Müzisyen, kanun sanatçısı, ressam, öğretim üyesi, profesör. 5 Temmuz 1937`de Ankara Polatlı`da doğdu. İstanbullu bir ailenin çocuğu olan Erol Deran, ilk müzik derslerini subay ve bestekar babası Burhanettin Deran`dan aldı. İlk ve orta eğitimini Anadolu`nun çeşitli yörelerinde ve İstanbul`da tamamladı. 1957-1960 Devlet Güzel Sanatlar Akademisi, Sabih Gözen`in Kumaş Desenleri Atölyesi`den mezun oldu.
Akademideki
eğitimi döneminde Prof. Sabri Berkel ve Prof. Gevher Bozkurt atölyelerinde de
çalışmalarda bulundu. Sanatçı, 1957-1961 döneminde İstanbul Radyosu`nda kanun
sanatçısı olarak görevini sürdürdü. 1961-1963 yılları arasında yedek
subaylığını Ankara`da yaptı. 1963-1968 döneminde kanun sanatçılığını Ankara`da
gerçekleştirdi.
1968`de
İstanbul`a yerleşti ve İstanbul Radyosu`ndaki görevine yeniden döndü. 1975`de
açılan ve 1983’de İTÜ`ye bağlı "Türk Musikisi Devlet Konservatuarı"
na öğretim görevlisi olarak atandı. 2004 yılında buradaki görevinden emekliye
ayrıldı.
Erol
Deran, İ.T.Ü Türk Musikisi Devlet Konservatuarı`nda Yönetim Kurulu Üyeliği,
Enstrüman Yapım Bölümü, Ses Eğitimi Bölümü, Temel Bilimler, Çalgı Eğitim Bölümü
ve Mızraplı Çalgılar Anasanat Dalı Başkanlığı görevlerini yürütmüştür.
1999
yılında sanatçının çalışmaları, Budapeşte Szechenyi Devlet Kütüphanesinde slide
show olarak gösterime sunulmuştur.
Winsor
& Newton firmasının düzenlediği "2000 yılında Ülkem" konulu
Evrensel Resim yarışmasında sanatçının eseri, 22.000 eser arasında ilk 20`ye
girmeye hak kazanmıştır.
Müzik
Profesörü olan sanatçı çalışmalarını halen kendi atölyesinde sürdürmekte, Haliç
Üniversitesinde öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır.
KAYNAK:
Özgeçmiş - Erol Deran (erolderan.com, 28.11.2019), Aytunç Özer / Mızrapla Fırça
Arasında bir Erol Deran Konseri (erolderan.com, 28.11.2019), Sanatçılarımız –
Doku Sanat Galerisi (dokusanat.com, 28.11.2019), Erol Deran (turksanatmuzigi.org,
6 Mart 2018), Erol Deran (eksisozluk.com, 28.11.2019).
Erol
Deran'ın 13 Nisan 2007 tarihinde Cemal Reşit Rey Konser Salonu'ndaki olağanüstü
üslubuyla gerçekleştirdiği konserden sonra Erol Deran'la ilgili bir yazı
yazmaya karar verdim.
İstanbul'lu
bir ailenin oğlu olan Erol Deran, 05 Temmuz 1937 tarihinde Ankara Polatlı'da
doğdu. İlk müzik derslerini subay ve bestekar olan babası Burhanettin Deran'dan
aldı.İlk ve orta öğrenimini Anadolu'nun çeşitli yörelerinde ve İstanbul'da
tamamladı. 1957 yılında Devlet Güzel sanatlar Akademisi'ni kazandı. 1960
yılında Sabih Gözen'in Kumaş Desenleri Atölyesi'nden mezun oldu. Akademideki
eğitimi döneminde Prof. Sabri Berkel ve Prof. Gevher Bozkurt atölyelerinde de
çalışmalarda bulundu. 1957-1961 yılları arasında İstanbul Radyosun'da kanun
sanatçısı olarak görev yaptı. 1961-1963 yılları arasında yedek subaylığını
Ankara'da yaptı. 1961-1968 döneminde ise Ankara Radyosu'nda kanun sanatçısı
olarak görev aldı. 1968'de İstanbul'a yerleşti ve İstanbul Radyosu'ndaki
görevine yeniden döndü. 1975'de açılan ve 1983'de İTÜ'ye bağlanan Türk Musıkisi
Devlet Konservatuarına öğretim görevlisi olarak atandı. 2004 yılında buradaki
görevinden emekliye ayrıldı. 26 Ocak 1988 tarihinde Yüksek Öğretim Kurulu
tarafından İTÜ TMDK Mızraplı Çalgılar Ana Sanat Dalı Doçentliği'ne sözleşmeli
statüde, 20 Haziran 2002'de de aynı kuruma Profesör olarak atanmıştır. Görevi
süresince Konservatuar Yönetim Kurulu Üyeliği, Çalgı Yapım, Ses Eğitimi, Temel
Bilimler, Çalgı Eğitim bölüm başkanlıklarını ve Mızraplı Çalgılar Anasanat Dalı
Başkanlığı görevlerini yürütmüştür. 1982'de Uluslararası Bağdat Müzik
Konferans'ında ülkemizi temsil etmiştir. Amerika, İspanya, Fransa, Belçika,
Hollanda, Almanya, Yunanistan, İran, Irak, Afganistan, Mısır, Tunus ve Cezayir
gibi yurt dışı ülkelerde ve yurt içinde sayısız konserler veresitaller verdi.
