Hacı
Memiş’te buluşup,
Alaçatıyı çat
çatlatalım.
Alaçatıyı çat
çatlatalım
Alaçatıyı çat
çatlatalım.
Seninle kır
bahçelerinde
Yürürdük ne
güzel el ele
Aşkla bakan o
gözlerle
Beklediğim o
melek nerde
Yalnızlığım
benim umudum
Olmazsan dal
gibi kururum
Her baktığında
var olurum
Fırtınayken yel
olurum
Bana senden geri
kalan
Bir hatıra bir
de yalan
Aşkın benim
dünyamı saran
Varlığın en
büyük armağan
Yokluğundan geri
kalan
Bir hatıra bir
de yaran
Sanma seni
unuturum
Varlığın en
büyük armağan
Varlığın bana
bir armağan
Hayat bir var
bir yoktan ibaret
Deli gönlüm ona
hasret
Gelsen sarsam
kollarıma
Diren kalbim
sabret sabret
Hiç ummadığın
dalga bile
Sonunda durulur
Gemiler
martılarla
Elbet kavuşur
Umutlarım hep
varken
Seni ölümüne
sevmişken
Böyle kahpece mi
vurulur
Zaman bize
işlerken
Her şey güzel
olacakken
Yıkılmadan nasıl
durulur
Nankörsün
zamansız terkettin
Vicdansız beni
yerle bir ettin
Seninle her şey
güzel olacaktı
Kalleşçe vurdun
sırtımdan gittin
Acımasız hayatın
Pençesindeyim
Zaten bu
yaşamdan
Bir gün de
görmedim
Sendin benim
umudum
Görünce
suskunluğum
Bakışına
tutunduğum
Artık hayaller
sensiz
Bıraktın beni
çaresiz
Benden fazla
yansın yüreğin
Nankörsün
zamansız terkettin
Vicdansız beni
yerle bir ettin
Seninle her şey
güzel olacaktı
Kalleşçe vurdun
sırtımdan gittin