Hikâyeci, yazar (D. 1904, İstanbul - Ö. 24
Nisan 1967, Zonguldak). Gazeteci-yazar Sina Çıladır’ın babasıdır. Eyüp Sultan
Reşadiye İlkokulu’nu bitirdikten sonra öğrenimine devam edemedi. Kendi kendine
çalışarak Fransızcasını ilerletti. Zonguldak Ticaret Odasında ve Ereğli
(Zonguldak) Kömürleri İşletmesinde uzun yıllar çalıştı. Bu son iş yerinde
İstatistik Şefi iken emekli (1957) oldu. 1938 yılında kimi arkadaşları
ile birlikte solculuktan tutuklanmıştı.
Ahmet Naim’in ilk hikâyeleriyle yazıları
Anadolu dergi ve gazetelerinde, daha sonraki yıllarda İstanbul’da çıkan Son
Posta gazetesinde, Yeni Adam (1935-38), 7 Gün, Yurt ve
Dünya (1940-46) dergilerinde yayımlandı. Edebiyatımızda daha çok Zonguldak
Kömür Havzası ve kömür işçilerinin hayatları ile ilgili hikâyeler yazan Ahmet
Naim, 1934-38 yılları arasında, hikâyelerinin yanında, Zonguldak Kömür
Havzasında yabancı sermayenin işlettiği kömür ocaklarının durumu ile bu
havzanın gelişim tarihini ele alan iki ekonomik inceleme kitabı ve ayrıca iki
oyun yayımladı. Özellikle İstanbul gasetelerinde çıkan yazıları onun “Kanca
Ahmet” olarak Zonguldak ve çevresinde ününü yaygınlaştırdı, ancak yurt çapında
tanınmasını sağlayamadı. Hikâyelerinin zamanında kitap durumuna gelemeyişi,
Türkiye’nin büyük bir üretim bölgesinde emeğin hangi yollardan sömürüldüğünün
sanatsal anlatımının zamanında öğrenilmesini engelleyerek, edebiyatımızda
Zonguldak gerçeğinin de ortaya çıkmasını geciktirmiş oldu.
“Ahmet Naim’in hikâyelerinde ‘ölüm’ temasının
ağır bastığını görürüz. Bu son derece doğal durum, yaşadığı çevrenin
havasından, suyundan gelmektedir âdeta. Maden ocaklarındaki su baskınları,
göçükler, işçilerin ‘ateş nefes’ dedikleri grizu patlamaları yeraltında
yaşayanların gündelik ölüm nedenlerindendir. Bizim Zonguldak’ta çalıştığımız
yıllarda, Etibank’a giden bir aylık raporda şu tümce yer alıyordu: ‘Ağır
endüstrinin bu tehlikeli çarkı, alınan bütün tedbirlere rağmen, sanki insan
kanı içmeden dönememektedir.’ O ayın ölü sayısı 9’du.
“Gene, Ahmet Naim’in hikâyelerinde yereysel
köylü tiplerinin, yereysel törelerinin yer alışı bundandır, bence. Ünlü yazar
olduktan sonra, ocaklara eski rahatlıkla inemezdi. O, uzak yakın köylerdeki
düğünlere falan gittiğinde, daha serbest kalabiliyordu.” (Mehmet Seyda)
ESERLERİ:
HİKÂYE: Kuduz Düğünü (1968), Bir
Yudum Soluk (1972).
İNCELEME: Bir Müstemlekenin Tarihi (1934),
Zonguldak Kömür Havzası (1934).
OYUN: Uzun Mehmed (1932), Define (1939).
HAKKINDA: Mehmet Seyda / Birkaç Söz (Kuduz
Düğünü, 1968), Adnan Özyalçıner (Evrensel Kültür, Eylül 1998), Ahmet Köksal
(Papirüs, Mayıs 1968), Behçet Necatigil / Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü (18.
bas. 1999), Şükran Kurdakul / Şairler ve Yazarlar Sözlüğü (gen. 6. bas. 1999),
TBE Ansiklopedisi 1 (2001).