Müzik Profesörü olan sanatçı, halen Haliç Üniversitesi'nde öğretim üyesi olarak
görev yapmaktadır.
Deran,
musıki ile küçük yaşında tanışmıştır. 1949 yılında babasının bir mandolinle eve
gelmesi üzerine 12 yaşındayken ilk icracılığına başlamış olur. Ağabeyi Doğan
Deran keman, babası Burhanettin Bey tanbur çalar. Babasının isteği üzerine Erol
Deran'a ud verilir ve aile içerisinde müzik hayatına böylece katılmış olur.
Daha sonra kardeşi Yücel Deran ud ile bu hayata katılmıştır. Deran bu
dönemlerde kanun çalgısının tınısını duyar ve hayran olur. Babası bu ilgisi
üzerine O'na bir kanun hediye eder. Böylece kanun çalgısıyla da tanınmış olur.
Erol
Deran'ın o dönemde kanunun tınısının güzelliğinin ve çekiciliğinin farkına
varmış olması ve kanun çalmayı tercih etmesi bugün kanun çalanlar için çok
büyük bir şanstır. Aslında sanatçı hangi çalgıyı çalsaydı uslubu ve estetiğini
o çalgıya yansıtacaktı. Çünkü Erol Deran için müzik bir araçtır. O'nun kanun
icrasında kullandığı zarif glisando, fiske, çarpma ve kanunun kullanılabileceği
diğer süsleme öğeleri, müzikaliteyle birlikte adeta nakış gibi işlenmektedir.
Taksimlerinde makamlar arasındaki bağlantıyı o kadar ustaca kurar ki; insan
kendini emsalsiz bir efsunun içinde bulabilir. Çok yakın ve de beklenmedik bir dönemde
kaybettiğimiz Prof. Dr. Selahattin İçli hocamız Erol Deran'ın müzikal
niteliğini şöyle tarif etmektedir: "O'nun kanun icrasında cambazlığa yer
yoktur. Kalıba rağbet yoktur. O, bir 'taksim kompozisyonu'
ustasıdır."Gerçekten de Erol Deran'ı müzikal anlamda en güzel anlatan
sözler bunlardır. Kendisinin eser yorumlamadaki üstünlüğü ve benzersiz taksim
yeteneği birçok kanun sanatçısına yol göstermiş ve de şevklendirmiştir çünkü o
bir ekoldür. Hocamızın Mega Müzik firmasından çıkan Kanun Soloları albümünü kanun
icracılarına ve bütün müzik mensuplarına tavsiye ediyorum. Deran'ın tüm sanatçı
kişiliği bu albüme yansımıştır.
Yukarıda
da bahsettiğim üzere Cemal Reşit Rey'de bir Erol Deran konseri gerçekleşti.
Konserin ilk bölümünde hocamızın çeşitli makamlardan oluşan taksim icrası
vardı. Deran'ın taksim icrası esnasında bazı saz semailerinin motiflerini
kullanması taksime değişik bir duyum kattı. İkinci bölümde Volkan Yılmaz ney
ile Murat Aydemir de tanburla Deran'a eşlik etti. Bölümde Türk makam müziğine
ait bazı saz eserleri ve nefes formundaki eserler seslendirildi. Son Bölümde
ise, kendisinin yetiştirmiş olduğu kanun icracılarından Taner Sayacıoğlu ve
Serap Çağlayan sahnedeydiler. Öğrencileriyle birlikte aynı sahneyi paylaşmak
Deran için ayrı keyif olsa gerek...Bir başka keyifli olayda Deran'ı kulise
tebriğe gelen dinleyicilerinin takdirleriydi. Konseri tek bir cümleyle anlatmak
gerekirse, Erol Deran'ın ismine tam manasıyla yakışan bir konserdi. Bununla
beraber üzülerek söylüyorum ki bu konseri dinlemeye okulumuzu temsilen sadece
birkaç öğrenci ve öğretim elemanı gelmişti...
Erol
Deran, ne kanun çalmaktan vazgeçmiştir ne de resim yapmaktan... Ayla Ersoy'la
yaptığı röpörtajda, Ersoy'un " Resim mi, Müzik mi?" sorusunu ikiside
diye cevaplıyor Deran. Renklerle sesleri birbirinden ayıramıyor ve bu doğanın
muhteşem iki sanatını yaşamıyla dengeliyor. Ruhu bir yandan müzikle kavrulup
kanunun tınısıyla beslenirken diğer yandan da doğaya karışıp denizi, güneşi,
ağaçları, evleri resmetmek o'nu olabildiğince keyiflendiriyor. Aslında Erol
Deran yıllar geçtikçe bu nedenle gençleşiyor...
Umarım
Erol Hocam daha nice yıllar mızrabıyla tellere hükmetmeye, fırçasıyla da tuvale
ahenk vermeye devam eder.
KAYNAK:
Aytunç Özer / Mızrapla Fırça Arasında bir Erol Deran Konseri (erolderan.com,
28.11.2019).