Ali Canip Yöntem

Yazar, Şair

Doğum
00 Haziran, 1887
Ölüm
26 Ekim, 1967
Burç

Şair ve yazar (D. Haziran 1887, Üsküdar / İstanbul - Ö. 26 Ekim 1967, İstanbul). İlköğrenimine Üsküdar Gülfem Hatun Mektebinde başladı, Toptaşı Askerî Rüştiyesini (ortaokul) bitirdi, bir Fransız okulunda iki yıl okudu. Ortaöğrenimini Selânik’te (1906) tamamladı. Hukuk Mektebindeki öğrenimini son sınıfta bıraktı. Selânik ve Trabzon liselerinde öğretmenlik, Giresun’da Maarif Müdürlüğü ile müfettişlik (1912-27) yaptı. Ordu (1934) ve Çanakkale (1943)’den milletvekili seçildi. İstanbul Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğretim üyesi olarak (1943) çalıştı. Sonraki yıllarda Türk Tarih ve Türk Dil Kurumu üyeliklerinde bulundu.

Ali Canip Yöntem, edebiyat çalışmalarına Fecr-i Âtî topluluğu (1909-13) içinde başlamıştı. Sonra Ziya Gökâlp ve Ömer Seyfettin’in öncülük ettiği Millî Edebiyat akımını benimseyerek Selânik’te çıkan Genç Kalemler dergisinin kurucuları (11 Nisan 1911) arasında yer aldı. Genç Kalemler’de yayımlanan yazılar­da Arapça, Farsça terkiplerin ve dilbilgisi kuralla­rının kullanılmaması, konuşma diline girmiş ve Türkçeleşmiş olanların dışında Arapça ve Farsça edatlara yer verilmemesi, İstanbul Türkçesinin ölçü alınması ilke edinilmişti. Bu prensiplere uygun olarak yayın hayatına devam eden Genç Kalemler’de en çok onun yazıları yayımlandı. İlk şiirlerini Selanik’te çıkan Bahçe ve Kadın dergilerinde yayımladı. Yazıları, başyazarlığını da yaptığı Genç Kalemler’in dışında Hüsn ve Şiir (Manastır, 1910; sonradan Genç Kalemler adını aldı), Servet-i Fünûn, Aşiyan, Halka Doğru (1914-15), Yeni Mecmua (1917-18) dergilerinde; Meşrutiyet döneminde Türk Sözü, Hak, Şâir gibi dergilerde; Cumhuriyetin ilânından sonra ise Hayat, Güneş, Çınaraltı, İstanbul ve Türkiyat dergilerinde yayımlandı.

Polemik yazılarında Yekta Bahri imzasını kullandı. 1912 yılında Paris’te çıkan Mercure de France dergisine P. Rizal imzasıyla “Türkler Bir Millî Ruh Arıyor” başlıklı uzun bir makale yayımladı. Onun edebiyat ve dile hizmetlerini yakın arkadaşı Ömer Seyfettin Nevsal-i Millî’de (1913) şu cümle ile ifâde etti: “Ali Canib Bey, millî edebiyatın mevzularını, memleketimizde, yaşadığımız muhi­tin içinde bulmuş ve konuştuğumuz saf ve tabiî Türkçe ile terennüm etmiştir.” Şiirlerini önce aruz ölçüsüyle, Millî Edebiyat akımını benimsedikten sonra hece ölçüsüyle yazdı. Daha sonra hecenin beş şâiri olarak adlandırılacak şâirlere izleyecekleri yolu gösterdi. Ancak, şiirlerinden çok edebiyat tarihi araştırmalarıyla tanındı.

ESERLERİ:

ŞİİR: Geçtiğimiz Yol (1918).

ARAŞTIRMA-İNCELEME: Millî Edebiyat Meselesi ve Cenab Beyle Münakaşalarım (1918), Edebiyat (1926), Epope (1927), Edebî Nevilerle Mesleklere Dair Malumat (1927), Türk Edebiyatı Antolojisi (1931), Ömer Seyfettin / Hayatı ve Eserleri (1935), Naima Tarihi, Leyla ile Mecnun vd. Ayrıca ders kitapları vardır.

