Şair, yazar, çevirmen. 1 Temmuz 1957, Mardin doğumlu. Prof.
Dr. Vedat Işıkhan’ın ağabeyidir. İzmir Çınarlı Endüstri Meslek ve Teknik Lisesi
(1977) ile 9 Eylül Üniversitesi Yabancı Diller Meslek Yüksek Okulu (1992)’nu
bitirdi. Akçay, Ayvalık, Foça, Güllük, Bodrum ve Datça’da (1992-2011) Liman
Başkanı olarak görev yaptı. 2011 yılından itibaren Kültür ve Turizm
Bakanlığı’nda uzman olarak görev aldı. hayatını ve çalışmalarını İzmir'de
sürdürmektedir.
Işıkhan’ın ilk şiiri 1975 yılında Bestelenmiş Şarkı ve Türkü Sözleri Antolojisinde yayımlanmıştı. İzmir’de
“Temmuz” edebiyat dergisini ve 8
dilde ve 68 ülke temsilciliği ile Türkiye’nin ilk uluslararası kültür-sanat
dergisi “ Homeros” u yayınladı. Daha
sonra Yaba Edebiyat, Temmuz, Homeros dergileri ile Ege’de
Bugün gazetesinde (2013-14) şiir ve yazıları yayımlandı. Kimi şiirleri
bestelenerek seslendirildi. Yeni Sanat
(İzmir 1995), Temmuz (İzmir, 186-87)
ve Homeros (İzmir, 188-89)
dergilerini çıkardı, yayın yönetmenlikleri ile sanat danışmanlıklarını yaptı.
2010-14 yıllarında TRT Belgesel, İzmir Sky, Kanal 35 ve Ada Tv.de programlar
yaptı. Arapça ile Süryaniceden şiirler çevirdi. Toplu şiirleri Adı Özgürlüktü adıyla 2008 yılında
Azerbaycan / Bakü’de yayımlandı.
Cumhuriyet’in 50. Yılı Şiir Yarışması 1.lik ve 3.lük
(Mardin 1973), 1979 Hasan Tahsin Şiir Yarışması Mansiyon, 1980 Yaba Dergisi
Halk Ödülü Şiir Dalı Mansiyon, 1980 Yaba Dergisi Halk Ödülü Araştırma Dalı
Mansiyon, 1986 Ekin Edebiyat Dergisi Şiir Özel Ödülü, 1997 ‘Yeni Asır’ Şevket
Bilgin Köşe Yazarlığı 3.lük Ödülü, 1998 ‘Menemen’in Sesi’ Deneme Yarışması 1.
Ödülü, 2008 Azerbaycan Vektör İlimler Akademisi / Dünya Barışına ve Edebiyatına
Katkı Uluslararası Ödülü, 2010 Birleşmiş Milletler Rusya Temsilciliği Dünya
Barışına Katkı Onur Ödülü ile Avrupa Üniversitesi Bilimsel Çalışmalar Fahri
Doktora Beratı (2010) sahibidir. Birleşmiş
Milletler Uluslararası Ödül Komitesi' tarafından da 'Dünya Kültürüne ve Sanatına Hizmet Üstün
Nişanı' ile ödüllendirilmiştir.
Guinness rekorları kitabına giren “Okunabilir, dünyanın en
küçük şiir kitabının sahibidir.Söz konusu kitap, son devrimci Commandante Carlos’a armağan edildi.
Azerbaycan Bakü de bulunan “Minyatür kitaplar müzesinde Türkiye’yi temsil
etmektedir.
Uluslararası Aktivist Sanatçılar Birliği (Kurucu Başkan,
2008), Dünya Sanat Olimpiyatları Türkiye Komitesi (Kurucu Genel Sekreter,
2012), Uluslararası Kültür Sanat Diyalogları (Kurucu Genel Sekreter, 2014),
Uluslararası PEN Yazarlar Derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) ile Bilim
ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (BESAM) üyesidir.
ESERLERİ:
ŞİİR: Kamçılanan
Umutlar (1976), Andaç Yerle Gök
(1979), Sevdamda Ülkem (1083), Bir Pencerede Kırk Bahar (1986), Adın Can Olsun (1987), Adı İllegal Veya Çoğul Yalnızlıklar
(1996), Nitekim Aşk Vardı (Toplu
şiirler: 1, 2007), Nitekim Aşktan Sonra
Hüzün (Toplu şiirler: 2, 2007).
ÖYKÜ: Sığınaklarda
Hüzün Şarkıları (1987), Kalbim
Irak’ta Kaldı (2007).