KAYNAK: Ömer Seyfeddin / “Ali Canib Bey” (Nevsâl-i Millî, 1914), Nüzhet Hâşim / Millî Edebiyata Doğru (1918), Sadeddin Nüzhet Ergun / Ali Canip (1937) - Türk Şairleri (c. 1), Kenan Akyüz / Batı Tesirinde Türk Şiiri Antolojisi (1970), Mahir Ünlü – Ömer Özcan / 20. Yüzyıl Türk Edebiyatı (1987), Feyzi Halıcı / Parlamenter Şairler (1990), Türkiye Büyük Millet Meclisi Albümü 1920-1991 (1994), Ahmet Sevgi (Mersinli) / Ali Canip Yöntem’in Yeni Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri (Mustafa Özcan ile, 1995), Ahmet Sevgi (Mersinli) / Ali Canip Yöntem’in Eski Türk Edebiyatı Üzerine Makaleleri (M. Özcan ile, 1996), İbnülemin Mahmud Kemal İnal / Son Asır Türk Şairleri (c. I, 1999), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18. bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999), Mehmet Behçet Yazar / Edebiyatçılar Alemi Edebiyatımızın Unutulan Simaları (yay. haz. Mustafa Everdi, 1999), Rıza Filizok / Ali Canip’in Hayatı ve Eserleri Üzerinde Bir Araştırma (2001), Şerif Aktaş / Büyük Türk Klâsikleri (c. 12, 2004), Mehmet Atilla Maraş / Şair Milletvekilleri 1 - 22. Dönem 1920-2005 (2005), İhsan Işık / Resimli ve Metin Örnekli Türkiye Edebiyatçılar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi (2. bas., 2009).

 

EYLÜLÜN DENİZİ

Eylülün denizi, niçin gözlerin,

Kanmış ru’yâsız boş bir kuyuya?

Daha dün her dalgan gürlerdi derin,

Coşkun bir belâ en gizli kuytuya.

 

Eylülün denizi, sen şâir misin?

Şimdi bir afacan çocuk, bir deli,

Sonra bir kötürüm, sonra bir miskin

İhtiyâr ki bıkmış hayâttan belli.

 

Hani ba’zan senin ‘Hicrânı unut!”

Diyen mâvi, baygın bakışın vardı.

Hani sis ufuklar uzakta, yâkut

Bir cennetten sana nûrlar yollardı.

Dalgalar, ey büyük deniz, dalgalar

Duâlar indirsin sana göklerden.

Benim dalgalarda çarpan kalbim var,

Bir şeyler haykırır uzak bir yerden.

 

İstersen, öyle pek çılgın olmasın,

Bûseden, hayâlden olsun gözleri,

Yüksek kayalarda irkilen dalgın

Gençlere koynunda aratsın şi’ri.

 

İstersen, kapansın gözler üstüne;

İstersen, bir tekne parçalanmasın.

Haykırsın kıyıdan bir hasta nine,

Yalnız gözlerini böyle yummasın!

SOKAK FENERİ

Ölü bir camdan ağlayan korku

İniyor serseri ve boş geceye;

Kaldırımlar bütün sükût, uyku…

 

Her duvar, her kovukta şimdi niye

Bir büyük göz niyâz eder, ağlar

“Bitsin artık bu gizli şübhe!” diye?

 

Korkarım... Saklanır heyûlâlar...

Bana der: “İşte bir sahife, oku,

Sarı gölgemde hasta kalbin var!..”

 

Ölü bir camdan ağlayan korku…

ŞARKIN UFUKLARI

Daldım gözünde vehm uyuyan susmuş ufkuna,

Ey şark, kanmadın mı asırlarca uykuna?

 

Hâlâ huşû’a kubbeler en hisli bir penâh,

Hâlâ minârelerde tevekkül diyen bir âh,

Hâlâ saçaklarında güller baykuş evlerin,

Hâlâ köpek enînleri serper sokakta kin,

Hâlâ hurâfeler yaşatır her çürük kafes,

Hâlâ beşik gıcırtısı, hâlâ o tozlu ses...

 

Yükselmiyen tazarru’un ey şark bitmiyor,

“Hayyûn-alel felâh’ını gökler işitmiyor...

 

Sönsün fezâlarında sükûn işleyen seher,

Dönsün zeminlerinde de isyâna secdeler,

Diz çökmesin sağır göğe öksüz duâların,

Yaksın bütün ufukları artık belâların

Her zulmü, kahrı boğmağa bir parça kan yeter;

Ey şark uyan yeter, yeter ey şark, uyan yeter!...

FOTO GALERİ

İLGİLİ BİYOGRAFİLER

Devamını Gör