KAYNAKÇA: Yılmaz Odabaşı / 1975-2000 Son Çeyrek Yüzyıl Şiir
Antolojisi (2. bas. 2001), Mensur Sabahoğlu / Kalbim Irak’ta Kaldı (Söyleşi,
Damar, Ağustos 2004), İhsan Işık / TEKAA (2006, 2009), Bilgi Formu ve teyidi
(2017).
en yasak ihtilaldi dokunmak saçlarının ucuna, hırçın bakardın
okşamak
bir martının kır kahvesinde elleri zaman
üşümüş
büyürdün
ve üşürdüm,hayatımı bilen loş hücre duvarları gibi soğuk
ve
bakardık konuşamadığımız yarınlara,ansızın solgun duvar
ansızın
oyuncakçı vitrinlerinde bir manşet ayrılık
kaç
yağmur damlası indin kapanan bir kitabın sarhoşluğuna
kaç
mevsim sorguladı beni bakışlarındaki hüzün
sustum
ve sığındım geçmişimdeki kavgaların rüzgarı beni örttü
sustum
ve vuruldum
yenilgiler
tarihime illegal aşkımı koydum
büyürdü
biz olmadan da çiçekler ve daha beni
tanımayan çocuk
büyürdünüz
ortaçağı yaşayan bir kentin pandorasında sadece
ve
unuturdunuz beni, inat ve doyumsuzluk yeterliydi işte sahne
işte
gözlerini ve kulaklarını kapatmış yelkenliler koşturur
işte
dergi satan çocuk,
işte oyunun bittiği ve ağladığın gece
bir
inançtı, bir kavga, önce kendimle sonra sen, bölünmüş ve
çoğalmıştık
deli
bir oyuncuydum, bir çığırtkan haykırarak
anlatamadıklarım beni vurdu
değişik
bir şey değildi vurulmak,çıkarken sığınaklardan resimlere
değişik
bir şey değildi ayrılık ve ölüm bizden önce gidenlere
böyle
değişirdi dünya,böyle gelişirdi yaşlılığına doğru bir şiir
beşinci
kata çıkıp sola döneceksin ve bakıp duvardaki saate yağmur yağacak
sarılsan
anlatılmaz bir hızla martılar geçecek kapıdan,şaşıran gözlerin
ve
sonra sen düşeceksin, düştüğüm gibi yıllardır onulmaz sevdalara
hiçbir
kente elveda demedim
gömün
beni ve sen
hoşça
kal illegal
illegal….
ölürsek
sırayla ölelim
bir dost
sürsün ayak izlerimizi
bütün yıllarıma dem vurup
oturdum masa başına can
mevsimler değişti, yapraklardan
bir bahar indi ayaklarına
şimdi uzak sınırlar, şimdi
uzak bakışların
hangi bulut getirir seni,
hangi güvercin kanat taksam
çekip gitsem nereye…gökyüzü
korkunç yalnızlık
salınır ay ışığı bir ülkede
yağmur tanesi saçlarından
ellerini bıraksam gözlerim
seninle, yüreğim ve bütün zaman
mercan olurum,bulut olurum,
güvercin olurum bu zulüm aşkımadır
dev bir çocuk olurum,
ayaklarımı kurtarsam, dilimi
hücreleri ben yıkacağım
sevgimle ve umudumla bütün yeryüzünün
işte orman bıraksam ellerim
sıcak ırmaklar
alırım bütün umutları
seninle, her kavgada her cephede gül
sırtımda doyumsuz çocuk
gözleri gençliğimin
ansızın ölürüm, ansızın
çılgın ve sürgün
şimdi gürültü içinde bir kent
yaşıyorum,demir yığınlarından betona düşerek
şimdi kişneyen çarkların
dişleri arasında ölüleri koyacak yer yok
şimdi bir çocuk sana delice
tutkun, sana delice hasret
şimdi eylül karası saçlarına
tetik sustu, gökyüzü görünmüyor
şimdi üşüyen ceplerimde
ellerimi saklayarak bir deniz kıyısında
geri dönsen,gitmeden önceki
alanların soluk yüzlü yollarına
ve dalıp gitsem çoğalmış
ellerimle sevda tayfasıyım
ve seni görsem
ve yeniden dönsem uzamış
sakalımla militan
suskunluğuma
seni almaya gelmiş gibi
beklerdim köşelerde
seni özlemiş gibi bakardım
penceresi yok
yırtılan bir fotoğraf
renklerini ağladı görmediğin duvarlarda
oysa
oysa ben ölüydüm görmedin
oysa öldüklerim doymadılar
yaşama
her şeyi gözlerine
bırakmışken, salt sıkılmış yüreğindeki yumruğunu sevdim
ölürsek can..
ölürsek sırayla ölelim
bir dost sürsün ayak izlerimizi
gittin,ellerini ver koynumda
silahım olsun
gittin,yüreğini ver sevdama
kitap
demir sıcağı ayrılık dağlara
ve aşka
sevgi çığlığı kuşlar konsun..